Her hafta farklı dünyalara kapı aralamanızı sağlayan Söylenti Kitaplığında bu hafta Ayfer Tunç‘un “Kuru Kız” adlı eseri var!
“Ama hayat böyle bir şeydi, başına gelen, kuramadığın, yapamadığın.” (s.123)
Ayfer Tunç, edebiyat hayatına çeşitli dergilerde yazdığı yazılar ile adım atar. Gazetecilik, yayın yönetmenliği gibi farklı alanlarda işler yapan Ayfer Tunç, kendini eninde sonunda bir şeyler yazarken bulur.
İlk eseri, 1989 yılında çıkan “Saklı” isimli öykü kitabıdır. Son eseri ise “Kuru Kız” isimli romanıdır. İki eser arasına birçok roman, öykü sığdıran Ayfer Tunç’un derdi hep aynıdır. Bu dert fark edilmemiş, kenarda köşede kalmış, yalnızlaşmış insanları bulup okuyucusunun karşısına çıkarmaktır.
“Kuru Kız” isimli roman, 4 Nisan 2023 yılında Can Yayınları tarafından yayınlanır. Roman, ismini karakterinden alır. Kuru kız olarak isimlendirilen karakter, uzun boyu, zayıflığı ve tuhaf kabul edilen fiziksel özellikleri ile bu sıfata sahip olur. Aslında çevresi ona evlenmediği için kız kurusu demek ister fakat hem yüzüne bunu söyleyemedikleri için hem de fiziksel özellikleri sebebiyle kuru kız derler.
Roman boyunca kısa kısa bölümlerle karakterimizin hayatını okuruz. Ayfer Tunç, yan veya yardımcı karakterlere olan ilgisini bu eserinde de belli eder. Kendine has, farklı hikayelere sahip büyük küçük birçok karaktere yer verir. Tüm karakterler, kuru kız ile ilintili onun hayatında bir yere sahiptir.
Kuru kız, kırk yaşına kadar annesine, babasına ve kardeşine bakar. İlk önce annesi hastalanır bir süre ona bakar, daha sonra babasına ve son olarak da erkek kardeşine bakar. Hayatı boyunca türlü zorbalıklara katlanan, aile kavramı içinde kendisinden vazgeçen, bir türlü bir yere ait olamayan ve yerini bulamayan kırklı yaşlarına gelmiş bu kadın ailesini bir bir kaybettikçe özgürleştiğini hisseder.
“Dönmek için dönüşünü bekleyecek biri gerekliydi insana, bir canlı, bir kedi bile olabilirdi, bir kanarya ya da hoş geldin diyebilecek bir muhabbetkuşu. Onun yoktu.”(s.216)
Ayfer Tunç, sonu okuyucusuna baştan verir. Yazarın diğer eserlerinde umutsuz bir hava vardır. Ona göre umudun aldatıcı bir tarafı vardır. Bu anlayışın dışına çıkan Ayfer Tunç “Kuru Kız” romanının ilk sayfasında okuyucusunu umut dolu karşılar. Dünyanın sonundaki şehirde hayatına tersten yaşamayı düşünen kuru kız ile başlar roman. Bu başlangıçla yazar, okuyucusunun romanı okurken umutsuzluğa kapılmaması gerektiğini, karamsar halin sona erdiğini belirtir.
“Bugüne kadar hayatını bir de tersten yaşama şansı bulamadıysa bu onun suçu değil. Hayat karşısına herhangi bir fırsat çıkarmadı, aksine her dönemeçte elini ayağını bağladı, sürekli sırtına yük yükledi, onu olduğu yere mıhladı.” (s.12)
“Kuru Kız” romanı boyunca hiçbir karakterin ismine yer verilmez. Karakterlerin hayatlarına, hislerine, iyi kötü düşüncelerine yakından şahit oluruz fakat isimlerini bilmeyiz. İsimler, okuyucunun hayal gücüne kalır. Okuyucu bu karakterlerde belki bir akrabasına, ailesinden birine, bir arkadaşına, kendisine rastlayabilir. Bu rastlantıyla her karakter farklı isimler kazanır.
Karakterimiz, komşularının yardımına koşar ya da komşuları koşmasını ister. Karşılıksız, iyi niyeti kullanılan üstüne arkasından konuşulan, fark edilmeyen bir kadın olarak karşımıza çıkar. Hayatındaki kayıplarla beraber yaşamayı keşfeden kuru kız, belgesel izleyerek, teknolojiyi takip ederek kendini geliştirir. Hayatı, etrafındaki insanları çözer fakat değiştiremeyeceğinin farkındadır. Belki de bu yüzden etrafına karşı akılsız görünmeyi tercih eder. Mahalleli ona bir yandan acıyıp bir yandan da onu kandırmaya çalışırken kuru kız kendine bambaşka bir yol çizme peşine düşer.
“Çağırdıkları zaman giderdi. Hayır demek öğretilmemiş olduğu ve çocukluğundan beri kendisine söyleneni sorgusuz sualsiz yapmaya alıştığı için.”(s.66)
Sade anlaşılır bir dille yazılan roman, bir solukta okunur. Ayfer Tunç, vermek istediği mesajı açıkça belirtir. Okurken sıradan, alışılmış bir hayat gibi gelebilir okuyucuya fakat alışılmış olması adaletsizliğin, kötülüğün, art niyetin olmadığı anlamına gelmez. Aslında okuduğumuz roman, hayatın içinden, gözümüzün önünden belki de arka mahallemizden bir kesittir. Bu yüzden de okuyucusu tarafından sevilir ve her okuyucusunda farklı bir iz bırakır.
“Kuru Kız” erkeklerin egemen olduğu, gelişimin evlerin yıkılıp yeni binaların dikilmesinden ibaret sanıldığı, yolsuzlukların yapıldığı bir mahalleden kuru kabuğunu kırarak dünyanın sonuna ulaşan kadının romanıdır. Bitti denilen yerde başlayan hayat hikayesini herkese tavsiye ediyoruz!