Osmanlı İmparatorluğu, 16. yüzyılın başlarında küçük bir beylik olarak başlamış ve 17. yüzyılın sonlarına gelindiğinde hem devlet hem de toplum düzeni açısından en güçlü dönemini yaşamıştır. Bu dönemde Osmanlı Devleti, farklı dil, din ve ırktan insanları bir arada tutma ve yönetme konusunda örnek gösterilen bir sistem geliştirmiştir. Osmanlı’da “Millet Sistemi”, toplulukları din veya mezheplerine göre örgütleyerek yönetme şeklidir. Bu sistem, İslam hukukuna dayanıyordu ve Müslümanlar ile Gayr-ı Müslimlerin tanımlanmasında kullanılıyordu.

Gayr-ı Müslimler; Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler olmak üzere üç ana millet olarak ayrılmıştı. Diğer etnik gruplar arasında Yunanlılar, Bulgarlar, Sırplar, Hırvatlar, Karadağlılar, Bosnalılar, Arnavutlar, Romenler, Macarlar, Çingeneler, Gürcüler ve Araplar bulunmaktaydı.
Fransız Devrimi‘nin ardından yaygınlaşan milliyetçilik düşüncesi ve komşu devletlerin Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalama çabaları, ulusal uyanış ve bağımsızlık hareketlerinin ortaya çıkmasına yol açtı. Bu durum, Osmanlı İmparatorluğu’nun toplumsal düzenini büyük ölçüde sarstı ve farklı milletlerle bir arada yaşama zorunluluğunu güçleştirdi. Ulus devlet kurma arzusu, özellikle Balkan milletlerini derinden etkiledi. Bu etkileşimi en fazla yaşayan milletlerin başında Sırplar ve Yunanlar yer almaktadır. Balkan ulusu içerisinde Osmanlı İmparatorluğu’ndan ilk ayrılan millet Sırplar olmuştur.
Osmanlı – Sırp İlişkileri ve İsyan Süreci

Osmanlı ve Sırp ilişkileri, 14. yüzyıl ortalarında Bizans’ın Sırplardan Osmanlı’ya karşı yardım istemesiyle başlamıştır. İlk ilişkiler savaş yoluyla kurulmuş, ancak 15. yüzyıldan itibaren dostane bir hal almıştır. 1521’de Kanuni Sultan Süleyman’ın Belgrad’ı almasıyla Sırp bölgesindeki Osmanlı egemenliği pekiştirilmiştir. Osmanlı hâkimiyetindeki Sırbistan’da Müslüman nüfus artarken, sosyo-kültürel etkileşimler gelişmiştir. 19. yüzyılın başına kadar bu ilişkiler sorunsuz devam etmiştir. Ancak Fransız Devrimi’nin yaydığı milliyetçilik ideali ve Rusya gibi büyük güçlerin Osmanlı topraklarındaki politikaları, Sırpların 1804 yılında ilk ayrılıkçı isyanlarını başlatmalarına neden oldu. Bu isyan, Balkan halklarının Osmanlı İmparatorluğu’na karşı başlattıkları ulusal bağımsızlık mücadelelerinin ilki olarak kabul edilmektedir.
1806’dan itibaren Osmanlı-Rus Savaşı’nın etkisiyle isyan yerel bir hareketten uluslararası bir mesele haline gelmiştir. Sırpların en büyük destekçisi Rusya olmuştur. Rusya’nın Sırbistan politikası karşısında Sultan III. Selim, Fransa’nın desteğini almak amacıyla Napolyon’un imparatorluğunu tanımaya çalışmıştır. Sırplar, Rusya’dan bağımsızlık için teminat almışlardır. Ancak 1807’de Tilsit’de gerçekleşen Rus-Fransız görüşmesi, Rusya’nın Osmanlı politikasını değiştirmiş ve Sırp isyanlarına desteğini kesmiştir. Sıradan bir domuz çobanı olan sırp isyanını başlatacak Kara Yorgi, Fransa’nın desteğini talep etmiş, ancak Napolyon bu teklifi reddetmiştir.
Avrupa’daki dengeler değişirken, 1809 yılında Avusturya Fransa’ya savaş ilan etmiş ve Bavyera üzerine ilerlemiştir. Bu gelişme ile Rusya, Tilsit Anlaşması’nı bozduğunu ilan etmiştir. Bunun üzerine Sırplar, Rusya ile tekrar temasa geçmiş ve Rusya’dan bağımsızlık için destek almayı başarmıştır. Ruslar ve Karadağ’daki Sırpların desteğiyle Kara Yorgi, Taşlıca’ya saldırmıştır. Osmanlı Hükümeti, bölgeye asker ve yiyecek yardımı göndermiş ancak başarılı olamamıştır. Osmanlı Devleti ve Rusya arasında 1812 tarihinde Bükreş Antlaşması imzalanmıştır.
Bu antlaşma sonucunda Osmanlılar, Sırp halkını iç işlerinde serbest bırakmıştır. Ancak daha geniş otonomi hakları talep eden Sırplar ayaklanmış, bu ayaklanma 1813’te tamamen bastırılmış ve Belgrad ele geçirilmiştir. Kara Yorgi, 3 Ekim 1813’te ailesi ve yandaşlarıyla birlikte Avusturya’ya kaçmıştır. Sırp liderliği, Kara Yorgi’den 1815’te çıkan İkinci Sırp İsyanı’nın önderi Miloş Obrenoviç’e geçmiştir. Knez Miloş, 1815’ten sonra knezliğin idaresini fiilen eline almış, ardından 17 Ekim 1830 tarihinde verilen bir fermanla muhtariyet kazanmıştır.
Osmanlı – Yunan İlişkileri ve İsyan Süreci

Yunan milliyetçiliği, Osmanlı İmparatorluğu’nun toplumsal ve idari yapısında önemli etkiler yaratmıştır. Yunan bağımsızlık hareketi, 1814’te Odessa’da kurulan Filiki Eterya‘nın (Dost Kardeşlik) faaliyetleriyle başlamıştır. O dönemde Yunanların tüm sınıflarında belirli bir bağımsızlık arzusu yaygındı ve Yunan Ortodoks Kilisesi, Yunan kimliğini teşvik ediyordu. Fransız Devrimi’nin yaydığı milliyetçilik fikirleri ve Batı’nın devrimci etkisi, Yunan bağımsızlık hareketinin güçlenmesine yol açtı.
Alexandros İpsilantis, Filiki Eterya üyesi olarak, 1821’de Yunan isyanını başlattı. İlk olarak Tuna Prenslikleri’nde başlayan isyan, Rusya’nın desteğini sağlama umuduyla genişlemeyi hedefledi. Ancak, Rus Çarı Aleksandr I’in desteği olmadığını açıklamasının ardından isyan yerel bir hareket olarak kaldı ve Osmanlı güçleri tarafından bastırıldı. Mora’da başlayan ve beklenenden geç harekete geçilmiş olan isyan, Yusuf Paşa tarafından kontrol altına alındı.

İsyanın ilk aşamalarında, Mora’daki çoğunlukla Yunan nüfusu, Müslüman nüfusu hedef aldı ve kitlesel şiddet olayları yaşandı. Konstantinopolis’te, isyanları kontrol edemeyen Phanariot Yunanlardan birçok kişi, Patriark Gregorios V dahil olmak üzere öldürüldü. Bu dönemde anti-Yunan şiddeti o kadar yoğundu ki, Sultan II. Mahmud, vergi mükelleflerini korumak için şiddeti sınırlayan emirler verdi.
25 Mart 1821’de (Yunan bağımsızlık günü olarak kabul edilen geleneksel tarih) Peloponez Körfezi’nin kuzeyindeki Yunan topraklarında ve birkaç adada Osmanlı yönetimine karşı isyan patlak verdi. Yunan isyancılar Peloponez’i kısa sürede kontrol altına aldı ve Ocak 1822’de Yunanistan’ın bağımsızlığını ilan etti. Osmanlılar, Peloponez’i birkaç kez fethetmeye çalıştı ancak başarılı olamadı.
Her iki milliyet başkaldırmayla birlikte, Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi yapısına karşı geniş çaplı ayaklanmalar başlatarak bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Sırp ve Yunan isyanları, Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlar’daki egemenliğini büyük ölçüde zayıflatarak, milliyetçilik akımlarının etkisini ve ulusal devletlerin ortaya çıkışını hızlandırmıştır.
Kaynakça
- ASLANTAŞ, Selim, ‘’ Osmanlı’da Sırp İsyanları’’ Kitap Yayınevi, 2007
- BÖREKÇİ, Mehmet Çetin, ‘’Osmanlı İmparatorluğu’nda Sırp Meselesi’’, Kutup Yıldızı Yayınları, İstanbul 2001
- SONYEL, Salahi, ‘’ How The Turks of the Peloponnese were Exterminated During the Greek Rebellion?’’, BELLETEN, Sayı 233, Cilt 62, Nisan 1998
Görsel Kaynakça
- “Osmanlıda Millet Sistemi – Türk ve Osmanlı Tarihi”, Tarihe Not Düş, WEB
- “Aleksander İpsilantı”, Greekmos.ru, WEB
- “Sıradan Bir Domuz Çobanı Kara Yorgi Petrovic”, Ohagen, WEB
- “Peleponnisos – Mora”, Azmiözer, WEB