Sürdürülebilir Yaşam Nedir?: B Gezegeni Yok, Harekete Geç!

spot_img

 

Belçikanın başkenti Brükselde çok sayıda çevreci küresel ısınma ve iklim değişiğine dikkati çekmek amacıyla gösteri yaptı  Dursun Aydemir Anadolu Ajansı

Avrupa Birliği (AB) Delegasyonu’nun İklim Diplomasisi Kampanyası kapsamında harekete geçip “Değişmenin Tam İklimi” diyerek küresel ısınmanın yadsınamaz realitesini bir kez daha gözler önüne seren AB Gençlik Forumu, bu yıl Aralık ayının ilk haftasında gerçekleştirildi. AB Bilgi Merkezi, ticaret odaları ve üniversitelerin ortaklığında yapılan forumun özenle seçilmiş konu başlıkları şunlardı: “İklim Değişikliği ve Su, İklim Değişikliği ve Enerji, İklim-Ekonomi ve Şehirler, İklim ve Göç, İklim ve Eğitim vb.” [1]

Dünyamızın benzeri görülmemiş felaketlere sürüklenmesi artık film senaryolarından, bilim teorilerinden sıyrılmış bulunmakta olup yaşamımızı dört bir yandan kuşatıyor. Çok uzaklara gitmeden sizlerle yakın zamanların doğal afetlerine göz atalım: 2019’da tabiatın iklim krizinde büyük bir silahımız olan Amazon ormanlarında yaygınlaşan yangın krizleri 2021 yılında da devam etti. Onu peşi sıra takip eden Avusturya’nın ormanları ise 2019, 2020 hatta 2021’de de durdurulamaz bir yara aldı. Ve tabii ki Sibirya’nın örtüsü de… Beraberinde gerçekleşen Avrupa’da aşırı sıklık ve yoğunlukta yaşanan yağış olayları, ABD’deki şiddetli kasırgalar; kanal değiştirirken rastladığımız televizyon programlarından birisi haline geldi.

Değerlendirme raporlarına ve iklim bilimcilerine göre; küresel ısınma, buna bağlı olarak gelişen iklim değişikliği normal seyrinde değil -1951 ve 2010 yılları arasında küresel ortalamada yüzey sıcaklığının büyük bir ivme kazanmış olmasını es geçmeyelim- ve bunun nedenini insanlığın eylemlerinde aramak gerektiği ispatlanmıştı. Mevcut ve birkaç yıl içindeki olası problemler için Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) değerlendirme raporlarına göz atabilirsiniz.[10]

Peki yaşanabilir bir ötegezegen henüz bulamamışken eşi olmayan yuvamız için neler yapıyoruz ve yapıldı?

İklim Değişikliği ile Mücadeleyi Amaçlayan Paris İklim Anlaşması, Türkiye’de yürürlüğe girdi

Sanayi öncesi döneme göre atmosferde %40 artış gösteren karbondioksit, metan ve diazotmonoksit gazları bizleri geri dönüşümü olmayan bir noktaya getirebilir. Geçtiğimiz yıllarda TBMM tarafından onaylanan söz konusu anlaşma, iklim krizleriyle mücadele kapsamında atılan önemli bir adımdı. Anlaşmada, küresel sıcaklık artışının 2 santigrat derecenin altında tutulması hedefinin karşılanabilmesi için ülkelerden karbon emisyonunu 2050’ye kadar sıfıra indirmesi isteniyor. Emisyon azaltım hedefleri içeren bu anlaşma dolasıyla fosil yakıt kullanımı da devreden çıkarmayı öngörüyor. 2060 yılına emisyonun sıfıra çekileceğini vaat veren ve dünyayı en çok kirleten ülkelerin başında ise Çin geliyor.[2]

Dünya Liderlerinin 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA)

Dünya Liderleri 2015 yılında, 2030’a kadar 3 önemli işi başarmak için 17 küresel amaç üzerinde uzlaştı. Bunlar ana başlık olarak aşırı yoksulluğu sona erdirmek, eşitsizlik ve adaletsizlik ile mücadele, iklim değişikliğini düzeltme şeklinde söylenebilir. Yer alan 17 amaç da birbiriyle bağlantılıdır. Gelecek nesiller için yaşamı sürdürülebilir biçimde iyileştirmek bugünün seçimlerine bağlıdır ve bunun için gerekli olan ortaklık sağlanmalıdır. Tüm ülkeler için önünde açık hedeflerin varlığı; bilinmezliğin getirdiği endişe ve panikten kurtarır, bize rehberlik eder.[3]

Yeni Yol Haritamız “Yeşil Mutakabat”

Yeşil mutakabat eylem planı; temiz, döngüsel bir ekonomiye geçerek kaynakların verimli kullanımını artırmayı, biyolojik çeşitliliği eski haline getirmeyi ve kirliliği azaltmayı öngörüyor. Son zamanlarda yaşanan doğal ve beşeri felaketlerden anladığımız gibi çoğu ülke geleceğe hazır değil. Peki bunun için gelişmiş ülke standartlarının finansal boyutuna yetişmek tek başına yeterli midir? Kaldı ki ekonomik büyüme de yalnızca finansal verilerle ölçülmüyor. Daha adil, kapsayıcı ve sürdürülebilir stratejiler; ekolojik ayak izi daha az olan yatırımlar önem kazanıyor. Bu yol haritası, 2050’ye kadar Avrupa’yı iklim nötr hale getirmeyi hedefleyen bir dizi politikaları içinde barındırıyor.[4] Bu hedefe ulaşmak için de Ar-Ge ve inovatif projeler üretmeyi amaçlıyor. Ar-Ge, bilim ve teknolojiye dayalı yeni fikir ve buluşlara sahip kobi ile girişimcileri destekliyor ve tabi bu projeler için ayrılmış mali bir bütçe de söz konusu.[5]

Kullan-At mı Döngüsel Ekonomi mi?

Hızla artmakta olan nüfus beraberinde hizmet ve ürün talebini de getiriyor. Dünyanın kısıtlı imkanlarında bizler “al-kullan-at” süreçleriyle (doğrusal ekonomi) kaynakları hızla tüketmek adına var gücümüzle çalışıyoruz. Araştırmalar bu düzenin devam etmesiyle önümüzdeki yıllarda dev firmaların, ülkelerin bile ekonomisinin eriyeceğini söylüyor. Bu yüzden iklim için yapılan çalışmalar, “sürdürülebilir üretim sürdürülebilir tüketim-geri dönüşüm” süreçlerini içeren döngüsel ekonomiye geçişi öngörüyor.[6] Peki bu Yeşil Mutakabat’ın bel kemiği olan “Döngüsel ekonomi nedir ne değildir?” ilkelerinden kısaca söz edelim:

  • Atık Eşittir Gıda:  Bir türün atığı, başka bir türün besinidir.
  • Çeşitlilik Yoluyla Esneklik Kurma: Bir ekonomi, bir ülke veya bir şirketin güçlerini paylaşarak ve yararlanılacak daha büyük bir kaynak havuzuna sahip olarak çeşitlilikten daha fazla değer elde edebilir.
  • Yenilenebilir Kaynaklardan Enerji Kullanma 
  • Sistemlerle Düşünme

Hükümetler, şirketler ve toplumlar hem israfı ortadan kaldırmak hem de atıkların toplum üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmanın yolunu döngüsel ekonomiye başvurarak aramaktadırlar. Döngüsel Ekonomi ilkeleri doğrultusunda çalışan şirketler (Dünyanın en hızlı büyüyen şirketi McKinsey gibi), sadece çevre için iyi değil aynı zamanda daha fazla büyüme, daha fazla harcanabilir gelir ve daha fazla istihdam gerçekleştirmektedir. Her yıl 100 milyar tondan fazla kaynak ekonomiye aktarılırken, bunların %60’ından fazlası atık olarak ve iklim krizinin tetikleyicilerinden biri olan sera gazı emisyonu salınımında artış ile sonuçlanmaktadır. (Balbay, Sarıhan ve Avşar, 2021)

Bu anlatımları oldukça mikro bir örnek ile destekleyelim: Bir telefon alacaksınız ve 200 gramdan daha hafif, küçük bir pakette gelen bu akıllı telefonu üretmek için sizce kaç kilogram atık üretilmiştir? 86kg. Evet farkında olmadan 86 kg atık da satın almış oluyoruz. Tamir ücretleri de makul değil ya da tamir için veriyorsunuz  ama yenisini almak zorunda kalıyorsunuz. Daha bütüncül düşünecek olursak çıkılması zor bir çöplüğün ortasında kaldığımızı görürüz.

Peki neler uygulanabilir?

  1. Ürünlerin ömrü uzatılabilir.
  2. 3. nesil yeni biyoyakıt olan algler üzerinde durulmalı.
  3. Geleneksel üretim girdilerinin biyolojik olarak çözünebilir veya geri dönüştürülebilir malzemelerle değiştirilmesi uygulanabilir.
  4. Kaynakları geri kazanmalı atıklardan ikincil hammaddeler üretilmeli.

Toparlayacak olursak, hükümetlerin ve karar verici organların; bilim insanlarının yaptığı uyarıları dikkate alması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, fosil yakıtlara dayalı enerji projeleri ve yatırımları yerine enerjinin verimli kullanımını sağlamak ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı, sürdürülebilir enerji altyapısını oluşturmak için harekete geçilmesi gerektiğini belirtiyor.[7] Aksi takdirde öngörülen senaryoları yaşamamız için geri sayım başlatılacak.

Biz nasıl bir dünyada yaşamak istemiştik? İstediğimiz bu muydu? Karbona bağımlı, kurak, sular altında kalan, kaynağı tükenmiş… Dünya koca bir kazanın içine düşmüş ve sıcaktan kaynadıkça kaynamış sonrası toz, duman ve kimsesizlik olmuş demeyi hiç istemeyiz. Atılan adımları görelim bir umut var diyelim, geleceği tüketmeyelim diye bunları sizlere aktarmak istedik.

KAYNAKÇA

[1]https://www.avrupa.info.tr/tr/degismenin-tam-iklimi-iklim-diplomasi-haftasi-2021-10688

[2]https://tr.euronews.com/2021/10/06/meclis-onay-na-sunulacak-paris-iklim-anlasmas-nedir

[3]https://baslangicnoktasi.org/2030-surdurulebilir-kalkinma-hedefleri-ve-universite/

[4]https://www.zorlu.com.tr/akillihayat2030/yazilar/yesil-mutabakat-nedir

[5]https://www.kosgeb.gov.tr/site/tr/genel/destekdetay/7664/arge-urge-ve-inovasyon-destek-programi

[6]Balbay, Ş., Sarıhan, A., Avşar, E. (2021). Dünya’da ve Türkiye’de “Döngüsel Ekonomi / Endüstriyel Sürdürülebilirlik” Yaklaşımı. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1879706. 23.12.2021

[7]Kılıç Ekici, Ö. (2014). Nasıl Bir Dünya’da Yaşamak İstersiniz?. TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi, 556; 33-35.

Tüm dünyanın merakla beklediği IPCC raporu açıklandı

 

 

spot_img
Büşra Cengiz
Büşra Cengiz
"...Ve sevilecek hiçbir şeyin olmadığı bu karanlıkta ruh sevmeyi bırakırsa, Tanrı'nın yokluğu daimi olur."

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.

Yahya Kemal Şiirlerinde Yedi Farklı Tema

"İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Türk edebiyatına hayalinden kelimeler armağan ve miras bırakan Yahya Kemal Beyatlı.

Kayıp Seslerden Yazının Öznelerine: Virginia Woolf’un Eserlerinde “Kadın” Teması

Woolf’un dilinde "kadın", tarihin dışına itilmiş bir sesin geri çağrılması, unutulmuş bir hakikatin dile gelmesidir.