Temelini ve ismini ‘psikoloji‘ ile ‘mitoloji‘ alanlarından alan Psikomitolojiyi, mitlerin ve mitolojik elementlerin psikoloji bağlamında tekrardan yorumlanması olarak tanımlıyoruz. Mitler, masallar, hikayeler ve efsaneler gibi yazılı veya sözlü ürünlerin psikolojik yapıları ve süreçleri nasıl etkilediği veya bunları nasıl yansıttığı Psikomitoloji’nin çalışma alanını oluşturuyor.
Jung ve Arketip

Analitik Psikoloji‘nin kurucusu Carl Gustav Jung ile birlikte tanıdığımız arketip kavramı, Psikomitoloji’de de sıklıkla karşımıza çıkıyor. “En derin anlam” olarak ifade edebileceğimiz arketiplerin her biri birer evrensel sembol. Arketipler; insanların doğasını, davranışını, deneyimini ve duygusunu; bireysel, toplumsal, kültürel ve mekânsal farklılıklar olmaksızın aktarmada büyük bir rol oynar. En çok bilinen arketipler arasında self, gölge, anima, persona, animus, kahraman, bilge ve masum gibi arketipler bulunur.
Evrensel sembol ve temaların hem bireysel hem toplumsal psikolojiyi nasıl etkilediğini ve mitolojik örüntüleri nasıl daha iyi anlamlandırmamızı sağladığını arketiplere ve arketiplerin psikomitolojideki yerine bakarak çözümleyebiliriz.
1. Evrensellik ve Zamansızlık

Tüm insanlığın ortak bilinçdışı yani kolektif bilinçdışında arketipler bulunur. “Arketipler, en uç kültürler arasında bile ortak olan evrensel imgeler ve tasavvurlardır” (Aydın, 2020). Çeşitli kültürlerin mitlerinde sürekli yinelenen temalar ve motifler bizlere insanlığı aktarır. Bu anlatıların içerisinde bulunan arketipler ise ortak psikolojik süreçlere işaret eder.
Kahraman arketipinin yer aldığı anlatılar bize kendini bulma, benliğin keşfi, kişisel değişim ve dönüşümler gibi deneyimleri anlatır ve bireylerin yaşadığı içsel mücadeleyi ifade eder. Neredeyse her kültüre ait en az bir kahraman arketipinin yer aldığı sözlü veya yazılı anlatılar bulunabilir. Bu da bize arketiplerin evrensel ve zamansız olmasını gösterir.
Kahraman arketipine mitolojiden bir örnek vermemiz gerekirse Perseus‘un hikayesinden bahsedebiliriz. Birçok zorlukla karşılaşması, iyi ahlaklı olması, cesur olması, değişime açık olması ve efsanevi bir figür olmaya giden yolda Tanrılardan destek alması onun Kahraman arketipine olan yakınlığını gösteriyor.
2. Psikolojik Bütünleşme

Arketipler sadece toplumları temsil eden değil, bireyin kendisini, hatta özünü ve ruhunu temsil eden sembollerdir.
Gölge arketipi, insanlığın karanlık tarafıdır. Bu arketip, her şeyin zıttıyla var olduğu düşüncesinden gelir. Bir birey gösterdiği tüm karakteristik özelliklerin zıttını aslında içinde taşır ve saklar. Gölgemizle yüzleşmek ruhsal açıdan gelişmemiz ve bireyselleşmemiz açısından çok önemlidir. Mitlerde geçen aşağı dünyaya yolculuk yapmak, canavarlarla savaşmak, içimizdeki şeytanı yenmeye çalışmak vb. deneyimler gölgeyle yüzleşme yolculuğunu temsil eder.
Örneğin; Adem, Havva ve Lilith hikayesinde de iki kadın figür kadınlığın iki farklı yönünü gösteriyor. Lilith aslında Havva’nın gölgesi. Havva da Lilith’in kendisinden birtakım özellikler taşımak zorunda, çünkü birbirlerini tamamlama enerjisindeler. Havva; besleyici, uysal, anaç, itaatkar, sadık ve iyi bir eş. Lilith ise tam tersi, eşitlikçi, isyankar, asi, bağımsız, arzuyu ve cinselliği öne alan bir kadın. Her bireyin bir gölgesi olduğuna göre, her kadının da hem Lilith’i hem de Havva’yı içinde barındırdığını söylemek yanlış değildir.
“Cesur biri korkaklığı, cömert biri cimriliği, inançlı biri ise Tanrıtanımazlığı bilinçdışında gizleyebilir. İnsan, aslında her ne ise onun karşıtını da içerisinde taşır” (Karakuş, 2022)
3. Kültürel Dışavurum

Arketipler, kolektif bilinçdışındaki değer yargılarının kültürel bir ifadesi olarak mitlerde yer edinir. Mitler, toplumlara arketipsel hikayeler aracılığıyla korkularını, kaygılarını veya ahlaki ikilemlerini aşmaları konusunda bir yol sağlar.
Örneğin, Ana Tanrıça arketipinin, çoğu toplum ve kültürde kadınların bolluk, bereket, annelik, doğum, yaratım, besleme vb. gibi kavramlarla ilişkilendirilmesinde yeri önemlidir. Bu arketipe mitolojik tanrıçalardan Gaia ve Kibele‘yi örnek gösterebiliriz.
Ana Tanrıça ve Anne arketipine yer verilen en önemli hikayelerden biri de Demeter ve Persephone‘un hikayesi. Demeter’in anneliği ve anneliğin getirdiği besleyici ve korumacı özellikler Anne arketipini yansıtıyor. Persephone’un kaybı sonrası yaşadığı keder evrensel anne acısına dikkat çekiyor. Fedakar, yaşam döngüsünü başlatan, doğayla bağlantı kuran, hayat veren ve hayatı sürdüren rollerde olan Demeter bu arketipi ve bu arketipin altında yatan anlamları görebilmemiz için en önemli örneklerden biri.
4. Kişisel Gelişim

Arketipler aynı zamanda kişisel gelişim konusunda insanlara rehberlik etme görevi de görür. Yaşam sürecindeki evrelerde ve kendini bilme yolculuğunda bireylere yardım eder.
Self yani kendilik arketipi bu kategori ile yakından ilişkilidir. Jung’a göre; self arketipi, bir kişide bilinçdışı ile bilincin birleşimini ve ruhun bütünlüğünü simgeler (Keskin, 2021). Kendilik, bilinçdışındaki diğer arketipleri düzenler ve onların bilince erişimini sağlar, böylece kişiliğin bütünleşmesine katkıda bulunur; çünkü, bir insanın kendisiyle uyum içinde olabilmesi, tamamen kendilik arketipinden gelir (Keskin, 2021). Mitlerde de figürlerin yaşadığı ruhsal gelişim süreçlerine, bir üst bilince çıkmalarına veya farkındalık kazanmalarına sık sık yer verilir.
Örneğin, Set‘in Osiris‘in benliğini parçalaması ve sonrasında İsis’in Osiris’i bulması ve geri getirmeye çalışması bireyleşme sürecini anlatır. Osiris’in dirilmesi ise Self arketipinin gerçekleştiğini yansıtır. Bununla birlikte Osiris egosunun sınırlarını aşmış ve tam olarak varlığıyla bütünleşmiştir.
5. Ruhsal ve Varoluşsal Anlam

Arketipler ruhun ve varoluşun özüne iner. Tanrıları, yaratılışı veya ölümden sonraki yaşamı anlatan mitler; insanların hayatın amacını, gizemini ve anlamını sorgulamasının bir sembolüdür.
Bilge arketipi, bilgelik, aydınlanma, tecrübeler, felsefe, akıl ve sorgulamak ile ilişkilidir. Birçok folklorik ve mitolojik anlatılarda da gördüğümüz gibi, kahramanı sorgulamaya iten, felsefi söylemlerde bulunan ve bilgece davranışlar sergileyen yaşlı bilge adam bizi bilge arketipini hatırlatır.
Örneğin, Odin‘in hikayesi, bilge arketipinin somutlaşmış halidir. Odin’in bitmek bilmeyen bilgi arayışı, daha derin bir anlayış için gözünü kaybetmeye razı olması ve runeların gücünü kazanmak için çektiği acı bilge arketipini yansıtır.
Özetle, arketipler insanlık tarihi boyunca birçok alanda etkili olmuştur. İnsan zihninde sürekli varoluş halinde oldukları için arketipleri doğal olarak tanır ve tepki veririz. Kolektif bilinçdışının en önemli yapıtaşları bu yüzden arketiplerdir.
Her mitolojik öyküde psikolojinin izlerini görmek mümkündür. Bunu arketipler yardımıyla daha kolay anlamlandırabiliriz. Çünkü, arketipler; geçmiş, şimdiki zaman ve gelecekte olan her şey ile bağlantılıdır.
Kaynakça
Aydın, Tuğçe. “İçimizdeki Canavar Kahramanlar: Evrimsel Psikolojide Carl Gustav Jung’un Arketipleri.” Evrim Ağacı. Tree of Evolution LLC, 3 Şubat 2020, https://evrimagaci.org/icimizdeki-canavar-kahramanlar-evrimsel-psikolojide-carl-gustav-jungun-arketipleri-8262. 8 Aralık 2024.
Karakuş, Barış. “Gölge Arketipi ve Ötekiler.” Birikim Dergisi. 31 Ağustos 2022, https://birikimdergisi.com/guncel/11111/golge-arketipi-ve-otekiler. 8 Ekim 2024.
Keskin, Aysel. “Ego varsa öz de var: Jungian psikoloji açısından kendilik kavramı.” Uplifers. 21 Haziran 2021, https://www.uplifers.com/ego-varsa-oz-de-var-jungian-psikoloji-acisindan-kendilik-kavrami/. 10 Aralık 2024.
Kapak görseli: thisjungianlife.com