Bu yıl 27.si gerçekleşecek olan İstanbul Tiyatro Festivali programı açıklandı! Perdelerin açılması için gün sayarken bu sene festivale konuk olan oyunların detaylarına iniyoruz. Festival ruhunun sahnelerde dolanacağı günlerde bakalım bize hangi oyunlar eşlik edecek.
Café Müller

Pina Bausch‘un yazdığı koreografilerden içinde yer aldığı tek performans olan Café Müller, sandalyelerin arasından tüm şiirselliğiyle gidip gelen bir kadın beraberinde aşkı, boşluğu, korkuyu, yalnızlığı dansıyla anlatıyor. 1978 yılından günümüze uzanan süreçte kendisini kaybetsek de eseriyle aydınlanmaya bu sene de İstanbul Tiyatro Festivali’nde devam edeceğiz.

Pina Bausch’un sanatçı topluluğu olan Tanztheater Wuppertal’ın güncel kadrosu festivalin sahnesini bu unutulmaz eserle beraber açacak. Bu unutulmaz performansın bizlerin de listesinde olduğunu söyleyebiliriz.
Flu Lysistrata

Aristofanes‘in yazmış olduğu komedyalardan biri olan Lysistrata, tarih boyunca bir çok tiyatro sahnesine konuk oldu. Bu sene de İstanbul Tiyatro Festivali’nde bir kez daha hayat bulacak olan Lysistrata, erkeklerin savaşa bir türlü son verememeleri sonucunda kadınların olaya dahil olmaları ve ardından bir dizi olay örgüsüyle seyirciyle buluşuyor.
Büyük Patlama (The Big Bang)

The Big Bang (Büyük Patlama), izleyicilerini elektronik atıklardan oluşan paralel bir evrende karşılıyor. Minik robot Ki ile köpeği Batty‘nin bilgisayarlar, kablolar ve ekranlardan oluşan renkli dünyasına bir gün beklenmeyen bir misafir konuk oluyor; yağmur! Tüm elektronik parçaların arasında hayatlarını sürdüren karakterlerimize kuklacıların ve kameraların eşlik etmesiyle oluşturulan kukla sineması, tüm bu sevimli diyebileceğimiz dünyanın beraberinde günümüz meseleleriyle temellendirilerek izleyiciye sunuluyor.
Büyük Patlama (The Big Bang) ‘nın fragmanına buradan ulaşabilirsiniz:
Geçen Yaz Birdenbire (Suddenly Last Summer)

Tenessee Williams‘ın yazdığı ve Jason Hale‘in yönettiği tek perdelik oyun, insan duygularını şiirsel anlatısıyla ön plana çıkıyor. Varlıklı dul bir kadın olan Violet Venable‘ın oğlunun geçtikleri yaz kaybedişini biz gizemle anlamlandırır. Beraberinde evine bir doktor davet eden kadın oğlunun ölüm nedenini öğrendiğinde kendini bu sırrı ve oğlunu korumaya adar. 1957’den bu yana defalarca sergilenen ve beyaz perdeye uyarlanışıyla Oscar kazanan oyun, bu sene de Caddebostan Kültür Merkezi‘nde sergilenecek oyunlardan bir diğeri.
|
Büyük Zarifi Apartmanı

Festival ruhunu en derinden hissettiğimiz mekanlardan olan İstiklal Caddesi, bu sene de İstanbul Tiyatro Festivali‘nin bir parçası oluyor.
İstanbul’a Rumların gelişinden bugüne kadar uzanan oyun tarihi gerçeklikleri de içine alarak iki kısa hikayeden oluşan oyunun piyesini H. Can Utku ve İlias Maroutsis paylaşırken yönetmen koltuğunda İlyas Özçakır oturuyor.
Çirkin
Çirkin, Anadolu’nun masallarından yola çıkarak oluşturulan bir eser. Firuze Engin‘in yazıp, Güray Dinçol‘un yönettiği Çirkin, adını karakterinin betimlediği Şiva ile kazanıyor. Bir tavuk ile ölümsüzlüğe mahkum edilen Şiva, zamanının dışında bir yaşam sürüyor. İki karakterle beraber gerçekleşen anlatı tiyatrosunda, karakterlerin geçmişlerine ve şimdilerine değiniliyor.
Annemden Kalan Gül Ağacı Masanın Üzerinde Çaydanlık Beyaz Bir İz Bıraktı

Ferdi Çetin‘in yazıp, Kayhan Berkin‘in yönettiği oyun, seyirciyi yeni gerçekler hakkında düşündürmeye odaklanarak yaşadığımız çağ hakkında sorgulamalar yaptırmayı amaçlıyor. Metrohan‘da sergilenecek olan oyun geleneksel bir anlatının yanı sıra rüyaları anılar, hisler ve duygularla derinleştirerek anne-kız ilişkisi üzerinden geçmişe doğru uzanan bir öykü sunuyor.
Ayazmanın Yılanı
Ercan Kesal‘ın yazdığı ilk tiyatro olan Ayazmanın Yılanı bozkırda doğmuş bir çocuğun, bir ergenin ve yılların yaşlandırdığı bir hekimin gözünden bir Anadolu masalı anlatıyor. Yönetmen koltuğunda Berfin Zenderlioğlu‘nun oturduğu tiyatro, Atlas Sinemasında izleyicileriyle buluşacak.
Sen Hamlet Değilsin

Nesrin Kazankaya‘nın yazmış olduğu Sen Hamlet Değilsin, Shakespeare‘in ünlü eseri Hamlet‘e günümüz dünyasından seslenerek çağımızın sosyoekonomik durumlara atıflarda bulunuyor. Karavanda yaşayan bir anne, oğul ve kızın üzerinden ilerleyen oyun, Hamlet‘e çağdaş bir perspektif getirdiği söylemleriyle anılıyor.
Düğün (Feste)

Mask tiyatrosunun öncüsü kabul edilen bir tiyatro topluluğu olan Familie Flöz trajedi ile kara komediyi Düğün‘de birleştiriyor. Bireysel mutluluk arayışını sessiz bir hikayeyle anlatan oyunda toplumsal bir eleştiriye değiniliyor.
Hiyerarşi sisteminin hakim olduğu malikanenin alt sokağında gerçekleşecek olan düğünü kusursuz yapmak için uğraşan kapıcı, aşçı, temizlik görevlisi bu sistemi bozmadan tüm nefesleriyle çalışmaktadırlar. Hamile bir kadının temel ihtiyaçlarının karşılanması karşılığında yardım edebileceğini söylemesiyle tüm bu sistemin yavaş yavaş eridiği bir oyun izleyeceğiz.
Düğün (Feste)’ün fragmanına buradan ulaşabilirsiniz:
Birileri | Velda, Kerim, İpek

Fatma Yüksel Sendan, Hakan Akgül ve Melis Balaban‘ın yazmış olduğu hikayeleri bir araya getirdikleri Birileri, aidiyet kavramını temele aldıkları bir oyun oluyor. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 30 maddesi üzerine 30 yazarın yazmış olduğu üçlemelerden oluşan Birileri, bu sene 2.,6. ve 13. maddelere değinerek Velda, Kerim ve İpek‘in hikayesini izleyicisiyle buluşturacak.
Hamiyet

Masumlar Apartmanının senaristlerinden olan Deniz Madanoğlu, Hamiyet’e de İrfan Alış‘ın kalemini değdiriyor. Oyunun yönetmenliğini Erol Babaoğlu yapıyor. Kocası ve iki kızıyla yaşayan Hamiyet‘in 1980 darbesinden sonra dağılmış olan hayatını temele alan bir müzikal izleyeceğiz.
Çifte Cinayet (Double Murder)
Palyaçolar | Çözüm

Günümüz koreograflardan Hofesh Shechter‘ın izleyenlerin unutamadığı bir ikili performansı olan Çifte Cinayet (Double Murder) bu sene Festivale konuk olan bir diğer oyun. Şiddete karşı artan duyarsızlığa bir farkındalık yaratmayı temele alan Shechter, eserinin Palyaçolar kısmında eğlence ne kadar ileri gidebilir? cümlesinin etrafında şekillenen bir oyun sunarken, Çözüm‘de ise sevecenlik ve neşeyi ön plana çıkartıyor.
Çifte Cinayet (Double Murder)’in fragmanına buradan ulaşabilirsiniz:
Terörizm

Şehir yaşamından beş farklı sahneyi anlatan oyun bizleri korku ve şüphenin sıradanlaştığı bir toplumla karşılıyor. Oleg ve Vladimir Presnyakov‘un yazmış olduğu eser “Günümüz insanı üzerine karanlık bir komedi.” sözcükleriyle hayat buluyor. Bu sene festivale dahil olacak oyunda; Tülin Özen, Tansu Biçer ve Saim Güveloğlu sahneyi paylaşacak isimler arasında.
Bankta

Çağdaş dansı sokak dansıyla harmanlayan koreograf Stephanie Thomasen, üç uzun bank ve beş kişinin başrolünde olduğu Bankta, bankları farklı mekanlara dönüştürerek farklı hikayeleri izleyiciyle buluşturuyor. İnsanın hayattaki yerini düşündürmeye odaklanan Thomasen, Uppercut Dans Tiyatrosu ile ilk kez Türkiye’de olacak.
Bankta’nın fragmana buradan ulaşabilirsiniz:
Baklava Cumhuriyeti

Öğrencilik yıllarında tanışan Fatih ve Sophia‘nın Yunanistan’a yerleşmesi ve ardından bir baklavacı açmasıyla oyunun temelleri atılıyor. “Geleneksel milliyetçilik” kavramının ön planda olduğu dakikalarda çiftimiz kendi bağımsızlıklarını ilan ediyorlar ve hikaye yeni bir soluk kazanıyor. Yunan polisi tarafından dükkanlarının ve küçük devletlerinin basılmasıyla ülkelerinin geçmişine doğru bir yolculuğa çıkacağız.
Kabuk

Birbirinden ayrı karakterlere sahip üç kız kardeşin deniz kıyısında uykuyla uyanıklık arasında geçen hikayesi için sahne açılıyor. Bir türlü uyuyamayan üç kardeş dev bir deniz kabuğu bulurlar ve ona yerleşmeye karar verirler fakat bu sırada denizin de onlar için ayrı bir planı olduğunu bilmezler. İçine yerleşmeye çalışırken dalgalar kabuğu ellerinden alır. Üç kardeşin kabuğun sesi ve yankısının peşinden kabuğu geri alma hikayesini böylece sahneyle buluşacak.
Kız Kardeşler

Domestik serisinin yazar ve yönetmeni Wajdi Mouawad, serinin ilk oyunu olan Yalnız ile 2017’de festivale konuk olmuştu. Bu sene de serinin ikinci oyunu olan Kız Kardeşler ile İstanbul Tiyatro festivaline konuk olan Mouawad, büyük bir ilgiyle beklenen oyunlar arasında. Annick Bergeron‘un sahnede tek başına rol aldığı oyun, biri Kanada’dan ve bir diğeri savaşın ortasından, Lübnan’dan gelmiş iki kadının kurduğu arkadaşlığı konu alıyor.
Ustalık Sınıfı (Masterclass)
Cinsiyet, güç yapılarını çıkış noktası kabul ederek Brokentalkers veAdrienne Truscott‘un oluşturduğu Ustalık Sınıfı (Masterclass), başta günümüzün kalıplaşmış olgularından oluşuyor. Devamında adeta bu kalıplara meydan okuyarak ilerleyen oyun, ataerkil sistemi tüm ciddiyetiyle sarsıyor.
Ustalık Sınıfı (Masterclass)’nın fragmanına buradan ulaşabilirsiniz:
İstanbul Mon Amour |Beyoğlu

Festivalin kapanış etkinliğini geçen sene de festivale dahil olan Işıl Kasapoğlu‘nun İstanbul Mon Amour Projesi oluyor. Bu sene Ahmet Sami Özbudak‘ın yönetmenliğini yaptığı projede, gerçek hikayelerden esinlenerek yapılan mekana özgü çalışmaların geçen yılki heyecanını, derinliğini yıllanmış olmasının beraberinde daha da katlayacağını söyleyebiliriz.
Aynı gün iki tur olarak gerçekleşecek etkinliğin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.
İstanbul Tiyatro Festivalinde sahneyi paylaşacak olan birbirinden eşsiz olan oyunlar için 27. kez gün sayıyoruz. İnsan ilişkilerinin, duyguların, günümüz sorunlarını merkezine alarak ortak paydada buluşan oyunlar bu sene de çok ses getireceğe benziyor.
İstanbul Tiyatro Festivali takvimine buradan ulaşabilirsiniz.