Klasik Batı müziğinin en eski ve telli müzik aletlerinden olan arp, müzik sanatı tarihinin de en eski çalgılarından biridir. Yüzyıllar boyunca birçok medeniyette bu çalgı kullanılarak insanoğlunu büyülemiş, tarihi efsanelerde yerini almış ve zamanla geliştirilmiştir. arp; her teli üç ayrı ses çıkarabilen, 47 telli, yedi pedallı bir çalgı aleti olup çağdaş orkestra çalgıları arasında telleri yalnızca parmakla çekilerek çalınan tek çalgıdır.
Tarihi Gelişimi

Bilimsel ve tarihi araştırmalara göre bu çalgının kökeni ilkel çağlara kadar inmektedir. Yine ilk telli çalgıların ok yayından çıkan sesten ilham alınarak meydana geldiği, avcıların yayına bir ip daha ekleyerek iki farklı yükseklikte müzikal sesi ortaya çıktığı düşünülmektedir. Böylece insanlığın büyük bir buluşu olan ilk telli çalgının temellerini ortaya çıkmış olup bu konuda hakkında D. Rokal Levitski şu açıklamayı yapmıştır:
”…Elde olan bilgiler bizi şöyle düşünmeye sevk ediyor ki, ilkel insan gerilerek çekilen av yayıyla ok atarken duyduğu sesin etkisi ile kendinde müziğe yönelme duygusu hissetmiştir. İşte bu devri, arp çalgısının meydana gelişinin başlangıcı olarak kabul edebiliriz..”
İlkel kabile inanışlarına göre canlı her varlık, kendisine ait gizli bir ses ve şarkıya sahiptir. Bu kabilelerdeki sihirbaz ve doktorların, hastalanan canlıların bedenindeki kötü ruhun ses ve şarkısını bularak telli müzik aletleri ile tedavi ettikleri rivayetler arasındadır.
Yine ilkel devirlerde farklı şekilleri mevcut olan telli çalgılardan arpa benzer olanlarının belli ayırıcı özellikleri bulunuyordu. Bu özellik; yayların iki ağaç üzerinde değil, iki ağaç parçası arasında ki boşluğa gerilmesiydi. Bu tellerin arasında ve karşısında kalan boşluklar sesin tüm tınısını değiştirerek yayılmasını sağlıyordu.
Mezepotamya – Mısır Dönemi

Eski müzik araştırmacılarının çoğunun görüş birliği arpın ilk çıkış yerinin Mısır olduğudur. M.Ö 6000’li yıllara dayanan ve fazlaca değerli görülen arp, hiyerogliflerde ”güzelliğin” anlamını temsil etmiş ve resimlerde Mısır tanrılarının elinde yer alarak ”Müzik aletlerinin şahı-şehzadesi” isimleri ile anılmıştır. M.Ö 2000’li yıllarda ise Asya’dan açık tınılı ve temiz akortlu, köşeli arpler getirilmiştir.
İskoçyalı kaşif James Bruce tarafından 1768 yılında bulunan Thebes Krallar Vadisi’ndeki III.Ramses mezarı duvar resimlerinde bulunan arpler, Batının keşfettiği ilk otantik arpler olma özelliğindedir.
M.Ö 4000’li yıllardan itibaren arp benzeri telli çalgılar Mısır, İran, Asur, Yunanistan, Orta Asya ve Kafkas ülkelerine hızlıca yayılmıştır. Mezopotamya M.Ö 4000 yıllarından başlayarak farklı medeniyetlerin beşiği olmuştur. Sümerlere ait Bisay mabedinde bulunan arpa benzer aletin yaşı 5 bin yıldan daha fazladır.
Arp yayıldığı her bir bölgede çeşitli adlar almıştır. Örneğin, Asya bölgesi Birma’da kullanılan arp ismi ”Saunk” idi. Hindistada ”Vinaî”, Uzak Doğu ve Türkistan’da ise ”ceng-çeng” adları ile anılırdı.
Çeng

Çeng özellikle Türk ve Orta Asya halklarının müzik tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Türklerin Selçuklular döneminde hastaları tedavi için kullandığı çalgılar arasında yer almıştır. Sovyet araştırmacılarının Altay vadilerinde bulduğu çeng buna en güzel örneklerdendir. Yine Azerbaycan bölgesi Berde şehrinde de çeng çalan kadın tasvirli bir çömlek bulunmuştur.
Orta Çağ minyatürlerinde tasvir edilen musiki meclislerinin çoğunda çeng aletinin tasviri verilmiştir. Bu dönemlerde tahminen 18-24 telli olan ve tel yerine ipek teller çekilen çenglerin icrası başka usulleri doğurmuştur. Mızrap, telek ve sonraları ise parmakla çalınmıştır. Üzeri bazen altın, gümüş, sedef ve diğer kıymetli madenlerle süslenen zarif sesli çengler; ileri gelenlerin meclislerinde çalınmıştır. Çenklere şiirlerinde yer veren önemli isimler arasında Fuzuli, Gevheri, ve Nizami yer almakta olup Gevheri’nin şiir örneği şu şekildedir:
“Ceng alıp eline o dilber peri,
Söyledi çektiği eziyetleri.
Yayıldı ceng sesi, düştü her yana,
Nale aşıkları etti divane..”
Eski Yunan ve Roma Dönemi

Yunan mitolojisinde Apollon arp mucidi kabul edilmekteydi. Yunanistan’da pentis, trikanon ve sambuk gibi birçok müzik aleti yer almakta ve yine birçok çalgı Yunanistan’a Anadolu’dan getirilmişti. Romalılar ise yeni çalgılar icat etmeyi tercih etmeyip Yunan ve Mısır çalgılarını benimsemiştir.
Lir

Bu dönemde geliştirilen ilk çalgılardan biri de lir çalgısıydı. Yunanlar ve Romalılar çok yaygın olarak kullandıkları liri, Tanrı Hermes‘in boş bir kaplumbağa kabuğuna teller takarak yaptığına, bu nedenle de ilahi bir çalgı olduğuna inanıyorlardı.
Rönesans ve Klasik Dönem

15. yy sadece büyük bas lavtalarla orkestra yapılabilen bir dönemken orkestraya giren arp, geleceğe dair önemli adımların atılmasına yol açmıştır. Juan Bermudo ve Alman müzikçi Pratorius arp hakkında araştırmalar yapmıştır. Juan Bermudo sayesinde kullanımı kolay hâle getirilen ”Triple Arp” yapımında baş rol oynamıştır. Ortaya çıkan bu arp, 17 ve 18. yy.ın standart enstrümanı olmuştur.
Klasik dönemde ise ağırlıklı olarak kullanılan arpler; 17. yy.ın başlarında geliştirilen pedallı arpler olmakla birlikte, en başarılı örneği arp yapımcısı ve müzisyen Jacob Hochbrucker tarafından yapılmıştır. Gittikçe geliştirilen pedallı arpler tanıtılarak 18. yy sonlarında Paris’te büyük başarılar kazanmıştır. Bu dönemden kalan pedallı arpler eşsiz sanat eserleri olarak görülmektedir. Yine dönemin en önemli arp eseri ise hiç şüphesiz W.A. Mozart’ın 1778 yılında Paris’te bestelediği Do Majör flüt ve arp konçertosudur.
Romantik Dönem

Fransız Devrimi Paris enstrüman yapımcılarını da etkileyerek duraksamalarına yol açmıştır. Yine de sanatına devam eden enstrüman yapımcılarından olan Sebastian Erard, yaratıcı dehası ile arp ve piyanoya yeni bir hayat vermiştir. Böylece 1801 yılında çift hareketli arp mekanizmasını icat etmiştir. Bu mekanizmayı hakkıyla kullanabilen önde sanatçı ise, sıra dışı bir arp sanatçısı olarak kabul gören Paris Alvars‘tır.
Modern Dönem

Mükemmelliğe yaklaşmış olan arp çalgısı; bu dönemde eksikliklerini büyük oranda tamamlayarak yükselişini Jean Henri Pape sayesinde yaşamış, böylece Kromatik Pleyel arpleri çıkmıştır. Bugün dünyanın birçok bölümünde arp üretimleri devam etmekte olup orkestra kullanımı artmış, arp için yazılan oda ve solo yapıtlar çoğalmıştır. Böylece 20. yy arp repertuarı ve arp edebiyatının son derece geliştiği bir dönem olmuştur.
Kaynakça
- AK, Ahmet Şahin. ”Avrupa ve Türk-İslam Medeniyetinde Müzikle Tedavi Tarihi Gelişimi ve Uygulamaları”, Konya 1997. Erişim Tarihi: 21.11.2024
- Bünyadov, T, ”Asırlardan gelen sesler”, Bakı 1993. Erişim Tarihi: 21.11.2024
- Özalp, N, ”Türk Musikisi Tarihi”, C. 1. Erişim Tarihi: 21.11.2024
- Hüseynova, G. (2014). ARP ÇALGISININ TARİHÇESİ ÜZERİNE BİR İNCELEME. Akademik Bakış Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler Dergisi(44). Erişim Tarihi: 21.11.2024
- Özkan, Y. (1996). Tarihsel Açıdan Arp’in Gelişimi. [Yüksek Lisans Tezi – İstanbul Üniversitesi]. YÖK Ulusal Tez Merkezi. Erişim Tarihi: 21.11.2024