Türk edebiyatında postmodernizm akımının ilk yazarı, insanın içsel acılarının sözcüsü, bireyin varlığına saygı duyan yazar Oğuz Atay‘ın, eserleri ve hakkında az bilinenleri bu yazıda bulacaksınız. Kendisi kırk üç yıllık hayatına altı buçuk eser sığdırmış, yaşamaya hevesi kalmamış birçok vatandaşımıza tutunamama yolculuğunda rehberlik etmiş ve Türk edebiyatı için mihenk taşı olmuş bir dahidir. Şimdi A’dan Z’ye Oğuz Atay’ı inceleyelim.
”Bütün büyük bireyler yalnızdır.”
(Tutunamayanlar syf. 194)
Anlaşılma İsteği

“… oysa kabuğunun içinde yavaşça yok olmayı tercih etti daha fazla incinmemek için duygusuzluk ve alay kabuğunun içinde korunmağa çalıştı bütün ömrünce anlaşılmayı bekledi kendi gibi olmayanları idrak edemeden yaşadı hepimizin elini sıkmaya hazırdı…”
(Tutunamayanlar syf. 530)
Oğuz Atay da her birey gibi anlaşılmayı istemiştir ancak babasından başlayarak birçok kişi onu anlamamıştır. Tutunamayanlar romanında Turgut karakteri üzerinden aktardığı anlaşılamayan kişinin duygusuz gibi görünerek pes etmesi de aslında kendi yaşamının eserine yansımasıdır.
Bilinç Akışı

Oğuz Atay eserlerinde birçok farklı teknik kullanmıştır. Ancak bunlar arasında en öne çıkanı bilinç akışı olmuştur. TDK’ye göre bilinç akışı, düşüncelerin art arda sıralanması anlamına gelir. Oğuz Atay’ın özellikle Tutunamayanlar ve Tehlikeli Oyunlar adlı eserlerinde de bu teknik sıkça kullanılmıştır. Oğuz Atay bu tekniği ustaca inşa ederken okuyucu karakterin düşüncelerinin arasında kaybolur ve çoğu okuyucunun Oğuz Atay’ın eserlerini anlaşılması zor bulmasının nedeni budur.
Çocukluğu ve Babası

”Galiba biz, babacığım, birbirimizi hep böyle anlamadan sevdik.”
(Korkuyu Beklerken syf.174)
“Kendini çok beğendiğin halde kusurlarını bilmediğin gibi, meziyetlerinin de farkına varmadın. Genellikle sert duygusuz ve bencil göründün… Birlikte yaşadığımız günlerde, bütün beğenilerim sana karşı duyduğum tepkilerle oluştu.”
(Korkuyu Beklerken syf.176)
Oğuz Atay ilkokul öğretmeni bir anne ile hukukçu ve siyasetçi bir babanın çocuğu olarak hayata başlamıştır. Eğitim hayatı boyunca çizime ve resme yeteneği olmasına rağmen babasının bu alanda ilerlemesine izin vermemesi nedeniyle sevmediği bir meslek edinmiştir. Babasının Oğuz Atay’ın hayatında büyük bir travma olduğunu Korkuyu Beklerken adlı eserindeki Babama mektup adlı bölümde görebiliriz. Babasını ne kadar eleştirse ve ona öfke dolu olsa da Oğuz Atay mektubun sonunda kaderine razı olarak babasına benzediğini kabullenmiştir.
Düşsellik

Oğuz Atay’ın eserlerinde en çok görülen durumlardan bir diğeri de düşselliktir. Birçok roman bölümü ve hikâyesi gerçeküstüdür. Sanki bir rüyada gibi hisseden okur, eserde yer alan olayların gerçek mi yoksa bir hayal mi olduğunu irdeleyerek ayırt eder.
Eylembilim
“Eylembilim’le bize, tamamlayamamış da olsan, anlattığın olaylar ve çizdiğin kişilerle, gene de kendi içinde belli bir bütünlüğü olan unutulmaz bir başyapıt bıraktın… (Cevat Çapan)”
(Eylembilim syf. 10)
Oğuz Atay’ın ölümünden sonra basılan Eylembilim eseri yarım kalmıştır. Onun ölümünden sonra ulaşılabilen kırk sayfa Günlük eserinin sonuna eklenerek yayımlanmıştır. Ancak on bir yıl sonra kızı Özge’ye isimsiz bir zarfın içinde Eylembilim’in kayıp son yetmiş dört sayfası kargolanmıştır. Böylece Eylembilim yarım kalmış olsa da bir kitap olarak basılmıştır.
Hayali

”Bir gün, bizim evde konuşurken Oğuz’un, ülkenin içinde bulunduğu durumdan yeise kapıldığını, Özge’yi yanına alıp ücra bir köyde inzivaya çekilmek, kızını kendi eğitmek ve kasabaya inip öteberi almak için de bir eşek satın almak istediğini söylediğini hatırladım.”
(Eylembilim syf.118)
Oğuz Atay hiçbir zaman gerçekleştiremediği bu hayalini dostu Altay Gündüz’e anlatırken Altay Gündüz’ün kayınpederi Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu’nun her zaman yanında bulundurduğu bloknota bir şeyler karaladığı söylenmiştir. Daha sonra görülür ki Mimar Hikmet Bey, Oğuz Atay’ın hayaline göre bir köy evi taslağı oluşturmuş ve kabaca planını hazırlamıştır.
İntihar Teması

“Selim Işık, birçok tutunamayanın bileşkesidir. İntihar eden bir arkadaşım, Ural var; ama bütünüyle Selim Işık o kadar değil. Belki ben varım (bu cümleyi yazmayın).”
Oğuz Atay
Oğuz Atay’ın birçok eserinde intihar eden karakterler ve intihara meyilli düşünceler öne çıkmaktadır. Özellikle de Tutunamayanlar’da intihar etmiş bir karakter olan Selim Işık’ın kendi hayatından intihar ederek çıkan arkadaşı Ural olduğunu Oğuz Atay bir röportajında anlatmıştır.
Kanserle Mücadelesi

“Geleceğini kaybetmek, yaşanan zamanı boşlaştırıyor”
Oğuz Atay, beyninde yer alan üç habis tümör nedeniyle kanser teşhisiyle yüz yüze gelmiştir. Doktorlar tümörlerden ikisini alabilse de üçüncüsünün konumunun yarattığı risk yüzünden onu alamamışlardır. En sonunda da Oğuz Atay’a sağ kalması ihtimali için bir yıl süre biçilmiştir. Bu hastalık yüzünden daha kırk üç yaşındayken hayatını kaybeden Oğuz Atay, hastalığını öğrenince günlüğüne yukarıdaki sözü yazmıştır.
Mühendislik ve Akademisyenlik Yılları

Oğuz Atay babasının baskısıyla İstanbul Teknik Üniversitesi’nde inşaat mühendisliği bölümünü okumuş ve ardından akademisyen olarak çalışmıştır. Hatta Eylembilim kitabındaki üniversite ve siyasi olaylar arasındaki bağlantıyla kendi akademi günlerindeki siyasi ortamdan etkilenmiştir. Oğuz Atay bu alandaki birikimini de kaleminin gücüyle birleştirerek Topografya adlı bir ders kitabı yazmıştır.
Noktalama İşareti Olmayan Bölüm

Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar eserindeki bir bölümde yazar 76 sayfa boyunca yazdığı sayfalarda hiçbir noktalama işareti kullanmamıştır. Bu bölüm tamamen bilinç akışının okuyucuya beyindeki haliyle aktarılmasıdır. Oğuz Atay Türk edebiyatında böyle bir teknik kullanan ilk yazardır.
Ön sözler

Oğuz Atay, ön sözlerden hiç hoşlanmamakla birlikte aslında kendi eserlerine de ön söz yazılmasını istememiştir. Tutunamayanlar’da bu konuyla ilgili şöyle der:
“Hayatı ve Eserleri. Hiç bıkmıyorum bunları tekrar tekrar okumaktan. Yazarın her kitabını okurken ‘Hayatı ve Eserleri’ yeniden karşıma çıkıyor. Bir daha, bir daha okuyorum. Sanki önceden ‘Hayatı ve Eserleri’ni bilmiyormuş gibi yapıyorum: yeni baştan heyecanlanmak için. Yalnız, yazarlar arasında bir birlik bulunmaması beni yoruyor. Hiç olmazsa önsözleri yazanlar, yılda bir kere toplanmalı ve aralarında ortak esaslar tespit etmeli. Bugünkü durum esef verici. Bakıyorsun bir yazar, çok zor birleştiriyor kelimeleri. Bir türlü cümleleri kuramıyor. Öyle diyor önsöz amca. Geçer kara tahtanın başına diyor, yazar bozar, uğraşır. Bütün bunları da yarı karanlıkta yapar. İstediği cümleyi bulunca da koşar, bütün ışıkları yakar. Ben de tam bu üstadın huylarını benimsemek üzereyken, bir önsöz daha geçiyor elime. Bu önsöz de yazarın coşkun bir ırmak gibi yazdığını anlatıyor. Kendisini tutamıyor adam: bıraksan günde yüz sayfa yazacak. Bazısının ilk eseri çıkınca kapışılıyor, bazısı on tane bile satamıyor ilk kitabından. Kime hizmet edeceğimi şaşırıyorum. Onlara uşaklık etmekte zorluk çekiyorum. Biri insanlardan kaçıyor, öteki bir dakika yalnız kalmıyor. Sonunda hükümet el koyacak bu işe. Hepsine haddini bildirecek. Bizi zehirlemeye ne hakları var?”
Sevin Seydi

Oğuz Atay, ilk eşi Fikriye Gürbüz’den altı yıl sonra boşanınca evinden sadece kitaplarını alıp çıkmıştır. Ardından yakın bir arkadaşının eski eşi olan Sevin Seydi’ye aşık olmuştur. Hatta Tutunamayanlar’ı Sevin Seydi’nin Beyoğlu’ndaki apartmanında yazmıştır. Tehlikeli Oyunlar kitabındaki Bilge karakterinde de Sevin Seydi’den esintiler görünür. Oğuz Atay’ın hayatının aşkı olan bu kadın ile ayrılıklarından sonra Sevin Seydi Londra’ya taşınmıştır. Oğuz Atay daha sonra tanıştığı Pakize Barışta ile ölene kadar evli kalmıştır.
Unesco Ödülü

Oğuz Atay’ın en ünlü, sosyal medyada en popüler, hatta dizilere konuk olan kitabı Tutunamayanlar, 1997 yılında UNESCO’dan 20.Yüzyıl Türkiye Edebiyatı’nın En Seçkin Eseri ödülünü ölümünün 20. yıldönümünde almıştır.
Ünlü Olmak

“Ülkemizde okur sayısı oldukça düşük. Büyük kalabalıklarla bağ kurduğu sanılan romanların bile aydınların dışında bir okuyucu kütlesi bulunduğunu sanmıyorum. Üstelik aydınlar, bir de kendileri hakkında yazılanları okumak zorunda…”
Oğuz Atay yaşadığı süre boyunca kısa sürede Türk edebiyatında klasikleşen birçok postmodernist eser yaratmıştır. Ancak o yaşadığı sürede hiçbir zaman eserlerinin ikinci baskıya ulaştığını bile görememiştir. Hatta eserlerinde yer alan değersizlik temasını da destekleyen bir okuyucu tepkisi almıştır.
Zamansızlığı

“Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?”
(Korkuyu Beklerken syf.196)
Sadece Türk edebiyatında değil dünya üzerinde yazılan birçok eserde ortak sorun sadece yazıldığı döneme hitap etmesidir. Kullanılan dil, anlatıcının bakış açısı ve savunulan fikirler sadece eserin yayımlandığı dönemde ilgi görüyorsa o eser yok olup gider. Ancak klasikleşen eserler her dönem hayatımızdadır. Oğuz Atay’ın kaleme aldığı her roman ve hikâye elli yılı aşkın süredir hala çok satanlar listesinde yerini korumaktadır. Postmodernist bir yazar olmasına rağmen Türk edebiyatında her zamanın insanının acılarına dokunmasıyla zamansızlığı elde etmiştir.
Kaynakça
Kardeşler, Kıvanç. Olric – Oğuz Atay. Yason Yayıncılık, 2015.
“Oğuz Atay’la “Tutunamayanlar” üzerine”. Edebiyathaber. Web. Erişim Tarihi: 28.02.2024
“Oğuz Atay Biyografi. Oğuz Atay. Web. Erişim Tarihi: 27.02.2024
Altaylı Özemir, Birsen – Ataseven, Füsun. “YAZAR ÇEVİRMEN İLİŞKİSİNDE “DİYALOJİ”: OĞUZ ATAY VE SEVİN SEYDİ” Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. Sayı 9 (2021): 147-148.