Sıra Dışı Yaşamlar Serisi: Amadeo Modigliani

spot_img

Amadeo Modigliani’nin yaşamı hastalıklarla, rekabetle, büyük aşklarla geçmiştir. Yaşadıkları onun yaratım sürecine engel olmak şöyle dursun, Modigliani duygularını eserleri aracılığıyla ölümsüzleştiren unutulmaz bir sanatçıdır. Biz de bu yazımızda, kendine özgü üslubuyla sanat tarihine ismini kazımış olan bu ölümsüz ismi inceleyeceğiz.

Amadeo Modigliani 1884’te İtalya’da Livorno’da doğar. Oldukça acılı ve zorlu bir yaşamı olan Modigliani çocuk yaşlarından itibaren tifo denen salgın hastalık ile mücadele eder. Bu ölümcül hastalığın pençesindeyken bile çocukluğunda baş koyduğu ressam olma hayalinin peşinden gider. Şanssız bir ve kısa bir yaşam sürdürmüş olsa da sanatını besleyebileceği yeni insanlar tanımış, farklı kültürlerin bakış açılarını öğrenmiş ve onlardan öğrendiklerini hem resimlerinde hem heykellerinde somutlaştırmıştır. Felsefe ve sanat ile ilgili bir ailenin içinde doğup büyümüştür. Annesi ve babası onun eğitimine özellikle önem verir. 14 yaşında tüberküloz teşhisi konur. Lise çağlarında yakalandığı hastalık ile eğitimini yarıda bırakır. 1901’de konulan tüberküloz tanısı ile güney İtalya’ya gidip Roma, Floransa ve Venedik’te bulunan müzeleri gezince klasik İtalyan resimlerine ve heykel sanatına ilişkin ilgisi artar. 1906’da Paris’e gittiği sıralarda ressamlarla arkadaşlıklar kurar.  Paris yıllarında Picasso, Utrillo, Soutine ve Jean Cocteau isimleriyle siyah beyaz fotoğraflarda yer alır. Hastalığı izin verdiğince kendini geliştirir, birçok sanat eserine imza atar fakat ne yazık ki çalışmaları hayattayken hak ettiği değeri görmez. Genç bir yaşta henüz 35 yaşındayken, 1920 yılında hayata gözlerini yumar.

ModiglianiAmadeo The Cellist 1909

Modigliani’nin Düşünce Dünyası ve Sanatı

‘Bir senin gözlerin var zaten daha yok

Ya bu başını alıp gidiş boynundaki

Modigliani oğlu modigliani.’

Cemal Süreya

Yukarıdaki dizeler Türk şair Cemal Süreya’nın kaleminden dökülmüştür. Aslan Heykelleri şiirinin ikinci kıtasından olan bu dizeler, Modigliani’nin ne denli etkili bir ressam olduğunu gösterir. Modigliani’ye yazılan bir diğer şiir ise şair sevgilisi Anna Akhmatova tarafından yazılmıştır. Aşağıda görülen şiir ona aittir.

Her şey senin için: Gün boyunca dualarım,
Uyuşturan ateşi uykusuz gecelerin;
Şiirlerimin beyaz sürüsü,
Ve mavi yangını gözlerimin..
Hiç kimse daha yakın olmadı bana,
Hiç kimse böylesine üzmedi beni,
Acıya salıp gidenler bile,
Okşayıp bırakanlar bile hatta.

Ekspresyonizm akımına yakınlık gösterir çalışmaları. Ekspresyonizm akımını benimseyen sanatçıların amacı insanın duygu ve düşünce dünyasını aktarmaktır. Parlak renkler kullanırlar, resimleri çarpıcıdır ve genelinde güçlü bir kompozisyon kullanımı vardır. Örnek olarak Edvard Munch‘ın Çığlık tablosu gösterilebilir. Güçlü renkler ve dışa vurulmaya çalışılan bir çığlık vardır tablonun içinde.

Peki Modigliani’nin amacı, ekspresyonistler gibi insan duygularını portrelerinde hissettirmekse neden gözleri boş bırakıyor? Nedir bu yarım bırakılmış gibi duran gözlerin ardındakiler? İnsanların duyguları ve düşünceleri bazen kelimelere dökülemez, gözler konuşur. Kendi üslubu ile gözleri siyah veya mavi renkte boşluk şeklinde çizerek karşıdaki kişide portrelerindeki duyguları aktarmaktır. Resimlerine bakanı insanın ruh bahçelerinde gezintiye davet eder Modigliani. Onları anlamaya çağırır. Aslında gözbebeklerini çizmeyerek, rengine boyamayarak ve irisi boş bırakarak boşlukların yerinin duygularla doldurulmasını ister. Görülmeyeni sezdirmek ister aslında.

Modigliani Amadeo Jacques and Berthe 1919

1902 yılında Floransa’da gezdiği galerilerden birindeki Rönesans akımına kapılmış tablolardan etkilenmiştir. Sanat tarihçilerine göre hayatının kalan son birkaç yılında çizdiği resimlerimde yeniden Rönesans esintileri görülür. O dönemin sanatçılarından özellikle etkilendiği isim Etkilendiği isim İlkbahar, Müneccim Kralların Tapınması ve Venüs’ün Doğuşu tablolarının sahibi Sandro Boticelli‘dir. Tıpkı onun resimlerindeki kadın figürleri gibi detaysız, saf, beyaz tenli çizer resimlerindeki figürleri.

Modigliani Amadeo Portrait of Alice

Sanat dallarının birbiriyle etkileşimi kaçınılmazdır çünkü heykelin resimle; resmin edebiyatla; edebiyatın müzikle ilişkisi vardır. Modigliani, hem büyüdüğü çevre hem de aldığı eğitim felsefe ve edebiyat dallarıyla da içi içe olur. Haliyle Nietzche‘den, Baudelaire, Carducci, Comte de Lautreamont gibi düşünürlerden etkilenir. Bu iç içe olma hali onun hem radikal düşünme yetisini kuvvetlendirmiş hem de sanatını etkilemiştir.

Modigliani Amadeo Portrait of Maude Abrantes1907

Jacob Epstein ve Constantin Brancui’nin esintileri görülür heykellerinde. Her ne kadar ondan etkilenmiş olsa da yine kendi üslubu ile yapar heykelleri. Malzemeler daha yumuşaktır ve Afrika maskeleri gibi keskin hatlarla çizilmiştir. Resim sanatının yanında heykele de merak salar. The Head kireçtaşından yaptığı heykelinde Brancui’den esinlenir Afrika sanatı izleri görülür. Toronto’s Latner Art Collection’daki Head adlı heykeli sergilenir. 1909 ve 1911 yılları arasında heykel yapımına yönelir. 1912 yılında sergilediği heykelleri ilgi görse de yeniden resme yönelmiştir.

‘Beni yalnız insan ilgilendiriyor çünkü insanın yüzü doğadaki en ulvi şey.’

Amadeo Modigliani

Dikkat edildiğinde genelde insanları ince bir yüz buna ek olarak simsiyah veya masmavi boş gözler, kalın eller, ince boyunlu şekilde resmeder portelerinde. Yani normal bir insan anatomisinde olması gereken ölçüleri ve oranları değiştirir kendince. Modigliani avant-garde üyelerinden olmasına karşın fırçasını ömrü boyunca özgün bir şekilde hareket ettirir. Çizgilerinde tereddüt etmeyen ve hatasız çalışabilme yeteneğine sahip bir ressamdır.

Modigliani Amadeo Jeanne Hebuterne 1917

Portrelerinde arkadaşlarını, sevgililerini ve ünlü sanatçıları kullanmayı tercih etmiştir. Portrelerinde yüzleri yer almış Chaim Soutine, Moise Kisling, Pablo Picasso, Diego Rivera, Marie “Marevna” Vorobyev-Stebeslka, Juan Gris, Max Jacob, Blaise Cendrars, and Jean Cocteau isimleri sayılabilir. Bir zamanlar komşusu, başlangıçta dostu sonrasında ise ezeli düşmanı olan Picasso’nun iki portresini çizmiştir zamanında. Aralarındaki anlaşmazlığın, bozuşmanın sebebi sanat kariyerleri boyunca bitmeyen rekabetleridir. Böylesi bir düşmanlık olsa da genç yaşında vefat eden Modigliani’nin arkasından Picasso: ‘O bir tanrıydı.’ diyerek hayranlığını belli etmiştir. Dostlukları bozulmadan önce Picasso’nun tarzından da etkilenmiştir, onun Kübik çalışmalarındaki insan yüzleri tıpkı Afrika yerlilerinin maskelerine benzer. Ayrıca Primitivizim yani ilkellik denilen akıma kapılan bir diğer isim de Picasso’dur. Aşağıdaki resim Modigliani’nin Picasso portresidir.

Modigliani Amadeo Portrait of Picasso 1915

Bir diğer Picasso portresi:

Modigliani Amadeo Portrait of Picasso 1915

Arkadaşı aynı zamanda ünlü bir ressam olan Diego Rivera’nın portresi:

Modigliani Amadeo Portrait of Diego Rivera

Portre çizimlerinin yanında birçok nü çizimi olmuştur. Nü çizimleri arasında birini 1917 diğerini 1918 yılında yaptığı Kırmızı Nü ve Oturan Nü en ünlüleri olarak örnek gösterilebilir. Hatta ilk kişisel sergisi olan Berthe Weill Gallerisi’nde fazla miktarda nü çizim barındırdığı gerekçesiyle polisler tarafından yasaklanmıştır ve sergi kapatılmıştır. Modigliani, hayatı boyunca yalnızca 3 adet manzara çizimi yapmıştır fakat odağını porte ve nü çizimleri yönüne çevrilmiş tutmaya devam eder.

Modigliani Amadeo Landscape Southern France 1919

Erken yıllarda yaptığı bir diğer manzara çizimi.

Modigliani Amadeo The Tuscan Road 1899

Büyük Aşkı: Jeanne Hebuterne

Ruhunu görebildiğimde gözlerini de çizeceğim.

                                                                        Amadeo Modigliani

Modigliani’nin aşk hayatı da kendi hayatı gibi karmakarışık olmuştur. Portrelerini süsleyen güzeller güzeli büyük aşkı Jeanne Hebuterne‘den önce de iki tutkulu aşkın içinde yüzmüştür. Bunlardan ilki İngiliz yazar Beatrice Hasting’tir. İkincisi ise Ukraynalı Şair Anna Amaldova’dır. İkisinin de çok sayıda portesini ve nü çalışmalarını yapar birliktelikleri süresince. Jeanne Hebuterne de bir ressamdır. Hatta o da Modigliani’nin portesini çizmiştir.  Jeanne onun aynı zamanda öğrencisidir, Colarossi Sanat Akademisi’nde tanışırlar ve kısa süre içerisinde aralarındaki kıvılcım büyür.

İlginç bir bilgidir ki çalışmalarında Jeanne’nin nü tabloları yer almaz. Son aşkı Jeanne’nin 20’den fazla portresini çizmiştir. Modigliani’nin geri kalan hayatında ona büyük ilham kaynağı olmuştur.

Modigliani Amadeo Portrait of Jeanne Hebuterne 1919

Jeanne’nin o ünlü portresi şimdi Metropolitan Sanat Müzesinde sergileniyor.

Modigliani Amadeo Portrait of Jeanne Hebuterne 1918

Aralarındaki bağ ve sevgi öyle büyüktür ki Jeanne, Modigliani’nin ölümüne dayanamaz ve kendini evlerinin penceresinden bırakarak intihar eder.

Bu bilgilere ek olarak dha fazlasını öğrenmek isterseniz 2004 yılında vizyona giren ve ressamın hayatını konu alan Modigliani adlı filmi izleyebilirsiniz.

Kaynaklar:

https://arthive.com/amedeomodigliani/works/2307~Portrait_Of_Jeanne_Hebuterne 4 Ağustos 2022.

https://www.wikiart.org/en/amedeo-modigliani/landscape-southern-france-1919

https://artincontext.org/amedeo-modigliani/ 7 Ağustos 2022.

https://www.wikiart.org/en/amedeo-modigliani/portrait-of-picasso-1915-1

12 Amedeo Modigliani Most Famous Paintings – Iconic Artworks! – ATX Fine Arts 7 Ağustos 2022.

https://www.istanbulsanatevi.com/ekoller/ekspresyonizm/amedeo-modigliani-sapka-ve-kolyesi-ile-jeanne-hebuterne/  7 Ağustos 2022.

http://www.leblebitozu.com/uzun-boyunlu-kadin-figurleriyle-amedeo-modiglianinin-21-tablosu/ 7 Ağustos 2022.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Türk Mitolojisinde Kartal Figürü

Kartal, Türk mitolojisinde önemli bir yere sahip hayvan figürüdür. Destanlara ve efsanelere konuk olarak hükümdarlık alametine dönüşmüştür.

Geyik: Türk Mitolojisinin Derinliklerindeki Ruhsal Rehber

Türk mitolojisinde geyik, doğa ile insan arasındaki ilişkiyi simgeler. Ruhsal yolculuk, rehberlik ve dönüşüm figürü olarak geçmişten günümüze derin bir anlam taşır.

Alıntının Hikâyesi: Livaneli’den Aşk, Travma ve Unutabilmek Üzerine

“Aşk, bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir.”

Müziğin Kalbinin Attığı O Yer: Royal Albert Hall

1871'de açılan Royal Albert Hall yıllar boyunca birçok sanat etkinliğine tanıklık etmiştir.

İngiliz İç Savaşı: Sebepleri ve Sonuçları

17. yüzyılda İngiltere'de yaşanan iç savaş, kısa bir süreliğine de olsa Cromwell liderliğinde askeri bir yönetimi meydana getirdi.

Anadolu Turnesi: Psikedelik Bir Yolculuğun Sosyolojik Yansımaları

Alternatif rock grubu Venus Music Peace Band'in Anadolu Turnesine dair bir belgesel incelemesi.

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.