Haftalık Film Keşfi #17

Editör:
Aleyna Kavak
" hide_table_content="td_encvalW2dpemxlXQ=="]

Sinema dünyasında yolculuk etmeye hazır mısınız? Sinema editörleri olarak, özenle seçtiğimiz 5 filmle birlikte, aksiyondan drama, bilim kurgudan romantizme kadar geniş bir yelpazede öneriler sunuyoruz. Bizimle birlikte, sinemanın büyülü dünyasında yolculuk ederken, unutulmaz bir film deneyimi yaşamanın keyfini çıkarın. Haftanın öne çıkan filmlerini takip edin ve sinema dünyasının sınırsız olanaklarına bir adım daha yaklaşın!

 

The Gentlemen (2019)

The Gentlemen' Netflix Series: Everything We Know So far - What's on Netflix

Guy Ritchie tarafından yazılıp yönetilen The Gentlemen, bir grup İngiliz suçlu, uyuşturucu baronu ve gizli planlar arasında geçen bir hikayeyi anlatır. Hikaye, Amerikalı uyuşturucu baronu Mickey Pearson’ın (Matthew McConaughey) Londra’daki marihuana imparatorluğunu bırakmaya karar vermesiyle başlar. Bu karar, çeşitli suçluların dikkatini çeker ve olaylar karmaşık bir hal alır. Mickey, imparatorluğunu satmayı düşünse de, rakipleri ve düşmanları bu durumu kendi çıkarları için kullanmak isteyecektir. Film, Mickey’nin güvendiği sağ kolu Ray (Charlie Hunnam) liderliğindeki bir grup suçlu, bir gazeteci (Hugh Grant) ve diğer karakterlerin arasında dönen entrikaları ve çatışmaları anlatır. Olaylar birbirine dolanırken, hırsızlar, tetikçiler, casuslar ve diğer renkli karakterlerin yer aldığı bir dünya ortaya çıkar.

Film hızlı tempolu bir senaryo, zekice diyaloglar ve sürpriz dolu olaylarla dolu bir film olarak karşımıza çıkıyor. Karakterler arasındaki çatışma ve rekabet, mizahi bir yaklaşımı da benimsediğinden nefes kesici ve eğlenceli bir aksiyon olarak bu haftaki seçiminiz olabilir.

Aleyna Kavak önerdi.

 

 

Fırtına (2008)


Kazım Öz imzalı Bahoz (Fırtına), İstanbul Üniversitesi’ni kazandığı için Dersim’den İstanbul’a giden apolitik bir Kürt genci olan Cemal’in üniversitede devrimci öğrenci hareketiyle tanışması ile yaşanan olayları konu ediniyor. Öz; küçük yerlerden İstanbul’a okumaya gelen gençlerin yaşadığı kişisel fırtınalarla darbe sonrası 90’lı yıllarda üniversitelerde esen politik fırtınaları bir potada eriterek başarılı bir siyasî panorama çıkarıyor. Politik atmosfer ve öğrenci tipleri yer yer karikatürize edilmiş olsa da gençlerin yaşamla, birbirleriyle ve içlerinde bulundukları coğrafyayla olan ilişkileri; dışlanmışlıkları ve çatışmaları üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen özgünlüğünü koruyan bir anlatıyla karşımıza çıkıyor. Bıçak sırtı bir konuyu cesur bir üslupla beyaz perdeye taşıyan Kazım Öz’ün filmografisindeki en unutulmaz film olarak nitelendirebileceğimiz Bahoz, 90’lı yılların toplumsal ve politik gerçekliğine dair önemli ipuçları veriyor. Yarattığı atmosfer ile ilk andan itibaren seyirciyi içine çeken filmin düşük bütçesi ve sinematografik kusurları bile kendine has ilginç bir estetik barındırıyor. Filme Mubi üzerinden ulaşabilirsiniz.



Ayçe Cansu Yaşar önerdi.






Mar Adentro (2008)

Alejandro Amenabar’ın yönettiği Mar Adentro (The Sea Inside), İspanya’ya En İyi Yabancı Film kategorisinde Oscar kazandırdı. Film, 1968’de bir gün, suyun yeterince derin olduğuna inanarak bir uçurumdan denize atladığında belini kıran hayat dolu bir denizci olan Ramón Sampedro’nun gerçek hikâyesini anlatıyor. Ramón, 28 yıl boyunca yatağa mahkûm bir şekilde yaşıyor. Daha sonra insanın temel haklarından biri olarak kabul ettiği yaşamına son verme hakkını kazanmak için ailesine, topluma, din adamlarına ve mahkeme salonlarına karşı savaşmaya karar veriyor.
Ölüm kaçınılmazdır. Ancak tıptaki ve teknolojideki büyük gelişmeler, doğal seçilimi en aza indirerek ölüme kafa tutuyor. Normalde kader olduğuna inanılan kritik olayların pek çoğu şimdilerde birer seçim haline geldi. Yine de insanın en temel hakkı olan yaşama hakkı, çoğu yerde kişinin hür iradesine bırakılmıyor. Yönetmen Amenabar, ötenazi adına yapılan hararetli tartışmalardaki tüm etik noktaları kapsayan, tematik olarak zengin bir drama sunuyor.

Berfin Sayarsoy önerdi.





Afire (2023)


Başarılı yönetmen Christian Petzold’un sivri ve zaman zaman mizahi bir şekilde ilerleyen son filmi Afire, “Club Sandwich” adlı ikinci romanı üzerine yayıncısının görüşünü bekleyen hırçın bir genç yazarı konu alıyor. Kitabının kötü olduğunu endişeyle düşünürken, kendine olan kibri şüphelerinden daha sağlam bir yer ediniyor. Yazar Leon ve arkadaşı Felix, çalışmaları üzerine yoğunlaşmak adına Almanya’nın Baltık kıyısındaki bir tatil evine gidiyorlar. Éric Rohmer’in yaz aylarında geçen filmlerinden ilham alan bu hikâyenin anlatısı, Felix ve Leon’un vardıkları evde yalnız olmayacaklarını öğrendikten sonra daha da güçleniyor. Film bu erkeklerin, evde konaklayan Nadja adındaki genç kadın ile tanıştıktan sonra ortaya çıkan duygusal ve psikolojik bağlantılarını izleyerek devam ediyor. Yaklaşan bir orman yangını insanların güvenliğini tehdit ederken Afire, sakin bir rüzgâr gibi esiyor, her şeyi ve herkesi mükemmel bir şekilde yakıp kül ederek ayrılıyor.

Günsu Akçatepe önerdi.






What’s Up, Doc? (1972)


What’s Up, Doc?, Peter Bogdanovich tarafından 1972 yılında çekilmiş screwball komedisi denen komedi alt türüne ait bir film. Film, seyahat eden dört kişinin çantalarının karışmasını ve bunun sonucunda hayatlarının kesişmesini konu alıyor. Özellikle Barbra Streisand tarafından canlandırılan Judy Maxwell karakterinin gözünü Ryan O’Neal’in karakterine dikmesiyle olaylar daha da komik bir hal alıyor. Çantaların karışması bir dizi komik yanlış anlaşılmayı ve karmaşayı beraberinde getiriyor.
Filmin en önemli özelliklerinden bir tanesi Hollywood’da 1930’larda çekilen ve screwball komedisi denen klasik filmlere bir saygı duruşu niteliğinde olması. Öyle ki What’s Up, Doc? bu klasik filmlerin hızlı diyaloglarını, kendine özgü mizah anlayışını ve uçuk olaylarını modern bir dokunuşla beyazperdeye geri getiriyor. Aynı zamanda Barbra Streisand’in muhteşem performansı izleyiciyi kahkahaya boğarken, Streisand ve O’Neal arasındaki kimya ve uyum ise gözlerden kaçmıyor. Olukça eğlenceli bir film olarak tasvir edebileceğimiz What’s Up, Doc?, kahkaha dolu dakikalar ve ilginizi baştan sona canlı tutacak, zekice tasarlanmış bir hikaye vadediyor. Eğer klasik komedi filmlerinin meraklısıysanız veya sizi güldürecek bir film arayışındaysanız, What’s Up, Doc? mutlaka izlemeniz gereken, eğlendirirken bir yandan da modunuzu yükseltecek bir yapım.

Sedef Hızlan önerdi.

Keyifli Seyirler!

spot_img
Soylenti
Soylenti
Söylenti Dergi'deki kurumsal, sponsorlu ve ortak yazarlı yazıların yayınlandığı profil.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Marmaris’te Yaz Rüyası: 5 Günlük Keşif Rotası

Ege ve Akdeniz'in incisi Marmaris için keyifli bir yol rotası.

Feminizmin Gücü: Patriyarka’nın Sosyal Yapılara Etkisi

Patriyarkal sisteme meydan okuyan feminizm, kadını güçlendirip eşitlikçi bir toplum inşasına öncülük eder.

Söylenti Konser Takvimi: Üç Büyükşehirde Kimler Var?

Söylenti müzik ekibi tarafından hazırlanan; İstanbul, Ankara ve İzmir'e müzik coşkusunu tattıracak birbirinden farklı Mayıs ayı konserleri sizlerle!

5 Farklı Sebeple Neden Yaşlı Adam ve Deniz Okumalıyız?

Yaşlı Adam ve Deniz, mücadelenin değerini ve kaybetmenin içinde de bir başarı ve onur olduğunu dile getiren zamansız bir hikayedir.

Türk Mitolojisinde Kartal Figürü

Kartal, Türk mitolojisinde önemli bir yere sahip hayvan figürüdür. Destanlara ve efsanelere konuk olarak hükümdarlık alametine dönüşmüştür.

Geyik: Türk Mitolojisinin Derinliklerindeki Ruhsal Rehber

Türk mitolojisinde geyik, doğa ile insan arasındaki ilişkiyi simgeler. Ruhsal yolculuk, rehberlik ve dönüşüm figürü olarak geçmişten günümüze derin bir anlam taşır.

Alıntının Hikâyesi: Livaneli’den Aşk, Travma ve Unutabilmek Üzerine

“Aşk, bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir.”