1. Ademden Önce – Jack London
“Düşlerim genellikle düşmelerle son bulur”
Masalsı bir kurguyla gerçeğe çok yakın bir şekilde Adem’den önceki hayatı sorgulayan bu eser, evrim teorisini uygulamalı bir şekilde anlatıyor. Elinize aldığınızda bu serüveni yarım bırakabileceğinizi düşünmüyorum.
2. Kara Prens – Iris Murdoch
“Bizi hangi mucize bir araya getirdiyse yine aynı mucize birbirimizden ayıracak, mesele bu. Biz kopmak üzere bir araya geldik, birlikteliğimizin nedeni bu.”
Modern dünyadaki modern bireylerin yaşadığı sorunlara çıplak bir bakış açısı getiren yazar; aşk, sanat, evlilik gibi meselelere dramatik bir kurguyla farklı açılardan bakmamızı sağlıyor. Akıcı diliyle sizleri kitaba bağlayacak ve zaman zaman kendinizi okuduğunuzu düşüneceksiniz.
3. Her Kadın Bir Rus Şaire Aşık Olur – Elisabeth Dunkel
“Saplantı iki kişilik bir oyun değildi; yalnızca bir kişi içindi.”
Kitabı okurken bir aşk üçgeni içinde boğulduğunuzu düşüneceksiniz ama aslında ilerledikçe durumun bundan daha fazlası olduğunu anlayacağınıza eminim. Aşk, sevgi, birliktelik gibi konulara iki şehir ve dört farklı bakış açısı getiren yazar, her karakteri derinlemesine anlamamıza yardımcı oluyor. Karakterlerin eylemleri ve düşünceleri birbiriyle örtüşüyor böylelikle. Sevilmemenin ne denli acı olduğunu sayfalarda hissedeceğiniz bu kitap, şans vermeniz gereken kitaplar arasında.
4. Solak Kadın – Peter Handke
“Bir pervane gibidir acı
Tek farkı, insanı alıp götürmez bir yere
Döner de döner habire.”
Nobel Ödüllü yazar Peter Handke‘nin kaleme aldığı bu eser, bütün sorunların içinde insanın hayatına nasıl da devam ettiğini anlatıyor bizlere. Kasvetli bir dille karşılaşacağınız bu kurgu; karakterin kendine yabancılaşması, yalnız kalma arzusu gibi iç dünyanızda sorgulayacağınız kavramları işliyor.
5. Uyuyan Adam – Georges Perec
“Oturuyor ve beklemek istiyorsun sadece, bekleyecek bir şey kalmayana kadar beklemek: Gece olsun, saatler vursun, günler geçip gitsin, anılar silikleşsin.”
Uyuyarak başladığınız bu kitabı uyanık bir şekilde bitireceksiniz. Başarılı betimlemeleri ile Fransa sokaklarında gezeceğiniz bu eser, yaşamdaki amaçlarımız olmadan hayata nasıl devam ettiğimizi ve bunun anlamlandırılma sürecini anlatıyor.
6. Kasvetli Ev – Charles Dickens
“Toplumdan tek isteği vardı: Bıraksınlar yaşayayım!”
Bir miras arkasında para ve güç hırsını işleyen roman, adalet ve hak kavramlarını işliyor ve eleştiriyor. 1850’ler döneminin İngiltere’sinde geçen olay, İngiliz hukukuna dair yerinde sistem eleştirileri ile cesur bir kitap diyebiliriz. Kasvetli Ev, diğer eserlerinin gölgesi altında kalsa da en az diğer eserleri kadar başarılı bir başyapıt olarak karşımıza çıkıyor.
7. Gece – Bilge Karasu
“Oysa ışığı severim ben; severdim. Önceleri. Şimdi gece sarsın istiyorum beni. Çukur olmalı, çukurda kalmalıyım.”
Bilge Karasu bu eserinde gece kavramından hareketle bireyin iç dünyasındaki yalnızlığa, çıkmaza iniyor. Çok katmanlı bir eser olması sebebiyle postmodern bir eserdir yorumunu yapabiliriz. Dört anlatıcı tarafından aktarılan hikâye, soyut bir anlatımla gerçeği ve düşü birbirine harmanlıyor. Anlam arama ve anlamlandırma çabası içine gireceğiniz bu eser, mutlaka edinmeniz gereken tecrübelerden.
8. Paris Bir Şenliktir – Ernest Hemingway
“O zaman anladım ki iyi veya kötü her şey, sona erdiğinde arkasında boşluk bırakır.”
Hemingway‘in gençlik anılarından oluşan bu eser, 1920’lerdeki Paris‘i gözlerimizin önüne getiriyor. Akıcı ve sade diliyle mutlaka şans vermeniz gereken eserlerden.
9. Hakkâri’de Bir Mevsim – Ferit Edgü
“Ne kadar kısa yaşıyoruz
Ne uzun ölüyoruz”
Adı ve nereden geldiği belli olmayan bir öğretmenin Hakkâri‘de yaşadıklarını varoluşsal sancılarla kağıda dökmesini okuyoruz adeta. Bugüne kadar elime aldığım en etkileyici kitaplardan biriydi benim için. Kelimelerin ince ince işlendiği bu eser, geç kalınmadan okunacak kitaplar arasında.
10. Doğmamış Çocuğa Mektup – Oriana Fallaci
“Kadın olmak harika bir şey. Nasıl da cesaret isteyen bir serüven..! Hiç bir zaman sıkıcı olmayan bir meydan okuma…”
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, sosyal baskı, kalıp yargılar gibi pek çok konuya değinen yazar; kadına doğduğu andan itibaren verilen annelik görevini ve bu görevin olumlu-olumsuz yanlarına değiniyor. Bazı sayfalarda umutsuzluğa kapılırken bazı sayfalarda yeniden yeşeren umutlarla dolacaksınız. Birey olabilmenin zorluklarına inen yazar, çoğu gerçeği sizlere tokat gibi vursa da kaleminden etkileneceğinize eminim.
11. Paranın Cinleri – Murathan Mungan
“Yara almıştık ve şimdi birbirimizin yaralarının başını bekliyorduk.”
Murathan Mungan‘ın anılarını aktardığı bir kitap. Sağa sola çarpa çarpa büyüdüğü bir çocukluktan bahsettiği eser, satır aralarında durup içten bir ah çekeceğiniz ve tıpkı bir arkadaşınızın evine misafir olmuş gibi okuyacağınız bir eser. Onu bu kadar başarılı yapan etmenlerden biri de bu belki. Samimi olması.
12. Aşkın Suçları – Marquis De Sade
“Siz hiç, kırıldığınız yerlerden tamir olup defalarca aynı yerden kırıldınız mı? Paramparçayken, tuzla buz olmuşken tekrardan parçalanmak için birleştiniz mi?”
Sadizm isminin babası olarak karşımıza çıkan Marquis De Sade, üç adet öyküyle karşılıyor bizleri bu kitabında. Kendi hayat görüşüne ters olacak bir şekilde bazı güzellemelerle gelen yazarımız, üç öyküsüyle de sizleri şaşırtmayı başaracak.
13. Operadaki Hayalet – Gaston Leroux
“İnsanlar aşık olduklarında bu kadar bedbaht olurlar mı?”
“Evet, Christine. Sevip de sevildiklerine emin olamadıklarında.”
Paris Opera Binası‘nda yaşayan bir hayaletin dedikodusunu ve bu hayaletin aşk hayatını işleyen bu eser, saplantının trajediye dönüşümünü gözler önüne seriyor. Son derece etkileyici olan bu eser, müzikaliyle de tüyleri diken diken eden cinsten.
14. Veronalı İki Soylu Delikanlı – William Shakespeare
“Yanma korkusuyla ateşten kaçındım,
Serinlemek için denize koştum, boğuldum”
Shakespeare‘in gençlik dönemi eserlerinden biri olan Veronalı İki Soylu Delikanlı, aşk ve arkadaşlık arasındaki ikilemi işliyor. Finali diğer eserlerine nazaran sönük kalsa da Shakespeare eserlerine başlamak için en güzel adım diyebilirim.
15. Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim – Nâzım Hikmet
“Gün oluyor, memleket aklıma gelmiyor, ama sonra, durup dururken çarpıyor kokusu burnuma.”
Şairliği, aşkları, sürgünü… Yaşadıklarını sarıp sarmalayan bu eser; baskıya, sefalete karşı verilen mücadelenin somutlaşmış hâli. Karakterlerinin derinliği ve betimlemeleri ile sizi içine alacak bu esere mutlaka şans vermelisiniz.
16. Ziyan – Hakan Günday
“Kahramansız büyümüş biri olarak, içimde birikmiş olan bütün hayranlık dökülecek deniz arıyordu. Mustafa Kemal’in gözleri o denizle aynı renkteydi.”
Kaleminden çıkan diğer eserler gibi beni son derece etkileyen Ziyan; askerliği, soğuğu, var olma nedenini ve yer yer sistem eleştirileri içeriyor. Ancak kitabın en etkileyici noktası bunlar değil. Hayal ve gerçek arasında sıkışan bir askerin soğukla mücadelesini anlatan Günday, Mustafa Kemal Atatürk‘e suikast girişiminde bulunan Ziya Hurşit‘in gözlerine götürüyor bizleri.
17. Sıra Dışı Bir Adam – Anton Çehov
“Mutluluk saydığımız şeylerin, sıradan isteklerin peşinde koşarken yaşam bize neler kaybettirmiyordu ki!”
Acı, hüzün ve mutluluğu öykülerine yediren ve gerçeklikle harmanlayan Çehov, bu öyküsünde de beni etkilemeyi başardı diyebilirim. Aynı zamanda doktor olan Çehov, bu eserindeki öykülerinde de tıpla ilgili çoğu şeye yer veriyor.
19. Aşk ve Öbür Cinler – Gabriel Garcia Marquez
“Ne kadar uzaklardayız!” diye içini çekti.
“Neden?”
“Kendimizden.”
Aklın sınırlarını zorlayan hüzünlü bir aşk hikâyesi diyebilirim bu kitap için. Yalnızca sevginin iyileştirebileceği şeye cehalet ve batıl inançlar yüzünden ket vurulması ve bu durumun bir insanın hayatına ne denli etkide bulunduğunu gösteriyor bizlere.
20. Dune – Frank Herbert
“Korkmamalıyım. Korku katilidir aklın. Korku, mutlak yıkım getiren küçük ölümdür. Korkumla yüzleşeceğim. Onun etrafımdan ve içimden geçip gitmesine izin vereceğim. Ve geçip gittiğinde, onun izlediği yolu görmek için iç gözümü kullanacağım. Korkunun geçtiği yerde hiçbir şey olmayacak. Yalnızca ben kalacağım.”
Listemize pek de yabancı olmadığınız bir öneriyi de eklemenin doğru olacağını düşündüm. Yakın zamanda beyaz perdeye uyarlanan, bilim kurgu-fantastik türün önemli eserlerinden olan Dune, Herbert‘ın güçlü çöl betimlemeleri ile kitabı okurken susuzluk çekeceğiniz bir kitap. 2025, bu seriye başlamak için mükemmel bir yıl.
21. Piedra Irmağı’nın Kıyısında Oturdum Ağladım – Paulo Coelho
“Yaşamda, sonuna kadar savaş vermeye değen şeyler vardır. Ve sen, buna değersin.”
Mitolojiden yararlanarak bizler sunulan bu aşk öyküsü, bir kadın ve erkek arasında işlenen somut aşktan daha fazlasını anlatıyor arka planda. Bir yolculuğa çıktığınızı düşünün. Başta bu yolculukta varmanız gereken yere aşıksınız. Ancak yol uzadıkça aslında yola aşık olduğunuzun farkına varıyorsunuz. Kitabı okuduktan sonra ancak bu şekilde tanımlayabileceğimi ve bu tanımın bende uyandırdığı etkileri düşündüm. Kitapta belki bir yarım kalmışlık sezebilirsiniz. Yazarın diğer kitaplarının altında kalan bir anlatımı da olabilir. Ama mutlaka şans vermeniz gereken eserlerden.
22. Theo’ya Mektuplar – Vincent Van Gogh
“Sözcüklere gerek kalmadan beni anlayacaklarını sandım.”
Bir sanatçıyı mektuplarından tanımak, onu oradan incelemek onu tanımanın en iyi yoludur bence. Van Gogh‘u tanıyabileceğimiz ve -eğer mümkünse- onu anlayabileceğimiz en iyi eserin bu olduğunu düşünüyorum. Sanatına ve iç dünyasına ilgi duyanların mutlaka okuması gereken eserlerden.
23. Kim Bağışlayacak Beni? – Birhan Keskin
“Bana en yakın uzaklık sendin.”
Aşina olduğumuz kelimelere bilmediğimiz anlamlar katarak, kelimelerle oynayan bir şair Birhan Keskin. Şiirler hakkında yorum yapmak her zaman en zorudur benim için. Herkeste yarattığı etki farklı olduğundan. Herkes cümlelere farklı şekilde sarılır.
24. Rüzgar Bizi Götürecek – Furuğ Ferruhzad
“Sarılmaya geldim sana
Ama gördüm ki kuru bir dalsın”
Kadının kimliği, kadın hareketleri, kadın hakları dediğimizde İran’da aklımıza gelen ilk isimdir Furuğ Ferruhzad. Bu nedenledir belki de eserlerinde bütün susturulmuş kadınların sesi olma isteği.
25. Martı Jonathan Livingston – Richard Bach
“Özgürlük, var oluşun bir parçasıdır. Boş inançlar olsun, gelenekler olsun, özgürlüğü kısıtlayan ne varsa, kaldırıp atmak gerek.”
Bir imgelemeyle bizlere özgürlüğü, toplumsal ilişkilerde dışlanmayı, kabul görememe korkusunu aktaran yazar; her kelimesiyle bizleri iyi hissettirmeyi başarıyor. Bu nedenle 2025 yılı listenizde yer alması gereken en önemli kitaplardan.
Son zamanlarda okuduğum en değişik öykü kitaplarından biri olan İmsomnik Gecelerin Öyküleri adlı kitabı da ben size tavsiye ederim