Şehit Kompleksi: Kendini Feda Etme Arzusu

Editör:
Esmanur Göçmen
spot_img

Şehit kompleksi, bu komplekse sahip kişilerin kendi refahını ve mutluluğunu göz ardı edip, ilkeleri doğrultusunda veya başkalarının yararına hareket ederek, kendisini sürekli feda edeceği durumlara soktuğu ruhsal bir bozukluk olarak kabul edilir. Şehit ve şehitlik terimleri her ne kadar dinî bir bağlamda ortaya çıksa da günümüzde bu kavram, hâlâ dramatikliğini sürdürmekle birlikte zamanla daha az travmatik olan ikincil bir anlam kazanmıştır.

Thích Quang Duc: Tarihte Çarpıcı Bir Sembol

Keşiş Quang Duc kendini yakmadan hemen önce timecom

Budist keşiş olan Thích Quang Duc; yaptığı akıl almaz bir eylemle, uzun süre insanların hafızalarına kazınmıştı. Vietnam’da Katolik yanlısı politikaların izlenmesini ve ayrımcı Budist yasalarını protesto etmek amacıyla, 1963 yılında, Saygon kentinin en işlek sokağında sürdürülen protestolar sırasında, sokağın ortasında kendini yakmıştı. Haberin detaylarını okuduğumda şaşırmamak ve irkilmemek mümkün değildi. Anlatılana göre, alevler etrafını sararken hiçbir şekilde mimik bile oynatmamış, acıyla bağırmamış ve yardım istememiş. Etraftakilerin kimi şoktan sessiz kalmış, kimi feryatlar etmiş ama keşiş olduğu yerde yanıp kül olmuş. Kendini, yıllarını verdiği amaç uğruna feda etmiş böylece Thích Quang Duc. Vietnamlı bir rahip şöyle ilan ediyormuş o sırada olanları, “Bir Budist rahip ölmek için kendini yaktı. Bir Budist rahip şehit oldu.” Bu eylem o kadar ünlenmiş ki, dönemin Amerikan başkanı John F. Kennedy bile etkileyici olduğunu dile getirmiş. Protestoların sebebi olan, yönetimdeki başkan Ngo Dinh Diem; her ne kadar sıkı yönetim ilan etse de, Güney Vietnam’lı subayların Amerika ile işbirliği sayesinde, askeri darbeyle yönetimden indirilmiş.

Şüphesiz, keşişin amacı görünmeyi sağlamak ve bir ses çıkarmaktı. Belki kendisinin eylemi kadar can alıcı olsun istememişti ama yaptığı işe yaramıştı. Çok ilginç bir yaklaşım değil mi? Hatta biraz da korkutucu. İlkelerin ve amaçların uğruna bu denli kendinden vazgeçmek, kendi canını hiçe saymak ve bedenini sadece bir kabuk olarak görmek. Hayatımızı “daha iyi, daha erdemli” olana ulaşmak için feda etmeli miyiz gerçekten? Peki, bunu yaptığımızda hangi ödüle sahip olacağız? Cennette bir köşe mi, adımızın tarihe kazınması mı; yoksa sadece iyi biri olduğumuz için mi hepsi?

Şehit Tam Anlamıyla Neyi İfade Eder?

Janusz Korczak salomcomtr

“Ben kralın, ama ondan önce, Tanrı’nın en iyi hizmetkârı olarak ölüyorum.”

-Thomas More

Şehit (İng. Martyr); kutsal bir ülkü veya inanç uğruna kendini isteyerek feda eden kişileri ifade eder. Çok daha büyük bir amaç uğruna acı çekmeyi ve muhtemelen ölümü göze almış olan insanlardır şehitler. Ortada bir güç dengesizliği vardır. Bu güç dengesizliğinden doğan karmaşada, bir kişi ortaya çıkar ve tüm acıların, yapılabilecek en cesur eylemlerin göğüsleyicisi olur. Bu insanlar idealleri uğruna ölüme kadar giderler; ancak gerçekten amaçları hayattaki bir takım olayları değiştirmek midir? Yoksa acı çekmenin getirdiği ilginç bir arzunun esiri mi olurlar? “Bu psikolojiyi benimsemenin gönüllü bir şey olduğu anlaşılabilir. Bunun nedeni, acı ve zulmün belirli psikolojik ihtiyaçları beslemesidir. İnsanların şehitliği sevgi, görev ve fedakarlık kisvesi altında meşrulaştırması yaygındır.” (Şehit Kompleksinin Arkasında Ne Var?).

Kahraman mı, Kurban mı?

Joan of Arc rahiplerin sorularını yanıtlıyor britannicacom

Çoğu zaman bu kişiler birer kahraman olarak da görülür. “Ancak bu insanlar kahramanlık içgüdüsünden farklı şekilde, sezgisel olarak değil, kasıtlı olarak harekete geçerler (Moskalenko, McCaulney 13).” Kahramanların hayatta kalma içgüdülerinin aksine, hayatın kendisinden daha önemli olduğu düşündükleri toplumsal bir amaç veya hedef uğruna acı çekmeyi ve hatta ölmeyi seçerler. Eylemleri agresif ve hırçın unsurlar taşısa da; acı çekerek nihai sona ulaşacaklarını bildikleri için karşı tarafın, ister psikolojik olsun ister fiziksel, saldırganlığına karşılık vermeyeceklerdir.

Hareketlerinde bir düşüncesizlik yoktur; bir anda alınmış bir karardan ziyade, sonuçlarının ne olacağının farkındadırlar. Bu sebeple, mağdur/kurban olarak kabul edilmeleri doğru değildir. Kurban psikolojisine sahip biri yaşadığı herhangi bir olayda adeta sessiz bir izleyici gibidir, çevresinde olup bitenler üzerinde neredeyse hiç bir kontrolü yoktur. Ama şehit olarak anılanlar, bu pasiflikten uzaktır. Bir seçim yapma cesaretine ve karar verme özgürlüklerine sahip bireylerdir. Eğer acı çekerek kefaretin ödenmesi gerekecekse onların eylemleri, acının kaynağını durduracağı fikrinde mutabıklardır. Bu kişilere kurban demek, davaları uğruna yaptıkları eylemlerin ağırlığını ortadan kaldırmak olur.

Şehit Kompleksini Anlamak: Fedakârlığın Psikolojik Temeli

Jacques Louis David Socratesin Ölümü Wikimedia Commons

Araştırmacı Jocelyn Bélanger‘e göre kendini feda etme arzusunun üç temel nedeni vardır. Bunlardan ilki ihtiyaçtır. Bir yere ait olmak, başkaları tarafından sevilmek ve saygı görmek, varlığının yararlı olması ve bununla birlikte, başkalarının onlara ihtiyaç duyması gibi istekleri ön plana çıkar. En temel motivasyon ise, önemli ve özel olma arzusudur. Bu şekilde insanlar içlerindeki boşluğu doldurmaya çalışırlar. Bir bakıma, hayattaki başarıları ve kendilerine olan güvenleri, bağlandıkları amaç ya da kişiye duydukları derin bağlılıkla ilişkilidir. Eğer ortada kendileri için önemli saydıkları bir ilke varsa, hayatlarını feda etme arzuları da o kadar artmaktadır.

Bélanger ikinci neden olarak etkileşimi gösterir. İnsanlar zorluklarla başa çıkabilmenin yollarını bulmak için bir araya gelir, gruplaşır. Bu gruplar içinde de kendilerini önemli hissetme fırsatı bulup, aktif ve etkili bir birey olarak öne çıkabilirler. Üstelik artık bir amaçları da vardır. Zamanla bireylerin kişilikleri grupla kaynaşır ve grup, onların bir yansıması haline gelir. Bu birleşim ve yalnız olmadıkları duygusu, korkuyu ve tereddütleri ortadan kaldırır. Çünkü zamanla grup içinde kendine örnek alabileceği ve cesur hissedebileceği bireylerle tanışma fırsatı doğar; kendine kaynak alabileceği, ona ilham verebilecek bir insan topluluğu ile bir araya gelir. Bu da Bélanger’in üçüncü teorisine, anlatıya, dikkat çeker.

Bu kaynaklar ve toplulukla kurulan iletişim, kişinin önem kazanmak için neler yapması gerektiğini ve nasıl ilerlemesi gerektiğini belirler. Sahip olduğu her şeyi ideolojik zorunluluklara feda etmiş olanlar, yüce ve efsaneleşen kişiliklere dönüşürler. Bu insanlar savundukları davalarla o kadar bütünleşir ki, fayda ve zarar gibi olguları düşünmeksizin, yalnızca doğru hissettirmesi ile motive olurlar. Şehit olarak kabul ettiğimiz bu kişilerin göz önünde olmasının sebebi de budur; eylem ne kadar ağır olursa olsun, mutlaka bir gösteriye dönüşmelidir: Fedakârlığın anlam kazanması için, kişinin şehitliğine tanıklık edilmesi gerekir. “Şehit hikayeleri, hem şehidin acı çekmesine neden olan kişilere hem de şehidin davasına odaklanmamızı sağlar. Şehide zulmedenler kötü, şehidin davası ise iyi olarak damgalanır. Saldırganlara karşı öfke, şehit için üzgün ve şehidin temsil ettiği dava için de umut hissetmemizi sağlarlar. Şehit hikayeleri bizi fedakarlığa motive etmeye de olanak sağlar (Moskalenko, McCaulney 15).”

 


Kaynakça

McCauley, Clark R. ve Moskalenko, Sophia. The Marvel of Martyrdom: The Power of Self Sacrifice in a Selfish World. Oxford University Press, 2019.

Bélanger, Jocelyn J et al. “The psychology of martyrdom: making the ultimate sacrifice in the name of a cause.” Journal of personality and social psychology vol. 107,3 (2014): 494-515.

“Vietnam, Diem, the Buddhist Crisis.” John F. Kennedy Presidential Library and Museum, Web. 16 Ekim 2024.

Witty, Patrick. “Malcolm Browne: The Story Behind The Burning Monk.” Time, Web. 16 Ekim 2024.

Vélez, María. “Şehit Kompleksinin Arkasında Ne Var?”. Aklınızı Keşfedin, Web. 17 Ekim 2024.

Kapak Görseli: Wikimedia Commons.

spot_img
Eylül Rakan
Eylül Rakan
adeta bir sisyphos

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Anadolu Turnesi: Psikedelik Bir Yolculuğun Sosyolojik Yansımaları

Alternatif rock grubu Venus Music Peace Band'in Anadolu Turnesine dair bir belgesel incelemesi.

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.