Yaradılışın kutsallığını gözler önüne seren bir fresk, Michelangelo’nun Ademin Yaratılışı freski. Roma’daki Sistine Şapelinin tavanını süsleyen bir sürü freskten yalnızca bir tanesidir. 1508 yılında, Michelangelo henüz 33 yaşındayken Papa Julius II, ondan üzerinde çalışmakta olduğu mermer mezarın yapımını sonlandırıp Sistine Şapeli’nin tavanını freskle süslemesini istedi. Michelangelo, kendisini bir ressam olmaktan ziyade bir heykeltıraş olarak kabul ettiği için bu siparişe karşı direndi ancak sonuçta kabul ederek dört yılını Sistine Şapeli’nin tavanını boyayarak geçirdi. Bu fresklerin hepsi insanlığın kadim tarihini anlatsa da bana göre en anlamlısı Adem’in yaratılışıdır. Freskte Tanrının elinin tam olarak Adem’e hayat vermek üzere olduğunu görüyoruz, birkaç saniye sonra o büyülü an gerçekleşecek,Tanrı Adem’in eline dokunduğu anda ışıklar saçılmaya güneşler doğmaya ve doğadaki bütün canlılar nefes almaya başlayacak hissini verecek kadar gerçekçi bir tasvir. Freskte Adem’in eli cansız ve yorgun gözükür, Tanrının dokunuşunun vereceği muhteşem eneriye ihtiyacı olduğu çok güzel bir şekilde yansıtılmıştır, buna karşın enerji dolu olan Tanrının eli ise güçlü kuvvetli ve hayat vermeye hazır bir haldedir.
Fresk yaratılışın bu tamamlanmamış halini yansıtması açısından bence yoruma açıktır. Michelangelo yaradılışın nasıl olacağını, yaradılış esnasında ne olacağını freske bakanların hayal etmesini istemiş gibi, yani herkesin kafasında farklı bir yaratılış oluşur, hepimizin yaratılışı özel ve anlamlıdır. Fakat daha anlamlı başka bir şey daha var, Michelangelo bize bu freskle aslında çok farklı bir mesaj vermiş olabilir mi? Freskte Tanrının bulunduğu kısma baktığımız zaman bu bölümün beynin yapısına sahip olduğunu görüyoruz, Michelangelo bize TANRI ASLINDA BEYNİNİZDE mi demeye çalışıyor? Tanrı inancı, yaradılış inancı, tüm inançlar aslında bilinçaltımızın bir parçası mı, yaradılıştan sonrasını tasarladığımız gibi bizim kurgumuz mu?
Bir de Havva’nın tanrının yanında oluşu, onun da beynin içinde yer alması ve akıllara gelen “kadın” olgusunun da belki de yalnızca beynimizin oynadığı bir yanılsama olabileceği fikri oluşabilir. Yine de tüm bu ihtimaller belki de freski bambaşka yerlere çekebilecekken parmakların dokunmasıyla yaşam verilmesi fikri her zaman daha şiirsel ve daha romantiktir ve bu yüzden o tercih edilir. Sanatsal açıdan da her bir ayrıntısı fresk yapımının zorluğuna rağmen ustalıkla çizilmiştir.
Günümüzde Vatikan’daki bu muhteşem Şapelin tavanını görmek için herkes dünyanın dört bir yanından akın ediyor.