“Atatürk’ün Not Defterleri” Işığında Atatürk’ü Doğru Anlamak

Editör:
Ece Günay
spot_img

Ali Mithat İnan‘ın kitabı Atatürk’ün Not Defterleri, 1985-87 yılları arasında master tezi olarak hazırlanmış; ilerleyen yıllarda, bir araya getirilen bu değerli bilgilerin bilimin ışığında gelecek nesillere yol göstermesi amacıyla kitaplaştırılmıştır. Özellikle ikinci baskıya eklenen önemli çevirilerle kitap, Atatürk ve onun kişiliğine dair son derece önemli kaynaklardan birisi hâline gelmiştir. Atatürk’ün genç nesillerce daha iyi ve doğru tanınması amacının güdüldüğü çalışmada Ali Mithat İnan, kitabın ikinci baskına eklediği ön sözünde şu ifadelere yer vermiştir:

“(…) Çünkü bir kimseyi tanımadan O’nu sevmenin olanağı yoktur. Gençlerimiz O’nu tanıdıkça sevenlerin sayısı sonsuza kadar çoğalacaktır. Bugünkü Cumhuriyetçi ve demokrat yaşamımızı O’na borçlu olduğumuzdan hepimiz O’na minnettarız. Ülkesini, ulusunu, inancını, namusunu koruyan ve seven herkesin; ama aklı başında olan herkesin ona minnettar olması bir borçtur.”

İçerisinde Atatürk’ün not defterlerine dair tanıtım, kesitler ve bu defterler ışığında Atatürk’ün kişiliğine dair yapılan tespitlerle birlikte bu yazımızda, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün fikir yapısını doğru bir biçimde anlamaya ve anlatmaya çalışacağız. Böyle bir çalışmayı gerçekleştirerek gelecek nesillere ışık tuttuğu için Ali Mithat İnan‘a teşekkür ediyoruz.

Atatürk’ün el yazısı notları, Sözcü

Atatürk’ün Not Defterleri

Kitapta, toplamda yirmi dört defter incelemeye alınsa da, bu defterlerden sadece yirmi bir tanesi bizzat Atatürk’ün şahsi not defterleridir. Diğer üç tanesi ise defterlerin taşınma aşamasında, gerekli inceleme ve arşivlemenin yapılamamasından dolayı araya karışan defterlerdir. Bu defterler, bizlerin günlük hayatta kullandığı “cep defter” denilebilecek boyuttadır. Görünüş olarak küçük olsalar da, içerisinde barındırdığı bilgiler itibariyle oldukça önemli defterlerdir. Çoğunluğu eski dilde yazılmakla birlikte, bir defter yeni alfabe ile yazılmıştır ve defterlerin bazı yerlerinde yer yer tutulmuş Fransızca notlar göze çarpmaktadır.

Örnek verecek olursak defterlerinden birisinde, 1897 Türk – Yunan Harbi konu alınmıştır. Atatürk’ün askerî birliklerin Trakya üzerindeki ilerleyişlerini kaydetmek amacıyla tuttuğu bu deftere, Harekâtta Osmanlı Ordusu’nun Yayılışı başlığı atılmış; orduyu Tesalya ve Epir Ordusu şeklinde iki kısma ayırarak orduların kuruluşlarından itibaren titiz ve özenli bir anlatıma başladığı görülüyor. Tarihe de bakacak olursak Mustafa Kemal, bu deftere notlarını aldığı sırada henüz Manastır Askerî İdâdisi’nde okumaktaydı. Fakat incelemeye tabi tutulan bu defter, on altılı yaşlarda değil, araştırmacılara çok daha ileriki yıllarda tutulduğu izlenimi vermektedir.

Atatürk’ün not defterlerinde yer yer Fransızca notların tutulmuş olduğundan bahsetmiştik, bunlardan bir tanesini Türkçe çevirisi ile kitaptan aktarmak istiyoruz:

“a’tat les
h.aud.enr.1’indée general de l’armée
De trois. Corps apprauche vers comet.est. contre despotisne et fomoruo tisme.il va reformer.
Sirment loe constitulmen complete sans frand diffuculde sajez sur il n’y aurd. aucrme.”

Türkçesi:

“Muhakkak ki meşrutiyet büyük güçlük olmadan, bütün yabancılar ve ülke için tehlike olmayacaktır. Emin olunuz.” Buna ek olarak; “Ordunun genel hedefi; üç kolordu olacak, despotizme ve İstanbul’a karşı hareket edecek, reform yapacak.” (A. Mithat İnan, 1996, s.79)

Atatürk’ün el yazısı notları, Sözcü

Not Defterleri Işığında Atatürk’ün Kişiliği

Not defterleri incelendiğinde yazıldığı dönem, içerisinde bulunulan kültür ve diğer sebeplerden kaynaklı olarak aralarında gözle görülür bir fark yoktur. A. Mithat İnan’ın da kitapta belirttiği gibi bu defterlerin kimisi son derece özenli ve mürekkep kalemle doldurulmuşken kimisi kurşun kalemle, gelişigüzel bir şekilde doldurulmuştur. Fakat tüm bu farklılıkları bir kenara koyacak olursak bu defterlerin tek bir ortak özelliği vardır: Hepsinde Atatürk’ün fikir ve düşünce yapısı hakimdir.

İster not defteri ister resim… Kişiye ait her bir eşya, her bir eser mutlaka ama mutlaka sahibinden izler taşır. Hem bulunduğu döneme hem de ileriki yıllara ışık tutan bu not defterleri de Atatürk’ten izler taşıyor. Elbette ki gözlemlenen bu izler dönemin siyasi, askeri, toplumsal ve ekonomik koşullarından bağımsız düşünülmemelidir; ancak bu şekilde objektif bir yorumlama mümkündür.

“Ben Türk ordusunun yabancısı bir adam değilim; ben ordu ile küçük subaylıktan beri derinden temasa gelmiş bir askerim. Ben olayların sevki ile ordunun içinde subay, sonra komutan olarak iş görmüş ve sandığıma göre başarılı olmuş bir komutanım. Türk ordusunu, onun erdemini, değerlerini ve bu ordu ile neler yapılabileceğini bizim kadar anlayan az olmuştur.” (A. Mithat İnan, s.189)

Not defterlerine yansıyan askeri kişiliğini, yukarıdaki sözüyle özetleyebiliriz aslında. Atatürk’ün askeri kişiliğini tüm defterlerinde görebiliriz fakat en çok, incelenen ilk defterde oldukça belirgin bir şekilde hissediyoruz. Özellikle bahsi geçen bu birinci defterde Atatürk, Çanakkale’de kurulan 19. Tümen’e atandıktan sonra tümen ve tümene bağlı birliklerin kadrolarını isim-rütbe ve bulundukları birliklere kadar titizlikle not almıştır. Son derece titiz, düzenli ve de özenli oluşuyla hiçbir detayı es geçmeyen Atatürk, içerisinde bulunduğu durum ve pozisyonu elinden geldiğince yazıya dökerek adeta belgelemiştir. Bugün dijital ortamda yapmak için binbir zahmete katlandığımız, pratik yollarını bulmak için kırk takla attığımız bu tarz görevleri Atatürk, dönemin şartları içerisinde bizzat kalem-kâğıt kullanarak belgelere aktarmıştır. Bu, yazdığımız kadar basit bir iş değildir aslında; bilgi, beceri ve yetenek gerektirir ki hem kişinin kendisi hem de ihtiyaç hâlinde başka kişilerce kullanılabilecek bir belge niteliğine kavuşabilsin.

Atatürk’ün bir diğer ve belki de en çok ön planda olan bir kişilik özelliği ise liderliği ve devlet adamı oluşudur. Birbirinden ayrılması güç olan bu iki özellik, tarih boyunca bir ülkeye, millete önderlik etmiş herkeste illa ki bulunan özelliklerdir. Atatürk’ün bu yolda basamakları herkesten önce ve genç yaşlarda çıkmasına karşın yine diğer herkesten daha sağlam ilerleyişi, bu yolda olanların sahip olması gereken kararlılığın bir örneğidir. Lider oluşuyla ilgili Atatürk’ün bir sözünü kitaptan aktarmak istiyoruz:

“Ben binbir müşkil karşısında yıkılacak bir insan olsa idim, büyük işlerin rehberliğinde, milletim beni yalnız ve yaya bırakırdı. Milletimin hüsnüniyetine daima minnettarım.” (A. Mithat İnan, s.194)

Dönemin şartlarını göz önünde bulundurduğumuz zaman, Fransızca bilenlerin sayısının bir hayli az olduğunu söylemek mümkün. Bu bilgi ışığında Atatürk’ün defterlerine kimi zaman yazmış olduğu Fransızca notlar için, bir bakıma Atatürk’ün kimsenin bilmesini istemediği gizli bilgiler diyebiliriz. Kişisel bir defter olmasıyla birlikte defterlerde yer alan bilgilerin kimisinin eksik, yarım bırakılmış veya üzerilerinin karalanmış olması oldukça doğal. Kitaplaştırma amacı güdülmeden kaleme alınan ve kişinin karakterini yansıtan bu bilgiler, bugün dahi son derece iyi birer yol göstericidir.

Ekonomi, sosyal, kültürel konularda da kısa kısa notları bulunan Atatürk’ün geniş bir bilgi birikimine sahip olduğunu ve bunları kâğıda dökerek gelecek nesillere ışık tutmasını sağlaması, ileri görüşlülüğünü yansıtan bir diğer özelliğidir.

Atatürk’ün el yazısı notları, Sözcü

Atatürk’ün kişiliği aracılığıyla kendisini daha iyi ve doğru anlama yolunda bir rehber olarak kullandığımız Atatürk’ün Not Defterleri kitabı, Kadirli Kültür ve Eğitim Vakfı aracılığı ile dijital ortamda da sunulmaktadır. Atatürk’ün not defterlerinden kesitler, bu defterlerin biçimsel özellikleri, Atatürk’ün çok boyutlu kişiliği ve defterlerin gelecek yıllara dair tahminleriyle ilgili daha detaylı bilgiye ulaşmak isteyenler bu kitabı mutlaka okumalıdır.


Kaynakça

  • İnan, Ali Mithat. Atatürk’ün Not Defterleri. İstanbul: Gündoğan, 1996.
  • Öne çıkan görsel
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.

Yahya Kemal Şiirlerinde Yedi Farklı Tema

"İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Türk edebiyatına hayalinden kelimeler armağan ve miras bırakan Yahya Kemal Beyatlı.

Kayıp Seslerden Yazının Öznelerine: Virginia Woolf’un Eserlerinde “Kadın” Teması

Woolf’un dilinde "kadın", tarihin dışına itilmiş bir sesin geri çağrılması, unutulmuş bir hakikatin dile gelmesidir.