1984 yılında Peter Shaffer tarafından yazılan ve yönetmen koltuğunda Milos Forman’ın oturduğu Amadeus filmi, biyografi tarzına sahip fakat oldukça dramatik bir çatı oluşturularak kurgusu özenle hazırlanmış bir film olarak karşımıza çıkıyor. Oyuncu kadrosunda; Tom Hulce, F. Murray Abraham, Elizabeth Berridge gibi isimlerin yer aldığı film; Oscar’dan Best Picture’ kategorisi dahil olmak üzere 8 ödülle dönerek çok büyük bir hayran kitlesine ulaşan bir başyapıt diyebiliriz.
Mozart Kimdir?
18. yüzyıl klasik müziğinin en tanınmış bestecilerinden biri olan Wolfgang Amadeus Mozart 1756 yılında Salzburg’da doğmuştur. Kısa yaşamına 600’den fazla eser sığdıran ünlü besteci, 1730 ile 1820 yılları arasında Avrupa’ya egemen olan Klasik dönemin en etkili müzisyenleri arasında yer almaktadır.
Birazdan sözünü edeceğimiz Amadeus filmi; Mozart’ın nasıl klasik olmayan bir klasik besteciye dönüştüğünü, dönemin yasaklarına nasıl karşı çıktığını, ünlü besteci Antonio Salieri ile arasında neler geçtiğini anlatması açısından Mozart hakkında oldukça önemli bir kaynak olarak gösterilebilir. Ancak şunu da belirtmeden geçmemeliyiz ki: Mozart hakkındaki birçok kaynağı daha önce okuyan kişiler bu filme bazı itirazlarda bulunmuş, tarihsel uyuşmazlıklara dikkat çekerek Amadeus ve Salieri arasındaki rekabetin abartıya kaçılarak anlatıldığının oldukça aşikâr olduğunu vurgulamıştır.
Viyana’da geçen filmin konusuna gelecek olursak; son derece dindar olan, çocukluğundan beri babası karşı çıkmasına rağmen büyük bir besteci olmayı hayal eden Antonio Salieri (F. Murray Abraham), babasının ölümüyle birlikte hayaline yani tanrının ona hediyesi olduğunu düşündüğü ‘üne’ kavuşur. Avusturya İmparatoru II. Joseph’in saray bestecisi olmayı başaran Salieri’nin hesaba katmadığı bir şey vardır; küçüklüğünden beri ailesi tarafından desteklenerek büyütülen ve çok büyük başarılara imza atan Wolfgand Amadeus Mozart’ın (Tom Hulse) hayatına girmesi.
Adeta hayatını kâbusa çeviren bu hadiseyle birlikte artık Salieri’nin en büyük amacı Amadeus’un başarısızlığını sağlamak olur. Aykırı kişiliği, umursamaz gülüşü ve herkesten farklı peruklarıyla sarayın birçok kuralına karşı çıkmayı hedefleyen Amadeus, karşı konulamaz yeteneğiyle her zaman ön plana çıkmayı başarır. Birbirine hiç benzemeyen bu iki yetenekten Saliere’e göre üne kavuşmanın yolu, yasaklar kurup dünyevi zevklerden uzaklaşmak olurken, Amadeus’a göre ise hayat zevk ve eğlenceden ibarettir. Saliere, Amadeus ölüm döşeğindeyken çalışmasını çalmak için çok büyük bir çaba gösterir. Bu çaba hırsının ne kadar ileriye gidebileceğini gösteren en büyük işaret olurken, sırf Amadeus isminin önüne geçip daha fazla anılmak uğruna Amadeus öldükten sonra onun katili olarak kendisini öne çıkartmaya bile çalışır.
Oldukça kıskanç bir profil çizen Salieri’nin gerek Amadeus’u dinlerken ona yönelttiği bakışları gerekse sürekli onu kötülemeye çalıştığı sahnelerle Forman, insanoğlunun hırsı uğruna aklını kaybedebilecek derecede gözünün dönebileceğini seyircilere başarılı bir şekilde yansıtmış diyebiliriz.
Bu durumun en iyi gösterildiği sahnelerden biri ise Salieri’in Amadeus’un gelişine özel hazırladığı marşın Amadeus’un ellerinde bambaşka bir hale bürünmesiyle birlikte Salieri’nin yaşadığı yıkımı gördüğümüz sahne.
Doğru Bildiğimiz Yaşamlar, Gerçekten Doğru mu?
Amadeus izleyenlere yaramaz bir çocuk profili sunarken, Salieri ise her zaman kurallar çerçevesine göre hareket eden oldukça dindar bir karakter olarak karşımıza çıkar. Bu durum seyircilerin de zaman zaman kendisini sorgulamaya iter. ‘Doğru yaşam’ olarak tanımlayacağımız kavram eğlence ve zevk uğruna yasakların görmezden gelindiği bir dünya mıdır yoksa kurallar çerçevesinde yaşadığımız bir yaşam mıdır?
İzlerken sık sık sorgulanan bu sorunun net bir cevabı olmamakla birlikte; Amadeus’un yadsınamaz başarısı nedeniyle seyirci Amadeus’u haklı bulduğu bir yüzleşmeyle de karşılaşır. Bu yüzleşme filmin sonuna kadar devam eder. Burada yanılgıya düşülmemesi gereken bir diğer konu ise herkesin Wolfgand Amadeus Mozart olamayacağı. Yıllarca çok çalışıp başarılı bir bestekar olmayı başaran Salieri’in karşısında tek seferde düzeltme yapmadan birçok beste yazan ve büyük bir hayran kitlesine ulaşan Amadeus sayesinde birçok insan çok da fazla çaba sarf etmeden başarıya ulaşacağı yanılgısına düşebilir. Fakat yüzyıllardır konunun uzmanlarının da belirttiği gibi Mozart’ın yeteneği ‘tanrı vergisi’ olarak tanımlanacak kadar büyük bir yetenek.
Filmde, Amadeus’un eşi Constanze Mozart(Elizabeth Berridge) eğlenceli ve uçarı bir karakter olarak karşımıza çıkarken her zaman eşini destekleyen bir profil çizer. Hatta eşi Amadeus’un öğrenci alımı yapabilmesi için Salieri’in ahlaksız teklifine dahi sıcak bakar ancak daha sonra çok pişman olur.
Amadeus’un kadınlara karşı zaafiyetinin varlığı şüphe götürmez bir gerçek diyebiliriz. Bu gerçeğin farkında olan Salieri de bu durumdan faydalanarak onun hakkında türlü dedikodular çıkartarak başarısına gölge düşürmeye çalışır. Saliere aslında başarılı bir besteci olmasına rağmen, Amadeus’u nereden vuracağını şaşırmış bir vaziyette hamlelerde bulunur.
Amadeus’un hakkında türlü dedikodular döndüğü için kimse çocuklarına ondan özel ders almak istemez. Amadeus ve ailesi maddi olarak zor günler geçirir.
Sonun Başlangıcı
Maddi olarak zor günler başladıktan sonra Amadeus’un kapısına maskeli biri gelir ve bir ‘Ölüm Ayini’ isteğinde bulunur.
Amadeus’un sonu bu istekle birlikte hazırlanır, sürekli bu eser üzerinde çalışırken maddi zorluklar nedeniyle de bunalımlara sürüklenerek sürekli alkol tüketmeye başlar.
Bir opera sahnesi sırasında fenalaşarak bayılan Amadeus’a Salieri yardımcı olarak evine götürür. Fakat Salieri’nin tek amacı Amadeus’un bütün sınırlarını zorlayarak bahsi geçen eseri tamamlamasını sağlamaktır. Amadeus’un sağlığını hiç önemsemeden sabaha karşı eseri tamamlatmak için onu zorlayan Salieri’nin bütün hayalleri Amadeus’un eşinin eve gelmesiyle birlikte son bulur. Salieri’nin amacı gerçekten eseri öğrenip kendi bestelemiş gibi sunmak mıydı ya da bu yaptığı Amadeus’un hayatını sona erdirmek için yapılan son bir hamle miydi bu konu hala tartışılmaktadır.
Trajik bir şekilde hayatı sona eren Amadeus, başarısının egosuna yenik düşerek kendi kendinin sonunu mu hazırladı yoksa Salieri mi onun sonunu getirmek için son darbeyi vurdu orasını kesin olarak bilemiyoruz.
Yazımızı sonlandırırken emin olduğumuz tek bir konu var; Wolfgang Amadeus Mozart, yüzyıllar geçse de unutulmayacak bir bestekar olarak bilinecek.
“Bağışlayın Majesteleri. Ben kaba biriyim ama sizi temin ederim müziğim öyle değil.”
KAYNAKÇA:
“Mozart Kimdir”. Musiconline. Web. 13.10.2018.
“Classic Review: Amadeus (1984)”.keithlovesmovies. Web. 14.03.2019.
“Efsanevi Besteci Mozart Hakkında 8 Gerçek”. sanatperver. Web. 30.03.2022.