Dionysosçu Anlayış ve Tiyatroya Yansımaları

spot_img

Deliliğin, ilhamın, şarabın ve tiyatronun tanrısı olarak bilinen Dionysos, Yunan mitolojisinde en önemli figürlerden biridir. Bereket bahşeden bir doğa tanrısı olarak da bilinen Dionysos, daha birçok şekilde tanımlanmıştır. Farklı tasvirlerin yanı sıra farklı isimleri de bulunmaktadır. Bu isimlerin arasında Bromios “gürleyen” anlamına gelirken Iakkhos “çığlık” ve Eleutheros “özgür” anlamına gelmektedir.

Dionysos, farklı isimlerinin ve tasvirlerinin dışında belli başlı simgelerle de sembolize edilir. Bunlardan biri, ucunda çam kozalağı bulunan ve asma dallarıyla sarılı uzun bir değnek olan thyrasostur. Diğer yandan boğa simgesi, yer alan tragedyalarda ve yapılan şenliklerde onu temsil ederken sıklıkla kullanılır. Titanlar onu parçalarken boğa formunda bir görünüme sahip olduğu söylenir, bu sebeple boğa simgesi onu temsil eden önemli bir simgedir.

Bir Ritüel Olarak Delilik: Dionysos | MozartCulturesŞarap tanrısı olarak da bilinen Dionysos için üzüm ve asma yaprakları da bir o kadar önemli sembollerdir. İfade edilen sembollere ek olarak keçi, oğlak, tef, davul, flüt ve sepet gibi daha çok birçok sembol vardır. Bu sembolleri, meşhur Dionysos şenliklerini betimleyen tablolarda da sıklıkla görürüz.

Şarap Tanrısının İkili Doğumu

Dionysos’un doğumuna yönelik farklı söylemler de vardır. Bunlardan en bilineni, Ovidius’un dizelerinde tasvir ettiği Zeus ve Semele’nin birlikteliğinden gelen bir doğumdur. Bu doğumun ardından Semele, Zeus’un eşi Hera’nın kıskançlığı üzerine yanarak can verir. Ölen Semele karnındaki yedi aylık çocuğu düşürür ve Zeus bu çocuğu alıp baldırına saklayarak zamanı gelince onu tekrar doğurur.

Bir diğer doğum hikâyesi ise yılan kılığına giren Zeus’un, Persephone ile olan birlikteliğinden gelir. Zeus’un vârisi olarak görülen Dionysos, Titanlar tarafından parçalanıp yenir. Çocuğun kanının aktığı yerde ise bir nar ağacı doğar ve babaannesi Rhea, Dionysos’un uzuvlarını bir araya getirerek onu tekrar yaşama döndürür. Böylelikle Dionysos iki kere doğmuş olur.

Birth of Dionysus the Greek God of Wine and Ecstacy - Owlcationİnsan şeklinde yeryüzünde bulunan Dionysos, Hindistan’a yolculuk eder ve gezdiği yerlere inancını yayar. Diğer yandan insanlara üzümün suyunun nasıl çıkarıldığını gösterirken şarap yapımını keşfeder. Bu keşfin ardından devam eden yolculuğu sırasında Dionysos, Hera tarafından deliliğe çarptırılır ve bitmeyen bir gezginliğe mahkûm olur.

Dionysos’un doğumuna ilişkin söylemlerin yanı sıra onun tanrısallığı da sorgulanır. Kendisi aynı zamanda hem insan hem tanrı formundadır. Onun tanrısallığını sorgulayan ve onu aşağılayanlara cevabı ise onları delirtmek olmuştur.

Ritüeller ve Tablolara Yansımaları

Tanrısal bir coşkunun yanı sıra şeytani bir yıkıcılığı da barındıran bu ritüellerde Dionysos’un ölüm ve doğum anı canlandırılır. Dionysos’u simgeleyecek bir erkek çocuğu veya boğa kurban olarak seçilir. Kurbanın çiğ etini yiyip kanını içenler onun gücünü paylaşmış olurlar.

Datei:Alessandro Turchi 001.jpg – WikipediaBu ritüeller sırasında insanlar, çoğunluğu şarap olmak üzere sarhoş edici maddeler kullanırlar. Tablolarda da görebileceğimiz üzere insanların hepsi kendilerinden geçmiş bir vaziyette tasvir edilir. Bu vaziyet patolojik delilik kavramıyla bağdaştırılır; fakat burada bahsedilen, deliliğin saflaştırıcı etkisiyle toplum içinde dayatılan birçok sınırın kalkmasıdır. Bu sarhoşluk delilik sınırına ulaşmak için değil, kişinin kendi sınırlarından uzaklaşarak doğayla, insanla veyahut ruhani varlıklarla kasıtlı olarak bütünleşmesini amaçlar. Bu eylemler, toplum içinde kast sisteminin kurbanı olan insanları da özgürleştirmektedir.

william-adolphe-bouguereau-the-youth-of-bacchus_orig-2.jpg“İnsani bereket” kavramının da önemli bir yer tuttuğu bu törenlerde insanlar, abartılı yiyip içme törenleri düzenlerler. Bu bereketin devamlılığını sağlamak için üreme ve çoğalma amacıyla cinsel ilişkiye girerler.

Thelemic Rite of Dionysos – July 6 – William Blake Lodge, O.T.O.

Tiyatro ve Dionysosçuluk

Özellikle antik Yunan tiyatrosu, Dionysosçu ritüellerin bir uzantısı olarak görülmektedir. Aiskhylos’un Zincire Vurulmuş Prometheus ve Persler, Aristophanes’in Kurbağalar komedyası bazı örneklerdendir.

Ritüellerde yansıtılan delilik kavramı tiyatroya da etki etmiştir, oyuncular belli kalıplarla rol yapmak yerine insanın özünü, içindeki ilkelliği yansıtan ve doğal bir akışa sahip olan oyunlar sergilemeye başlarlar. Bu gelişme, absürt tiyatronun öncülerinden biri olan Artaud’un tiyatro anlayışı ile paralellik gösterir. Sanatçının kendisi de tiyatronun modern insanın hastalığına çare olabilecek iyileştirici bir güç taşıdığına inanarak Dionysosçu zulmü/vahşeti sahneye tekrar çağırmıştır. (Sözer, 2011)

Zincire Vurulmuş Prometheus büyüledi - Tiyatro - Güncel ve Özgün Kültür-Sanat Haberleri Mürekkep Haber'de!Dionysosçu anlayışın özünde maskenin de önemli bir yeri vardır. Tapım törenlerinde Dionysos, tanrının gerçek görünümünün bir maskesi olarak algılanırdı. Maskelerin insan yapımı olduğu bilinirdi fakat bu rutinler daha çok tiyatromsu bir süreç olarak görünürdü. Bu süreç ileri zamanlarda tragedyanın doğumuna ortam hazırlayan bir düşünce biçimi olarak görülmeye başlandı. Maske aynı zamanda karşıtlıkların yüzleştirilmesi anlamına da gelmekteydi ve Dionysosçu anlayışta baskın olan karşıt kavramlar ortaya çıktı. Bu kavramlar; yaşam-ölüm, sağlıklı-sağlıksız zihin, tanrı-insan ve kadın-erkek gibi kavramları kapsar. Bu anlayışta karşıt kavramlar iç içe geçmiştir, Nietzsche’nin dramanın özü olarak gördüğü ”kendi kendini dönüştürme” dürtüsü de bu bağlamda Dionysosçu dürtü ile benzerlik gösterir.

Nietzsche’nin Dionysosçu sanat üzerine bir yorumu ise bu sanat anlayışının en saf yüzünün müzik olduğudur. Bu düşüncesini şu şekilde ifade eder: ”Müzik, şeylerin her türlü şekilden önceki en iç çekirdeğini, dünyanın özünün dolaysız bilgisini verir’’ (Nietzsche: 109).

Ritüellerin özünden anlayacağımız üzere tablolarda da bu anlayışla meç edilen teatral görüşte de zıtlıklar yoktur, her şey bir bütündür ve iç içe geçmiştir. Ritüellerden doğup gelişen komedya ve tragedya, tüm farklılık ve uyumsuzlukları kendinde barındıran Dionysosçu anlayışta buluşmaktadır.

Kaynakça

Sözer, Ş. Oyunculuk Sanatında Dionysosçu Dürtünün Yeri Üzerine. Tiyatro Araştırmaları Dergisi31(31), 37-55.

Güzel, Ö. Dionysos Şenliklerinin Rönesans ve Barok Resim Sanatına Yansımaları.

 

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.

Yahya Kemal Şiirlerinde Yedi Farklı Tema

"İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Türk edebiyatına hayalinden kelimeler armağan ve miras bırakan Yahya Kemal Beyatlı.

Kayıp Seslerden Yazının Öznelerine: Virginia Woolf’un Eserlerinde “Kadın” Teması

Woolf’un dilinde "kadın", tarihin dışına itilmiş bir sesin geri çağrılması, unutulmuş bir hakikatin dile gelmesidir.