Bilinen en eski ve tanımlanabilir müzik aleti olan Flüt, Paleolitik zamanlardan kalma antik kalıntılar ile ispatlanmış nefesli bir çalgı aletidir. Keşfedilen birçok antik kalıntı ile beraber Avrupa başta olmak üzere Asya ve Amerika kıtalarında müzik ve flüt geleneğinin uzun varlığı ispatlanmıştır. Nerdeyse antik değerde birçok heykel ve eserde flüt çalan figürlere rastlanmakta olup büyüsü günümüze dek varlığını sürdürmüştür. Flütün tarihsel gelişimine bakıldığında, günümüzde kullanılan flüt enstrümanına dönüşmesi yüzyıllar almıştır.
Antik Flütler

Tarih sürecinde yer alan flütler; farklı zaman periyodlarında, farklı kültürlerde sayısız boyut
ve seslerde üretilmişlerdir. Antik Sümer ve Mısır uygarlıklarında “ugab” adı verilen dikey
flütler, Türkiye ve İran gibi doğu uygarlıklarında kullanılan uçtan üflemeli “nay”, Arap ülkelerinde “guşşaba” adı verilen antik dönem flütleri, bu dönem flütlere
örnek sayılabilir.
Yunan Dönemi

Yine bilinen flüt çeşitlerinden biri olan Panflüt, Neolitik Çağ‘dan beri kullanılmış olan flüt benzeri üflemeli bir çalgıdır. Panflüt‘ün anavatanı Eski Yunan olmakla birlikte, bazı Orta Asya bölgeleri ve Latin Amerikan ülkelerine de dayanmaktadır.
Tarihçiler; özellikle Çin ve Hindistan’da uzun bir tarihe sahip olan flütün, Zhou Hanedanlığı’ndan başlayarak kayıtlara geçmiş olduğunu söylemektedir. Orta Çin eyaletinde Jiahu’daki mezardan çıkarılan sekiz delikli 9 bin yıllık kemik flütü ise önemli kalıntılar arasındadır. Sümer dilinde yazılı olan çivi yazısı tabletlerinde Konfüçyüs‘ün Chi flütlerinden bahsettiği görülmektedir. Flüt, her zaman Hint kültürü ve mitolojisinin önemli bir parçası olmuştur ve çeşitli edebi anlatımlardan dolayı çapraz flütün Hindistan’dan çıktığına inanılır.
Flütlerin oluşumu ve gelişimden bahseden en önemli antik kayıtlar arasında MÖ 2100-600 dönemini kapsayan Gılgamış Destanı da yer almaktadır. Buna benzer olarak “müzikal metinler” olarak bilinen bir dizi çivi yazısı tablet bilinmekte ve Flüt ile Lir enstrümanları hakkında akort talimatları vermektedir.
Bilinen En Eski Flüt

Keşfedilmiş en eski flüt olma özelliğine sahip olan Divje Babe flütü, 1995 yılında Slovenya’da bulunmuş bir mağara ayısı uyluk kemiğidir. 43.000 yıl öncesine tarihlenen flüt, iki ila dört deliklidir. Neandertaller tarafından icat edildiği öne sürüldüğü için diğer ismi ”Neandertal Flütü” olarak bilinmekte olup Slovenya Ulusal Müzesi’nde sergilenmektedir.
Divje Babe Flütünü inceleyen müzikolog Bob Fink’e göre, flütün üzerine oyulmuş dört
delik, dört notayla eşleşmektedir ve bu antik döneme ait çalgı, diyatonik bir ölçekle ölçüldüğünde neredeyse mükemmele yakın bir uyum göstermektedir. Flütten çıkan sesleri duyabilmek için Slovenya Ulusal Müzesi Küratörü flütün kilden bir kopyasını yapmıştır. Flüt seslendirildiğinde görülmektedir ki prehistorik enstrüman, diyatonik ölçülerden tam ve yarım tonları çıkarabilmektedir. Müzisyen Dimkaroski bu flüt ile birkaç hayvan sesi ve Beethoven, Verdi gibi sanatçıların eserlerini çalmayı başarabilmiştir.
Geibenklösterle Mağarası’nda bulunan 42,000 ila 43,000 yıllık oldukları ortaya çıkan flütlerin keşfini duyuran bilim adamları, “Buluntular, modern insanların Avrupa’yı sömürgeleştirdiği zamanda köklü bir müzik geleneğinin varlığını göstermektedir” açıklamasında bulunmuşlardır.
Orta Çağ Flütleri

5-15. yy dönemlerini kapsayan Orta Çağ dönemi içinde flütün 12. yy başlarında Avrupa’da kullanıldığı, resimlerde ve elyazmalarında görülmektedir. Flütün günümüzde en yaygın kullanılan türü yan flüt olup orkestralarda ve bandolarda sıkça kullanılmaktadır. 10. yy.da Asya’dan Avrupa’ya flütü tanıtan Bizans İmparatorluğu olmuştur. Yan flüt ilk kez Alman topraklarında kullanıldığı için dikey olarak tutulan diğer flüt türlerinden ayrılması için “Alman flütü (German flute)” adını almıştır.
Rönesans Dönemi

Rönesans flütü, 16. yy başlarından 17. yy.ın ikinci yarısına kadar olan dönemi kapsayan ve barok tipi flütler içinde yer alan flütlerdir. Bu dönemde flütler genellikle “re” tonuna akortludur ve tenor sesine denktir. Yine 17. yy.da vokal ses modelini izleyerek farklı ebatlarda ve her ses sınırlarında flütler üretilmiştir. Böylece soprano, tenor, alto ve bas flütler kullanılmaya başlanmıştır.
Barok Dönem Flütleri

Flüt, solo enstrüman olarak popüler olmaya ve Michel de Labarre’nin (1702)’de yayımladığı repertuvar eserleriyle ünlenmeye başlamıştır. Flüte duyulan ilgi arttıkça flütü
geliştirmek için adeta bir yarış içine girilmiştir. Enstrüman üzerinde yapılan değişikliklerle flüt, artık daha popüler hâle gelmiş; tonu daha tatlı, nüans yapılabilen, parmak delikleri üzerindeki hareket edilebilen ve kontrollü bir hale dönüşmüştür. Bu değişiklikler ile amatör yorumcuların sayısı da artmıştır. Yine bu dönemin önde gelen bestecilerinden Bach ve Vivaldi orkestra önünde çalınması için en bilindik flüt eserlerini bestelemişlerdir. İtalyan opera tarzı flüt müziğe hâkim olmuştur. Flütler 1680’lerde Fransız ve Alman opera ve oda müziklerinde de yer almıştır.
18. yy.ın ortalarında, senfonilerin çıkması ile sanatçılar kendilerine özgü çalma stillerini geliştirmiş ve gruplar flüt solistlerine konser turları yapma fırsatı sunmaya başlamıştır. Mozart ve J.C. Bach gibi klasik bestecilerin solo konçertoları ve oda müziği ile çoğu profesyonel flütçü kendi konçertolarını yazmıştır.
Romantik Dönem Boehm Flütleri

19. yy Romantik dönemde flütün gelişimine baktığımızda karşımıza çıkan en önemli isim, Alman kuyumcu ve flütçü Theobald Boehm’ün flüte getirdiği yeniliklerdir. Boehm; flüt çalımında yaşanan entonasyon problemleri, ton eksiklikleri ve parmak pozisyonları için çalışmış; elde ettiği başarıları sonucu flüt virtüözlük seviyesine yükselerek modern flütün günümüze ulaşmasını sağlamıştır.
Günümüz Flütleri

20 ve 21. yy.da kullanılan, Temelde T.Boehm’in tasarımına dayalı modern flütler günümüzde çeşitli maddeler kullanılarak tasarlanmış; yükselen rağbete karşılık vermek için çok sayıda flüt yapımı gerçekleşmiştir.
21. yy.a değin klasik üslupta çalınan flüt, tüm icracıları tarafından Barok, Klasik, Romantik ve Neo Klasik dönem gibi farklı dönemleri ile öğrenilmiş ve çalınmıştır. 21. yy müziğinde genişletilmiş flüt tekniğine ait ortak bir dil oluşmuşsa da besteciler bağımsız bir şekilde geliştirdikleri özel notasyonlarla kendilerini ifade etmeye devam etmektedir.
Kaynakça
- Şenol, A., ve E. Demirbatır. “Eğitim Fakültesi Dergisi.” Eğitim Fakültesi Dergisi, cilt 24, no. 2, 2011.
- Çalışır, Ferudun. Müzik Dili Sözlüğü. Ankara: Evrensel Müzikevi, 1996.
- İlyasoğlu, Evin. Zaman İçinde Müzik. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2001.
- Say, Ahmet. Müzik Tarihi. Ankara: Müzik Ansiklopedisi Yayınları, 1995.
- Say, Ahmet. Müziğin Kitabı. 2. basım, Ankara: Müzik Ansiklopedisi Yayınları, 2002.
- Selanik, Cavidan. Müzik Sanatının Tarihsel Serüveni. Ankara: Doruk Yayıncılık, 1996.
- Bulut, Seyhan. “Tarihsel Süreçte Flütün Gelişimi ve İleri Flüt Tekniklerinin Günümüz Türk Bestecileri Tarafından Kullanımı Üzerine Bir İnceleme.” Kesit Akademi Dergisi, cilt 3, no. 10, Aralık 2017, ss. 127-150
- Kapak Görseli: Kadın.Arkeofili.com