Agatha Christie, dünyanın en çok tanınmış polisiye romanı yazarıdır. Eserleri 45 dile çevrilmiş ve çoğu beyaz perdeye uyarlanmıştır. Christie, yaşamı boyunca hep sırlarla dolu bir kadın olarak hayatını ve eserlerini sürdürmüş olsa da hayatındaki en önemli gizemlerden birisi İstanbul’daki Pera Palas Oteli‘nde yaşanmıştır. Agatha, otelde konakladığı süre boyunca 11 gün sırra kadem basmış ve hiçbir şekilde kendisinden haber alınamamıştır.
Agatha Christie’nin Pera Palas’taki gizemli 11 gününün arka planında yaşananları sizler için araştırdık. Netflix’te çıkan yerli dizi Pera Palas’ta Gece Yarısı dizisindeki konunun da ünlü yazarın yaşadığı gizemden beslendiğini yazının ilerleyen kısımlarında daha net bir şekilde görebilirsiniz.
Peki, Agatha Christie 11 gün boyunca neredeydi?
Agatha Christie ve Pera Palas
Ünlü polisiye romanı yazarı Agatha Christie, 1926-1932 yılları arasında İstanbul’da döneminin ün salmış otellerinden olan Pera Palas’ta konaklamıştır. Bu süre boyunca da çoğunuzun bildiği, onlarca dile çevrilmiş ve beyaz perdeye uyarlanmış olan Doğu Ekspresinde Cinayet adlı romanını kaleme almıştır.
1800’lü yılların sonlarına doğru Orient Ekspres’in Paris-İstanbul seferlerinin başlamasıyla turistler için inşa edilen bu otel, Agatha Christie’nin de Murder on the Orient Express (Doğu Ekspresinde Cinayet) adlı kitabına ilham olmuştur.
Otelin 411 numaralı odasında konaklayan yazar yaşadığı gizemle birlikte bu odayı da âdeta bir hedef hâline getirmiştir. Pera Palas’ta bulunan kayıtlara göre ünlü yazar İstanbul’a geldiğinde bu otelin 411 numaralı odasında konaklıyormuş.
Ünlü Yazardan 11 Gün Boyunca Haber Alınamadı
Agatha Christie, 1926 yılında tam on bir gün boyunca ortadan kaybolur. Bütün aramalara rağmen kendisinden hiçbir haber alınamaz ve otelin hiçbir yerinde de bulunamaz.
Kaybolduğunun ertesi günü arabası Newlands Corner Surrey‘deki bir gölün kenarında bulunur. Ağaçlara çarpmış olan arabadan fırlayan bavullar etrafa dağılmış hâldedir. Olay mahali her şeyiyle Agatha Christie’nin bir kaza yaparak göle düşüp öldüğü yönündedir ve ünlü yazarın hayatını kaybettiği düşünülür.
Tüm bunların ardından Christie, esrarengiz bir şekilde ortaya çıkar ve kaybolduğu on bir gün hakkında hiçbir şekilde açıklama yapmaz. Kimileri ünlü yazarın hafızasını kaybettiğini düşünse de kimileri bazı hain planlar yapabilmek için her şeyden uzaklaşıp kimsenin bilmediği bir yere gittiğini düşünür.
Yeniköy’deki Yalı
Agatha Christie’nin Pera Palas’ta konakladığı dönemlerdeki otelin sahibi Misbah Muhayyeş, yazarı misafiri olarak Yeniköy’deki yalısında ağırlamıştır. On bir günlük kayboluşundaki gizemin bu yalıdaki bir oda ile bağlantısı olduğu söylenir.
Gizemli Anahtar
Yazarın hayatını kaybetmesinin ardından 1979 yılında Warner Bros film şirketi bu olayın hikâyesini beyaz perdeye uyarlamak ister; ancak ellerinde yeterli bilgi olmaması sebebiyle bir medyumdan yardım istemeye karar verirler. Dönemin tanınmış medyumlarından olan Tamara Rand, Christie’nin ruhunu çağırma görevini üstlenir. Agatha’nın ruhu medyuma şu mesajı vermiştir: “Benim kayboluşumun sırrı Pera Palas’ta gizlidir.”
Diğer bir seansta ise medyum, Agatha’nın ruhunun bir anahtardan bahsettiğini söyler. Bu anahtarın da otelin o dönemki sahibi Muhayyes’in yalısındaki bir odayı açtığını ve o yalıdaki defterde de yazarın kaybolduğu 11 günün tüm detaylarının bulunduğunu söyler.
Nitekim medyum yanılmamıştır. Bu açıklamalardan sonra dünyanın gözü ünlü yazar Agatha Christie’nin kaldığı 411 numaralı odaya çevrilir. Kısa bir zaman içinde de gizemli anahtar gerçekten de medyumun bahsettiği döşemenin altında bulunur. Anahtarın bulunmasıyla da yeni bir soğuk savaş başlar.
Otelin o dönemki sahibi Hasan Süzer ile film şirketi arasında uzlaşmaya varılamayacak bir tartışma çıkar. Otel sahibi anahtar karşılığında bir ücret talep eder; ancak Warner Bros temsilcilerinin bu isteği karşılamaya yetkileri yoktur. Bu yüzden karşılık veremeden oradan ayrılmak zorunda kalırlar. Bunun üzerine medyum Tamara Rand, otelin sahibine bir mektup yazar ve yönetim fikrini değiştirir fakat o mektupta neler yazdığı da hiçbir zaman ortaya çıkmayan gizemler arasında yerini alır.
Film fikrinden vazgeçmeyerek son bir adım atan Warner Bros yetkilileri, Tamara Rand’dan son bir kez Agatha ile görüşmesini isterler. Medyumun söylediklerine göre anahtarı kendisi eline almadığı sürece bu olay çözülmeyecektir.
1979 yılında Tamara Rand, sonunda anahtarı eline alır ve olayı çözmek üzereyken otel çalışanları büyük bir grev başlatır ve olaylar dalgalanarak sonuçsuzluğa ulaşır. Proje gerçekleştirilemeden, olay çözülemeden rafa kaldırılır. 411 numaralı odada bulunan anahtar ise o günden beri bir bankanın kasasında güvenle gizeminin çözülmesini bekliyor.
Her ne kadar ilerleyen yıllarda başka bir adadan ikinci bir anahtar daha çıkmış olsa da ünlü yazar Agatha Christie’nin yaşadığı on bir gün ve anahtarların esrarengiz gizemi hâlâ bir yerlerde çözülmeyi beklemektedir. Kim bilir belki de yazarın en nefes kesici hikâyesi hâlâ bir yerlerde okurlarıyla buluşmayı bekliyordur.
Kaynakça
- Agatha Christie’nin Anahtarının 38 Yıldır Bir Türlü Çözülemeyen Sırrı. Listelist. Web. 27.11.2014.