Nasıl bir yıl olduğuna tam karar veremediğimiz, geçtiğimiz yıla göre iyi gibi görünen ama belki de olmayan bir yılı daha geride bırakırken edebiyat dünyasına da bir göz atmak istedik ve 2024 yılının en çok okunan kitaplarını bir araya getirdik!
1. Hayat İmkânsız – Matt Haig
“Neyin armağan neyin lanet olduğu, bazen bakış açısına göre değişebiliyor.”
2024 yılının belki de en çok konuşulan yazarlarından olan Matt Haig bu kitabında, yetmiş iki yaşında, hayatın heyecanlarına kapılamayan, beklentilerinin çoğunu geride bırakmış bir matematik öğretmeninin hayatında yeni açılan kapıları ve bu kapıların ardındaki yeni hayatları anlatıyor. Hayatın zor geldiği ya da artık bir beklentinin kalmadığı bir dünyada, yeni kapıların insanları nasıl yeniden hayata döndürdüğünü tatlı bir tebessümle karşılıyor okur. Dilinin akıcılığı ve olayların ters köşe yapmaması sayesinde rahat bir okuma keyfi sunan Hayat İmkânsız, umut dolu bir roman olarak karşımıza çıkıyor.
2. İntermezzo – Sally Rooney
“Hapsolduğu ağdan kurtulup özgürleşen hayat diye bir şey yok: Hayatın kendisi o ağ, insanları yerli yerinde tutuyor, olayları anlamlı hale getiriyor.”
Son birkaç yıldır aslında Normal İnsanlar kitabı ve daha çok dizisi ile tanıdığımız Sally Rooney, karakterleri ve karakterlerin iç dünyalarını merkeze alarak olayları onların etrafında çiziyor. İntermezzo kitabında da hayatlarının olağan seyrinde yas süreci ile tanışan iki kardeş, bu süreç içerisinde aynı zamanda ilişkilerinde de büyük çıkmazlara girerken bir taraftan da kendi içsel çatışmalarıyla başa çıkmaya çalışıyor. Bir anda çaresizliklerle örülen hayatlarında yollar, her zaman kaybolmalarına neden oluyor. Okur, yıkımlar, kayboluşlar, çatışmalar arasında aile bağları, toplumsal normlar ve ilişkilere dair pek çok noktayı kendisiyle örtüştürebiliyor. İntermezzo ile bu çaresizliğe karşı yeni ihtimallerin de varlığıyla karşılaşıyor.
3. Rezonans Kanunu – Pierre Franckh
“İmkânsız, sadece bizim imkânsız olduğunu düşündüğümüz şeydir.”
Pierre Franckh, Rezonans Kanunu ile birlikte Türkiye’nin edebiyat dünyasına sarsıcı giriş yaptı. Aslında Türkçeye 2019 yılında çevrilen kitap, bu sene pek çok insanın kitaplığında yerini buldu. Bir kişisel gelişim kitabı olan Rezonans Kanunu, aslında hayalimizdeki hayatı yaratabileceğimizi anlatıyor. Yaratmanın tek kriteri olan düşünmek, bizim ona verdiğimiz güç ile birlikte hayallerimizi gerçekleştiriyor. Düşüncelerimizin yaydığı frekansın evrende karşılık bularak bize geri dönmesi, Rezonans Kanunu kitabının ana teması diyebiliriz. Düşünce gücünü keşfetmek ve bu keşfin yanında farklı etkinliklerle hayata yön vermeyi öğrenmek, Rezonans Kanunu’nda kaleme alınıyor.
4. Yırtıcı Kuşlar Zamanı – Ahmet Ümit
“İnsanlar çaresiz, insanlar perişan, insanlar umutsuz.”
Ahmet Ümit‘in merakla beklenen yeni Başkomser Nevzat romanı Yırtıcı Kuşlar Zamanı, Nevzat’ın kendi hayat hikâyesinin derinliklerine dalmak zorunda kalışına ve geçmişine yaptığı yolculuğa eğiliyor. Hayatının belirli bir bölümü, hafızasından silinen Başkomser Nevzat, o zaman aralığında başına gelenler ile ilgili bir geçmiş sorgulamasına girişiyor. Bu sorgulamalarla birlikte Nevzat’ın iç dünyasında yaşanan karmaşaların da bir kısmına şahit oluyoruz. Karmaşalar, vicdanlar ve belirsizliklerle dolu bu roman ayrıca günümüz sorunlarını da sıklıkla işliyor. Suç çetelerini, faili bulunamayan cinayetleri, örgütleri aktaran Ahmet Ümit, bütün bunların yanı sıra yeni Başkomser Nevzat romanına, toplumsal yapının ahlaki olarak resmi çöküşünü de kaleme almayı ihmal etmiyor.
5. Hyunam-Dong Kitabevi – Hwang Bo-reum
“Evet, mutluluk o kadar da ulaşılmaz değil. Mutluluk denilen şey geçmişimizde ya da uzak geleceğimizde beklemiyor. Hemen gözlerimizin önünde duruyor.”
Özellikle kapak tasarımıyla belki de yılın en çok ilgi gören kitabı olan Hyunam-Dong Kitabevi, okurun yüzündeki gülümsemeye ve kalbindeki sıcaklığa odaklanıyor. Hayatın zorluklarına karşı çıkmak için çabalarına her zaman daha fazlasını eklemek isteyen insanların dertlerine, çabalarına, mutluluklarına ve hüzünlerine kısacası hayatın getirdiklerine ve götürdüklerine yakından bakıyor okur. Zaman zaman bir olayın kahramanını kendisi zannediyor zaman zaman dışarıdan bir göz gibi izliyor olayları ama günün sonunda değişim ve gelişimlerin renklerine de kapılıp gidiyor.
6. Atomik Alışkanlıklar – James Clear
“Kelimenin tam anlamıyla insan, alışkanlıklarına dönüşür.”
Çoğu zaman hepimiz için zor olan yeni alışkanlıklar kazanmanın ya da alışkanlıkları değiştirmenin en basit yöntemini anlatan Atomik Alışkanlıklar, basit olanın aslında küçük adımlar olduğunu söylüyor. Küçük adımlarla yola çıkılan alışkanlık değişimlerinin bir süre içerisinde kazandırdıklarına odaklanmamız gerektiğini de belirtiyor. Bozulan rutinlere, yolun yanlış yerlere sapmasına, kaybolan içsel motivasyonun yeniden kazanılmasına ve başarılı bir hayatın nasıl olması gerektiğine dair nereden başlanacağını adım adım anlatan James Clear, kitabında yer verdiği farklı etkinlik araçlarıyla okurunun karşısına çıkıyor.
7. Yaşamak – Yu Hua
“… ama ne olursa olsun hepsi aynı kapıya çıkıyordu: Çıkmaz sokak.”
Yazıldığı dönem ülkesinde uzun bir süre yasaklı kitaplar listesinde yer alan Yaşamak kitabı, isminin belirsiz duygusunu kısa bir süre içerisinde okura sunuyor. Kitabın hemen hemen her sayfasında bu yaşamanın nasıl bir yaşama olduğunu kendinize sormadan edemiyorsunuz. Aslında Yaşamak kitabında ele alınan olayın Türk edebiyatında da benzerlerine rastlansa da, kitabın dili, üslubu ve akıcılığı sayesinde uzun bir süre kalpten eksilmeyen bir buruklukla baş başa kalıyorsunuz. Yu Hua‘nın büyüdüğü döneme denk gelen Çin Kültür Devrimi, yazarın hayatıyla birlikte kitabının konusunu da şekillendirdi. Çin, kitabın yayımlanmasının ardından ülkenin toplumsal yapısını ve yoksulluğunu çok çarpıcı bir gerçeklikle ele aldığı gerekçesiyle kitabı yasaklamıştı.
8. Gece Yarısı Kütüphanesi – Matt Haig
“-Kimse bizi anlamıyor.
-Kimse, kimseyi anlamıyor.”
Matt Haig‘in en ünlü kitabı olan Gece Yarısı Kütüphanesi, okura, kitabın başkahramanı Nora Seed üzerinden hayat yolundaki istenmedik pürüzlere karşı nasıl davranılacağını aktarıyor. Hayatın bize sundukları ve aslında gerçek tercihlerimiz arasında sıkışıp kalmak, yorucu olan süreçlere yetişememek, verdiğimiz kararların altında ezilmek ya da üstesinden gelememek gibi zihnimizi meşgul eden pek çok konunun üstüne eğiliyor yazar. İçinden çıkılmaz bir hâle gelen hayatın, en nihayetinde bizim verdiğimiz kararlar ve seçimler doğrultusunda ilerlediğini ve verilen kararların, yapılan seçimlerin bize hayat yolunda neler sunduğunu, sade ve okuması keyifli bir üslup ile karşımıza çıkartıyor Gece Yarısı Kütüphanesi.
9. Rahatlama Kitabı: Suyun Üstünde Kalmamı Sağlayan Düşünceler – Matt Haig
“Sürekli bir şeyler yapmak zorunda değiliz.”
Rahatlama Kitabı, diğer kitaplarından biraz daha farklı olarak Matt Haig‘in kendi hayat hikâyesindeki zorluklarıyla mücadelesini okurlarıyla paylaştığı bir nevi günlük şeklinde nitelendirilebilir. Stres, anksiyete ve depresyonla yaşamının bir kısmını geçiren yazarın bu savaşı nasıl kazandığını, günlük hayatını nasıl daha rahat bir seviyeye çıkardığını ve içsel huzurunu nasıl yeniden yakaladığını okurlarıyla buluşturuyor.
10. Başarıya Götüren Aile – Doğan Cüceloğlu
“… denetleyici sevgi, gerçek sevgi değildir; hastalıklı bir sevgidir, köstekler. Halbuki gerçek sevgi, kişiyi güçlendirir ve onun kendine olan güvenini arttırır.”
Psikolog ve akademisyen kimliğiyle ürettiği kitaplar sayesinde pek çok kişiyi etkileyen, hayatında izler bırakan biri olan Doğan Cüceloğlu, akıcı dili ve sade anlatımıyla bu kitabında da yine okurun hayatına dokunmayı veya eksik yerleri tamamlamayı ihmal etmiyor. Her kitabında olduğu gibi hem çocukluğa hem ebeveynliğe hem de bireye dair değindiği konular itibariyle okurun dünyasında, bir taraftan yaralar oluştururken bir taraftan da yeni umutlar yeşertiyor. Başarıya Götüren Aile kitabında da ebeveyn ve çocuk arasındaki sınav telaşının yarattığı gerilimler, stresler, zorlu süreçler üzerine eğiliyor.
11. Normal İnsanlar – Sally Rooney
“Onunla birlikte olmanın yalnızlığına iyi geleceğini düşünmüştü ama birliktelikleri yalnızlığını sanki içine ekili, öldürülmesi imkânsız inatçı bir şey haline getirmişti.”
BluTv’de aynı adla yayımlanan dizisi ile daha çok tanıdığımız Normal İnsanlar, dizinin ardındaki ününü kitabı ile de katbekat arttırdı. İrlanda kıyılarına uzandığımız bu hikâyede, birbirlerine ne kadar zıt olsalar da birbirlerini fazlasıyla çeken, lise yıllarından üniversiteye kadar uzanan arkadaşlık-aşk karmaşasına şahit oluyoruz. Marianne ve Connell‘ın aslında birlikte geçen çocuklukları, daha sonra birlikte büyüyen iki aşığa dönüşüyor, aralarındaki sarsıntılı aşkın temellerine ve sonrasındaki değişimlerine tanıklık ediyoruz.
12. Kızıl Karma – Jean-Christophe Grangé
“Boşuna dünyayı değiştirmeyi hayal ediyordu, kendisini bile değiştiremiyordu: Gönlünün derinliklerinde kapitalistti – en iyisi kendi için, kırıntıları başkaları içindi.”
Polisiye-gerilim romanlarıyla tanıdığımız Jean-Christophe Grangé, yine bir polisiye-gerilim türü ile karşımıza çıkarken son dönemde üzerinde sıklıkla durduğu, eserlerine dahil ettiği tarihi mekanlar çerçevesinde bu eserini kaleme alıyor. Paris’in en kaotik döneminde, her yerin yıkılıp döküldüğü bir zamanda, bir grup arkadaş çevresinde işlenen cinayetlerin çözümüne doğru bir yolculuğa çıkıyoruz Kızıl Karma kitabıyla. Cinayet olaylarının bambaşka ülkelere götürdüğü iki arkadaş, karmanın sonuna ulaşabilmek için polis Mersch ve ekibi ile birlikte zorlu bir sürece girmek zorunda kalıyor.
13. İyi Hissetmek: Yeni Duygudurum Tedavisi – David D. Burns
“Ne kadar kötü hissetseniz de, işlerin sonunda düzeleceğine dair bir inancınız varsa bu dayanılabilir olacaktır.”
Psikiyatr David D. Burns tarafından kaleme alınan İyi Hissetmek kitabı, son zamanların en popüler kişisel gelişim kitapları arasında yerini aldı. Günümüz insanının daha fazla yöneldiği kişisel gelişim kitapları, okura mutlu bir hayata nasıl ulaşılması gerektiği, kaygıyla başa çıkma yöntemi, mükemmeliyetçilik kavramı, duyguların nasıl yönetilebileceği gibi alanlarda ön plana çıktı. İyi Hissetmek kitabı, bu alanların hepsini potasında eriterek özgüven, stres, suçluluk gibi kavramları, okurun hayatında “normalize” ederek bir nevi terapi imkanı sunuyor.
14. Nakano Eskici Dükkânı – Hiromi Kawakami
“Yarım kalmış görünüyorlar, bitmemiş gibi.”
Japon edebiyatının tanınan ismi Hiromi Kawakami, sade ve anlaşılır bir dil kullanarak antika dükkanı çevresinde gelişen hayatın gündelik olaylarına değiniyor. Nakano Eskici Dükkânı, antika dükkanında çalışan kadın kahraman ve o dükkan çevresinde gelişen olaylar, karakterler ve ilişkiler etrafında bir çerçeve çiziyor. Anlaşılabilir üslubu gereği, insan ilişkileri arasındaki çatışmalar ve gelişimler, okur tarafından hem tatlı hem hüzünlü bir şekilde takip ediliyor.