Sanat Eserlerinde Şehir Teması

spot_img

Sanat eserleri, yaşanan dönemin bilincini gözlemleyebilmek için bir pusula niteliği taşır. Ele alınan imgeler ve bu imgelerin yorumlanış biçimi, hem sanatçının kendini dışavurum tarzını sergiler hem de yarattığı etki ile döneminin fikir akımlarının temsilini oluşturabilir. 

İnsanoğlu üzerinde yaşadığı yerleri anlamlandırmış ve zihninde mekansal bir statü vermiştir. Yuvamız dediğimiz yerler, bizim oraya verdiğimiz anlamla yuvalaşmıştır. Şehirler insanın mobilitesinin en yüksek olduğu ve sığındığı alanlardır. Sanatçıların zamanın tablolarında işledikleri “Şehir-Kent” imgesi bu sebeplerle önemlidir. Analiz edebilmek için sanatçının eserinde kullandığı hakim temayı yorumlayabiliriz.

İzlenimci Sanat 

İzlenimcilik, gördüğün manzarayı aynen resmetmekten ziyade, bakış açısı ve o an uyandırdığı hisse dayalı bir düşünce akımıdır. Bu düşünceye sahip ressamlar, önemli olanın gördüğümüz şey değil, bizim onu görüş ve yorumlayış biçimimiz olduğuna inanırlar. İzlenimci peyzaj resimleri her zaman bir rüya gibidir. Sanatçıların tablolarında, fırça darbeleri belli belirsiz bir uyum içerisinde ve daha çok doğal ışığın dünyada yarattığı o nadir anların yorumunu getirir. Bu yazımızda gerçeklikten biraz uzaklaşıp, izlenimci sanatçıların yorumladığı şehir manzaralarına göz atacağız.

Camille Pissarro

Camille Pissarro Afternoon Sun 1897 The National Gallery London

Işık ve renklerin öne çıktığı izlenimcilik akımının en duygusal bakışlı sanatçısı Camille Pissarro, çoğunlukla kırsal peyzajları resmetmiştir. Fransa’da o zamanlar sanatçıların benimsediği bir fikre göre, gerçekçi bir resimden ziyade sanatçıda uyandırdığı o hissin resmedilmesi önemliydi. Manzaranın donup kaldığı anlarda uyandırdığı hissin sürekliliği önemliydi. Fransız Empresyonist Ressam ‘Camille Pissarro’ renk teorilerini resimlerinde çok profesyonelce kullanarak ahenk oluşturuyor, ruha dokunan eserler ortaya çıkarıyordu. ‘Öğleden Sonra Güneşi‘ gün içerisinde yemyeşil ağaçların ışıkla dans ettiği saatleri ve Paris sokaklarını dolduran kalabalığı gösteriyor. Bu kalabalık çok baskın olmasına rağmen gökyüzünün bu karmaşaya tezat duruşunu gölgeyemiyor.

Camille Pissarro The Boulevard Montmartre at Night 1897 The National Gallery London Wikimedia

Pissarro, 1897’de Paris’teki Montmartre Bulvarı’nı 14 kez resmetmiştir. Kaldığı otelin camından gördüğü manzarayı pek çok kez ele alan sanatçının “Gece Manzarası” isimli tablosu bunun son örneğidir. Doğal kaynaklı olmayan ışığın sokağın ve insanların üzerinde düştüğü bu resim onun diğer eserlerinden ayrı bir yer edinmektedir.

Bulvarda koşuşturan insanlar, arabalar ve tüm bu hareketlilik resimde kargaşa yaratmaktadır. Yüksekten bir bakışla yakaladığı perspektif, en çok gece tablosunda zorlamış olmalıydı. Doğal ışıktan ziyade gecenin getirdiği şehir ışıklandırmaları resmin izlenimci sınırlarını zorlamaktaydı. Yağmur yağmış şehrin ıslak kaldırımları, gece ışığını çok parlak bir şekilde geri yansıtıyor. Fırça darbelerinin düzensiz görünen ancak planlı karmaşası, bir hareket ve akan bir şehir manzarasını yansıtmaktadır. Paris her zaman dinamik ve canlıydı. Bu sebeple tek bir perspektiften günün farklı saatlerinde, yılın farklı zamanlarında bambaşka yorumlarla resmedilmeye açıktı. 

Vincent Van Gogh

Vincent Van Gogh Das Restaurant de la Siréne in Asniéres 1887 Musee dOrsay Paris Wikimedia

Van Gogh, canlı renkleri korkusuzca bir araya getirişiyle ve kendine ait tarzıyla kült bir sanatçıdır. izlenimcilik akımından etkilenmiş ve fırça darbelerinin kalın ve tanecikli yapısı birçok sanatçıya da ilham vermiştir. Kendine ait üslubuyla yorumladığı şehirsel manzaraları içeren tabloları, genellikle daha az insanın yer aldığı ve karmaşadan uzaktır. Bu tablolarda yer alan genel hava, doğal ışığın mimariler üzerinde ve kırsaldaki yumuşak tonlarda yansıması ile yapılmıştır.

Vincent van Gogh Gate in the Paris Ramparts 1887 Van Gogh Museum Amsterdam

Van Gogh, sıcak renklerle tatlı güneşin, şehrin üzerindeki parlaklığını resimlerinde çok fazla kullanmıştır. Kargaşadan daha uzak sakin bir hava hakimdir. Van Gogh, resimlerinde ruhsal durumunu renklerle yansıtmasıyla bilinir. Dinginliğin ve huzuru hissettiren bu tablolar, sanatçının içsel izlenimini anlamamıza yardımcı oluyor. Paris onun için özel bir yerdi. Kimi zaman fırça darbeleri daha belirgin ve karmaşık kimi zaman silüetler realistik ve belirgindir. 1880’lerin giyim tarzı dahi insanlara yansıtılmış ve geniş caddelerde bembeyaz bir at figürüyle resmedilmiştir. Vincent, peyzajın kontrastı yüksek renklerini ustalıkla kullanabilen bir sanatçı ama bu hareketin yer aldığı tabloları ise onun farklı bir yönünü sergiliyor.

Nazmi Ziya Güran

Nazmi Ziya Güran Moda 1934 Sakıp Sabancı Museum Istanbul

Nazmi Ziya Güran, emperyonist akımın Türk ressam temsilcilerindendir. Fransa’da Julian Akademisi’nde eğitim görerek oradaki akımlardan etkilenmiştir. Yaptığı doğa tasvirleriyle ve resminde profesyonelce kullandığı ışık oyunlarıyla oldukça dikkat çekmiştir. Signac’la görüşmesi de onun sanatında büyük etki bırakmıştır. Porte çalışmaları ile de biliniyor fakat Nazmi Ziya Güran için peyzaj ressamı demek daha doğru olur. Cumhuriyetin güzelliklerini resmetmek üzere görevlendirilip Anadolu’nun ve İstanbul’un çeşitli yerlerini kalıcı eserlere çevirmiştir.

Türkiye’de Nazmi Ziya ile aynı dönemde kendisi gibi izlenimci sanatçı yoktu. Bu sebeple onun sanatının anlaşılması biraz zaman almıştır. Nazmi Ziya ‘eğer tabiata yaklaşabildiysem, eğer ekolümü temsil edebilmişsem, velev ki öldükten sonra bile takdir edilebilirim’ demiştir. Kadıköy’ü resmettiği ‘Moda’ tablosu fırça darbelerinin belirginliği ve lekesel oluşuyla izlenimci izler veriyor. Güneşin verdiği doğal ışık, gölgede kalan alanların soğuk renkleri ve silüetlerin belli belirsizliği sayesinde, resme baktığımız zaman yalnızca o ana ait bir duyguyu yeniden hissediyoruz. 

Nazmi Ziya Güran Taksim Square 1935 Sakıp Sabancı Museum Istanbul

Taksim tabosu kültürel bir öneme sahiptir. Cumhuriyetin peyzaj sanatçısı olan Nazmi Ziya, Taksim’i oldukça modern ve gelişmiş bir fotoğraf sunmaktadır. Gelişmemiş toplumlarda mekandaki görünürlüğü az olan kadınların, İstanbul’un göbeğinde oldukça şık ve zarif resmedilmesi büyük bir adımdır. Cumhuriyet anıtı resimde oldukça büyük bir yer edinmekle birlikte ve anlamsal alt metnini hazırlamaktadır. Hayatının son yıllarından olan bu eser Paul Signac etkisini net bir şekilde gösteriyor.

İbrahim Safi

İbrahim Safi Fermeneciler Karaköy artam

İbrahim Safi, aynı Nazmi Ziya Güran gibi devlet tarafından görevlendirilen sanatçılardan biriydi. 1946’da İstanbul’da ilk sergisini açtıktan sonra 10 yıl boyunca yurt dışında pek çok farklı ülkede araştırmalar yürüttü. Empresyonist olmasının yanı sıra, akımdaki diğer sanatçılara kıyasla daha realist sayılabilir. Yaptığı peyzaj resimleri ve şehir imgelemeleriyle oldukça meşhurdur. Karaköy‘ü resmettiği tablosunda, bizim için hala tanıdık gelecek bir renk paleti kullanılmış ama durağan ve gündelik görünen bu anı şu an yakalamak oldukça zor. 

İbrahim Safi Dolmabahçe İstanbulsanatevi

İbrahim Safi, ‘Dolmabahçe’ tablosunda peyzajı insandan biraz daha soyutlamış ve kırsal görüntünün hakimiyetine vurgu yapmıştır. Bu resim teknik açıdan Pissarro ile benzemektedir fakat İbrahim Safi, oldukça narin bir yorum katıyor. Şehrin ortasından geçen boğaz ve boğazın hareketli görüntüsü ele alınabilmesi için oldukça yüksek bir perspektiften ele alınmış durumda.

Kentlere bakış açımız zihnimizin mekanı yorumlamasının bir ürünüdür. Sanatçıların mekanı nasıl var ettiğini ve ne şekilde yorumladığını eserleriyle görmek mümkün.


Kaynakça

Empresyonizm/İzlenimcilik, Tubitak.gov, 16.02.2024 web

Camille Pisarro, İstanbul Sanat Evi, 16.02.2024 web

Van Gogh Museum, 16.02.2024 web

İbrahim Safi, Ankara Resim ve Heykel Müzesi, 16.02.2024 web

BİLGİLİ, Münür. “COĞRAFYADA MEKÂN FELSEFESİ ÜZERİNE YAKLAŞIMLAR”. International Journal of Geography and Geography Education, sy. 41, 2020, ss. 88-102, web

GÖKKAYA, E. K. (2013). Türk Resminde Öncü Bir İsim: Nazmi Ziya Güran Dönemi, Hayatı, Sanatı. Karabük Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi web

BAYINDIR, Özen, (2011), Resim Sanatında Bir Metafor Olarak Kent İmgesi. Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü web

CAN GÜRBÜZ, G. (2022). Kültürel Kimlik Bağlamında Kent ve Kent Olgusunun Türk Resim Sanatına Etkileri. Kent Akademisi web

Boulevard Montmartre, Wikimedia

Taksim Cumhuriyet Anıtı, Wikimedia

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

İngiliz İç Savaşı: Sebepleri ve Sonuçları

17. yüzyılda İngiltere'de yaşanan iç savaş, kısa bir süreliğine de olsa Cromwell liderliğinde askeri bir yönetimi meydana getirdi.

Anadolu Turnesi: Psikedelik Bir Yolculuğun Sosyolojik Yansımaları

Alternatif rock grubu Venus Music Peace Band'in Anadolu Turnesine dair bir belgesel incelemesi.

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.