Eski Türkler olarak da bilinen Orta Asya Türk toplulukları gizli kuvvetlerin varlığına inanmışlardır. Doğal yaşamda bulunan birçok obje ve olaya anlam yüklemiş ve yaşamlarını belirledikleri kurallara göre sürdürmüşlerdir.

Şamanizm de tüm bu düşünce ve yaşayış tarzına ortak olarak ata ruhlarına ve doğada bulunan varlıklara anlam yüklemeyi esas alan eski bir inanç sistemidir. Etimolojik köken açısından bu terimin Tunguzca’dan Rusya yolu ile geldiği düşünülmektedir; bunun yanında zamanla farklı transkripsiyonları keşfedilmiş ve Hint-Avrupa dillerinden olduğu dile getirilmiştir.
Bu inanışın tam olarak ne zaman ortaya çıktığı bilinmemekle beraber Çin kaynaklarındaki bilgilere dayanarak önce Orta Asya Türk topluluklarında ortaya çıktığı daha sonra diğer Türk boyları arasında yayıldığı anlaşılmaktadır. Bazı bilim insanları ise bu kelimenin Türkçedeki kam sözcüğü ile aynı anlama geldiğini ileri sürmüşlerdir. Kam sözcüğü kâhin, büyücü anlamlarına geldiği gibi Uzman hekim, bilim adamı, felsefeci anlamlarına da gelmektedir.

Şamanizm inanış olarak çok farklı ve karışık olduğundan bu konuda bilim adamlarının görüşleri de birbirinden oldukça farklı olabilmektedir. Bazıları bu inanışa din olarak bakarken bazıları ise büyücülük olarak nitelendirir. Son zamanlarda yapılan çalışmalar Şamanizm’in doğuşunu paleolitik ve neolitik çağın başlangıcı olarak kabul etmekte. Şamanizm, başta Sibirya olmak üzere Orta Asya bölgesini de etkileyen dinlerden etkilenmiş ve zamanla kendi kimliğini oluşturmuştur. Buna Kültür Ocağı da denilebilir.
Eski toplumlarda insanlar başlarına gelen, karşılaştıkları olayları ve hastalıkları hiçbir şekilde açıklayamaz ve anlamlandıramazlardı. Bunları anlamak ve çözüm yolları bulmak maksadıyla büyücülük faaliyetleri başlamış ve insanların hayatlarını sürdürebilmeleri konusunda önemli bir unsur haline gelmiştir. Göktürk ve Uygur Hanlığı’na ait eserlerde büyücülük konusundan hiç bahsedilmemiştir buna dayanarak bu toplumların hayatında büyünün çok önemli bir yere sahip olmadığını söyleyebiliriz.
Şamanizm’e Göre Evren
Evren üç bölümden oluşmaktadır:
- Gök: Aydınlık olandır. Burada güzellik, iyilik ve mutluluk vardır. Tam manasıyla cennet demektir. 17 kattan oluşur ve iyi ruhlar burada oturur.
- Yeryüzü: İnsanların yaşadıkları yerdir.
- Yeraltı: Karanlık olandır ve 14 kattan oluşur. Kötülükler, bahtsızlıklar ve çirkinlikler bu bölümde bulunur. Cehennem olarak tasvir edilir. Kötü ruhlar burada bulunur.

Şamanlığın Kökeni
İnsanlar yaşam boyunca yaşadıkları zorluklarla baş edemediklerini ve çözüm bulamadıkları fark ettikten sonra daha güçlü kişiliğe sahip kişilerin yardımlarına ihtiyaç duymuşlardır. Bunun neticesinden aile şamanlığı ortaya çıkmıştır. Daha sonraları ise yetenekli olduğu düşünülen ve bu konuya yatkınlıkları kanıtlanmış olan kişiler özel bir eğitim alarak Şaman olabilmişlerdir.
Şamanlığın genel anlamda doğuştan geldiği düşünülmüş ve kişisel iradeye bağlı olmadığı ileri sürülmüştür. Örneğin bir bebeğin dişi çıkmış bir şekilde ya da altı parmaklı olarak dünyaya gelmiş olması onun şaman olabilme ihtimalini desteklemiştir. Herhangi bir sebepten dolayı klanından uzun süre ayrı kalan ve klanına dönen kişinin de şaman olabileceği düşünülmüştür.
Çocukluk çağında yaşanan epilepsi nöbetleri de yine aynı şekilde olağanüstü güç belirtileri arasında yer almaktaydı. İyi bir şaman tüm bu özelliklerin yanında davulunu yönetmeyi, makamla dua okumayı, ruhlar ve insanlar arasında bulunan dengeyi iyi bir şekilde yönetmeyi bilmelidir. Eğitim tamamlandıktan sonra kişiye törenle giysisi giydirilir ve yemin duası edilirdi.
Şaman’ın Görevleri
Şamanın görevleri genel olarak; ruh çağırma, kehanet, tedavi ve büyü olarak tanımlanmıştır. Şamanlar tüm bunları ruhlar aracılığı ile yaptıkları için semavi dinlerde bulunan peygamberlere benzetilmiş ve din olarak esas alınmıştır.
- Bir yıl kadar evde dolaştığına inanılan ölü ruhunu öteki dünyaya göndermek
- Ağır hastalığı iyileştirmek
- Avda şansızlığı gidermek
- İyi ve kötü ruhlar arasında dengeyi sağlamak
Şamanlar genellikle yoksul kimselerdir fakat toplumlardaki değerleri ve etkinlikleri çok yüksekti. Yaptıkları ayinlerden hiçbir ücret almayan şamanlar ayin harici zamanlarda şahsi işleriyle ilgilenebilmekteydiler.
Şamanizm’de Törenler
Törenler, belirli günlerde yapılan ve önceden belirlenmemiş törenler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Gelenek ve görenekler toplumlara göre değişmekle beraber kurban adeti her törende mutlaka bulunmaktadır.

At ve koyun dışında kan akıtarak sunulan kurbanlar kanlı kurban, kutsal sayılan bir yere bir şey sunmak, ağaca bez bağlamak ve ateşe içki dökmek kansız kurban olarak bilinmektedir.
Şamanizm’den Günümüze Kalanlar
1) Şaman Giysisi
Takım halinde bir giysi bulunmamakla birlikte cübbe ve başlık bir şaman giysisinin olmazsa olmazlarındandır. Tümüyle kuş tüylerinden oluşan giysilerde özellikle puhu kuşu tüyleri kullanılmaktadır. Sebebi ise puhu kuşunun ruhları ürküteceğine inanılıyor olmasıdır.

Giysilerin transa geçiş aşamasında büyük bir önemi bulunmaktadır. Kıyafetlerin yanı sıra davul ve Şaman duaları da transı tamamlayıcı unsurlardandır. Ayrıca ruhları kovmak için giysilere zil ve çeşitli çıngıraklar takılmaktaydı.
2) Şaman Davulu
Ayin için gerekli en önemli malzeme davuldur. Davul, şaman dünyayı dolaşırken taşıt görevi görmektedir. Davulun tokmağı da ayrıca önemlidir. Ruhları çağırırken vurulan tokmağın ruhlara kırbaç ve kürek özelliği taşıdığı bilinmekte.

Davulun bir yüzü deri kaplıdır diğer yüzü ise boştur. Herhangi bir nedenden dolayı yıpranan ve eskiyen davulun derisi çıkarılarak ormanda bir ağaca asılır ve yenisi ile değiştirilir.
Şamanların Kullandığı Dualar
Törenler diğer dinlerde ve inanışlarda olduğu gibi temel kaideler ile çerçevelenmemiştir. Ayinin o sırada başarılı olup olmamasında her ne kadar duaların etkisi olsa da, ayin temelde gerçekleştiren kişinin ruhlarla temasına dayalı olduğundan dolayı Şaman’ın o an, içinde bulunduğu ruh hali ve transa geçip geçmemesi ayini oldukça etkilemektedir. Şamanlar kendi hocalarının ve yaşlı şamanların okudukları duaları ezberlemek ya da okumak zorunda değillerdi çünkü dualar genellikle kişiye has ve anlık gelişiyordu.
“Evveli kuday sen ongda sen ongdasang men munda
Tilegen tilek yine ber kas bidevge bala ber
Caksı kuday, cay kuday mırza kuday, biy kuday
Evveli kuday kök casagan onan keyin cer casanag”
(Evvela Tanrı sen işimi rast getir, işimi rast getirirsen ben buradayım; dilediğim dileği yine ver, büsbütün kısırlaşmış kısrağa yavru ver; iyi Tanrı, geniş Tanrı, cömert Tanrı! Evvela Tanrı gök yaratmış, ondan sonra yer yaratmış.)
Türkler müslümanlığı seçmeden önce çeşitli dinlere inanmış ve kabul etmişlerdir. İslam’ı kabul ettikten sonra inandıkları eski dinlerin etkisini yok saymak oldukça zordur. Şamanizm dini bir olgu değildir. Ne kendine has bir din ne de büyücülük temelli bir inanıştır.
Şamanizm tüm bunlardan belli oranlarda etkilenmiş ve tüm bu görüşleri birleştiren bir inanış biçimidir. Fakat Şamanlara bilimsel açıdan baktığımızda epileptik nöbetlerin de etkisiyle psikiyatrinin şizofren olarak isimlendirdiği hastaların birçok özelliklerine sahip olduklarını söylemek mümkündür. Hem hasta hem de hastalıkları tedavi eden kimseler olarak nitelendirilmelerinin yanında şamanlar, yaşadıkları toplumlarda etkili olmuş ve toplumları büyük oranda yönlendirmişlerdir.
Kaynakça
- İzgi, Mustafa Cumhur, Şamanizm ve Şamanlara Genel Bakış, 2012. Akdeniz Üniversitesi, Makale.
- Mömin, Samire, Şamanizm ve Günümüzdeki Kalıntılar, 2013. Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi, Makale.