Türk Edebiyatı‘nın başarılı şairleri arasında yer alan Attilâ İlhan, yazdığı her dizeyle okurun kalbine hitap etmeyi başarıyor. Ben Sana Mecburum, Üçüncü Şahsın Şiiri, Aysel Git Başımdan gibi şiirleri ile ün salan şairimiz, her şiiriyle bizlere başka hikayeler sunuyor ve şiirlerinde kendimizi bulmamızı sağlıyor.
“herkes gibi yaşasana / işine gücüne baksana sen” diyerek benliğiyle bir monoloğa girdiği Ağustos Çıkmazı adlı şiiriyle de bizlerin kalbini kazanmayı başarmıştır. Ünlü şairin Ağustos ayını bizlere dar ettiği, Yaşar’ın da ustalıkla seslendirdiği “Ağustos Çıkmazı” adlı şiire gelin, yakından bakalım.
Kendini Martılarla Bir Tutma
Şiirin ilk bölümüne baktığımızda adeta geride bırakılan biri tarafından giden sevgiliye yazılmış gibi gelebilir. Ancak Attila İlhan’ın yaptığı şey, diğer kişiliğine seslenmekten başka bir şey değil.
kendini martılarla bir tutma
senin kanatların yok
düşersin yorulursun
Burada aslında seslendiği kişiliğin maceracı yönüne değiniyor. Bir martı üzerinden benzetme yaparak kendine sesleniyor. Kanatlarının olmayışını olası tehlikelere yorarak anlatıyor. Gitmenin getirdiği zorlukları, sorumlulukları anlatmaya çalışıyor adeta kendine. Gitmenin tehlikelerini anlatarak diğer kişiliğini vazgeçirmeye çalışıyor İlhan şiirin bu bölümünde. Diğer kişiliğin özgürlüğün peşinde olan bir karakter olduğunu anlıyoruz bu ifadelerle. Şiirin devamında gitme eyleminin süreklilik halinde devam ettiği de gözden kaçmıyor.
Herkes Gibi Yaşasana Sen
Şiirin ikinci bölümüne baktığımızda diğer kişiliğine serzenişlerde bulunduğunu görebilmek mümkün. Ayrıca bu bölümde toplumun kabul gördüğü rolleri de anlatıyor İlhan.
bir deniz kıyısında otur
gemiler sensiz gitsin bırak
Şiirin bu dizelerinde gitme eyleminin gemi üzerinden somutlaştırıldığını görüyoruz. Kıyıda oturmak; olduğun yerde kalıp her şeyi kabullenmek, toplumun isteklerini yerine getirmeyi temsil ediyor. Gemi kavramıyla ise, yolculuk motifini işleyerek maceracı kişiliğine atıfta bulunuyor. İlk bölümde gördüğümüz yolculuk temasını burada da görüyoruz ve anlatıcımız diğer kişiliğin kalması için onu ikna etmeye çalışıyor.
herkes gibi yaşasana sen
işine gücüne baksana
evlenirsin, çocuğun olur
İkinci bölümün bu dizelerinde tam olarak toplumda kabul görülen roller açığa vuruluyor. Ait olduğu yerin insanlar arasında, toplum içinde olduğunu söyleyen anlatıcımız yine gitme eylemini engellemeye çalışıyor diyebiliriz. Farklı yaşam tarzını benimsemiş biri için, toplumsal rolleri öne sürerek ikna etme yoluna giriyor. Anlatıcımıza göre diğer benlik, mutluluğu yalnızca bu rollere bürünerek bulabilir. Yani herkes gibi yaşayıp, olduğu yerde kalarak. Diğer kişilik bunu reddettiğinde zorluk başlamış oluyor ve tehlike çanları çalıyor anlatıcımız için.
Beni Koyup Gitme, N’olursun
Şiirin üçüncü ve son bölümüne geldiğimizde anlatıcımızın çaresizliğini görüyoruz. Ayrıca olaylara başka kişilerin de dahil olduğunu anlayabiliyoruz.
elimi tutuyorlar ayağımı
yetişemiyorum ardından
Burada anlatıcımızın diğer kişiliğin ardından gidemediğini çünkü etraf yüzünden engellendiğini anlıyoruz. Aslında buradan, diğer kişiliğin neden gitmek istediğini çok rahat anlayabiliyoruz. Zira anlatıcımız toplum yüzünden diğer kişiliğe yetişemiyor. Aslında diğer kişiliğin de gitmesinin sebebi bu. Toplumsal dayatmaları kabul etmeyen kişilik, yolculuğu bir çıkış yolu olarak kabul ediyor. Ancak bu yol çıkmaz bir sokak mı, bunu şairden başka kimse bilemez.
yaptıklarını affettim
seninle gelemeyeceğim attilâ ilhan
Anlatıcımız şiir boyunca diğer benliği kendine benzetmeye çalışmıştır. Mutluluğun ancak bu şekilde mümkün olduğunu dile getirerek diğer benliği kazanmaya çalışmıştır. Diğer benliğin altında ezildiği için bu dizelerle onu affettiğini dile getirerek yine de aslında kendine çekmeye ve bu gitmelere bir son vermesini istemiştir. Çünkü aslında ancak bu şekilde yaşam onun için katlanılabilir bir hale gelecektir.
Başından son dizelerine kadar adeta giden bir sevgiliye haykırış gibi görünen bu şiir, benliğe bir haykırıştır aslında. İçsel bir çatışmadır. Şiire bu yönden daha bilimsel yaklaştığımızda aslında “yolculuk etmek isteyen, toplumsal sorumlulukları almak istemeyen” kişilik, idi temsil etmektedir. Tamamen haz ve arzularla hareket eden bir kişiliktir. Anlatıcımız ise süperegoyu temsil etmektedir. Süperego, davranışlarımızı iyileştirmeye hatta mükemmelleştirmeye çalışır. İdi bastırır. Bu durumda şiirde, Attila İlhan’ın id ve süperegosunun çatıştığını görebiliyoruz.
Şiire genel olarak baktığımızda anlatıcımızda mantığın egemen olduğunu görüyoruz. Her bölümün sonunda gitmemesi için yalvarması benliğinden vazgeçememesini gösteriyor bizlere. İntiharın korkusunun bir göstergesi diyebiliriz bu yalvarışlar için.
“beni koyup gitme, n’olursun”
Ayrıca bu etkileyici şiiri ustalıkla notalara döken Yaşar’ın “Beni Koyup Gitme” yorumunu da dinlemeniz için aşağıya bırakıyoruz!
Ağustos Çıkmazı
beni koyup koyup gitme
ne olursun
durduğun yerde dur
kendini martılarla bir tutma
senin kanatların yok
düşersin yorulursun
beni koyup koyup gitme
ne olursun
bir deniz kıyısında otur
gemiler sensiz gitsin bırak
herkes gibi yaşasana sen
işine gücüne baksana
evlenirsin çocuğun olur
sonun kötüye varacak
beni koyup koyup gitme
ne olursun
elimi tutuyorlar ayağımı
yetişemiyorum ardından
hevesim olsa param olmuyor
param olsa hevesim
yaptıklarını affettim
seninle gelemeyeceğim attilâ ilhan
beni koyup koyup gitme
ne olursun