Hayvan hakları denildiğinde insan gibi hak edinebilmesi ve miras edinimi gibi konular ifade edilmemektedir. Hayvan hakları kavramıyla, daha çok sürdürülebilir bir ekosistem için yaşamın homeostatik dengesinin korunmasında hayvanların sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürebilmesinin sağlanması akla gelmelidir (Ilgar, 2007). Bu yazımızda hayvanların “mal” olarak değil “can” olarak görülmesine katkı sağlayan en büyük etkenlerden biri olan hayvan hakları kavramına yakından baktık.
”Kanun koyucu, zulme yol açabilecek her şeyi yasaklamalıdır.’’
-Jeremy Bentham
Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi

Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi, 15 Ekim 1978 tarihinde Paris’te ilan edilmiştir. Bu beyannamenin ilk maddesi, ”bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğarlar ve aynı var olma hakkına sahiptirler.” ifadesini içerir.
Beyannameye göre;
- Bütün hayvanlar; saygı görme, insanlar tarafından gözetilme, bakılma, korunma ve kendi doğal çevrelerinde yaşama hakkına sahiptirler.
- Yine bu beyannameye göre hiçbir hayvana kötü davranılamaz, hayvanlara fiziki veya psikolojik acı veren deneyler yapılamaz.
- İnsanlar tarafından çalıştırılan hayvanlar beslenme ve dinlenme hakkına sahip olmakla beraber eğer bir hayvanın öldürülmesi zorunlu ise bu bir anda, acı çektirmeden ve korkutulmadan yapılmalıdır.
- Hayvanların yaşamlarına saygı gösterildiği gibi ölümlerine de saygı gösterilmeli ve hayvanların öldürüldüğü, şiddet gördüğü sahneler sinema ve televizyonda yasaklanmalıdır.
- Zorunluluk olmadan bir hayvanın öldürülmesi yaşama karşı suçtur.

Hayvan haklarının ortaya çıkmasında hayvanlara olan acıma duygusu ve etik değerlerin önemli etkileri olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu etik değerlerden çok insan odaklı politikaların sürdürülebilirlik endişesi yaratması, hayvan haklarının ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Dünyada yaşamın var olabilmesi ve sürdürülebilmesi için ekolojik dengenin sağlanması ve korunması gerekmektedir. Eğer bu denge sağlanamaz ve bir tür yok olur veya azalırsa gezegende var olan canlı yaşamının tamamı tehdit altına girer. Bu dengeyi korumak için de insan odaklı bir çevre politikası yerine insanın parçası olduğu çevre odaklı bir politika benimsemek ekolojik dengenin sağlanmasına katkı sağlayacaktır.
Son zamanlarda küresel olarak artışa geçen toplumsal, ekonomik ve siyasi değişimlerle beraber ülkeler, özgür ve adil bir dünya yaratma fikrine odaklanmış ve bu durum da beraberinde çevre ve doğa ile ilgili çeşitli düzenlemeler yapılmasına zemin hazırlamıştır. Ekosistemin en önemli parçalarından biri olan hayvanlar da bu düzenlemelerin içerisinde yer almaktadır.
Türkiye’de Hayvan Hakları

Türk toplumları geçmişten günümüze hayvanlarla iç içe yaşayan ve hayvanlara değer veren toplumlardan biridir. İslamiyet öncesidönemde atlara büyük saygı duyan Türk toplumları; boylarının simgeleri olarak kartal, geyik ve kurt gibi hayvanları kullanmıştır. İslamiyet sonrası İslam dininin de emirlerinden biri olan hayvanlara şefkatle yaklaşılması ve onlara zulmedilmemesi yaygınlık kazanmıştır.
Osmanlı döneminde hayvanlar için vakıflar ve özel yapılar, leylek bakımevleri kurulmuş, kedi hastaneleri inşa edilmiş ve hayvanların beslenmesi için uşaklar tahsis edilmiştir. Tehlikeli olarak adlandırılan yılan ve akrep de sıcak karşılanmış, her evin temelinde bir yılanın olması gerekildiğine inanılmış ve bu yılanlara ev yılanı denilmiştir. Yarasaların, sansarların ve gelinciklerin evin bir köşesinde yaşamasına izin verilmiştir. Eğer evlerine yuva yapan bir örümcek var ise bu ağ örümceğin kendisine yuva yapacak zamanı bulabilmesi adına ağ öğleden önce temizleniyor, bu ağları bozmamaya özen gösteriliyordu.
Osmanlı’ya ziyarette bulunan yabancı misafirlerin kaynaklarına göre kedi ve köpekler evlerde konforlu ve güvenli bir şekilde yaşıyordu. Sokaklarda yaşayan köpekler için kulübeler yapılıyor ve soğuk kış günlerinde bu kulübelerin içine battaniyeler seriliyordu. Yaralı hayvanlar tedavi ediliyor, sokaklarda temiz su kapları bulunduruluyordu. Kediler ise Osmanlı halkı için ayrı bir yere sahipti. Halk; kedileri evlerinin içine alıyor, onları besliyor, bakımlarını yapıyor ve koruyorlardı. Mancacı olarak adlandırılan kişiler sokak hayvanlarını düzenli şekilde besliyordu.

Hayvanlara verilen değerin yanında hayvanlara değer vermeyenler de vardı. Hayvanlara şiddet uygulayan, öldüren ve canlarına saygı göstermeyen pek çok kişi varlığını sürdürüyordu. Toplum içinde hayvanlara uygulanan şiddet, öldürme ve istismar vakaları gün geçtikçe arttı. Ancak yine de tarihe baktığımızda yaşadığımız coğrafyanın hayvanlarla yaşamaya alışkın olduğunu ve onların yaşamlarına son vermek yerine onlarla beraber yaşamayı desteklemenin olumlu sonuçları beraberinde getireceğini söyleyebiliriz (Belli, 2024). Bilimin ve vicdanın rehberliğinde yapılacak olan tüm düzenlemeler, hem hayvanlar için hem de ekolojik dengenin sürdürülebilir olması için oldukça önemli ve gereklidir. Yaşamın sürdürülmesi ve devam edebilmesi için yaşamdan yana olmak, insan olmanın getirdiği sorumluluklardan yalnızca biridir.
Veganlık ve Hayvan Hakları

”Ayakkabılarımızdaki deriden yüzümüzü yıkamak için kullandığımız sabuna, yorganımızdaki kuş tüyünden yediğimiz ete ve tükettiğimiz süt ürünlerine kadar bütün dünyamız diğer hayvanların ölümüne bağımlılık üzerine kurulmuştur. Birçok kişi için bu ne rahatsız edici ne de şaşırtıcıdır. Diğer hayvanların ölümü, hayatın kabul edilmiş bir parçasıdır.”
Carol J. Adams- Etin Cinsel Politikası
Hayvan haklarının günümüzde yaygınlık kazanan ve gün geçtikçe güçlenen kollarından birinin veganlık olduğunu söylemenin yanlış olacağını düşünmüyorum. Bana göre veganlık, hayvan sömürüsünü engellemek için atılan en radikal kararlardan biri. Veganlık kendi arasında çeşitlere ayrıldığı gibi vegan olma sebepleri de kişiden kişiye göre değişkenlik gösterebilmekte. Etik gerekçelerle vegan olanlar, tüm canlıların yaşama ve özgür olma hakkına sahip olduğu gerçeğini temel alarak hak temelli bir vegan yaşam tarzını seçerler.
Veganlar; hayvanların genetik olarak seçilime uğratılıp daha hızlı ve ucuz bir şekilde, daha fazla süt, et, yumurta ve yavru verecek duruma getirilmiş olduklarından bahseder ve bu sömürünün karşısında dururlar. Hayvancılık sektörünün hayvanları (inek, domuz, tavuk, hindi, ördek, kaz, tavşan…) dar alanlara hapsederek hayvanlar için olumsuz ve kötü koşullar yarattığından bahsedip hayvancılık sektörünün aynı zamanda küresel sera gazı emisyonlarına katkıda bulunup iklim değişikliğini arttırdığı gerçeğini ele alırlar.
Balıkçılık faaliyetlerinin okyanuslardaki balık türlerini ve popülasyonunu geri dönüşü olmayacak şekilde yok ettiğinden de bahseden veganlar; yalnızca insanların yemek için tuttukları balıkları değil denizlere atılan ağların yunus, balina ve deniz kaplumbağası gibi canlıların da ağlara takılarak zarar gördüklerinden söz ederler.

Veganlar; hayvanlar üzerinde yapılan deneylere, hayvanlardan elde edilen her çeşit ürüne veya besine karşı bir duruş sergilerken; hayvanların çeşitli marka, şirket ve endüstriler tarafından hisleri olmayan birer makineymiş gibi muamele gördüklerini dile getiriyor ve bu duruma rağmen bir çıkış yolu olduğuna inanıyorlar. Bizleri de bu yolda yürümeye davet ediyor, üstelik bu çıkış yolunu oldukça basit şekilde bizlere sunuyorlar. Örneğin; hayvan üzerinde deney yapmayan kozmetik ürünleri tercih edebilir, hayvanları satın almayıp sahiplenebilir, kıyafet alışverişlerinde hayvan tüyleri/derisiyle yapılan ürünleri tercih etmeyebilir, bitkisel beslenmeye adım atabilir ve dilimizde kullandığımız hayvanları aşağılayıcı kalıpları dilimizden yavaş yavaş silebiliriz. Yani veganlık hayvan haklarının tabağımızdaki yemekten çok daha fazlası olduğunu söylüyor ve yaşama saygı duymamız gerekildiğini ifade ediyor.
”Veganlık; insanın hayvanların efendisi olmadığı gerçeğinden hareketle, insan dışı hayvanların mülk statüsünü reddetmektir. Dolayısıyla tabağımızdan eğlence, eğitim, turizm, spor ve bilim anlayışımıza ve uygulamalarımıza kadar topyekûn bir dönüşüm ancak veganlıkla mümkün.”
-Türkiye Vegan Derneği
Kaynakça
Aşar, H. ”Hayvan Haklarına Yönelik Temel Görüşler ve Yanılgıları” Kaygı. 01.2018, Erişim Tarihi: 28.09.2024.
Belli, B. ”Osmanlı’da hayvan hakları: Benzersiz şefkatten zulme” Fikir Turu. 06.2024, Erişim Tarihi: 28.09.2024. Web
Demiröz, S. ”Hayvan hakları nedir? Hayvan hakları neden önemli? Hayvan hakları nasıl ortaya çıktı?” Haberler.com. 30.07.2024, Erişim Tarihi: 28.09.2024. Web
Gündoğmuş, Y. N. ”Osmanlı’da hayvan hakları’ tarihi belgelerde” Anadolu Ajansı. 07.2021, Erişim Tarihi: 28.09.2024. Web
”Hayvan Hakları” Türkiye Vegan Derneği. Erişim Tarihi: 28.09.2024. Web
Ilgar, R. ”Türkiye’de Hayvan Hakları İhlallerine Coğrafi Açıdan Bakış” Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. Erişim Tarihi: 28.09.2024.
Kaplan, E. ”Hayvan Hakkı Savunucuları Neden Refah Reformları İçin Çalışıyor?” Kafessiz Türkiye. Erişim Tarihi: 28.09.2024, Web
Kılıç, K. ”Hayvan Hakları” Hukuk Fuar. 03.2020, Erişim Tarihi: 28.09.2024. Web
Menteş Gürler, A. ve Osmanağaoğlu, Ş. ”Türkiye’de Hayvanları Koruma Kanunun Tarihsel Gelişimi” Kafkas Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Dergisi. Erişim Tarihi: 28.09.2024.
Şahin, A. ”Geçmişten günümüze Türk toplumunda hayvan hakları” TRT Haber. 02.2019, Erişim Tarihi: 28.09.2024. Web
Taşan, D. Ş. ”Eski çağlardan bugüne yasalarda; hayvan hakları” Gazete Kadıköy. 09.2024, Erişim Tarihi: 29.09.2024. Web
Kapak görseli: vitalpetlife.com