Annie Ernaux Eserlerinde Kadınlara Yönelik Baskının İşlenişi

Editör:
Sibel Sancaklı, Guşef Alhas
spot_img

Fransız yazar Annie Ernaux, İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi tarafından “kişisel hafızanın köklerini, yabancılaşmalarını ve kolektif kısıtlamalarını ortaya çıkarmadaki cesareti ve klinik duyarlılığı” nedeniyle 2022 Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü. Annie Ernaux, eserlerinde genellikle kişisel deneyimlerinden yola çıkarak toplumsal sınıf, cinsiyet, kadın olma deneyimi, kolektif hafıza, ölüm ve yas temalarını işler. Otobiyografik özellikler taşıyan eserleri ile toplumu analiz eder ve özellikle kadınların yaşadığı baskıları, sınıf farklılıklarını, kürtaj gibi konuları ele alır. Bu konuları ele alırken ise kendi deneyimlerinden yola çıkarak topluma ve sorunlarına nesnel bir şekilde yaklaşır ve oldukça sade, gündelik bir dille okuyucuyu etkiler.

Annie Ernaux eserlerinde kadınlara yönelik baskının işlenişini ele aldık.

Kadın Bedeni Üzerine Baskılar

esitlikadaletkadınorg

“Kürtajın yanlış olduğu için mi yasak, yoksa yasak olduğu için mi yanlış olduğunu belirlemek imkansızdı.” (Olay, s. 32)

Annie Ernaux, eserlerinde kendi yaşam deneyimlerinden yola çıkarak kadınların hayatındaki baskıları dile getirir. Özellikle 1950-1960’lar Fransa’sının toplumsal normları etrafında kadının baskılanması eserlerinde önemli bir temadır. Örneğin, “Olay” isimli eserinde kürtaj yasağı önemli bir konudur. Kürtaj, hem yasada hem de toplum kurallarında yapılmaması gereken bir eylem olarak görüldüğü için bu durum istenmeyen hamilelik yaşayan birçok kadını hem psikolojik hem fiziksel sağlık açısından hem de gelecek açısından oldukça zor bir duruma sokar zira eserde de geçtiği üzere kürtajın yasak olması sebebi ile birçok doktor bu istenmeyen hamileliği sonlandırmaz ve kadınlar maalesef ki steril olmayan ortamlarda, sağlıklarını tehlikeye atarak bu hamileliği sonlandırmayı denerler. Kadınların kendi bedenleri hakkında söz sahibi olmasına hem toplum hem devlet izin vermez. Kutsal kabul edilen annelik için kadınlar doğuma itilir ve buna yine de bir çözüm bulmak isteyen kadınlar ise yaşamlarını tehlikeye atar. Bu nedenle de kadınlar tek başlarına yürütmek zorunda oldukları bir mücadele verirler.

Kendini Yazmak, Canavara Dönüşmek, Zamanı Okumak - Manifold
manifold.press

Genç Adam adlı eserinde ise yine kendi hayatından bir kesiti okuyucuya sunar. Genç bir adam ile olan ilişkisini ve bu ilişkinin beraberinde getirdiği özgürlük hissini, toplumsal değerler ile yüzleşmesine de değinerek ele alır. Cinsellik, kadın, toplumsal normlar gibi temalara sahip olan bu eser, özellikle kişinin kendi kadınlığı ve cinselliği üzerinde durur. Yazarın öndeki eserlerinde de olduğu gibi, kadın cinselliğine dair toplumun beklentilerine karşı çıkma çabasını içerir.

Kızın Hikâyesi‘nde ise, ergenlikten yetişkinliğe geçiş sürecini ve cinselliğini keşfederken yaşadığı toplumsal baskıları konu edinir. Fransa’nın kırsal bölgesinde yetişen bir kız olan Ernaux, genç bir kız olarak karşılaştığı ve mücadele ettiği sosyal normları anlatırken alışık olduğumuz dil üslubunu kullanmaya devam eder. Ernaux için cinsellik, özgürlüğün ve kendini ifade etmenin bir yolu olduğu kadar, toplumsal baskı ve utanç duygusu ile de ilişkilidir. Eserde, cinselliğin kadınlar için nasıl bir tabu olarak görüldüğü ve genç bir kız olarak bu tabularla yüzleşmenin ne kadar zor olduğu anlatılır.

Sınıfsal ve Toplumsal Eşitsizliklerin Etkisi

newyorkercom

“Para, mal ve devlet, ırk ayrımının üç temel direği.” (Bir Kadın, s. 14)

Annie Ernaux, kadınların yaşadığı eşitsizlikleri ve baskıları sınıf kavramıyla da ilişkilendirir. Alt sınıftan gelen kadınların, toplumsal sınıf farkından dolayı daha fazla baskı altına alındığını belirtir. Örneğin “Bir Kadın” adlı eserinde iki yıl boyunca hastanede kalan Alzeimer hastası annesinin ölümüyle birlikte yazar, annesinin cenazesinden sonra duyduğu acı ve üzüntüyü okuyucuya aktarır. Kadın olmakla birlikte gelen baskıyı, zorluğu bilen yazar bu eserinde annesinin bir kadın olarak bu dünyada edindiği yere değinmektedir. Bu eserde annesinin ancak on iki yaşına kadar devlet okulunda okuduğunu, daha sonrasında fabrikada çalışması için ailesinin onu okuldan aldığını belirtir. -Belki bu nedenledir ki annesi, yazarımızın iyi bir eğitime sahip olmasına büyük önem ve özen göstermiştir.- İyi bir eğitim alamayan annesi alındığı fabrikada çalışması ile kendisini daha modern hisseder zira diğer kızlar gibi çiftlikte çalışmamaktadır. Buradan da sınıflar arasındaki saygınlık değerine ulaşabiliriz. Annesi sıradan bir çiftçi gibi tarlada çalışmak yerine modern bir kadın olarak fabrikada çalışmaktadır. Evliliği ile de çalışma hayatına devam eden annesi maalesef ki kızına yeterince zaman ayıramaz ve bu da anne kız ilişkisinde bir mesafe oluşmasını sağlar. Sürekli olarak çalışmak durumunda olan annesi, kendisi gibi olmamasını istediği kızının toplum tarafından saygı duyulan bir kadın olması için bütün fedakarlıkları yapmaya hazırdır.

Babamın Yeri‘nde ise siyasal, kültürel, sosyolojik ve ekonomik durumlara değinen Ernaux, neden annesine, babasına, bulunduğu sınıfa ve topluma öfkeli olduğunu çözmeye çalışır. İçinden çıktığı sınıfı, toplumu küçümseyen karakterimiz, zaman içinde sosyal sınıflar arasında eşitsizliğin farkına varır ve bununla birlikte parçalanmış benliğini yeniden bütünleştirir. Ernaux, babasının hayatını kronolojik şekilde anlatırken aynı zamanda babası ile olan ilişkisine de değinir. Genel olarak babasını küçümseyen bir tavır sergilemesine rağmen, kendi varlığını ona borçlu olduğunun da farkındadır. Bu farkındalığın beraberinde getirdiği duyumsayışların karmaşıklığı içinde, içinde bulunduğu açmazların hem öznesi
hem tanığı olur. Yazarın bir kadın olarak, babasıyla, içinde çıktığı taşra-işçi-esnaf sınıfı aşamalarından geçerek ulaştığı sınıf ile olan mücadelesini oldukça yalın ve akıcı bir dille anlatan Ernaux, burjuvazi tarafından diğer sınıfları hor gören ataerkil tavrı ve kadını da küçümseyen eril tahakkümü vurgular.

Kadınların Toplumsal Rolleri ve Annelik Üzerine

prospectmagazineco

Annie Ernaux, eserlerinde kadınların toplumdaki yerini ve anne olmanın getirdiği baskıları güçlü bir şekilde ele alır. Örneğin, “Seneler” adlı eserinde kadınların annelik rolü altında nasıl baskılandığını ve birey olmak süreçlerinin bu görev tarafından nasıl kısıtlandığını anlatır. Ernaux, anneliğin kadınlar için hem sevgi dolu bir deneyim hem de özgürlüklerinin önünde bir engel olabileceğini ifade eder. Toplum tarafından kadın, anne olduktan sonra çocuk ile sorumlu olmaya yükümlüdür ve ev içi çalışma ile birlikte bu durum oldukça yorucu olur. Bununla birlikte bir anne çocuğunun ihtiyaçları ve ev içi iş dışında kendine çok kısıtlı bir zaman ayırmak durumunda kalır. İşte bu bireyin mentalini, psikolojisini etkileyen bir durumdur ki oldukça önemlidir. Kişi kendine zaman ayırmalı, varoluşunu gerçekleştirmelidir.

Boş Dolaplar” adlı bir başka eserinde yazar olaya Denise Lesur‘un kürtaj deneyimi ile başlar. Eser boyunca Denise Lesur karakteri üzerinden kadınların, erkek egemen toplumda yaşadığı baskıyı ve toplumun standartlarına değinir. Ernaux’nun kişisel deneyimlerine dayanarak yazdığı bu eser Denise Lesur‘un bireysel kimlik arayışını diğer yandan da toplumun onu baskılama sürecini anlatır. Yazının başında bahsettiğim sebeplerden Denise, üniversite döneminde merdiven altı bir yerde kaçak kürtaj olur. Bu aslında oldukça önemli bir tema çünkü yasaklanmış bir kürtaj, kadının hem bedenini hem psikolojisini hem de geleceğini etkileyebilecek bir durum. Toplumun ve devletin isteğine uymayarak kürtaj yaptıran Denise, kendi bedeni hakkında kendisi karar verir ve hayatını şekillendirir. Bu eserden ise daha önceki eserleri ile benzer bir tema işleyen Annie Ernaux, kadının kendi bedeni üzerinde karar verme özgürlüğüne değinerek toplumun uygun gördüğü değerleri okuyucuya sorgulatmaya başlar.

Yalın Tutku adlı eserinde ise, diğer eserlerinde de olduğu gibi, Ernaux yine kendi kişisel deneyimlerinden yola çıkarak bir hikâye anlatır. Ana karakterimiz yasal bir aşkın nasıl bir sanrı ve tutkuya dönüştüğü yönünde güzel bir örnek olabilir. Bu çeşit bir deneyimin her an, herkesi, her yerde bulabileceği gerçeğini oldukça yalın bir dille anlatan Ernaux, geçmişindeki ve şimdiki toplumsal değerleri süzgeçten geçirerek değerlendirir. Kadının toplumsal değerlerine değindiği bu eserde, topluma ve onun değerlerine boyun eğen bir kadından nasıl özgür kadın kimliğine geçişi anlatarak geleneksel ataerkil kadın algısını ters yüz eder.


Kaynakça

Tilbe, Ali. (PDF) Annie Ernaux’Nun Yalın Tutku Romanında Kadınlık Durumu, web. Accessed 28 Sept. 2024.

Doğu, Çiçek. Annie Ernaux’nun Les Annees’Si – DergiPark, web. Accessed 28 Sept. 2024.

Dalak, Tülinay. “Farkındalığa Giden Yolda Annie Ernaux’nun Babamın Yeri Adlı Romanında Ruhsal Devinimler.” RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, Yakup YILMAZ, 21 Dec. 2023, web.

Öz, Esma Sönmez. “Annie Ernaux’nun Yapitlarinda Toplumsal Ci̇nsi̇yet.” HUMANITAS – Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 4 Jan. 2016, web.

Görmüş, Eylül. “Genç Adam – Annie Ernaux.” 4 Apr. 2024, web.

“Annie Ernaux, Kızın Hikâyesi.” K24, web. Accessed 28 Sept. 2024.

Öne Çıkan Görsel Linki

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Alıntının Hikâyesi: Livaneli’den Aşk, Travma ve Unutabilmek Üzerine

“Aşk, bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir.”

Müziğin Kalbinin Attığı O Yer: Royal Albert Hall

1871'de açılan Royal Albert Hall yıllar boyunca birçok sanat etkinliğine tanıklık etmiştir.

İngiliz İç Savaşı: Sebepleri ve Sonuçları

17. yüzyılda İngiltere'de yaşanan iç savaş, kısa bir süreliğine de olsa Cromwell liderliğinde askeri bir yönetimi meydana getirdi.

Anadolu Turnesi: Psikedelik Bir Yolculuğun Sosyolojik Yansımaları

Alternatif rock grubu Venus Music Peace Band'in Anadolu Turnesine dair bir belgesel incelemesi.

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.