“Sizce birimiz aniden ayrılmak zorunda kalırsa ne yapmalıyız ?”
Meksika‘daki bir dağ kasabasında, uyuşturucu baronlarının hüküm sürdüğü bir ortamda, üç kız çocuğunun zorlu yaşam mücadelesini konu alan Prayers For The Stolen, Jennifer Clement‘in aynı adlı romanından uyarlanıp Tatiana Huezo tarafından yazılıp yönetilen bir dram filmidir. Meksika’daki bazı kasabalarda hâlâ var olan uyuşturucu baronlarının orada yaşayan insanlara verdiği zararlardan esinlenen Jennifer Clement’in bu eserinden uyarlanan film, zorlu yaşam koşullarına rağmen umudu ve dayanışmayı gözler önüne seriyor. Yazımız film ile ilgili spoiler içermektedir.
Prayers For The Stolen, büyümenin ve özgürlüğün ne olduğunu bilmeyen, çocukluklarını bir yetişkin gibi yaşamak zorunda kalan, hayatı saklanmakla geçen kız çocuklarının öyküsü. Film bir mezar kazar gibi toprağın kazılmasıyla başlıyor. Küçük bir kız çocuğu olan Ana‘nın annesi toprağı kazıyor ve kızına oraya uzanmasını istiyor. Bu kazdığı yer aslında mezar değil bir sığınaktır. Uyuşturucu baronları belli zamanlarda kasabaya gelip bazı kız çocuklarını alıp götürdüklerinden dolayı bir saklanma yeri yaparlar. Ana’nın annesinin yaptığı bu sığınak, uyuşturucu baronlarının gölgesinde geçen yaşamlarının sembolüdür. Bu yer, umutsuzluğun ve özgür olma arzusunun bir yansımasıdır.
Kız çocuklarının kuaförde saçlarının kesildiğini gördüğümüz sahnede Ana gözyaşlarını tutamıyor. Yanındaki arkadaşı ona destek olmak için elinden tutuyor. Hayatın acımasızlığıyla daha küçücükken karşılaşan bu kız çocuklarını izlerken bizi yürek burkan bir sahne karşılıyor.
Kuştan Daha Özgür Olmak
Uyuşturucu baronlarının geldiği bir sahnede annesi Ana’ya hemen saklanmasını söylüyor. Ana annesinin daha önce onun için yaptığı yere saklanıyor. Dışarısının göründüğü bir aralıktan havada uçan kuşlara bakıyor. Bu sahne bize Ana’nın küçük bir çocuk olarak yaşadığı zorluklarla uçan kuşların özgürlüğü arasındaki farkı gösteriyor. Ana’nın kuşlar gibi özgür olma arzusu izleyiciye yürek burkan bir manzara sunuyor.
Annenin Çaresizliği
Ana’nın annesi kızını tek başına büyütmüş ve onu korumak için her şeyi yapan bir anne olarak karşımıza çıkıyor. Ana’ya sert davranıyor çünkü Ana’nın alıkoyulan diğer kız çocuklarıyla aynı kaderi yaşamasını istemiyor. Hatta bir sahnede olanlardan yorulup dayanamayıp ağlıyor ve böylece kızını koruyamadığını düşünen çaresiz bir annenin yaşadığı zorluklar yüzümüze çarpıyor. Film, bir anne olarak yaşadığı çaresizliği ve kızının güvenliği için verdiği savaşı dokunaklı bir şekilde işliyor.
Ana’nın babası ise ABD’de çalışıyor. Annesi telefonun çektiği tek yer olan haşhaş tarlasının tepesine gidip eşine ulaşmaya çalışıyor fakat ulaşamıyor. Böylece Ana’nın maddi destek alabileceği hiçbir yer kalmıyor.
Güvenli Alan
Ana’nın yaşadığı kötü şeylerden uzaklaşabildiği tek yer arkadaşları Paula ve Maria‘nın yanıdır. Birlikte onca zorluğu aşmışlardır. Her an başlarına bir şey gelebilecek bu kasabada birbirlerine sığınarak güvenli bir alan bulan bu üç arkadaşın onca zorluğa rağmen sürdürdükleri arkadaşlıkları bizleri arkadaşlığa olan inancı yeşertiyor.
Kasabada çocukların tutunabildikleri diğer bir etmen ise okuldur. Okul kapanma tehlikesine rağmen bu zamana kadar ayakta durmayı başarmıştır. Kimin ne zaman uyuşturucu baronları tarafından alınacağı belli olmayan bu kasabada sınıftaki birini ertesi gün görememek mümkün. Ana ve arkadaşları onca zorluğa rağmen sevgi dolu öğretmenleri sayesinde biraz olsun gerçek hayattan uzaklaşıyorlar.
Kaçış
Filmin sonlarına doğru uyuşturucu baronlarının Ana’nın evine geldiğini görüyoruz. Ana hemen saklanıyor ve korkudan tir tir titriyor. Adamlar Ana’yı bulamayınca gidiyorlar. Çaresiz bir şekilde kalan annesi Ana’ya buradan gitmeleri gerektiğini söylüyor. Çünkü kızını kurtarmanın başka bir yolu olmadığını biliyor. Arkadaşı Maria’nın alıkoyulduğunu öğrenen Ana’nın hayatı iyice mahvoluyor. Sabaha doğru annesi, Paula ve kasabadan diğer insanlarla birlikte kasabadan ayrılıyorlar.
Film burada bitse de Ana’nın hikâyesinin burada bitmediğini biliyoruz. Tatiana Huezo hikâyenin devamını bizim hayal gücümüze bırakmış. Kim bilir belki Ana’nın hayatı her zaman olduğu gibi saklanmakla geçecek; belki de tüm bunlardan kurtulup kendine yeni, mutlu bir hayat kuracak.
Prayers For The Stolen, Ariel çapında En İyi Film ve En İyi Senaryo ödüllerini kazanarak başarısını kanıtlamıştır. Ayrıca filmde Ana’nın annesini oynayan Mayra Batalla, gösterdiği dokunaklı performansıyla En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü kazanmıştır.