Fransız sineması 1958 yılında Yeni Dalga akımıyla yenilikçi ve etkileyici sinemanın yapıldığı yeni bir döneme girmiştir. Yeni dalga, 1950’li yıllarda Fransa’da mevcut sinema endüstrisine başkaldıran sinema eleştirmeni ve yönetmenlerin bir araya gelerek oluşturdukları bir akımdır. Yeni Dalga adı, ilk kez Françoise Giroud’un Express dergisinde 1957’de yayınlanan sosyolojiyle ilgili bir yazısında geçmiştir. Bir silkinme, yenilik hareketini başlatan ve yeni kuşak yönetmenlerden oluşan bu dönem, art arda gelen dalgaları anımsattığı için sonrasında sinema eleştirmenlerince Yeni Dalga olarak adlandırılmıştır. Bu dönem içinde dünya sinemasının akışını değiştiren uygulamalar ortaya çıkmış ve dünyadaki diğer ülke sinemalarının gelişimine öncülük etmiştir.
Fransız Yeni Dalga sinemasında çok fazla yönetmen sinema sanatının kilometre taşları arasındaki yerini almıştır. Bunlardan kuşkusuz en önemlileri arasında Claude, Chabrol, François Truffaut, Jean-Luc Godard, Jacgues Rivette, Eric Rohmer, Jacquees Doniol,-Velcroze gibi Cashier du Cinema çevresinde toplananlar gençler, Georges Franju, Agnes Varda, Alain Resnais, Jacgues Demy, Chris Marker, Jean Rouch, Jacques Rozier gibi Sol Yaka görüşçüleri olarak anılanlar ve sinemada asistan, senaryo yazarı olarak çalışıp, yönetmenliğe geleneksel kurumundan gelen Roger Vadim, Louis Malle, Alexandre Astruc… gibi sinemacıları saymak mümkündür. (E.Yıldırım, A.Can, Fransız Yeni Dalga Sineması İçinde Yenilikçi Bir Yönetmen Jean Luc Godard Filmlerinin İdeolojik Boyutu.)
Bu yazıda Fransız Yeni Dalga Akımı’nın önemli temsilcilerinden biri olan Jean-Luc Godard’ın Vivra Sa Vie (Hayatını Yaşamak) adlı filmini inceleyeceğiz.
Vivra Sa Vie (Hayatını Yaşamak) filmi 12 tablodan (bölümden) oluşmaktadır ve bu 12 tabloda filmin ana karakteri Nana’nın hayatından kesitler mevcuttur. Filmin başlangıcında Montaigne’den bir alıntı görürüz:
“Her şeyini başkalarıyla paylaşsan da özünü hep kendine sakla.”
Montaigne’nin bu alıntısını okuduğumuz an, filmde Nana’ya ve onun hayatına dikkat etmeliyiz.
Filmin ilk bölümünde Nana çocuğunu ve eşini, aktris olma isteğinden dolayı terk eder ancak bu süreç seyirciye verilmez. İlerleyen kısımlarda ise tezgahtarlık yapmaya başlayan Nana, yeterli para kazanamadığı ve aktris olma hayallerine ulaşamadığı için hayat kadını olarak yaşamını sürdürmeye devam ederken bizleri de hayatına ortak eder ve kendimizi zaman zaman Nana’yı karşı kaldırımdan izleyen, zaman zaman onun yanında hatta belki onun yerinde olan biri olarak buluruz. Nana’nın mücadelesi, hayata tutunmaya çalışması, inatçılığı hepimize filmi izlerken tanıdık gelmektedir. Godard filmde seyircinin hem kafasını karıştırmak istemiş hem de hayattan ortak noktalar paylaştığımız Nana üzerinden çarpıcı mesajlar vermiştir. Nana’nın para bulamadığı için sürüklendiği bu yol hangimize tanıdık gelmemiştir ki? Ortak acılar, çaresizlikler paylaştığımız Nana’yı, yaşamımızın içine almamamız mümkün değildir. Belirtilen çaresizliklere karşı bir başkaldırı ile karşılaşırız. Filmde Godard bu başkaldırıyı hem politik açıdan hem de yaşama karşı olarak gözler önüne seriyor. Filmin sonlarında Nana’nın nasıl öldürüldüğü noktasının da bu bağlamda altı çizilebilir. Vivra Sa Vie, sürekli olarak durgun bir şekilde ilerlemiyor. Godard yönetim şekliyle zaman zaman çok sade sahneleri, zaman zaman da adeta bizleri nefes nefese bırakan gerilim dolu sahneleri seyirciyle buluşturuyor. İzleyici sorguladığı, içe döndüğü, boşlukta hissettiği bir başkaldırı serüveninin tam da ortasında buluyor kendini. 12 bölüm olarak perdelerde yerini alan film, bütün bölümlerinde derin bir sorgulama ve toplumsal mesaj içermektedir. Filmi bu mesajları kaçırmadan izlemek gerekir. İzleyici Nana’nın yaşamını kavrayacak mıdır, kendi yaşamından neler görecektir, izleyici kendi yaşamını kaça bölecektir merak konusudur. Bir başkaldırı niteliğinde olan filmin 12 tablosunun isimleri:
- Tablo bir: Bir bistro- Nana Paul’dan ayrılmak ister – Pinball
- Tablo iki: Plak dükkanı – 2000 frank – Nana kendi hayatını yaşar
- Tablo üç: Konsiyerj – Jeanne d’Arc’ın Tutkusu – bir gazeteci
- Tablo dört: Polis- Nana sorgulanır
- Tablo beş: Uzak caddeler – ilk adam – otel odası
- Tablo altı: Yvette – banliyöde bir kafe – Raoul – makineli silah ateşi
- Tablo yedi: Mektup – tekrar Raoul – Champs Élysées
- Tablo sekiz: Öğleden sonraları – para – lavabolar – haz – oteller
- Tablo dokuz: Genç bir adam- Nana mutlu olup olmadığını merak eder
- Tablo on: Kaldırım – bir adam – mutlulukta neşe yoktur
- Tablo on bir: Place de Chatelet – yabancı – akılsız filozof Nana
- Tablo on iki: Tekrar genç adam – oval portre – Raoul Nana’yı satar