Toz Bezi: Kaybolmak

spot_img

2015 yılında yayımlanan filmin senaristliğini ve yönetmenliğini Ahu Öztürk, görüntü yönetmenliğini ise Meryem Yavuz üstlenmiştir. Filmin başrollerini Asiye Dinçsoy ve Nazan Kesal paylaşmıştır. Onlara Serra Yılmaz, Didem İnselel ve Mehmet Özgür gibi isimler eşlik etmiştir. Yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi olmasına rağmen pek çok ödül kazanmıştır. Ankara Uluslararası Film Festivali, İstanbul Uluslarası Film Festivali gibi önemli yerlerden ödüllerle dönmüşlerdir.

2012’de İzmir Ev İşçileri Dayanışma Sendikası birtakım rakamlarla gazetelerde haber olmuş. Hatta o günlerden yaptıkları eylemlerde kullandıkları “Toz Bezi Değil, Ev İşçisiyiz” sloganı olduça ses getirmiş. Ahu Öztürk’te ilham alarak filmine bu adı vermiştir. [1] Teyzesi de bir ev işçisi olan Ahu Öztürk filmi ona hediye etmiştir.

Filmin konusundan kısaca bahsedecek olursak; Nesrin ve Hatun ev işçiliğiyle geçimini sağlayan iki kadındır. Nesrin kocasının onları terk ettikten sonra kızı Asmin ile birlikte yalnız kalmıştır. Hem yalnızlık hem de geçim sıkıntısıyla yüzleşmiştir. Hatun ise uzun yıllardır bu işi yapmakta ve kazandığı parayı biriktirerek Moda’da ev tutmak arzusundadır. İkisinin de apayrı dertleri, sorunları ve hayalleri vardır. Onlar bu farklılıklarına rağmen birbirlerine yoldaş olurlar. Filmde onların hayat mücadelesini, eşleriyle sorunlarını ve de patronlarıyla olan ilişkilerini izleriz.

(Yazının bundan sonrası film hakkında sürprizbozan içermektedir.)

Sinema tarihinde kadın, toplumun onu görmeyi istediği şekilde, olduğu gibi değil olması istendiği, beklendiği gibi, üçüncü bir kişinin gözünden nesneleşmiş biçimde sunulur. Film genellikle erkek karakterin etrafında gelişir. Kadınlar arasında ise dayanışma,dostluk, sırdaşlık yerine genellikle rekabet duygusu vardır. [2] Toz bezi filmi bu görüşleri yıkarcasına bize bir dostluk öyküsü sunuyor. Arkadaşlıkları bazı zamanlar çatırdasa da birbirlerine yardım etmeye devam ediyorlar. Bu görüşü çürüten diğer bir olay ise filmdeki erkek karakterlerin olayların gidişine çok katkı sunmaması. Film, bize iki başrol oyuncusu etrafında etnik ayrımcılık, ataerki ve sömürü düzenini anlatmayı başarır.

Nesrin karakteri İstanbul’a kocası Cefo ile birlikte gelmiştir. Kocasının iş bulamaması yüzünden kavga etmişler ve Cefo evi terk etmiştir. Bu sahneler bize gösterilmez. Cefo’yu yalnızca Nesrin’in anlattıklarından tanırız. Kocasının nerede olduğunu bilmemektedir ve dönmeyeceğini anlamıştır. Bu yüzden sigortalı bir iş aramaya başlar. Kocası onu bu cehenneme getirip yalnız bıraktığı için çok kızgındır ancak 5 yaşındaki kızı Asmin’e bakmak zorundadır. Temizliğe gittiği evlerden birinde oturan Aslı bu konuda yardım edeceğini söyler.  İlk başlarda umutlanan Nesrin, zaman geçtikçe böyle bir şeyin gerçekleşmeyeceğini anlar. Aslı onun kendini geliştirmesi gerektiğini, en azından eğitim alması gerektini vs. söyleyerek tavsiyeler verir. Nesrin ise bunları sessizce dinler. Aralarındaki bu iletişimle iki kadının dünyasının ne kadar farklı olduğunu görmüş oluruz. Aralarındaki hiyerarşi onların iletişim kuramaması ile sonuçlanır. Mağazalara iş başvurusu yapmaya başlar ancak bunlar sonuçsuz kalır. Kira, faturalar birikmektedir. Sadece yaşama tutunmak isteyen karakter bunu başaramamanın hayal kırıklığını yaşamaktadır. Elektriği kesilmiş olan evinde kızıyla oyun oynamaya başlar.  Film boyunca sesini fazla yükseltmeyen Nesrin kızıyla birlikte bağırır: “ biz kaybolduk, biz kaybolduk, biz kaybolduk…” Bir sonraki sahnede Hatun Asmin ile pazara gider. Nesrin arkalarından yorgun ve yenilmiş bir şekilde bakar. Bu onu gördüğümüz son sahnedir.

Hatun karakteri Nesrin’e göre şehre daha alışkındır. Yaşamını sürdürmek dışında bir başka hayali daha vardır. Ev işçisi olarak çalıştığı evlere benzer bir eve sahip olmak. Bu yüzden kazandıklarından kısarak birikim yapar.  Eşi Sero ise kahvehanede çalışmaktadır. Sürekli yorgun olduğundan şikayet eder. Bu gerekçeyle epeydir bozuk olan lavaboyu tamir etmez. Lavabo burada çiftin ilişkisinin metaforu haline gelir. Sero musluğu her gün düzelteceğini söyler ancak unutur ya da çeşitli bahanelerle tamir etmez. İleriki sahnelerde tamir işini Hatun ve oğlu halleder. Aile ilişkilerinde de Sero oğlunu ve eşini umursamaz. Yalnızca kendisi çalışıyormuş ve yoruluyormuş gibi davranır. Hatun ise hem çalışır, hem ev işlerini halleder hem de oğlunun okul sorunlarıyla ilgilenir.

Hatun’un temizliğe gittiği evlerden birinin sahibi Ayten Hanım’dır. Arkadaşı kahve içmeye gelince normalde pek muhabbet etmediği Hatun’u çağırarak yanlarında oturabileceğini söyler. Bu hareketi komşusuna kendisinin iyi bir insan olduğunu kanıtlama çabası olarak okunabilir. Arkadaşı Hatun’a “Çerkes misin? Karslılara benziyorsun. Onlar da senin gibi beyaz tenli ve sarışın.” diyerek kanaatini belirtir. Ayten ise bu sohbete(!) kahkahalarıyla  katılır ve adeta Hatun ile dalga geçer. Nesrin ile iş görüşmesine gittiği bir sahnede “Nerelisiniz?” sorusuna “ Karslıyım. Çerkezim.” Cevabı verir. Etnik kökeni konusunda yalan söyleyerek işverende pozitif bir etki bırakacağını ve işe alınacağını düşünmüştür.

İleriki günlerde Ayten Hanım’dan zam ister. Diğer evlerden daha ucuza çalıştırıldığını söylemektedir. Ayten Hanım buna sinirlenir. Eğer zam almak istiyorsa ona sadece iki gün gelmesini söyler.  İşini kaybetmemek için kabul eder. Bu süre zarfında başka evlere gitmeye devam eder. Gittiği ev sahiplerinden birisi Ayten Hanım ile anlaşamamaktadır. Hatun’u masaya buyur eder ve onun hakkında ne dediğini anlatmasını ister. O sırada telefonu çalar arayan Ayten Hanım’dır. Kadın “ anne nasılsın? Seninki bugün bana geldi.” Diyerek anlatmaya başlar. Hatun ise korkarak evi terk eder. Bazı ev sahipleri onlara kendi eşyalarıymış gibi muamele yaparlar. Onlara sık sık kendi çizdikleri sınırlarını hatırlatırlar. Bu sınırı aştıklarını hissettikleri anda onları kovarlar.

Nesrin kaybolduktan sonra onu kimse sormaz. Hatun birkaç gün bekledikten sonra Asmin’e kendisi bakmaya başlar. Bir ara onu amcasına verir. Ancak köye gönderileceğini öğrenince alıp bakmaya karar verir. Nesrin karakteri hiç varolmamış gibi kaybolurken, Hatun karakteri  hayata tutunmaya, bunu başaramasa dahi hayatı yeniden inşa etmeye karar verir. Son sahne de Asmin ile “kendilerine gezerek” vazgeçmediklerinin sinyallerini verirler.

Kaynakça

[1] https://sendika.org/2016/06/aksu-bora-ile-roportaj-toz-bezinde-kadinlik-sinavlari-kiraz-akin-5harfliler-355027/

[2] Özarslan Z. (2016). Sinema Kuramları 2. İstanbul. Su Yayınevi

spot_img
Öyküm Karahan
Öyküm Karahan
"bizi bir kitabın sayfaları arasında kurutuyor zaman" KOÜ-RTS

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Marmaris’te Yaz Rüyası: 5 Günlük Keşif Rotası

Ege ve Akdeniz'in incisi Marmaris için keyifli bir yol rotası.

Feminizmin Gücü: Patriyarka’nın Sosyal Yapılara Etkisi

Patriyarkal sisteme meydan okuyan feminizm, kadını güçlendirip eşitlikçi bir toplum inşasına öncülük eder.

Söylenti Konser Takvimi: Üç Büyükşehirde Kimler Var?

Söylenti müzik ekibi tarafından hazırlanan; İstanbul, Ankara ve İzmir'e müzik coşkusunu tattıracak birbirinden farklı Mayıs ayı konserleri sizlerle!

5 Farklı Sebeple Neden Yaşlı Adam ve Deniz Okumalıyız?

Yaşlı Adam ve Deniz, mücadelenin değerini ve kaybetmenin içinde de bir başarı ve onur olduğunu dile getiren zamansız bir hikayedir.

Türk Mitolojisinde Kartal Figürü

Kartal, Türk mitolojisinde önemli bir yere sahip hayvan figürüdür. Destanlara ve efsanelere konuk olarak hükümdarlık alametine dönüşmüştür.

Geyik: Türk Mitolojisinin Derinliklerindeki Ruhsal Rehber

Türk mitolojisinde geyik, doğa ile insan arasındaki ilişkiyi simgeler. Ruhsal yolculuk, rehberlik ve dönüşüm figürü olarak geçmişten günümüze derin bir anlam taşır.

Alıntının Hikâyesi: Livaneli’den Aşk, Travma ve Unutabilmek Üzerine

“Aşk, bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir.”

Müziğin Kalbinin Attığı O Yer: Royal Albert Hall

1871'de açılan Royal Albert Hall yıllar boyunca birçok sanat etkinliğine tanıklık etmiştir.