70’ler Modası: Özgürlüğün, Başkaldırının ve Çeşitliliğin Kumaştaki Yankısı

Editör:
Sibel Sancaklı, Gülizar Nehir Gülkanat
spot_img

Modanın yalnızca bir stil veya trend değil, dönemlerin toplumsal, psikolojik ve hatta politik gelişmelerine tutulan bir ayna olduğunun belki de en belirgin kanıtlarından olan 1970’ler, tarihteki en çalkantılı ve çok yönlü dönemlerden biri olarak öne çıkar.

Politik kargaşaların, kültürel devrimlerin ve bireysel özgürlük arayışlarının hat safhada olduğu bu dönem; moda dünyasının da bu radikal gelişmelerden payını almasına olanak sağladı. 60’ların özgürlük meşalesini devralmış 70’ler, farklı akımların ve zıtlıkların harmanlandığı bir moda mirası yarattı. Hippi estetiğinden Punk’ın anarşist tavrına, disko ışıklarından androjen akımlara kadar farklı dallarda yer alan bu dönemde kıyafetler yalnızca birer giysi değil aynı zamanda ideolojik bir manifesto olarak sahnedeydi!

Bir Dönemin Aynası: Politik Fırtınaların Kumaştaki Yankısı

Zandra Rhodes | Kaynak Pinterest

1970’ler, dünya çapında hem toplumsal hem de politik sarsıntılar içeren bir dönemdi. Vietnam Savaşı, Soğuk Savaş ve petrol krizi gibi olaylar yalnızca politik alanda değil, bireylerin günlük yaşamında ve dolayısıyla moda tercihlerinde de etkilerini göstermeye başlamıştı. Özellikle savaş karşıtı protestolar, genç neslin tüketim kültürüne ve geleneksel normlara karşı başkaldırısını körükledi. Gençlerden gelen bu tepki, kıyafetlerin stilinden kullanılan malzeme ve detaylarına kadar her alanda etkisini hissettirdi.

Savaşın ve toplumsal çalkantıların yansıması, ikinci el kıyafetlere ve daha kişisel stillere olan ilgiyi arttırdı. İnsanlar, tüketim toplumunun dayatmış olduğu normlara karşı, eskiyi yeniden stilize ederek tepki gösterdi. Sürdürülebilirliğe karşı olan bu erken ilgi, 1970’lerin hippi estetiği ile birleşerek organik ve doğal bir moda anlayışını ortaya çıkardı.
Kıyafetler bu dönemde yalnızca birer aksesuar ve kişisel stile tutulan ayna olmaktan çıkıp savaş karşıtı barış mesajlarının iletiminde oldukça güçlü semboller haline geldi.

Barış Çiçeklerinin İzinde: Özgürlük Dikişlerde Saklı

Kaynak Pinterest

Hippilerin savaş karşıtı tutumlarından ve duruşlarından miras alınmış olan bohem stil, 1970’lere damgasını vurmuş moda akımlarından biriydi. Bu akım; doğa sevgisi, bireysel özgürlük ve barışa olan inanç bağlamında şekillendi. Salaş ve rahat kesimler, çiçek desenleri, püsküller, el boyaması ve dokuması kumaşlar bu bohem estetiğin kilit elementlerindendi. Özgür ruhların kıyafetlerdeki yansıması olan bu tarz, bireyselliği ve doğa ile yıllar önce bozulmuş uyum anlaşmasının yeniden güçlendirilmesini temsil ediyordu.

Hippi akımının moda üzerindeki etkisi yalnızca estetik görünümler ile sınırlı kalmadı. El yapımı ve çeşitli etnik motifler ile süslenmiş kıyafetler global anlamda bir dayanışmanın ve kültürel çeşitliliklerin kabulünün bir ifadesiydi. Doğal kumaşlara ve işçiliğe olan vurgu, yıllardır süregelen endüstriyel üretime bir tepki olarak ortaya çıktı. 1970’lerin bohem tarzı aynı zamanda kadınların daha rahat ve özgür kıyafetler tercih etmesine olanak sağladı.

Parıltılı Gecelerin Krallığı: Studio 54’un Işıltısı

Halston with the Halstonettesa group of models who were part of his entourageat the Metropolitan Museum of Art in New York City in 1980 Photo Ron GalellaRon Galella CollectionGetty Images

1970’lerin ortasına gelindiğinde disko kültürü bütün dünyayı etkisi altına almıştı. Diskolarda yankılanan müziğin coşkusundan doğan ve beslenen bu akım, modada bir devrim niteliğindeydi. Parlak kumaşlar, metalik tonlar, sim detaylar ve dar kesimler; disko estetiğinin ana unsurlarını oluşturuyordu. Yıllar sonra insanlar balo salonlarından diskoların dans pistlerine geçiş yapmıştı ve böylesine şaşalı bir ortamda parlamak için abartılı kıyafetler, parlak makyajlar ve kabarık saç stilleri olmazsa olmazdı!

Studio 54 gibi efsanevi gece kulüplerinde ortaya çıkmış bu tarz, bireylerin spot ışıklarının altında kendilerini birer süperstar gibi hissetmelerini sağlıyordu. Halston gibi tasarımcılar disko modanın öncü isimleri olarak tarihe adlarını yazdırmıştı. Halston’ın tek parça tulumları ve adeta su gibi akan kumaşları, kadınların hem zarif hem de hareket özgürlüğüne sahip bir görünüm kazanmalarına olanak sağladı. Disko modası, hedonizm ve bireysel özgüvenin en ışıltılı yansımasıydı!

Desenlerin Çığlığı: Punk’ın Manifestosu

SEX boutique Vivienne Westwood Malcolm McLaren | Kaynak Pinterest

Punk hareketi, 1970’lerin sonunda tarih sahnesine dönemin ekonomik ve toplumsal çöküşüne karşı bir başkaldırı olarak çıktı. İngiltere’deki ekonomik kriz sonucu yaşanan yüksek işsizlik oranları ve işçi sınıfının maruz kaldığı eşitsizlikler özellikle gençler arasında derin bir hayal kırıklığı yarattı. Punk, yalnızca bir estetik algısı değil aynı zamanda sisteme karşı bir isyanın görsel ve kültürel dışavurumuydu. Bu hareketin stil dilini deri ceketler, yırtık kotlar, zincirler, dikenli aksesuarlar ve sloganlarla süslenmiş tişörtler gibi provokasyona yol açabilecek detaylar oluşturuyordu. Kıyafetler toplumun çürümüşlüğüne ve bireyin yüzyıllardır süregelen sisteme karşı olan öfkesinin açıkça dışavurumuydu. Punk modası, giyen kişinin yalnızca stilini değil ideolojik duruşunu da açıkça ortaya koyan bir akımdı.

Punk stili denince akla gelen ilk kişi olan İngiliz Punk Prensesi Vivienne Westwood, Londra’da açmış olduğu “Sex” butiği ile oldukça ses getirmişti. Malcolm McLaren ile birlikte Westwood, sadomazoşist detaylar ile taçlandırılmış grotesk tasarımları ile Punk ruhunu Haute Couture sahnesine taşıdı. İkilinin bu tasarımları adeta geleneksel moda anlayışına meydan okuyan birer manifestoydu!

Androjenin Altın Çağı: Cinsiyetler Üstü Bir Moda Hayali

Le Smoking | Kaynak Pinterest

Yves Saint Laurent gibi adını tarihe altın harfler ile yazdırmış kült markaların öncülüğünde 1970’ler cinsiyet algısının moda bağlamında saydamlaştığı bir dönem oldu ve androjen estetik yükselişe geçti. 1966’da Saint Laurent tarafından tasarlanan “Le Smoking” isimli kadın smokini 1970’lere gelindiğinde büyük bir devrim haline geldi. Kadınlar için maskülen kesimli pantolon takımları, farklı alanlarda derin anlamlar taşıyordu: estetik ve toplumsal.
Bu tasarımlar, kadınların toplumsal normlardan sıyrılarak kendi seslerini bulmalarını ve kendi güçlerini ifade etmelerini sağladı.

Androjen modanın yükselişe geçmesi, bireylerin cinsiyet kimliklerini sorgulamasına ve toplumsal rollerden bağımsız bir estetik algısı geliştirmesine yardımcı oldu. David Bowie ve Grace Jones gibi ikonik figürler, bu akımın popüler kültürde simgesi haline gelip cinsiyet ötesi bir moda anlayışını kutladı.

Teatral Moda: Defilelerin Dramatik Dönüşümü

Halston and the Halstonettes wearing bodysuits in black satin black cashmere brown wool and hothouse red satin May 1977 Photograph by Harry Benson

1970’ler moda dünyasında yalnızca tasarımların değil bu tasarımların sunum biçimlerinin de büyük değişimler geçirdiği bir dönemdi. Moda defileleri, gelenekselleşmiş monoton tanıtım biçimlerinin ötesine geçerek birer görsel gösteriye dönüştü. Thierry Mugler ve Halston gibi önde gelen tasarımcılar koleksiyonlarını tanıtmak için teatral mekanlar ve dramatik koreografiler kullanarak modayı bir sanat dalı olarak ana akıma sunmaya başladı. Mugler’in bilimkurgu estetiği ile süslenmiş defileleri podyumun yalnızca bir giyim sergileme alanı değil aynı zamanda bir sahneye dönüştüğünü ortaya koydu.

Bu dönemde moda defileleri yalnızca kıyafetlerin sergilendiği yerler değil, sanat ile iç içe geçmiş birer hikaye yazarına dönüştü. Her defile bir anlatının parçası haline gelirken kıyafetler estetik algı ile tasarlanmış toplumsal mesajlar taşıyan araçlar haline geldi. Defilelerin teatral yapısı izleyiciye bir performans izliyormuş hissi verirken modanın bir sanat dalı olarak kabul görmesini sağladı. Kıyafetler, yalnızca bir giyim biçimi değil tasarımların taşıdığı toplumsal ve felsefi temalar ile birer sanat eseri olma yolunda emin adımlarla ilerledi. Bu dönüşüm ile moda, estetik anlayışlarını genişleterek daha geniş kitlelere uzanma şansı elde etti. Moda artık sanat ile hiç olmadığı kadar iç içeydi!

A fashionable phone a thon 1974Photographed by Oliviero Toscani Vogue May 1974

Bugün 1970’lerin modası hala geçmişin nostaljisi olarak değil aksine çağdaş modanın başlamasında etkisi oldukça hissedilen bir ilham kaynağı olarak karşımızda duruyor. Hippi estetiği ve disko şıklığından Punk ve onun asi tavırlarına kadar bu dönemin kumaşlara işlediği hikayeler, yalnızca modayı değil aynı zamanda insanlık tarihini de şekillendirmede payı büyük derin bir miras bırakıyor.


Kaynakça

Kennedy, Gordon. Children of the Sun: A Pictorial Anthology From Germany to California, 1883–1949. Nivaria Press, 1998.

Pendergast, Tom, and Sara Pendergast, editors. “Sixties Counterculture: The Hippies and Beyond.” The Sixties in America Reference Library, vol. 1, Almanac, Thomson Gale, 2005, pp. 151–171.

Morris, Bernadine. “Halston, Symbol of Fashion in America in 70’s, Dies at 57.” The New York Times, 28 Mar. 1990, Web

“1970s Fashion: The Moments That Defined Seventies Style.” Marie Claire, 26 Sept. 2016, Web

“Yves Saint Laurent + Halston: Fashioning the 70s.” Fitnyc.edu, 2015, Web

Menkes, Suzy. “Manfred Thierry Mugler: Back in Fashion.” British Vogue, 16 July 2018, Web

Kapak görseli: Pinterest

spot_img
Irmak Soran
Irmak Soran
EU - İngiliz Dili ve Edebiyatı

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

İngiliz İç Savaşı: Sebepleri ve Sonuçları

17. yüzyılda İngiltere'de yaşanan iç savaş, kısa bir süreliğine de olsa Cromwell liderliğinde askeri bir yönetimi meydana getirdi.

Anadolu Turnesi: Psikedelik Bir Yolculuğun Sosyolojik Yansımaları

Alternatif rock grubu Venus Music Peace Band'in Anadolu Turnesine dair bir belgesel incelemesi.

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.