Konu güzellik olduğunda akla gelen ilk isimlerden biri Kleopatra olur. Anlatılan hikayelerin nerediyse tamamında eşsiz bir güzelliği olduğuna dair iddialar bulunan Mısır Kraliçesi Kleopatra, gerçekten anlatıldığı kadar güzel miydi?

Kleopatra Kimdir?
M.Ö. 69 yılında İskenderiye’de doğan Kleopatra, eldeki tarihi bulgulara göre Helenistik krallıkların sonuncusu olan Mısır Ptolemaios Krallığı’nın kraliçesi olmasının yanı sıra bu krallığın son hükümdarı olarak bilinir. Kraliçenin, kadın gücünü gözler önüne seren en güçlü kadın hükümdar niteliği taşıdığı tartışılmaz bir gerçektedir. Kleopatra’nın Makedon-Yunan soylularından olduğu bilinmektedir.
Kleopatra, aldığı sıkı eğitimler ve yedi farklı dil bilgisi ile yaşadığı dönemin kadınlara örnek teşkil etmiştir. O zamanlar Mısır’da hüküm süren Yunanlar, Mısır toplumuna karışmamak için yalnızca kendi soylarından olan bireylerle evlenerek soyluluklarını sürdürmeyi hedefliyorlardı; bu bağlamda Kleopatra’nın XIII. Ptolemy ile evlendiği düşünülse de tarihi kaynaklarda bir kesinlik bulunmamaktadır.
M.Ö. 1. yüzyılın yarısında yaşanan taht mücadeleleri ve iç çatışmalar, Kleopatra’nın tahta geçmesinin önünü açmıştır. Kraliçe, her ne kadar elinde barındırdığı siyasi güç ile büyük takdirler toplamış olsa da genelde Romalı komutanlar ile yaşadığı aşklar ile anılır. Ancak Kleopatra’nın ismini yalnızca güzelliği ya da aşk hayatıyla ilgili dedikodularla anmak, onun iktidarda kaldığı süre zarfı boyunca izlediği politikalara, hükümdarlık karakterine haksızlık etmek demektir. Kraliçenin savaşa hiç girmeden, yalnızca siyasi zekasını kullanarak verdiği kararlarla Dağlık Kilikia‘yı egemenliği altına alması da bu hükümdarlık karakterinin ne kadar anlatılmaya değer olduğunun örneğidir.

Tarih sahnesindeki önemi sanılanın aksine yalnızca güzelliğinden ibaret olmayan Kraliçe Kleopatra, Roma ve Mısır dünyasına yön vermesi itibariyle; varlığı siyasal ve kültürel anlamda büyük önem arz eden tarihi bir kişiliktir. Caesar ve Marcus Antonius ile yaşadığı siyasi ilişkiler ve aşk ilişkilerinin imparatorluğa da katkısı olmuştur.
İmparatorluğun çalkantılı süreçlerinin ardından ölümü hakkındaki bilinmezlikler sürmekte iken; birtakım söylentilere göre Kleopatra, vücuduna bir yılan tutmuş ve bu yılanın onu ısırıp zehirlemesine izin vererek intihar etmiştir. Bir başka söylentiye göre ise Kleopatra’nın ölüm sebebi bir çeşit ilaç kokteyli idi. Kraliçenin ölümüne intihar mı yoksa cinayet mi sebep oldu bilinmiyor ve bu hala sürmekte olan bir tartışma konusu.

Kleopatra’nın Güzelliğine Dair
Kleopatra’nın hükümdarlığı üzerinden iki asır geçtikten sonra bazı tarihçiler, hem güzelliği hem de siyasi zekasıyla insanları kendine hayran bırakan kraliçeyi araştırma ve tasvir etme yoluna girmişlerdir. Kleopatra’nın dillere destan güzelliğini birçok tarihçi dile getirmiştir. Bunlardan biri de Roma’da Cassius Dio isimli tarihçidir. Dio’ya göre Kraliçe Kleopatra insanın baktıkça bakasının geldiği, güzelliğin ötesinde bir kadındı. Yunan tarihçi Plutarch ise “Kleopatra’nın güzelliği yalnızca eşsiz değil aynı zamanda onu görenlerin feleğini şaşırtacak kadar da çarpıcıydı.” ifadelerini kullanmıştır.

Döneme dair elde edilen bulgularda Kleopatra’nın güzelliğine dair somut bilgiler bulunmaz ve bundan dolayı sözü geçen ifadelerin yalnızca öznel yorumlardan ibaret olabileceği ihtimaller arasındadır. Ancak buna rağmen Kleopatra, yaşadığı dönemden günümüze kadar olan süreç içerisinde güzelliği ile konuşulmayı başarmış ve güzellik konusunda büyük bir nam salmıştır. Romalı tarihçiler, Kleopatra’nın güzelliğini; cinsel çekiciliğini siyasi silah olarak kullanan ahlaksız kadın şeklinde dile getirmişlerdir.
Kleopatra’nın Makyaj Stiline Dair
Mısır kadınlarının dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan kadınlardan daha farklı bir makyaj stili olduğu bilinmektedir; ancak Kraliçe Kleopatra’nın her zaman uyguladığı makyaj stili kendine özgü şekliyle var olmuştu. Özellikle gözlerine sürdüğü sürme ile fazlaca konuşulan Kleopatra’nın bakışlarına bu şekilde anlam kattığı söylenir.
Anlatılanlara göre Kleopatra’nın cildine uyguladığı bakım, sıcak eşek sütü ve bal içermekteydi. Bu iki ana ürünü banyo yapmak için kullanan kraliçe, cildini her daim yumuşak ve temiz tutmak için gül suyundan yararlanmaktaydı. Yanaklarını ve dudaklarını boyamayı ihmal etmez ve bunu öğütülüp suyla karıştırılarak elde edilen kırmızı aşı boyası ile yapardı. Tüm bunlara ek olarak Kraliçe Kleopatra’nın yalnızca dış görünümüne değil, sağlığına da aynı dikkatle yaklaştığı bilinmektedir. Bu bağlamda salatalık turşusunu sıklıkla kullandığı iddialar arasındadır.
Kleopatra’nın Görünüşünü Tasvir Eden Tarihi Bulgular
Kraliçe Kleopatra’nın bedeni günümüzde hala bulunamamıştır ve bundan dolayı güzelliğini yalanlamak ya da kabul etmek mümkün değildir. Ancak Kleopatra’nın hükümdarlık dönemlerinden bulunan tarihi bulgular sayesinde portresini betimlemek mümkündür.
Kleopatra’nın Mark Antony ile gerçekleştirdiği evlilik sonrası, birliklerine ödeme yapmak amacıyla bastırılan sikke ve gümüş denarius paralar, kraliçenin nasıl bir portreye sahip olduğu hakkında bir fikir edinilmesi açısından yol göstericidir.

Madeni paralardan da gözlemleyebildiğimiz üzere; Kleopatra, erkeksi çene hatları ve büyük bir burun ile resmedilmiştir. Bazı tarihçiler bu erkeksi tasvirin sebebinin, Kleopatra’nın siyasi gücüne destek sağlaması olduğunu savunmaktadır.
Ortada dolanan bir iddia ise Kleopatra’nın siyahi bir tene sahip olduğu yönündedir. Bu iddia henüz kesin olarak kabul edilmiş olmasa bile Romalı tarihçilerin yazdığı eserlerde yer alan bir bilgi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Çoğu tarihçinin Kraliçe Kleopatra’nın güzelliğini kozmetik güce bağladığı da görülmektedir. Antik Mısır’da nilüfer çiçeğinin kokusunun baştan çıkarıcılığı göz önünde bulundurulduğunda, Kleopatra’nın parfüm amaçlı bu çiçekten yararlandığı ve biraz da bu koku sebebiyle çevresindeki herkesi kendine hayran bırakmış olabileceği de ihtimaller arasında değerlendirilmektedir.

Kimilerine göre bahsi geçen tüm bu güzellik teorilerinin yanı sıra Kleopatra siyasi zekası ve hitabet gücünün insanları etkilemede önemli olduğunu ve onun bu kadar konuşulmasının asıl sebebinin bu olduğunu iddia etmektedir. Berlin’de bulunan Antiken Müzesi‘nde sergilenen ve Kleopatra olduğu düşünülen büste bakıldığında, Kraliçe’nin güzelliğinin standart olduğu izlenimi uyanmaktadır.

Bugüne kadar elde edilen bulguların arasındaki farklar da Kleopatra’nın güzelliği hakkındaki tartışmaların ateşini harlamaya devam etmektedir. Kleopatra’nın görünüm açısından güzelliği her zaman tartışma konusu olsa da; kendisinin fiziksel betimlemelerin dışında kalarak, sahip olduğu keskin zeka ile adından söz ettirdiği konusunda hiçbir kuşku yoktur.
Kaynakça
- Güzel, Eylem. “Tarihsel Bir Kişilik Olarak VII. Kleopatra (M.Ö. 69-30)”. yok.gov.tr. Erişim Tarihi: 16.03.2023
- Bardakçı, Kürşat. “Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın Dağlık Kilikia’daki Egemenliği”. Dergi Park. Erişim Tarihi: 16.03.2023
- Martı, Caner Cem. “Sürgünden Entrikalara: Güzelliği ve Zekasıyla Tarihteki En Güçlü Kadınlardan Mısır Kraliçesi Kleopatra”. ListeList. 16.07.2020. Erişim Tarihi: 16.03.2023
- “Kleopatra Gerçekten Neye Benziyordu?”. Zaman Tüneli. Erişim Tarihi: 16.03.2023
- Altuntaş, Leman. “Kleopatra Güzel Bir Kadın Mıydı?”. Arko News. 11.01.2021. Erişim Tarihi: 16.03.2023
- “Kleopatra Gerçekten Güzel Miydi? İşte Arkeolojik Kanıtı”. Nereye. 03.01.2020. Erişim Tarihi: 16.03.2023