Cemal Süreya, İkinci Yeni akımına bağlı Cumhuriyet dönemi sanatçılarından biri olarak edebiyat dünyasına adını kazımıştır. Türk edebiyatına yeni bir soluk yeni bakış açısı katar. İşte Cemal Süreya’yı okumanız için beş farklı sebebi aşağıda sıraladık. Keyifli okumalar.
1. İkinci Yeni’nin Öncülerinden Olması

Cemal Süreya, İkinci Yenicilerin öncülerindendir. Şiire aruz ölçüsüyle başlamış daha sonrasında da çeşitli ölçülerde de yazmıştır. Şiiri, konuşma dili gibi görünse de süslü bir dile sahiptir. Kendine has söyleyiş biçimi, okuru şaşırtan kelime oyunları, çarpıcı ve yoğun imgelerle dolu bir üslubu vardır. Her şairin kendine has bir tarzı vardır. Onları birbirlerinden ayıran özellik de budur. Ama Süreya’nın tarzı çok daha başkadır. Onu tanıdıktan sonra şiirlerini okumak, anlamak demektir. Süreya’nın kendine ait şiir sözlüğü vardır ve o sözlük olmadan, onu anlamak çok zordur. Bunun bir örneği olarak Elma şiirine bakabiliriz.
Ben de çıplağım ama elma yemiyorum
Benim öyle elmalara karnım tok
Ben böyle elmaları çok gördüm ohooo
Bir yanda Sirkeci’nin tiren dolu kadınları
Adettir sadece ağızlarını öptürürler
Ayaküstü işlerini görmek yerine
Bu şiire baktığımız zaman elma yiyen bir kadına karşı yazdığı bir şiir olarak düşünülebilmektedir. Ama Süreya’yı tanıyıp baktığımızda burada elma yiyen kadının aslında Havva olduğu, onunla o kilisede olan kişinin de Âdem olduğu anlaşılmaktadır. Havva’nın elmayı yemesinden sonra gelişen olaylardan dolayı, “Ben de çıplağım ama elma yemiyorum. Benim öyle elmalara karnım tok” demesi de bundandır. “Bir yanda Sirkeci’nin tiren dolu kadınları” dizesinde ise trendeki herkesin kadınlardan türemesiyle aslında trenin, dünyanın kadınlarla dolu olduğunu üstü kapalı bir anlatım kurarak anlatmaktadır.
2. Ölüm Temasını Ustaca İşlemiş Olması

Cemal Süreya, anne ve babasını çok erken yaşlarda kaybetmiştir. Annesinden sonra üvey anneye kalması ve daha sonra babasının da trafik kazasında vefat etmesi, şiirlerine de yansır. Ölüm duygusunu yaşadığı için şiirlerinde de ölüm temasını ustaca kullandığı görülür. Şiirlerinde bir yandan güldüren bir yandan da ağlatabilen usta bir şairimizdir. Ölüm konusundaki acizliğini şu iki mısra ile çok net bir şekilde dile getirmiştir; “Ölüm geliyor aklıma birden ölüm / Bir ağacın gövdesine sarılıyorum.”
Süreya’nın babası, örf ve adetlerine oldukça bağlı biridir. Bundan dolayı çocuklarıyla samimi bir diyalogu bulunmamaktadır. Baba sevgisinin açlığını yaşarken bir yandan da babasının aniden gelen ölümüyle duyguları daha da karmaşık hale gelir ve bu durumun şaşkınlığını gizlemek mümkün değildir. “Sizin Hiç Babanız Öldü Mü?” şiiri babasına diyemediği duygularının dışavurumudur. Bu şiir Süreya’nın vaveylasıdır.
Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü, kör oldum.
Yıkadılar, aldılar, götürdüler.
Babamdan ummazdım bunu kör oldum.
3. Kadın, Aşk ve Cinselliği Ustaca İşlemesi
Süreya için her kadın Havva’dır. Kadın, aşık olunası bir varlık, doğurganlıkla müjdelenmiştir. Şiirlerinde kadına olan hayranlığını sıkça vurgulamaktadır. Cinselliği cesurca aktarması kimileri tarafından eleştirilmiş olsa da Süreya bu konuyu da şiirine ilmek ilmek işlemiş, bir sanat eseri ortaya çıkarmıştır. Döneminde cinselliğin ve kadın unsurunun bu kadar açık işlenmesi tepki almış ama o yine de kendi bildiğini yapmaktan vazgeçmemiştir. Şiirin kalıpların dışında bir varlık olduğunu, bundan dolayı da istenildiği gibi yazılması gerektiğini her röportajında her yazısında belirtmektedir.
Süreya için aşk; kural, yasa ve gelenek tanımayan bir özgürlüktür. Aşkı ve siyaseti birbirine çok benzettiği için birçok şiirinde beraber ele alır. Siyaset, yasalarla çerçevelenmiştir ve aykırılıklar barındırır. Aşk da tam olarak budur. Düzene, duygulara, yaşama aykırılıktır. İmgelerle, söz oyunlarıyla onu tanıyan okura aktarmaktadır. Aşktan bahsettiği her şiirinde detaylarla ve mübalağalarla dolu bir anlatım sunar. “Aşk” isimli şiirinde “Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti / Çünkü iki kişiydik” dizelerinde sevgilisi ile buluştuğunda gökyüzünün bile bunu kıskandığını çünkü bir arada olduklarını anlatmaktadır. “1994 Eliyle, Samanyolu’na” şiirinde de “Gelecek sefer / Dünyaya / Kadın olarak gelirsem / Eşcinsel olurum.” sözleriyle kadına olan o kutsal bakış açısını anlatmaktadır.
Aşk, kadın ve cinsellik denildiğinde Süreya’nın en önemli eseri “Üvercinka” akla gelmektedir. Üvercinka şiirinde hem kadına olan hayranlığını hem de dini unsurlara bakış açısını görmek mümkündür. Kadının her hareketinin ona özel olduğunu, cesaretinin güzelliğini, kadının bir dokunuşuyla dünyanın öbür ucuna kadar uçtuğunu, günlük konuşma dilini kendince yorumlayarak kaleme alır.
Laleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
4. Dini ve Siyasi Unsurları İşleme Tarzı
Süreya’ya göre şiir anayasaya aykırıdır. Şiirin yasaklara karşı koyma yönünü makalelerinde de sıkça anlatmıştır. Süreya için şiir her şeyden ayrı olmalı, basmakalıp düşüncelere karşı çıkmalıdır. Olan şeyi kabul etmekten değil daha güzelleştirmek hatta değiştirmek gerektiğini savunmaktadır. Edebi ve siyasi gelenek tarzını, iktidarın karşıt yönlerini ve din karşıtlığını şiirlerinde söz oyunlarıyla harmanlayarak aktarır. Marksizm ve sürrealizm arasında köprü kurmaya çalışsa da kuralcı yapıdan çıkmak istemiş ve bunu şiirlerine de yansıtmıştır. Bir röportajında şairin dil odaklı olması gerektiğini söylemiştir. “Şair dünyaya dil içinden bakan adamdır. Bunun içinde bilinçte vardır, her şey vardır. Şiir dışındaki şeylerle de beslenme vardır. Şiir dilin hatta kültürün köpüğüdür.”
Kısa Türkiye Tarihi
III
Türkiye’nin adı,
Soyadı yasasından beri
Atatürk adından
Soyutlanamadı
Siyaset ve din konusunda dönemindeki şairler çekinerek yazarken, Süreya kendini kısıtlamadan yazmaktadır. Şiirlerinde dini de siyasi konuları da eleştirel kimi zamanda alaycı tavırla yazar.
5. Kendine Has Şiir Düzeni Olması

Süreya’nın kendisine has kelime oyunları ve yazma düzeni vardır. Alışık olunan şiir şekli, alt alta düz bir şekilde yazılmasıyken Süreya buna da karşı çıkmış ve karmaşık şekilde şiirler yazmıştır. Yazmış olduğu her türlü eseri kendi oyunlarıyla renklendirerek okura her seferinde farklı deneyimler yaşatmaktadır. Konuşma diline edebî bir yorum katar
Usul usul giyinir
Sabahları evinde
İşte do, sonra sonra sırasıyla
re
mi
fa
sol
la
Dönemindeki şairlerden de bahsetmekten ve onlara şiirlerle ulaşmaktan geri durmamıştır. Şairlerle, yazarlarla içli dışlı olduğu ve onların kalemlerini de incelediği için bahsedecek çok konusu olur. Turgut Uyar, Edip Cansever, İlhan Berk, Ahmed Arif ve Behçet Necatigil gibi birçok şairin adını geçirdiği şiirleri bulunur. Kimisine bir şiir yazmış kimisine de şiirin içerisinden seslenmiştir.
Nurullah Ataç çeliştirmen
Tahir Alangu soruşturman
Cevdet Kudret deriştirmen
Suut Kemal çekiştirmen
Mehmet Kaplan uyuşturman
Cemal Süreya, hayatını, düşüncelerini, ruh halini kalemine ustaca aktarabilen şairlerimizdendir. Onu tanıdıktan sonra şiirlerini, denemelerini, makalelerini kısacası onun kaleminden çıkan her şeyi onun ağzından okuyabilirsiniz. Topluma her zaman şeffaflıkla duygularını aktarmış ve kendisini sansürlemek gibi bir gayesi olmamıştır. Eserleri okunduğunda dönemin edebi ve siyasi etkilerini görebilmek mümkündür. Kinaye, hiciv, telmih gibi söz sanatlarını kullandığını görülür. Edebiyatın sunmuş olduğu her türlü imkanı sanatı için kullanarak günümüz edebiyatına adını altın harflerle kazımıştır. Hiçbir kalıba girmeden özgürce yazmayı başarabilen usta şairlerimizdendir.
Süreya, Cemal. Sevda Sözleri. İstanbul: Can Yayınları. Ağustos, 2023.
Çetin, Nurullah, Ramazan Gülendam ve Mehmet Narlı. Tanzimat’tan Bugüne Yeni Türk Edebiyatı Şiir Çözümlemeleri. İstanbul: Kesit Yayınları. Ekim, 2015.
Kaplan, Mehmet. Şiir Tahlilleri 2 Cumhuriyet Devri Türk Şiiri. İstanbul: Dergah Yayınları. Temmuz, 2016.
Hızlan, Doğan. Bir Sohbet. TRT Arşiv. Web. 1986.