5 Farklı Sebeple Neden “Yaşamın Ucuna Yolculuk” Okumalıyız?

Editör:
Sinem Aykın
spot_img

Yapı Kredi Yayınları‘nın ”Türk edebiyatının gamlı prensesi” olarak tanımladığı sıra dışı yazar Tezer Özlü‘nün ikinci anlatısı olan “Yaşamın Ucuna Yolculuk”, Özlü’nün ölümün izinden yaşamı takip ettiği benzersiz bir harita adeta. Yaşamın en içinden en ucuna neden mi yolculuk etmelisiniz? İşte sizin için derlenmiş beş ana sebep.

1. İnsan Olmayı Bambaşka Bir Perspektifle Ele Alması

“… İnsan kendini yaşamının her döneminde, hem genç, hem çocuk, hem yetişkin, hem yaşlı algılamıyor muydu. Her duygunun ayrı bir anlamı, ayrı bir bütünlüğü yok muydu.”

İnsan olmayı, insanlığa ait ortak duyguları odağına alan pek çok değerli edebi eserin arasında Yaşamın Ucuna Yolculuk, nadir rastlanan bir perspektiften bakıyor insan kavramına. İnsana, insana bürünerek yaklaşıyor. Yalnızlığımızı, en derin arayışlarımızı konu ediniyor. Tezer Özlü yapıtın tamamında anda kalıyor ve bilinç akışı tekniğiyle bize yolculuğunu en çıplak haliyle yansıtmayı başarıyor. Okurken kimi zaman sorduğu sorular size geçmişi düşündürürken; kimi zaman yaptığı ani yer-mekan betimlemeleri sizi anda kalmaya ve onun elinden tutup yolculuğuna katılmaya davet ediyor. Eser yazılış ve ilerleyiş itibariyle tamamen bir insan gibi: Nefes alıyor, dikkati dağılıyor, yalnız kalıyor, ağlıyor, gülüyor, seviyor, geziyor, öğreniyor…

2. Anlam Arayışı

“Aynı gökyüzünün dünyanın tüm ülkelerini kapsamasına olanak var mı. Tüm yüzyılların, tüm özgürlüklerin, tüm savaşların, tüm cezaların, tüm haksızlıkların, tüm yiyeceklerin, tüm açlığın, tüm yoksulların ve acıların hala var olduğu bugünün dünyasını aynı gökyüzünün bürümesine olanak var mı.”

Yaşamın Ucuna Yolculuk‘un en önemli özelliklerinden biri birkaç insanın anlam arayışını gözler önüne sermesi. Tezer Özlü kendisini derinden etkileyen İtalyan şair ve yazar Cesare Pavese‘nin intiharının izini sürerek kendisine bir yaşam arıyor. Onun gezdiği, dolandığı sokaklarda dolanıyor, onun ayak izlerini takip ediyor, onun düşüncelerinin izlerini yaşadığı mekanlarda ve öldüğü otel odasında arıyor. Kitapta italik yazılarla Pavese‘nin çeşitli alıntıları yer alıyor. Özlü özellikle bazı alıntıları sanki kendisine tekrar hatırlatmak ister gibi sürekli kullanıyor yapıtında. Tezer Özlü‘nün kitabını üzerine kurduğu bu yaklaşım aslında biz insanların genel anlam arayışına çok yakın. Çevresindeki hayatı anlamlandırmak isteyen insan kendine benzettiğinin izinden gitme eğiliminde değil midir? Bir şeyden derinlemesine etkilendiğinizde o şeyin sizi niçin bu denli etkilediğini anlamak istersiniz değil mi? İçinize dokunan şeyi anladığınızda kendinizi bulmuş olmaz mısınız? Ya da en azından kayıp olduğunuzu öğrenmiş…

3. Kattığı Deneyim

”Doğanın, yaşamın, düşlerin, duyguların bana sunabildiğinden daha çoğunu yaşamam, daha çoğunu algılamam, daha büyüğünü duymam gerek. Her nesneyi, her canlıyı, herhangi bir insanı, anlık her görüntüyü yaşantıya dönüştürmeliyim.”

Her yaşam öyküsü, ayrı bir deneyimdir. İnsan yaşamının sonunda geriye dönüp baktığında bu kadar çok şey öğreniyor ve biriktirebiliyorsa bunun yegane sebebi yaşadığının tek bir yaşam olmamasıdır. Okuduğumuz kitaplardan, gezdiğimiz yerlerden, gördüğümüz düşlerden tanıdığımız insanların hatta nesnelerin ve mekanların da öykülerini katarız yaşamımıza. Bunları harmanlayarak biricik ve özgün bir birey oluruz, böyle ileriye gideriz. İnsanlık dediğimiz şey, tüm zamanlardan koparak gelen bu deneyimlerin, hislerin, yaşantıların ortak bir bilinçte toplanmasıdır.

Yaşamın Ucuna Yolculuk, okuduğunuz zaman size birden fazla yaşamın deneyimini aktaran türden bir kitap. Çok karakterli bir başka kitaptan farkı ise size bu deneyimleri gerçek mekanları ve zamanlarıyla, yazarı Tezer Özlü‘nün benzersiz zihninde harmanlanmış haliyle veriyor olması. Mekanlar bu kitapta Özlü’ye hissettirdiği duygularla ve Özlünün etkilendiği yazarların o mekanlarda yaşadıkları deneyimlerle betimleniyor. İki farklı konumun arasında hangi yolu kaç adımda yürüdüğünün bilgisini bile veriyor bizlere yazar. Bu da onun betimlemelerini daha gerçek ve etkileyici hale getiriyor. Bir insanın evrimini yolculuk kavramından daha iyi ne anlatabilir? Kendini bulmak için kendinden kaçma halinin içsel yolculuğundan tutun da yeni bir şehri ve şehrin insanlarını keşfetmenin heyecan verici yolculuğuna kadar. Yaşamak irili ufaklı bir yolculuklar silsilesidir.

Yaşamın Ucuna Yolculuk’u okurken biz de Tezer Özlü ile Pavese ve Svevo‘nun yaşamlarının izlerini takip ediyor, otel odalarının sıcak ve rutubetli havasını soluyor, Torino kentinin dolambaçlı sokaklarında geziniyor ve kendimizi henüz ne olduğunu bilmediğimiz bir şeyi deneyimlerken buluyoruz.

4. İsyanı

 ”Ama hayır, hiç değilse susarak hepsini yüzünüze haykırmak istiyorum. Sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, namus anlayışınızla, başarı anlayışınızla hiç bağdaşan yönüm yok.”

demiş Tezer Özlü ve toplum normlarına, toplumun insanı soktuğu kalıplara çok net bir başkaldırış göstermiştir. Yaşamı boyunca tutkuyla inandığı bağımsızlık olgusundan ve ‘gidebilme’ özgürlüğünden hiçbir zaman vazgeçmemiştir. “Yaşamın Ucu”na yaptığı bu yolculukta fikirlerini gördüğü ve deneyimlediği olaylarla bağdaştırmış, okuyucuya en vurucu şekilde geçirmeyi başarmıştır. Eserinde kurduğu pek çok cümle bunu kanıtlar niteliktedir. Durağan olan her şeyin kendisini nasıl sıktığını ve değişime ve gelişime duyduğu ihtiyacı yolculuğu esnasında defalarca yinelemiştir.

Bir insanın fikirlerini en iyi o insandan öğrenebiliriz ve Tezer Özlü, kuvvetine çok inandığı edebiyata güvenerek bu eseri bıraktığı için onun fikirlerini birinci ağızdan öğrenebilme imkanımız var. Bir değişim başlatmak için başkaldırmak, anlatmak, gerekirse haykırmak ve eninde sonunda anlaşılmak için.

”Kurumlarınıza uyuyor gibi görünmem, onlara karşı direnmemi ancak böyle sağlayabileceğime inanmamdandır. Başarı diye nitelendirdiğiniz olgulara direnmem için en az sizin kadar başarılı olabilmem gerektiğinden. Böylesi bir görüş dışında var olmak istemiyorum. İnsan ilişkilerini değiştirmek için yaşıyorum. Hiçbir şeyin değişmeyeceği umutsuzluğuna kapıldığım kısa anlar kadar korkunç ve umutsuz anlar tanımıyorum.”

5. Tezer Özlü

 “Gitmem gerek. Yeni resimler görmem gerek. Benimseyeceğim, içimdeki kıpırdanışları dolduracak bir resim bulana dek gitmem gerek.”

Yenilikçi, yaratıcı, hem sezgisel hem rasyonel, dürüst, net, ayrıksı, bağımsız, gezgin bir kadın: Tezer Özlü. Namıdiğer Türk edebiyatının gamlı prensesi.

En az yaşamı kadar hızlı ve beklenmedik bir ölümle sonuçlanan, yalnızlaştıkça içine doğru kalabalıklaşma haliyle geçen hayatını, kendisinin edebiyatımıza kazandırdığı maalesef az sayıda eser ve mektuplaşmalardan tanıyoruz. Eserlerinde yaşamanın en uç noktasına ve kendi içine yolculuk yapmaktan hiç korkmamış, bağımsız ruhunu doyuma ulaştıracağına inandığı arayışlara çıkmaktan kendisini hiç alıkoymamıştır. Hep gitmiştir, her zaman kendisi kalarak. Bu yazarın eserlerini okumak için başlıca bir sebeptir. Umuyoruz siz de Özlü’ye bağımsızlığı anımsatan tren raylarında giden trenlerden birinde, yapacağınız onlarca yolculuğun birinde ve büyük hayat yolculuğunuzun bir yerinde, Yaşamın Ucuna Yolculuk‘u okursunuz.

 


 

Kaynakça

  • Özlü, Tezer. Yaşamın Ucuna Yolculuk. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları,2021.

 

spot_img
Zeynep Ceren Kılıç
Zeynep Ceren Kılıç
pandora’s piñata

1 Yorum

  1. Yaşamın ucuna yolculuk ve Tezer Özlü inceleme yazısını okuduğumda Yaşamı sorgulayan her türlü toplumda kabul gören dayatmacı sisteme farklı bir bakış açısı ile yaklaşan özgün cesur ve kararlı bir duruşu yeniden hissedebilmek güzeldi. Teşekkürler.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Anadolu Turnesi: Psikedelik Bir Yolculuğun Sosyolojik Yansımaları

Alternatif rock grubu Venus Music Peace Band'in Anadolu Turnesine dair bir belgesel incelemesi.

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.