Dört Nikah Bir Cenaze, Harry Potter ve Ateş Kadehi gibi filmlerin yönetmen koltuğunda oturan Mike Newell‘in 2003 yılında vizyona giren filmi Mona Lisa Gülüşü (Mona Lisa Smile), 1950’lerin ABD’sinde kadınların eğitim hakkı ve toplumsal rollerini işlemesi bakımından dikkat çeken görsel yapıtlarından biridir. Başrolde Julia Roberts, Kirsten Dunst gibi önemli oyuncular yer alan film, karakterlerin dönüşümü açısından izleyiciyi hikayenin içine çekmeyi başarmaktadır. Duygu yüklü anlatımı ile öne çıkan filme toplumsal cinsiyet teması üzerinden yakından baktık.
Katherine Watson ve Sanat Tarihi

Gezinen herkes amaçsız değildir, özellikle de geleneğin ötesinde,
tanımın ötesinde, görüntünün ötesinde gerçeği arayanlar.
Film sanat tarihi öğretmeni olan ana karakter Katherine Watson’un (Julia Roberts) hikayesinin bir lise öğrencisinin makalesine konu olması ile başlar. Katherine’in Wellesley Koleji’nde ders verme hayali gerçek olmuştur. Katherine’nin bu okulda görev almayı isteme nedeni geleneklere uyum sağlamak değil bir şeyleri değiştirmektir. Filmde, kahramanın kısıtlı tecrübesine rağmen bu okula girmesi zekasına yorulmuştur. Burada kadınları bahsi geçen dönemde sadece erkek egemen bakış açısının uzantıları olarak göstermektense onların zihinsel kapasite ve yeteneklerine vurgu yapıldığını söyleyebiliriz.
Değişim Çabası: Normları Yeniden Yazmak

Katherine’in heyecanla girdiği ilk derste kendini ispatlama çabasını ve bu çabanın arkasında bir kadın olarak yaşadığı özgüven eksikliğini görürüz. Öğrencilerinin Katherine’in ilk dersindeki tavırları da bu heyecanın ve mahcubiyetinin artmasına neden olduğunu ifade edebiliriz. Ancak Katherine, bu durumun üstesinden gelmek için çabalamaktan vazgeçmemektedir.
Yalnızca öğrenciler değil, öğretim görevlileri de kahramanın okullarında olmasından memnun değildir. Onlara göre Katherine, görmek istedikleri kişi başka bir okula gittiğinden bu hakkı kazanabilmiştir. Kendini hakim görüşler ve baskıların arasında sıkışmış hisseden ana karakter, normlarla mücadelesine öğrencilerin ezberciliklerini değiştirmekle başlar. Öğrencilere programda olmayan sanat eserlerini gösterir ve kendi fikirlerini söylemelerini ister.
Farkında Olunmayan Yaralar

Filmde Katherine, tüm bu zorlukları yaşarken kendisi gibi tecrübeleri olan kadınlardan da destek alır. Bu da izleyiciye her zaman tamamen yalnız olunmadığını ve benzer deneyimleri yaşamış insanların desteğini almanın hayat kurtarıcı olabileceğini gösterir. Bu gibi durumlarda destek almak önemlidir ama en çok ihtiyaç duyulan yakınların desteğinin olmaması kadınları kısır bir döngü içine sokabilmektedir.
Yakınlarından ihtiyacı olan desteği alamayan örneklerden biri Betty Warren (Kirsten Dunst) isimli öğrencidir. Betty, annesi tarafından evlenmeye zorlanmaktadır. Kocasıyla olan iletişiminden düğün hazırlıklarına kadar hayatına müdahil olan annesi Betty’e kocasına kendi düşüncelerini ifade etmemesi konusunda baskılar yapmaktadır. Betty’e bir fikri olduğunda kendi düşüncesi değil evleneceği adamın düşüncesiymiş gibi davranması konusunda tavsiyeler verir. Betty, annesi ile olan sıkı kontrol ve manipülasyona dayalı ilişkisinin yaralarının henüz farkında değildir. Bunu arkadaşlarına gerici düşünceler ve korkunç baskılarla yansıtmaktadır. Ta ki Katherine’nin iyileşmesi yolunda desteklerinin farkına varana kadar.
Hayattaki Kısıtlı Kontenjanlar

Film kadın öğrencilerin üniversitelere kontenjanla alındığı, bu nedenle çoğunun eğitim hayatlarına devam etmek yerine evlenme hayalleri kurmak durumunda bırakıldıkları bir dönemde geçmektedir. Filmde, bir sınıf zeki ve parlak genç kadının, eğitim almaya istekli ve alanlarında yetenekli olmalarına rağmen toplumsal baskı altında olduklarını görürüz. Bu kadınların, aileleri ve çevreleri ancak evlenip çocuk sahibi olduklarında mükemmel hayatlar yaşayabileceklerine dair düşüncelerle doludur. Öyle ki bahsi geçen dönemde, doğum kontrolü ve cinsellikten bahseden öğrenci, öğretim görevlisi ve okul çalışanları kınanmakta veya görevlerine son verilmektedir.
“Wellesley Kızı” Olmak!

Filmde Katherine’nin evlilik dersleri olarak nitelendirdiği konuşma, nezaket ve duruş dersleri sahnesi; toplumsal cinsiyet teması açısından incelendiğinde insanı şaşkına çeviren diyaloglara sahne olur. Öğretmen genç kadınlara, kocalarının kariyerlerinde başarılı olma hayalleri bulunduğunu ve türlü zorluklarla karşılaştıklarında nasıl destek verebilecekleri konusunda sorular yöneltir. Ona göre; Wellesley kızlarının yegane hedefleri, birkaç yıla kadar sadece kocalarına ve çocuklarına bakmaktır. Ancak konuşma, nezaket ve duruş öğretmeni Nancy Abbey (Marcia Gay Harden); Katherine dahil eğitim verdiği öğrencilerinin en azından bir kısmının gelecek planlarına engel olamayacaktır. Zira ana karakter dahil olmak üzere kadınların tek hayali evlilik, çocuk ve ev bakımı olmayacaktır. Katherine’in öğrencilerinin gizlice yaptıkları bir etkinlikte, “Evlenmediğinize pişman olmayacak mısınız?” sorusuna verdiği yanıt da bu bağlamda anlamlıdır. Kahraman burada, evlenmediğine belki belli bir zaman sonra pişman olma olasılığının bulunduğunu ancak hayatını bunun üzerine kuramayacağını söyler.
Suskunluk Sarmalı

Toplumsal cinsiyet teması üzerinden incelendiğinde filmde bir suskunluk sarmalının da hakim olduğunu görmek mümkündür. Zira Katherine gibi ileri görüşlü öğretim görevlileri de dahil olmak üzere çoğunluk, hakim görüşe karşı görünmez olmayı ve uyum sağlıyormuş gibi yapmayı tercih eder. Kahramana okulda kalmak istiyorsa mevcut geleneklere uyması ve “Biraz daha az modern sanat” uyarısı gelir. Katherine’in bu sarmal ile mücadelesinde okuldaki öğrencilerin geleceklerine katkı sağlayacak kadar ileri gitmeyi seçer. Hukuk fakültesine başvurmak isteyen ancak evleneceği için kendisine inanmayan öğrencisinden, evlendiği için üniversiteye gidemeyen Betty’e kadar, kadınların hayallerini gerçekleştirebileceklerine olan inancını kaybetmez. Filmdeki karakterlerin dönüşümü bu kısır döngülerin istenirse nasıl da tersine çevrilebileceğine en iyi örneklerdendir.
Film, kadınların da yetişme tarzı ve toplumsal baskılar gibi nedenlerle çanak tuttukları erkek egemen bakış açısının getirdiği zorluklarla mücadele bakımından izleyicide cesaret uyandırmakta ve bu sayede izleyiciyi de içine çekmektedir. Ayrıca filmin, toplumsal baskılar nedeniyle kendilerinden ödün vermeme cesareti gösteren kadınların günün sonunda ne olursa olsun hayal kırıklığı yaşamayacaklarının görülmesi açısından izlenmeye değer olduğunu söyleyebiliriz.
Filmin fragmanına buradan ulaşabilirsiniz:
Kaynakça
Beyazperde.com “Mona Lisa Gülüşü”. Erişim Tarihi: 01.07.2024. Web
Güngör, N. (2021) İletişim Bilimlerine Giriş. İstanbul: Siyasal Kitabevi.
Kapak görseli: Prime Video