Mario Puzo’nun aynı isimli romanından uyarlanan The Godfather serisi, bir suç filmi olmaktan öteye geçerek sinema tarihine yön veren bir başyapıt haline gelmiştir. Seri, mafyanın acımasız dünyasını ele alırken aile kavramını da derinlemesine işlemiştir. Yönetmen koltuğunda oturan Francis Ford Coppola, iki zıt kavramı başarıyla harmanlamış ve The Godfather’ı diğer gangster filmlerinin ötesine taşımıştır.
1960’lara kadar Hollywood’un mafya filmleri genel kalıplar olan, suç ve ceza temaları etrafında şekillenmiştir. Ancak The Godfather ile birlikte mafya sadece bir suç örgütü değil, kendi hiyerarşisi ve kuralları olan bir sistem olarak izleyicinin karşısına çıkmıştır. Coppola’nın ustaca işlediği görsel dil, karanlık aydınlatmalar, uzun diyalog sahneleri ve şiddetin soğukkanlı tasviriyle mafya filmleri adeta yeni bir döneme girmiştir. Sonraki yıllarda çekilecek birçok filme ilham olan The Godfather, üçleme olarak devam eden etkileyici bir hikayenin temellerini atmıştır.
Dikkat yazının devamı spoiler içerebilir!
Vito Corleone: Çocukluktan Babalığa

Doğum adı Vito Andolini olan Vito Corleone (Marlon Brando), 1887 yılında Sicilya’da doğar. 9 yaşında tüm ailesini kaybeder ve Amerika’ya kaçar. Doğduğu toprakları terk etmek zorunda kalmış bir çocuk olarak ilk değişimini yaşar ve yıllar sonra çok kez anılacak ismini, Corleone’yi, kazanır. Corleone, Vito’nun doğduğu kasabanın adıdır. Bu ad Vito’nun nerden geldiğini asla unutamayacak olmasına bir vurgudur.
Vito Corleone, ailesini çok küçük yaşta kaybettiği için ‘aile’ nin kutsallığını ve değerini her şeyden fazla önemseyen bir karakter olmuştur. Kendi ailesini kurduğunda, vaftiz oğluna; ‘’Ailenle zaman geçiriyor musun? Ailesiye zaman geçirmeyen bir adam asla gerçek bir adam olamaz’’ demesi aile kavramının kendisi için önemini özetleyen bir sahne olmuştur.

Vito, göçmen ve fakir bir çocuktan; sessiz, çalışkan ve onurlu bir gence dönüşür. En büyük silahı sabırlı oluşudur. Etrafındaki herkesi gözlemleyerek ağırbaşlı davranır. Bu sayede zirveye ulaşması kaçınılmaz olur. Onu ‘baba’ yapan şey, diğer mafyalar gibi şiddet yanlısı olmayışıdır. Vito, zamanla adaletli ve sevecen karakteriyle sevilen bir kahraman, aynı zamanda da New York’un en önemli mafya ailelerinden biri haline gelir. Kendine bir aile kuran Vito’nun ilk işi, ondan ailesini alan adamla yüzleşmek olur. Bir zamanlar çaresiz bir çocuk olarak kaçtığı Sicilya’ya güçlü bir mafya babası olarak döner ve intikamını alır.
Vito Corleone’nin hikayesi, izleyiciye gücün nasıl kullanıldığına dair derin bir sorgulama sunar. O, gücü yalnızca hükmetmek için değil korumak için kullanan bir baba olmayı seçmiştir.

The Godfather 1 (1972): Michael’ın Değişimi

Film, eğlenceli bir düğün sahnesiyle açılır. Vito Corleone’nin biricik kızı Connie (Talia Shire) evlenmektedir. Bu önemli günde aile bir arada olmalıdır. Corleone Ailesi’nin en büyük oğlu Sonny (James Caan), ortanca çocuk Fredo (John Cazale) ve küçük oğul Michael (Al Pacino) dahil birçok kişi düğüne katılır. Michael, ailesinin suç dünyasından uzak bir gençtir. Babasının işlerini devralmak istemez. Askerlik geçmişi, nişanlısı Kay ile ilişkisi ve aile işlerine mesafeli duruşu kendisini aileden soyutladığının göstergesidir. Filmde, sevgilisi Kay’e (Diane Keaton) söylediği şu sözlerle tarafını kesin bir biçimde belli eder; ‘’Bu benim ailem Kay, ben değilim.’’ Fakat Michael Corleone için işler bu kadar kolay gitmez.
Babası Don Vito’nun vurulması, Michael’ın hayatındaki ilk büyük kırılma noktası olmuştur. Hastanede babasını korurken, ailesinin gücünün zayıfladığını ve mafya dünyasının acımasız gerçeklerini öğrenir. Her ne kadar aile işlerinden uzak durmak istese de babasına yapılan bu saygısızlığa sessiz kalmak istemez. Babasının veliahtı olma yolunda ilk büyük adımı atarak intikam alır. Artık geri dönüşü olmayan bir yola girmiştir.
İlk cinayetini işleyen Michael, babasının doğduğu topaklara, Sicilya’ya kaçar. Apollonia (Simonetta Stefanelli) isimli bir kadına aşık olmasıyla; eski, temiz hayatına dönebilme umudunu görürüz. Fakat bu şansı Apollonia’nın öldürülmesiyle ellerinin arasından kayıp gider. Michael bu olaydan sonra bambaşka birine dönüşür. Aşık olduğu kadını kaybetmek onu öldürme arzusuyla yanıp tutuşan acımasız bir adama çevirir.

Sicilya’daki rüyası kabusa dönüşen Michael, tüm saf duygularını Apollonia ile birlikte toprağa gömerek ailesinin yanına döner. Bu duygusal kırılma ondan birçok şeyi götürür. Artık her şeyin şiddetle çözüleceğine inanan Michael babasından daha acımasız bir lider olarak koltuğa oturur.
Vito Corleone ise, tam anlamıyla bir aile babası gibi hayata veda eder. Geride bıraktığı varisi Michael, babasının ölümüyle yeni Don Corleone olur. Ailenin en temiz üyesi, en tehlikeli adamına dönüşmüştür. Corleone Ailesi’nde bir baba ölmüş, diğer baba doğmuştur.
The Godfather 2 (1974): Michael’ın Yalnızlaşması

Filmin ikinci serisinde, Vito Corleone’nin geçmişine yer verilirken Michael’ın gün geçtikçe yalnızlaşması gösterilir. Vito Corleone ailesiz büyümüş olmasına rağmen kendi hayatını ve ailesini kurmuştur. Oysa var olan ailesini korumak için başa geçen Michael, otoritesini sarsmamak için ailesinden bile vazgeçen bir adama dönüşmüştür. Filmin açılış sahnesi ilk filmdeki düğün sahnesine bir gönderme olarak Michael’ın oğlunun ilk doğum günü kutlamasıyla başlar. Ancak aile bağlarının ilk filmdeki kadar güçlü olmadığı fark edilir.
Yine eğlencelerin ardından Michael’a düzenlenen suikast ortalığı karıştırır. Michael’ın şüphelendiği isim ise Corleone Ailesi’nin ortanca çocuğu olan Fredo’dur. Fredo Corleone her zaman ailede geri planda kalmış bir karakterdir. Babası ve ağabeyi Sonny öldükten sonra başa Michael’ın geçmesi onu ihanete iten sebeplerden biri olmuştur. Bu nedenle Michael’ın arkasından iş çevirir.
Michael’ın dönüşüm noktalarından biri kardeşi tarafından ihanete uğradığını anladığı andır. Artık Fredo’ya bir düşman gibi bakar. Bu olay Michael’ı yalnızlaştırır ve onu paranoyak biri yapar. O, babası gibi fedakar olmayı seçemez çünkü onun için ihanetin affı yoktur. Fredo’ya ’’Bir daha ailemizin karşısında durma.’’ derken kararını çoktan vermiştir.
Michael’ın bir diğer kırılma noktası; Kay’in düşük yaptığını, daha doğrusu bir erkek varisi bu kirli dünyadan uzak tutmak için aldırdığını öğrendiği andır. Michael duygularıyla karar vermeyi bırakan bir despota dönüşür. Davranışları ve öfkesi Kay’i kaybetmesine sebep olur.
Artık tamamen yalnızlaşmış ve ailesini kaybetmiştir. Son sahnede yalnız başına bir sandalyede oturur ve hüzünlü bir şekilde sigarasını yakar. Çok istediği mutlak otoriteye ulaşmış ve düşmanlarını temizlemiştir fakat tüm bunlar ailesini kaybetmesine neden olmuştur.

The Godfather 3 (1990): Adım Adım Sona
Serinin üçüncü ve son filmi Michael Corleone’nin artık yaşlandığı ve gücünü korumak yerine geçmişin hatalarını telafi etmeye çalıştığı bir dönemi anlatır. Kızı Mary (Sofia Coppola) ve oğlu Anthony (Franc D’Ambrosio) büyümüş, Kay ise kendisi gibi yaşlanmıştır. Yaptığı hatalar sebebiyle ailesini kaybeden Michael, bu kez onları geri kazanmak için çabalar. Bu nedenle yaptığı yasa dışı işleri meşrulaştırır ve kilisenin affına sığınarak büyük bir törenle kutsanır. Serinin ikinci filminde kardeşi Fredo’yu öldürmesi onda derin bir iz bıraktığı için vicdanını rahatlatmak ve masum biri olarak hayatına devam etmek ister. Geçmişine bir çizgi çeker ve kızıyla oğluna daha yakın olmak için çaba gösterir. Aynı zamanda çocuklarını işlerinden uzak tutar. Çünkü onların da kendisi gibi olmalarını istemez. Oğlu Anthony’nin hukuk okuması gerektiğini düşünür fakat oğlunun tek isteği şarkıcı olmaktır. Michael başta bunu desteklemez fakat bir zamanlar kendisinin de ailesinden bağımsız olarak hayallerinin peşinden koşması, zamanla fikrini değiştirir. Belki de yaşayamadığı gençliğini oğlunun yaşamasını ister.

Michael mafya dünyasından uzaklaşmaya çalıştıkça türlü belalar peşini bırakmaz. Bu, mafyanın acımasız dünyasından kaçışın kolay olmayacağına işaret eden bir mesajdır. Ancak Michael’ın tek isteği ailesini geri kazanmaktır. Ailesi ile Sicilya’ya gitmesi ve Kay ile arasını düzeltmeye çalışması bunu kanıtlar niteliktedir. Michael her ne kadar ailesiyle mutlu olmaya çalışsa da geçmişi peşini bırakmaz. Sicilya, ona Apollonia’yı ve onu kaybedişini hatırlatır. Düşmanlarının, sevdiklerini ve ailesini hedef alması Michael’ı korkutan bir ihtimaldir. Nitekim bu korku acı bir gerçeğe dönüşür. Tüm çabalarıyla ailesini geri kazanan Michael kızı Mary’nin öldürülmesiyle yıkılır. Apollonia’nın trajik ölüm sahnesini aratmayan bu sahne, yine Michael’ın gözleri önünde yaşanır. O an Michael sadece kızının ölümüne değil tüm hayatı boyunca kaybettiklerine isyan eder.

Al Pacino’nun oyunculuğunu zirveye taşıyan bu sahnede, Michael şok olur ve çığlık atar fakat sesi çıkmaz. Bu sessiz çığlık hiçbir kelimenin anlatamayacağı bir acıyı, pişmanlığı ve çaresizliği ifade eder. Film, Michael’ın Sicilya’da tek başına bir sandalyede otururken ölmesiyle sona erer. Bu sahne Vito Corleone’nin ölüm sahnesiyle büyük bir tezatlık oluşturur. Bir yanda gerçek bir baba gibi dünyaya veda eden Vito Corleone, diğer yanda ise güç uğruna her şeyini kaybetmiş bir adam vardır.

Kaynakça
Öne çıkarılmış görsel:https://themobwife.com/blogs/the-mob-wife-blog/the-godfather-vito-and-michael-corleone-father-and-son-talk
‘’The Godfather (1972)-Oyuncular ve Ekip.’’ Beyazperde, https://www.beyazperde.com/filmler/film-1628/oyuncular
Erdem, Ahmet The Godfather Efsanesi: Bir Gangster Filminin Analizi https://www.academia.edu/43281210/The_Godfather_Efsanesi_Bir_Gangster_Filminin_Analizi