Şiir, Arapça bir kelime olup dilimize anlama veya idrak olarak çevrilebilir. Şiir; duygulardan, düşüncelerden, düşlerden, özlemlerden vb. süzülmüş yaşantı birikimleri olarak, ozanların, sözcüklerin sözlük anlamlarına kimi zaman değişik anlamlar da yükleyerek, dil için de özel bir dil yaratarak oluşturdukları, imgelerden, simgelerden, söz sanatlarından, ritimden uyumdan vb. yararlanarak ortaya koydukları okurda estetik duygular uyandıran yazın ürünü veya düş gücüne, yüreğe seslenen, anı, duygu, coşku, imge uyandıran, etkileyen yön, güzel olan her şey (Püsküllüoğlu 106) olarak sözlük tanımında açıklanırken Paz’a göre; şiir; bilgidir, kurtuluştur, güç ve terk ediştir. Dünyayı değiştirebilecek güçte devrimci bir eylemdir. Üstün biçimde konuşma sanatı, ilkel dildir (Paz 9).
Haedens ise; “Şiir tarif edilebilseydi yüz türlü değil, bir türlü şiir tarifi olurdu.” derken (Çolak 17) şiirin tanımlanmasının ne kadar güç olduğunun altını çizer.
Okuryazar Şiir
Özel, Şiir Okuma Kılavuzu kitabında ‘Niçin şiir okuruz?’’ sorusunu sorar ve sonrasında cevabı yine kendisi şu şekilde verir: ‘’Herhalde yokluğunu hissettiğimiz bir şeyleri tamamlamak, bir zorluğu gidermek ve nihayet bir doyum sağlamak için” der ve yokluk, zorluk ve doyumu açıklama gayretine girer: “Yokluğunu hissettiğimiz şey içimizde bulunması gereken bütüne ait olma duygusudur. …sevmemizin, acımamızın, öfkelenmemizin, böbürlenmemizin, zavallılaşmamızın, tanrılaşmamızın bu bütünle, bu bütünü anlamak isteyişimiz veya anlamak istemeyişimizle bir ilgisi vardır. …şiir okumak isteriz, çünkü bütüne, bütünümüze, bütün içindeki yerimize varma zorluğunu bu insani ve insan dışı aygıtla yenmek isteriz. Şiirden aldığımız doyum, kendimizin bir bütün olduğu ve kendi bütünümüzün de bir bütüne ait olduğu hususundaki inancımızın pekişmesidir. Ne var ki şiirle elde edilen doyum aynı zamanda bir açlığın başlangıcıdır çünkü her şiir insanın bütünle arasında bulunan mesafe hakkında sahip olduğu bilinçlilik durumudur, her şiir insanın bütüne olan hasretini kamçılar (Özel 16-20) ifadelerini kullanırken Paz “Her bir şiir kendi kendisine yeten bir bütündür” (Paz 53) diyerek şiirdeki tamamlanmış bütünü vurgular.
Neden şiir yazılır? Aslında hiç kimse zengin ya da ünlü olmak için şiir yazmaz. Şair hayatını anlamlı kılmak, kendisi için önemli olay, durum ve duyguları tarihe not etmek için yazar. Bu yazma isteğiyse yazının bulunuşu kadar eskidir (May 67).
Kitapevleri ve yayınevleri tarafından oluşturulan algı neticesinde okurların ilgisi, çok satanlar listesi ve yayılan ünlü olma hevesi için genelde roman ve türleri desteklenir. Şiirse az ama öz bir zümreye, çoğunlukla şiir sever ve şairler arasında bir kitleye hitap ederek edebiyat yaşamını sürdürür.
Şiirin Görev ve Sorumlulukları
Günümüzde bireyselleşmiş bir toplumun eseri olan şiirin görevi değişmemiştir; şiir insanları duyular dünyasından düşler diyarına doğru bir yolculuğa çıkarma misyonunu taşırken içinde özlem, acı, keder, sevinç ne varsa şairin dilinden dökülen okuru da benzer duygular diyarına çeker. Bir şiir her çeşitten duyguyu barındırabilir özünde; özlem, dilek ve düşleri dile getiren lirik şiirler, savaş ve kahramanlıkları öven epik şiirler, eylemi kişileştirerek yansıtan dramatik şiirler, doğa güzelliklerini tasvir eden pastoral şiirler, bir ders verir nitelikte öğreticilikle didaktik şiirler ve eleştirel yanıyla satirik şiirler olarak kendi içinde ayrıştırılabilir (Mutluay 190).
Şiir, günlük hayatta kullandığımız kelimelerle okuyana yeni ve başka anlamlar vaat etmektir. Hem de her birine ayrı ayrı hayaller kurdurtarak. (Budak 18).
Şiirde en önemli kısım buzdağının suyun altında kalan kısmıdır. Sözcükler arasındaki geçitler okuru başka başka dünyalara çıkarabilmektedir (May 65).
1.Şiir, Sözcüklerle Yapılan Saf Bir Büyüdür
Şiir, söz ve yazının seçilmiş zirvesi olarak kabul görür. İlkçağda insanlar için şiir, bir sihirdir ve Orta Çağ’dan başlayarak da çoğu zaman simyayla ilişkilendirilir (Batur 54).
Aragon‘a göre; Şiir sanatı, zaafları güzelliklere çeviren bir simya ilmidir. (Çolak 16). Octavia Paz da benzer bir söylemde bulunarak; “şiir dönüşümdür, değişimdir, simyadır.” der (Paz 126) ve bunu şöyle açıklar: “Şiirsel yaratış sihir veya bir büyüdür. Şiir, sihir veya büyü olmasa da şair heceler ve ilhamın esintisiyle dilin saklı gücünü ortaya çıkarır ve bir iksir gibi ritimleri kullanarak dili büyüler (Paz 59).
Şiir, duygu aktarımını özel seçilmiş sözcükler aracılığıyla yapar. Şiirde yapı, ritim, imge, sözdizimi, biçim ve kelimelerle verilen mana da değerlidir (Çolak 228).
Şiir; çoğunlukla dikkati kendine çeken, kendine odaklanmış veya gösterenin gösterilen üzerinde ağır bastığı dil olarak karakterize edilir. Bu teoriye göre şiir, anlamı tapınağın en iç tarafına gizlemek yerine onun maddi varlığını övünerek sergileyen bir yazı türüdür. Konuşmanın yükseltilen, zenginleşen, yoğunlaşan halidir(Eagleton 66).
2.Şiir, Zamansızdır
Göktürk Yazıtlarında Bilge Kağan şöyle der “Zamanı Tanrı Yaşar”. En eski Türk anıtlarından birinde Tanrı zamanı vurgusu yapılır (Mutluay 7). Bilinmektedir ki şiir; saf ve kurgusuz ahenkli yapısıyla zamana karşı koyan bir büyü taşır. Yine bunu destekler başka bir ifadeye örnek verirsek Doğan Hızlan eleştiri anlayışı olarak benimsediği T.S.Elliot’ın iyi şiirin en önemli ilkesi “zamansızlık” tır. Çünkü iyi bir sanat yapıtı veya edebi eser; kalitesiyle, seviyesiyle kuşaktan kuşağa ulaşan bir özelliktedir. İyi bir şiir kendi zamanını yansıtsa da her çağa seslenebilmektedir (Kabacalı 88, 123).
Şiir için ilham kadar yetenek, iştah ve durup düşünmek için vakit gereklidir. Sanatçının yakın veya uzak çevresinde gözlem yapması elzemdir. Düşünceler mevcut bilgilerle yeni öğrenilen girdilerle birlikte yoğrulur (Budak 131). Bilgi ve duyguların doğru ve yerinde sözcüklerle ifadesi sonucu şiir zamansızlık mefhumuna kavuşur.
3.Şiir, Aklın ve Kalbin Sanatıdır
Tüm sanat eserleri ve edebi yapıtlar insanoğlunun yorumuna açıktır. Şiir, roman, tiyatro vb. bir bütün olarak ele alınıp genel beğeniden oluşabilir. Şiirde bazen tek bir sözcük veya bir dörtlük okurun ruhunu edebi hazla doldurabilmektedir.
Özel; şiiri başka hiçbir sanata, biçime ve eyleme dönüştürülemeyen bir anlatım aracı olarak görürken şiiri başka anlatım yollarıyla varılamayan bir beşerî alanda özel bir yerde konumlandırmaktadır (Özel 42).
Montaigne: “İyi bir şiir kural tanımaz aklın kurallarını aşar. Onun güzelliğini görenler bir şimşeğin ihtişamına benzer bir parıltı gözlerini kamaştırır. Büyük şiir muhakememizi tatmin etmez allak bullak eder.” der (Mutluay 181).
Hegel’e göreyse; şiir aklın gerçek sanatıdır ve tüm sanatlardan ayrı bir mertebeye koyar (Özdem 91). Bir başka deyişle tüm sanat dallarının özü şiirdir; bu açıdan bakıldığında bütün sanatları bir bakıma şiir inşa etmiştir. Şiirin bir başka özelliği tüm anlatım türleri içinde en ferdi duygu ve düşünceleri içermesidir.
Şiir az sözcükle yapılan bir mecaz sanatıdır. Şiir tektir, yinelenemez. Her ulus ve her dil şiirini, dönemin ve dehanın kendisine buyurduğu eşsiz şekilde yaratır (Paz 13).
4.Şiir, Yol Göstericidir
Temel düzlemde bakıldığında şiir öncelikle bir insan eseridir. Bu eserde şair, ruhunun karanlık dehlizlerindeki gücü yeryüzüne çıkarıp dünya görüşü olarak yansıtır. Saf bir yorum olduğu için insanın dünyayı tanıyıp değiştirebilmesi için şiir önemlidir. Yaşanılan toplumun mevcut sorunlarını duyurarak halkın gerçekleri görmesini sağlaması, bunun yanısıra sorunun çözümü için şimdiden geleceğe ışık tutması ve yol göstermesi, en karanlık anda bile bir çıkış yolu bulunabileceği umudunu aşılaması, insanların yalnızlıklarına sırdaş olmasını sağlar.
Şiirin çekirdeği ve özü şiirsel cümlelerdir. Cümleyi şiirsel yapan şiirdeki ritimdir. Ritim, ölüme yani Tanrı’ya doğru yönelişi simgeler (Paz 53, 64). Şiirdeki zamansızlık, bütünlük ve ritim mutlak gidilecek yolu aydınlatan unsurlardır.
5.Şiir, Dil Dostudur
Şiir, hem sözcüklerden oluşan yapısal bir metin hem de şair tarafından yapılan bir eylemdir ya da okuyucunun bir deneyimi veyahut yazınsal tarihte bir eylemdir (Culler 109).
Cocteau; “Şiir öyle ayrı bir dildir ki başka bir dile çevrilemez; hatta yazılmış göründüğü dile bile… “(Çolak 17)düşüncesindedir ki bu düşüncesinde haksız da sayılmaz. Çünkü Babil’in yıkılışı sonrası binlerce yeni dil türemiştir. Bu dönemden sonra tüm insanlığın ortak dili kendi dilinde bile olsa çeviri dilidir.
Şiir; bir dil olmakla beraber anlam ve anlamın aktarılması dilin sınırların ötesindedir. Şayet, bir tablo resim dilinden öndeyse, bir şiir olacaktır (Paz 22). Şiir dili, genel anlamda ritim, müzik ve düş özelliklerini taşıdığı için konuşma dilinden daha ilkeldir. Üç sanat; dans, müzik ve şiir tek bir sanattır. Dansın buradan ayrılması ile bildiğimiz manada şiir ortaya çıkmıştır. Paul Valery “Düzyazı bir yürüyüş şiir ise bir danstır.” düşüncesindedir (Paz 74).
T.S.Elliot “Şiir en ulusal sanat dalıdır, çünkü bir ulusu başka uluslar gibi düşündürmek kolay olduğu halde, ona başka uluslar gibi hissetmeyi öğretmek olanaklı değildir.” derken şiir dilinin eşsizliğini vurgulamaktadır (Aksa 7). Bu bakımdan şiir dil içinde farklı bir dildir. Dildeki kelimelere yeni ve farklı anlamlar yükleyen şiir, yazıldığı dilin gerçek dostudur. Bir dilin varlığı için şiirlere ve doğal olarak şairlere ihtiyacı vardır.
Şiirler; insanlığa armağan edilmiş kurgusuz içten duygu selleri ve sözcük çağlayanlarıdır.
Kaynakça:
Aksa, Doğan. Şiir Dili ve Türk Şiir Dili. Ankara: Engin Yayınları, 1995.
Batur, Enis. Şiir ve İdeoloji. 2. İstanbul: Mitos Yayınları, 1993.
Budak, Ali. Edebiyat ve Hayat. 2. Ankara: BigBang Yayınları, 2014.
Culler, Jonathan. Yazın Kuramı. Çev. Hakan Gür . Ankara: Dost Kitabevi Yayınları, 2007.
Çolak, Veysel. Şiir Nedir ve Nasıl Yazılır? İstanbul: İkaros Yayınları, 2011.
Eagleton, Terry. Şiir Nasıl Okunur. Çev. Kaya Genç. İstanbul: Agora Kitaplığı, 2011.
Kabacalı, Alpay. Kültürün Nabzını Tutan Doğan Hızlan. İstanbul: Gürer Yayınları, 2008.
May, Stephen. Yaratıcı Yazarlık. Çev. Figen Yanık. 2. İstanbul: Optimist Yayınları, 2013.
Mutluay, Rauf. 100 Soruda Edebiyat Bilgileri. 3. İstanbul: Gerçek Yayınevi, 1979.
Püsküllüoğlu, Ali. Edebiyat Sözlüğü. 2. İstanbul: Can Yayınları, 2009.
Paz, Octavia. Yay ve Lir Şiir Nedir? Çev. Ömer Saruhanlıoğlu. İstanbul: Era Yayıncılık, 1995.
Özdem, Yavuz. Şiir ve Dil. İstanbul: Digraf Yayıncılık, 2005.
Özel, İsmet. Şiir Okuma Kılavuzu. 6. İstanbul: Şule Yayınları, 2000.
İlay bey tebrik ederim.çok doğru noktalara temas etmişsiniz.daha net anlatılamazdı şiir..
Erhan Bey,
Yorumunuz icin teşekkür ederim. Şiirle kalın.
Sevgilerimle…
Çok güzel ,derin,üzerinde çalıṣîlmîṣ bir yazı…Tebrikler! Emeğine sağlık!
Fuat Bey,
Yazım hakkında paylaştığınız düşünceleriniz için teşekkür ederim. Şiirle kalın.
Sevgilerimle…
Bu kadar mı güzel ifade edilir❓Gerçekten bundan daha iyi nasıl olur❓Tam kalbe dokunuyor bütün ifadeler. Zaten şiir de kalbe dokunmaz mı❓Hiç, bir şiiri beyninizle algılamak için okudunuz mu❓Bu ne kadar yavan geliyor değil mi halbuki kalp ne kadar bilge,
Şiir de böyle değil mi kalpden kalbe akan yaradan enerjisi. Varığınıza şükran. 🙏🏻❤️
Meral Hanım,
Güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Şiirle kalın. Sevgilerimle…
Şiir severler ve şiirle yeni tanışacak olanlara yapmış olduğunuz bu değerli çalışma için teşekkürler, emeğinize sağlık.
Aylin Hanım,
Kıymetli görüşünüz için teşekkürler. Şiirle kalın.
Sevgilerimle…
Şiir gibi bir araştırma…yolunuz açık olsun. Sevgiler, saygılar
Gönül Hanım,
Değerli yorumunuz için teşekkürler. Şiirle kalın.
Sevgilerimle…
Bu güzel Şiir gibi yazılmış yazınız için çok teşekkür ederiz. Emeğinize kaleminize sağlık🙏🍀
Tebrikler Ilaycım. Şiir için yaptığın araştırma herkese ışık tuttuğuna inanıyorum. Başarılarının devamını diliyorum.
Fatma Hanim,
Yorum ve güzel dilekleriniz için teşekkürler. Şiirle kalın.
Sevgilerimle…
Kalemine sağlık kardesim şiir de bir rap müziği gibi olmasi gereken yerde olacakyoluda yol çulluğu daaaydınlık sevgi ve saygılarımla güzel yazılar ve konulara……
Ablacım yorum ve desteğin için teşekkür ediyorum. Şiirle kal.
Sevgilerimle…