HIT ME HARD AND SOFT Albüm İncelemesi: Billie Eilish’in Fırtına Sonrası Sesi

Editör:
Damla Satıroğlu
spot_img

Billie Eilish‘in 17 Mayıs’ta çıkan üçüncü albümü, HIT ME HARD AND SOFT, gerek şarkıların sözleriyle gerek hayranların şarkıları bağladığı olaylarla gerekse melodileriyle bir süredir, herkesin aklında ve kulaklıklarında yer edinmeyi başardı. Bu albümden önce ismini en son, kardeşi Finneas O’Connell ile Barbie filmi için yazdıkları What Was I Made For? şarkısının En İyi Orijinal Şarkı dalında Oscar kazanmasıyla duymuştuk. Tüm müziklerini birlikte ürettikleri erkek kardeşi Finneas ile beraber hazırladıkları albüm, içinde farklı hisleri ve bakış açılarını barındırıyor. Öyleyse hep beraber, bakalım Billie bize bu albümde ne anlatmak istemiş.

Billie Eilish Fully Embraces Herself On 'Hit Me Hard And Soft': 5 Takeaways From The New Album | GRAMMY.com
GRAMMY

SKINNY

SKINNY şarkısı ile Billie, albüme birazcık daha kişisel ve duygusal bir tonda başlıyor. Sakin ve enstrümental melodisiyle beraber sözleri de bir o kadar derin. Hatta sanki Billie’nin günlüğünü okuyormuşuz gibi hissettiriyor diyebiliriz. Sözlerde iyi hissetmenin bile ona anormal gelmesinden, geçmişindeki kendisine gösterdiği şefkatten ve insanlardan duyduğu kötü yorumların zihninde nasıl bütünleştiğinden bahsediyor. Bununla beraber medyanın kendisi hakkında yaptığı haberlerin kötü niyetinden ve bunun, onun suçu olmamasından da bahsediyor. Geçmişteki Billie medyaya güzelliği yetersiz biri olarak yansıtıldığı için şarkıda Billie, geçmişteki hâline bakınca onu güzel ve gerçek bulduğundan bahsediyor. Fazlasıyla kişisel ve duygusal bir albüm başlangıcı.

“But the old me is still me and maybe the real me
(Ama eski ben hala benim ve belki de gerçek benim)
And I think she’s pretty
(Ve bence o çok güzel)”

LUNCH

LUNCH ilk şarkının aksine, hareketli ve ciddiyetsiz. Karşısındaki insana olan tutku, heyecan ve isteği eğlenceli benzetmelerle aktarıyor. Yeni bir ilişkinin yarattığı heyecanı veya hoşlandığı birine duyduğu isteği yansıtan şarkı, 2024 yazının hayran favorilerindendi. SKINNY şarkısından sonra gelmesi ise bazılarına göre ilişkide doyum temasını vurgulamaya çalışıyor.

“Baby, I think you were made for me
(Bebeğim, bence sen benim için yaratılmışsın)
Somebody write down the recipe
(Biri tarifini yazsın)
Been tryin’ hard not to overeat
(Aşırı yememeye çalışıyorum)
You’re just so sweet
(Çok tatlısın)”

CHIHIRO

İsmini Hayao Miyazaki‘nin Spirited Away filminin kahramanından alan CHIHIRO şarkısı, finalindeki melodinin dünya dışı hissettirmesinden ötürü çoğunluğun favorisi olmuş durumda. Rolling Stone ile yaptığı bir söyleşide, şarkının filmden ilham alarak yazıldığından bahsediyor. Filmde olduğu gibi şarkıda da kaybolmuş hissetmek ve kaybetme korkusu gibi temaları önceki şarkılardan daha farklı bir müzik altyapısıyla dinleme fırsatı yakalıyoruz.

“Said, ‘I need to be alone now, I’m takin’ a break’
(Şimdi yalnız kalmaya ihtiyacım var, biraz ara veriyorum” dedi)
How come when I returned, you were gone away?
(Nasıl oldu da ben döndüğümde sen gitmiştin?)
I don’t, I don’t know why I called
(Bilmiyorum, neden aradığımı bilmiyorum)
I don’t know you at all
(Seni hiç tanımıyorum)”

BIRDS OF A FEATHER

BIRDS OF A FEATHER, şarkıdan bağımsız olarak birbirine çok benzeyen iki insanı anlatmak için kullanılan bir deyimdir. Albümde sakin bir melodiye sahip şarkılardan birisi de bu şarkı. Sözler önceki şarkıların üstüne pembe gözlük takmış bir edayla “hep beraber olalım, iyi ki varsın, biz birbirimiz için yaratılmışız” tarzı düşünceler barındırıyor. Aynı zamanda karşısındaki insana farkında olmadan kendini feda edecek kadar sağlıksız bir bağ hissediyor. Hislerini zirvede yaşamasının yanında geçmişte yaşadığı korkunun sebebini sorgulayan bir hava da var. Buradaki minik detay şu; deyimin tamamı “Birds of a feather flock together – until the cat comes.” şeklinde. Bu deyim, birbirine benzeyen insanların zor günler gelene kadar birlikte olduğunu ifade ediyor. Şarkıda deyimin yarısı kullanılmış olması da Billie’nin hikâyenin sonunu hissetmesiyle alakalı olsa gerek.

“Say you don’t see it, your mind’s polluted
(Görmediğini söylüyorsun, zihnin kirli)
Say you wanna quit, don’t be stupid
(Bırakmak istediğini söylüyorsun, aptal olma)
And I don’t know what I’m crying for
(Ve ne için ağladığımı bilmiyorum)
I don’t think I could love you more
(Seni daha fazla sevebileceğimi sanmıyorum)”

WILDFLOWER

Albümün belki de isim ve sözlerinden ötürü en çok konuşulan şarkısı WILDFLOWER olabilir. The Neighbourhood grubunun solisti Jesse Rutherford ile Billie’nin ilk kez 2022’de görüntülenen birlikteliği medyada fazlasıyla tartışılmıştı. WILDFLOWER ismi de o dönem Billie’nin kendi içinde yaşadıklarını döktüğünü düşündürttü çünkü WILDFLOWER, Jesse Rutherford’un eski sevgilisi Devon Lee Carlson’ın aile şirketi olan telefon kılıfı markasının ismi.

Şarkının sözlerinde Billie, hayatındaki insanın geçmişini düşünmesinden bahsediyor. Eski ilişkilerinin çok güzel göründüğünü, tamamen bittiğini bildiğini ama buna rağmen zihninin bir kenarında bir şeyleri kıyasladığından bahsediyor. Sözlerde aynı zamanda ayrılık sürecinde arkadaşı olan kızın yanında olduktan sonra, arkadaşının ayrıldığı kişiyle sevgili olmasından dolayı hissettiği suçluluğun da onu bu kıyasa itmesinden bahsediyor. Şarkıda hem arkadaşı olan birine yaptığı yanlışı hem de bulunduğu ilişkide, zihninde sürekli geçmişi döndürecek kadar suçlu ve yetersiz hissettiğini görüyoruz. Albümün en duygu yüklü şarkılarından biri olmasının yanında medyada hakkında söylenen bir sürü şeye karşı hikâyenin kendi tarafını anlatması da fazlasıyla dikkat çeken bir detay.

“Did I cross the line?
(Çizgiyi aştım mı?)

You say no one knows you so well
(Kimsenin seni bu kadar iyi tanımadığını söylüyorsun)

But every time you touch me, I just wonder how she felt
(Ama bana her dokunduğunda, onun nasıl hissettiğini merak ediyorum)”

THE GREATEST

THE GREATEST şarkısı en başta vokalleriyle ilgi çeken bir şarkı oldu çünkü Billie’nin müziğinde daha sakin, sessiz, fısıldama tonunda vokaller daha alışıldık. Şarkının köprü bölümündeki güçlü vokaller, şarkının duygusallığının üstüne Billie’nin hissettiği acıyı da eklemiş. Sözlerindeyse bir önceki şarkıda olduğu gibi bir yetersizlik hissinden bahsediliyor, fakat bu sefer konu geçmişle kıyaslamaya odaklanmıyor. Bu şarkıda Billie, karşısındaki insanı mutlu etmek için kendinden parçalar söküp ona vermesinden, onun zevki uğruna kendini yok etmesinden; ama buna rağmen hiçbir zaman emeklerinin karşılığını alamamasından bahsediyor. Karşısındaki kişinin harika bir partner olabileceğini düşünmekle beraber, ne yaparsa yapsın ona yetememe çelişkisi içinde kalıyor. Aslında karşısındaki kişiden çok, olabileceği potansiyel kişiye beslenen bir sevgiyle karşılaşıyoruz. Buna rağmen karşısındaki kişiye olan sevgisinin devam ettiğini de görüyoruz.

“I, I loved you
(Ben, ben seni sevdim)
And I still do
(Ve hâlâ seviyorum)
Just wanted passion from you
(Senden sadece tutku istedim)
Just wanted what I gave you
(Sadece verdiğim şeyi istedim)”

L’AMOUR DE MA VIE

Fransızcada “Hayatımın Aşkı” anlamına gelen L’AMOUR DE MA VIE şarkısı isminden biraz daha farklı bir şekilde karşılıyor bizi. Billie şarkıda, karşısındaki kişiye ‘hayatımın aşkı olduğunu söylerken dürüst değildim’ ifadesinde bulunuyor. Karşısındaki kişiyle olan ilişkisinde iyi niyetinin suistimal edildiğini, onu iyileştirmeye çalıştıkça karşı tarafın onu kırmaya çalıştığını; buna rağmen ilişkinin bitmesine izin vermeyen biriyle olduğunu anlatırken, bu tavırlardan sonra karşı tarafın hemen başka bir ilişkiye başladığından da bahsediyor. Hayatının aşkı olduğunu söyleyen birinin bu hızlı davranışına kinayeli laflar ederken kendisinin aşık olduğundan emin olmadığını ve ayrılık sonrası aslında hayatındaki sorunların çoğunun bu ilişkiden dolayı olduğunu fark ettiğini görüyoruz. İlişki bittikten sonra yaşadığı depresyonun, aslında ilişkide yaşadıklarından ötürü olduğundan da bahsetmeyi unutmuyor. Bitirene kadar onsuz nefes alamayacağını sanacak kadar zor olsa da, bittikten sonra aldığı her nefesin ciğerlerini daha temiz bir havayla doldurduğunu hissedenlerin favorisi bu şarkı olacaktır.

“Thought I was depressed or losing my mind
(Depresyonda olduğumu veya aklımı kaybettiğimi düşünmüştüm)
My stomach upset almost all of the time
(Midem neredeyse her zaman rahatsızdı)
But after I left, it was obvious why (oh), mm
(Ama ben gittikten sonra neden belli oldu)”

THE DINER

THE DINER şarkısı takıntılı bir aşığın dilinden yazılmışa benziyor. Hatta bir sapığın takip ettiği kurban hakkında bir aksiyon filminin şarkılaştırılmış hâli diyebiliriz. Şarkıda hem fiziksel olarak birinin izini sürmekten hem yakalanma ihtimalinden hem de takıntı hâline getirilen bir kadından bahsediliyor. Şarkıda ‘numaranı ezberledim’ sözüyle beraber bir telefon numarasıyla kapanış yapması da düşündürücü bir detay. Bazı hayranlar bu şarkıyı L’AMOUR DE MA VIE şarkısında umursamadığını iddia ettiği ilişkiye karşı olan takıntı olarak yorumluyor.

“I saw you in the car with someone else and couldn’t sleep
(Seni arabada bir başkasıyla gördüm ve uyuyamadım)
If somethin’ happens to him, you can bet that it was me
(Eğer onun başına bir şey gelirse, ben olduğuma dair iddiaya girebilirsin)
–3956
310-807-3956″

BITTERSUITE

Bu şarkıda Billie’yi, rüyalarında bile peşini bırakmayan hisleriyle görüyoruz. Karşısındaki kişinin hiçbir şey yapmadan nefesini kestiğinden, yurt dışındayken bile aklında onun olduğundan bahsediyor. Şarkıların çoğunun sözlerinde birbirine atıf olduğu gibi BITTERSUITE şarkısının da L’AMOUR DE MA VIE kişisine olduğunu görüyoruz. Şarkının ismindeki kelime oyununda ise bittersweet (acı-tatlı) kelimesi ile suite (otel odası) kelimesi birleştirilmiş. Bu kelime oyunu, hem acı hem tatlı olan bir aşkın, lüks ama yalnız bir otel odası gibi hissettirmesine bağlanıyor.

“But I’ve been overseas
(Ama yurt dışındaydım)

And I’ve been havin’ dreams
(Ve rüyalar görüyorum)

L’amour de ma vie
(Hayatımın aşkı)

Love so bittersweet, mm
(Aşk çok acı-tatlı)”

BLUE

Albümün son şarkısı aslında herkesi tanıdıklığıyla şaşırtan bir parça. BLUE şarkısı aslında Billie’nin 2016’da kaydedip asla yayımlamadığı, fakat internette fazlasıyla tanıdık olan TRUE BLUE isimli parçasının düzenlenmiş hâli. Şarkının sözlerinde, albümdeki şarkılardan bir sürü lirik parça var. Son şarkı olmasının yanında bu özelliğiyle özet ve kapanış konuşması havası veriyor. Bir sürü kişinin senelerdir yayımlanmasını istediği şarkı, albümü ilk kez dinleyen çoğu kişinin en heyecanlı tepkileri verdiği şarkı oldu. Şarkıda, albümde bahsedilen ilişkiye ve o kişiye söylediği bazı son sözler bulunuyor. Affedip önüne bakma çabasını anlatırken, melodilerde SKINNY ve THE GREATEST geçişlerinden dolayı affetme sürecinin de yavaş ve ağır geçtiğini, bazen zihninin geçmişe dönebildiğini fark ediyoruz.

“You were born bluer than a butterfly
(Bir kelebekten daha mavi doğmuştun)
Beautiful and so deprived of oxygen
(Güzel ve oksijenden mahrum)
Colder than your father’s eyes
(Babanın gözlerinden daha soğuk)
He never learned to sympathize with anyone
(Herhangi birine sempati duymayı hiç öğrenmedi)”


Kaynakça

  • “Billie Eilish: Hit Me Hard and Soft review – could have hit even harder”. The Guardian. Web. 31.07.2024
  • “Billie Eilish’s Audacious ‘Hit Me Hard and Soft’ Completes Sublime Coming-of-Age Trilogy: Critic’s Take”. Billboard. Web. 31.07.2024
  • “Billie Eilish Breaks the Mold With HIT ME HARD AND SOFT”. ELLE. Web. 31.07.2024
  • “Liner Notes: Billie Eilish is a tortured popstar in ‘Hit Me Hard and Soft’”. The Daily Northwestern. Web. 31.07.2024
  • “What are Billie Eilish’s ‘Chihiro’ lyrics about? Here’s how the song and music video are connected to Spirited Away.”. Capital FM. Web. 31.07.2024
spot_img
Umay Hilde Yayla
Umay Hilde Yayla
Yazılım Mühendisi | Radyo Yayıncısı | Kalan her şey deneme yanılma...

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.

Yahya Kemal Şiirlerinde Yedi Farklı Tema

"İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Türk edebiyatına hayalinden kelimeler armağan ve miras bırakan Yahya Kemal Beyatlı.

Kayıp Seslerden Yazının Öznelerine: Virginia Woolf’un Eserlerinde “Kadın” Teması

Woolf’un dilinde "kadın", tarihin dışına itilmiş bir sesin geri çağrılması, unutulmuş bir hakikatin dile gelmesidir.