Atatürk’ün Vizyonu: Yüzen Sergi Karadeniz Vapuru

Editör:
Ayşe Olgun
spot_img

“Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.” 

Mustafa Kemal Atatürk

Karadeniz Vapuru pazarlamasyoncom

Atatürk’ün Üstün Kişiliği

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün veciz, tarihi ve bilimsel ifadelerini günümüzde önemli bir yer tutan “vizyon” kavramı çerçevesinde incelediğimiz zaman; misyon, amaç ve hedefler ile değerler zincirini ne kadar açık bir şekilde ifade ettiğini görmekteyiz. Büyük hedeflere büyük ve güçlü vizyona sahip olmakla ulaşılır. O vizyon da büyük liderler, yöneticiler tarafından ortaya konur. Mustafa Kemal Atatürk  dünyada gelmiş büyük önderlerin en önemlilerindendir. Vizyon, Kurtuluş Savaşının başlamasıyla Atatürk’ün belirttiği görüşler ve gösterdiği amaçlar doğrultusunda uygulama imkanı bulmuş ve hedefine ulaşmıştır.

Atatürk, Milli Mücadele’de milli birliği sağlayan eşsiz bir lider, savaş meydanlarında gerçekçi bir kumandan, devlet kuran büyük siyaset adamı, milletini çağdaşlaştıran güçlü bir devrimcidir. Bu nitelikleriyle, insanlık tarihinin tanıdığı en büyük adamlardan biri olduğuna şüphe yoktur. Kahramanlık ve yüksek insanlık meziyetlerini kişiliğinde en yüksek düzeyde taşıdığına dair dünya tarihçileri ve fikir adamları tereddütsüz birleşmektedir. Tarihin büyük tanıdığı kişilerle karşılaştırıldığı zaman, türlü bakımlardan belirgin üstünlükleri göze çarpmaktadır. Atatürk, her şeyden önce, hem fikir hem hareket adamı idi; o, fikri ve hareketi kişiliğinde birleştirmiş bir liderdi. Atatürk yeni Türkiye’ye çağdaş bir görünüm kazandırabilmek adına bir dizi inkılaplar yapmış ve Halk Fırkası‘nı kurmuştur.

Karadeniz Vapuru trlinkedincom

Türkiye’nin Tanıtım Projesi: Yüzen Sergi Fikrinin Ortaya Çıkışı

Cumhuriyet’i kuranlar, kurdukları yeni devleti kalkındırmakla ve çağdaşlaştırmakla yetinmemişler, bu yeni devleti dünyaya tanıtmaya da çalışmışlardır. Tarihimizin en özgün projesi olan “Yüzen sergi” 12 Haziran 1926 yılında Atatürk Türkiye’since düşünceden uygulamaya geçirilmiştir.

Atatürk, Cumhuriyet’i kurduktan sonra arka arkaya yaptığı devrimlerle Türkiye’yi değiştirmeye başlamıştı. Halifelik kaldırılmış, medreseler kapatılmış, eğitim öğretim birleştirilerek akılcı ve bilimsel bir temele oturtulmuş, sanat okulları ve çeşitli enstitüler açılmaya başlamıştı. Bir taraftan kıyafet devrimi, diğer taraftan Medeni Kanun hazırlığı yapılmaktaydı. Aynı tarihlerde İzmir’de bir İktisat Kongresi düzenlenmiş tarım, ticaret, sanayi konularında önemli kararlar alınmıştı. Bütün bu yenilikler, Atatürk’ün sahip olduğu vizyon ve dehası sayesinde gerçekleştirilmiştir.

Genç Türkiye Cumhuriyeti üretmeye kararlıydı. Bunun için ülkede yeterli kaynak vardı. Ancak Türkiye’nin ürettiklerini satacak yabancı pazarlara, yabancı alıcılara ihtiyacı vardı. İşte Atatürk, hem çağdaşlaşan yeni Türkiye’yi, hem de Türkiye’nin sahip olduğu kaynakları, ürünleri dünyaya tanıtacak büyük çaplı bir sergi projesi fikri ortaya koydu.

Karadeniz Vapurundan bir kare isteataturkcom

Yüzen Sergide Hedef Avrupa

Cumhuriyet’in ilanından yaklaşık iki yıl sonra hükümet yetkilileri Türkiye’deki siyasi, hukuki, kültürel değişimi Batı’ya tanıtmak amacıyla bir projeyi gündemine almıştı. Bu tanıtım projesinin mimarı Mustafa Kemal Atatürk idi. Konu 1925 yılı boyunca meclis gündeminde kalmış ancak bir sonuç çıkmadan rafa kaldırılmıştı. Buna karşın bu projenin gerekliliğine inananlardan dönemin Ticaret Bakanı Ali Cenani Bey’in gayretleri ve önerileri ile tanıtım projesi hayat bulmuştur. Ali Cenani Bey’in önerileri doğrultusunda ülkedeki ticaret gemilerinin en genci olan Karadeniz Vapuru alınarak gemi ile birçok şehre ziyaretler yapılacak, Türkiye’nin ekonomik değerleri ve gerçekleştirdiği değişim Avrupa’ya tanıtılacaktı.

Meclis geminin masraflarının karşılanması için yüz bin lira ayrılmasına karar almıştı. İstanbul Ticaret Odası da gemi masrafları için beş yüz bin lira verecekti. Tanıtımın maliyet sorununu çözdükten sonra Karadeniz Vapurunun hazırlıklarına başlandı.

Karadeniz Vapurundaki seyyar serginin iki amacı vardı: Birincisi, Türkiye’nin belli başlı ürünlerini Avrupa’ya tanıtmak ve Türk tüccarları Avrupa’daki ilgililerle tanıştırarak ticaretin gelişmesini sağlamaktı. İkincisi ise Cumhuriyet’in ilanı sonrasında kısa sürede çağdaşlaşmaya başlayan yeni Türkiye’yi Avrupa’ya tanıtmaktı. Atatürk için ikinci amaç çok daha önemliydi.

Atatürk ve Vapurun yolcuları camekanscom

Karadeniz Vapurundaki Türkiye Avrupa Yolunda

Karadeniz Vapuru 1924 yılında satın alınmıştı. 130 metre boyunda, 16 metre genişliğindeydi. Mart 1926’da Haliç Tersanesine çekilerek orada adeta bir yüzen fuara dönüştürüldü. Bu dönüşüm, Asım ve Naci isimli iki mimarın çizimlerine göre yapıldı. Asıl rengi siyah olan vapur önce beyaza boyandı. Sonra vapurda ürünlerin sergileneceği ve satılacağı iki salon özel olarak düzenlendi. Salonların tavanları alçı oymalarla süslendi. Türk tarzı işlemelerle bezenen duvarlara diyagramlar, istatistikler, grafikler, haritalar asıldı. Vapur özel bir elektrik tesisatıyla aydınlatıldı. Kamaralar yenilendi. Sergi salonları Sanayi-i Nefise Mektebi öğrencilerinin yaptığı heykel, resim ve biblolarla süslenmişti. Ünlü ressam İbrahim Çallı’ya yaptırılan Mustafa Kemal Atatürk’ün yağlı boya tablosu salonun başköşesinde yer alıyordu. Vapurda; üzüm, incir, Hereke halıları, Kütahya çinileri, lokum, Edirne sabunu, nakışlar, bakır tepsiler, tütün, yün, deri, koza, fındık gibi tamamı Türk Malı ürünlerden oluşan büyük bir sergiydi. Ürünlerin üzerlerine dört dilde bilgi veren etiketler konulmuştu. Gemide ayrıca İstiklal Marşının bestecisi Zeki Üngör’ün başında olduğu Cumhurbaşkanlığı Orkestrası bulunuyordu. Milletvekilleri, gazeteciler, heykeltraşlar, ses sanatçıları, tiyatro sanatçıları “Dünyanın bize gelmesini beklemeyelim, biz dünyaya gidelim.” vizyonuyla hareket eden ülkenin bu genç aydınları Karadeniz Vapurunda bulunuyordu. Ayrıca gemide 180 yolcu ve 105 mürettebat da mevcuttu.

Seyyar Sergi Logosu sozcucomtr

Sergi için Namık İsmail bey tarafından bir logo tasarlandı. Logoda, Ticaret ve Haber Tanrısı Hermes, elindeki büyülü asası yerine, Seyri Sefain İdaresinin amblemini taşımakta ve İstanbul’dan uzaklaşan Karadeniz Vapuruna yol göstermekteydi. Arkada Türk Bayrağı ve İstanbul silueti vardı. Bu logo zarflara, kağıtlara, yemek menülerine işlendi, logonun yer aldığı hatıra pulları bastırıldı. Serginin asıl amacı, küllerinden doğup yüzünü çağdaş dünyaya dönmüş yeni Türkiye Cumhuriyet’ini Avrupa’ya tanıtmaktı. Bu nedenle sergiye katılacak isimler özenle seçilmişti. Tüm katılımcılar çok şık ve son moda giysiler içindeydi. Yolcular arasında Avrupa’da eğitim görmüş, birkaç yabancı dil bilen Seniha Hanım (Protokol Müdiresi), ilk kadın heykeltıraşımız Nermin (Faruki) Hanım, Milli Eğitimi temsilen Mebrure (Gönenç) Hanım, Celal Bayar’ın oğlu (Sergi Başkanı) Refi (Bayar), Anadolu Ajansı temsilcisi şair Kemalettin (Kamu), İstiklal Marşı’nın bestecisi Osman Zeki (Üngör), ilk Türk kadın gazeteci, Resimli Gazete muhabiri Bedia Celal (Arseven), Özbekler Tekkesi Şeyhi Ata Efendi gibi çok sayıda tanınmış isim vardı. Sergide tercümanlık görevi, Robert Kolej’den seçilen öğrencilere verilmişti.

Vapur’da bulunan Cumhurbaşkanlığı Orkestrası, her demirlenen limanda konserler verecek, Türk musikisini tanıtacak ve İstiklal Marşı’nı çalacaktı. Bunun yanında gemi hangi ülkede demirlediyse o ülkenin milli marşı çalınacaktı.

Seyyar sergiyi taşıyan Karadeniz Vapuru, Gülcemal gemisinin kaptanı Lütfü Kaptan’a emanet edildi. İkinci kaptan Süreyya Gürsü’ydu.

Karadeniz vapuru rotası yusufsehitoglucom

Karadeniz Vapuru Avrupa Limanlarında

Karadeniz Vapuru, 12 Haziran 1926 yılında içindeki sergi ve 285 yolcu ile Galata rıhtımından hareket edip o gece Haydarpaşa’da demirlemişti. 13 Haziran 1926 tarihinde vapur Mudanya’ya ulaşmıştı. Karadeniz Vapurunun Mudanya’da çok özel bir misafiri vardı. Mustafa Kemal Atatürk serginin son durumunu görmek istemişti. Hazırlanan salon ve sergileri büyük bir dikkatle inceledi. Yapılacaklar hakkında bilgi aldı. Atatürk bütün incelemelerinden sonra Vapur’un hatıra defterine şunları yazmıştı:

“Sergi, başarıya ulaşmış bir eserdir. Bende gayet iyi izlenimler meydana getirdi. Sunuş tarzı çok iyidir. Hazırlayıcısını takdir ve tebrik ederim.”

13 Haziran 1926’da Akdeniz’e açılarak seferine başlayan Karadeniz Vapuru, 86 gün, yaklaşık on bin mil yol kat ederek 12 Avrupa ülkesinin 16 limanında 65 bin ziyaretçi ile buluşmuş ve 5 Eylül 1926 tarihinde İstanbul’a geri dönmüştür. Gemide 16 balo ve ziyafet verilmiş, gemi dışında 36 ziyafete iştirak edilmiştir. Seyyar sergiyi gezen kişi sayısının 65 bin olduğu tahmin edilmektedir.

Karadeniz Vapuru; Barselona, Le Havre, Londra, Amsterdam, Hamburg, Stockholm, Helsinki, Leningrad, Danzig, Gyndia, Kopenhag, Anvers, Marsilya, Cenova, Napoli limanlarına uğramıştır.

Gemide düzenlenen balolardan birisi isteataturkcom

Yabancı Basında Karadeniz Vapuru

O dönem Karadeniz Vapuru yabancı basında da çok fazla yer bulmuştu.

Belfast News Letter Modern Türkiye başlığıyla sergiyi tanıttı. (5 Temmuz 1926)

The Daily Mirror, Türkiye’nin yüzer endüstri sarayının Londra’ya geldiğini yazdı. İngilizce, Fransızca, Almanca konuşan Türk Kadınlarına vurgu yaptı. (5 Temmuz 1926)

The Sunday Post Kısa Saçlı Türk Kadınları başlıklı haberde Türk Kadınlarının çok iyi eğitimli olduklarını, dil bildiklerini, ticaretten anladıklarını, modern iş hayatında yer aldıklarını belirtiyordu.(11 Temmuz 1926)

The Graphic – Frank Scudamore Thames Nehri’nde Bir Türk Pazarı – Avrupa’nın Hasta Adamı Kendini Nasıl İyileştirdi?” başlıklı yazısında “seyyar serginin” Türkiye’nin uyanışını simgelediğini anlatıyordu.

Atatürk Türkiye’sinin 1926’daki “Yüzen sergisi” özgün ve öncü bir projeydi. “Eski düşmanları ve yabancıları dosta, dostları müşteriye dönüştürmek” amacıyla hareket eden ve Türkiye Cumhuriyeti’nin yürüyen bir parçası olan Seyyar Sergi Karadeniz Vapuru, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Diplomasi Tarihi ve Dünya Tarihi açısından önemli bir örnektir.


Kaynakça

 

spot_img
Gökçe Çoban
Gökçe Çoban
- gülmek için hep bir yumuşak G planın olmalı -

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.

Yahya Kemal Şiirlerinde Yedi Farklı Tema

"İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Türk edebiyatına hayalinden kelimeler armağan ve miras bırakan Yahya Kemal Beyatlı.

Kayıp Seslerden Yazının Öznelerine: Virginia Woolf’un Eserlerinde “Kadın” Teması

Woolf’un dilinde "kadın", tarihin dışına itilmiş bir sesin geri çağrılması, unutulmuş bir hakikatin dile gelmesidir.

Zülfü Livaneli – Zor Yıllar | Şiir Tahlili

Zülfü Livaneli'nin kaleminden hislerimize 'sığınak' olan Zor Yıllar şiirini çözümledik!