İsmet İnönü ve Atatürk‘ün kıt’a arkadaşlığı İkinci Ordu’da başlamıştır fakat tanışmaları Harp Akademisi’ne dayanmaktadır. İsmet İnönü, Atatürk ile ilişkilerinin başladığı zamanları şu şekilde anlatmıştır:
“Bizim Atatürk ile Erkan-ı Harp’te sınıflarımız birbirine yakındı. Atatürk benden iki sene ileri idi. Atatürk ile mektepte pek münasebetimiz olmamıştır. Mektepten çıktıktan sonra orduda birbirimizin hayatını daha yakından işitir, tanır, ilgilenir olduk.”
Atatürk, Çanakkale Savaşı‘ndan sonra İkinci Ordu’nun Komutanlığı‘na atanınca Albay İsmet ise onun emrinde çalışmıştır. Bu cephede birbirlerini daha iyi tanıma fırsatı bulan İsmet İnönü ve Atatürk, birlikte verdikleri bu vatan mücadelesi ile samimiyetlerini ilerletmişlerdir. Mustafa Kemal Atatürk, her zaman İsmet İnönü’den övgüyle bahsetmiştir ve İnönü’ye, ordudayken ve cumhuriyetin kuruluş yıllarında, önemli görevler vermiştir. Aynı zamanda İsmet Bey’e “İnönü” soyadını, Gazi Mustafa Kemal Atatürk vermiştir.
Atatürk’ün İnönü’nün vatan sevgisine ve zekasına her daim güveni tam olmuştur. Mustafa Kemal Paşa, İnönü’ye olan güvenini Lozan’daki barış görüşmelerine göndererek göstermiştir ve daha sonra da Dışişleri Bakanlığı’na getirmiştir. Sonucunda da cumhuriyetin ilanı ile İnönü’ye başbakanlık görevi verilmiştir. İsmet İnönü’nün başbakanlık döneminde ise önemli düzenlemeler yapılarak, ülke geleceğine yön verilmiştir.
İNÖNÜ VE ATATÜRK ARASINDA YAŞANAN BAZI ANLAŞMAZLIKLAR
Uzun yıllar okulda ve cephede birlikte vakit geçiren bu iki arkadaşın elbette anlaşamadığı ve fikirlerinin zıt düştüğü anlar olmuştur. Bu yaşanan anlaşmazlıklar bazen kısa sürede halledebildiği gibi, bazen de küslüğe varabilecek boyutta ilerlemiştir.
Salih Bozok‘un anılarından edindiğimiz bilgiye göre aralarında yaşanan fikir ayrılıklarından birinin sebebi İngiliz basınındaki haber olmuştur. Atatürk’e, “Dizbağı Nişanı” verileceği gibi asılsız bir haber yayımlanmıştır. İngiliz soylularına verilen ve çok önemli olan bu ödül için, İngiliz Hükümeti’nden böyle bir teklif gelmemiştir. Bu yüzden asılsız haber için tekzip metni yayımlanacakken Atatürk ve İnönü arasında bir anlaşmazlık yaşanmıştır.
İnönü, bu olayın çözümlenmesi için “Hakimiyet-i Milliye Gazetesi”nde bir haber yayımlanmasını önermiştir ve Atatürk bu öneriyi kabul etmiştir. İnönü’nün yazdığı açıklamayı masada yüksek sesle okuması üzerine Atatürk, bu açıklamayı beğendiğini fakat üzerine birkaç cümle eklemek isteğini söylemiştir. İlave etmek istediği cümleler şöyledir:
“Özellikle İspanya kralından arta kalan böyle bir nişan, Türk cumhurbaşkanına verilemez. Verilecek olsa bile Türkiye Cumhurbaşkanı, o nişanı kabul etmez.”
İsmet Paşa gazetelerin yalan haber yaptığını, zaten böyle bir teklifte bulunulmadığını söyleyerek ifadelerin uygunsuz kaçacağını belirtmiştir. Bu esnada tartışma hararetlendiğini, sesler yükseldiğini ve birbirlerine sert cümleler kurduklarını bildiğimiz olayın sonucunda, İnönü masayı terk etmiştir. Fakat, ertesi sabah Atatürk’ün yaveri Salih Bozok’un da vesilesiyle yaşanan problemin tatlıya bağlandığı bilinmektedir.
Problemlerden diğeri, İsmet İnönü’nün başbakan olduğu dönemde muhalefet partisi olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası‘nın hükümet üzerinden yürüttüğü aşırı muhalefet politikası sebebiyle, Atatürk ile anlaşarak başbakanlıktan istifa etmiştir. Fakat 1925 yılında Atatürk tarafından tekrar başbakanlık görevine getirilen İnönü, daha sonraları kendisine yöneltilen soru üzerine; Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı Atatürk’ün değil, İstiklal Mahkemesi‘nin kapattığını söylemiştir.
İnönü 1937 yılında hükümet içi düşünce ayrılıkları ve anlaşmazlıklar sebebiyle istifa etmiş olsa da her zaman Atatürk, İnönü’nden övgüyle bahsetmiştir. İnönü’ye stadyumda yapılan büyük gösteriler için Atatürk’e yöneltilen soruya, “Pekala yapmışlar, bunca sene başbakanlık yapmış bir adamı alkışlamaktan doğal ne olabilir?” demiştir.
Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü siyasi olarak ayrılmış olsalar dahi dostlukları devam etmişti. Atatürk, “Bizde adettendir, makamından ayrılanlar taşlanır.” diyerek İnönü’ye eskiye göre daha fazla saygı gösterilmesine dikkat etmiştir. Maddi olarak ise, İnönü’ye maaşından yaptığı yardımı; 1000 liradan, 3000 liraya çıkartmıştır.
Kısa Bir Mektuplaşma
Kurultayda yan yana otururken İnönü, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e “Bana dargın mısın?” yazan kağıdı uzatmıştır. Atatürk’ün cevabı gayet nettir, “Hayır her şeyi unuttum, bildiğin gibi arkadaşım ve kardeşimsin.” İsmet İnönü, Mustafa Kemal Paşa’dan bu yazının altına imzasını atmasını rica etmiştir ve İnönü bu kağıdı hatıra olarak saklamıştır.
İsmet İnönü, kağıda ikinci sorusunu yazmıştır, “Beni yetiştirdiğinize pişman mısınız?”. Atatürk soruyu okumuştur ve “Eskisi gibi dostum ve kardeşimsin.” yazmıştır. Bu kez Atatürk, kağıdı İsmet İnönü’nün imzalamasını istemiştir ve bu kısa mesajlaşmanın olduğu kağıdı ise Atatürk cebine koymuştur.
Atatürk’ün İsmet İnönü’ye yazdığı cevap
Atatürk’ün İnönü Hakkındaki Vasiyeti
Atatürk, İsmet İnönü’nün yaptıklarını hiçbir zaman inkar etmemiştir ve aksine her zaman dile getirerek, minnet duygularını iletmiştir. Atatürk vasiyetinde “İsmet İnönü’nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç olacakları yardım yapılacaktır.“ demiştir. Yaşamının son anlarında dahi silah arkadaşını, dostunu unutmamış olması; Atatürk’ün ne kadar vefalı bir insan olduğunun yanı sıra, aralarındaki arkadaşlığın derin bağını da bize kanıtlar niteliktedir.
Abdi İpekçi‘nin İnönü Atatürk’ü Anlatıyor adlı kitabında “Sizce Atatürk’ün kişiliğine özellik veren hususlar nelerdir?” sorusuna, İsmet İnönü’nün verdiği yanıt:
“Atatürk’ün genç zabitliğinde, bilmediğimiz, meydana çıkmamış vasıfları, büyük vazifeler karşısında bulundukça kendini göstermiştir. Büyük hassaları vardır. Karar sahibidir, kararları açıktır. Ve bir defa karar verdikten sonra onu tatbik ettirmek için şahsiyeti tesirlidir…
…Askeri sahada, idari sahada, iç ve dış siyaset sahasında bu, harikulade bir buluştur. Emsali de hemen hemen yok gibidir. Zannediyorum, anlattığım meziyetlerden sadece bir tanesi bir insanın hayatını dolduracak kuvvette ve ehemmiyettedir.”
Atatürk’ün Ölümünden Sonra İsmet İnönü
Atatürk’ün vefatından sonra cumhurbaşkanlığı görevine İsmet İnönü gelmiştir ve bu dönemde akıllarda soru işareti yaratabilecek bazı faaliyetlerde bulunmuştur. Cumhurbaşkanlığı döneminde Atatürk ile ters düşen; Kazım Karabekir, Rauf Orbay gibi bazı isimleri yeniden siyasete çağırmıştır. İsmet İnönü cumhurbaşkanlığı görevini yaptığı dönemde, paralara ve pullara kendi resmini bastırmıştır ve devlet dairelerine de kendi resmini asılmasını istemiştir. Bu sebeple İsmet İnönü’ye cumhurbaşkanlığı döneminde ve sonrasında birçok soru yöneltilmiştir. Atatürk’ü unutturmaya çalıştığı iddialarına, “En büyük korkum onun gölgesi altında erimek ve ezilmek” diyerek itiraf niteliğinde bir yanıt vermiştir.
İsmet İnönü’nün yaptıkları ne kadar doğrudur ne kadar yanlıştır yıllardır tartışılmıştır ve tartışılmaya devam eden bir konudur. Fakat İnönü’nün döneme kendi damgasını vurmak için bazı şeyleri göz önünden kaldırdığı bir gerçektir.
Bir ülkeyi küllerinden yeniden doğmasını sağlamak ve yeni kurulan bir ülkeyi zor şartlar altında, devrimler yaparak çağdaşlaştırmaya çalışmak düşünülenden çok daha zordur. Bu nedenle vatan uğruna canını ortaya koyarak mücadele eden iki arkadaşın arada yaşanabilecek tartışmalar gayet doğaldır. Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü uzun yıllar boyunca aynı amaç uğrunda hizmet etmiştir, silah arkadaşlığı yapmışlardır. Aralarında yaşanan problemler hiçbir zaman Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken geleceğine zarar verecek dereceye gelmemiştir. Ne Atatürk ne de İsmet İnönü böyle bir duruma asla müsaade etmemişlerdir.
Kaynakça:
- Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2010
- Nazmi Kal, Atatürk- İnönü İlişkileri İlk Beraberliklerinden Sonuna Kadar, Ankara, 2020
- Derleyen: Turgut Gürer, Atatürk’ün Yaveri Cevat Abbas Gürer – Cepheden Meclise Büyük Önder İle, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2018
- Mevlüt Çelebi, Türk İnkılap Tarihi, İzmir, 2015