Cehennem kavramı, sanatta hem ortaçağ freskleri gibi uyarı niteliğindeki eserlerde hem de çağdaş acıları vurgulayan çalışmalarda ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Bu tema, teolojik bir unsurun evrimini gözlemlememizi sağlarken, insanlığın ahlaki ikilemleri ve kaygılarıyla da yüzleşmemize olanak tanıyor.
Şimdilerde Sylvia Plath popüler kültür tarafından büyük oranda trajik ölümüyle ve akıl hastalığıyla ilişkilendiriliyor olsa da kendisi usta bir yazar ve şair olmanın yanı sıra 20.yüzyıl edebiyatında çığır açan eşsiz bir dehaydı.
Tam adı Mads Dittmann Mikkelsen olan Danimarkalı aktör dikkat çekici görüntüsü ve tartışılmaz yeteneği sayesinde ülke çapında kazandığı popüleritesini hızla dünya geneline yaymayı başarmıştır. Mads Mikkelsen'ın kariyer basamaklarını hızla tırmanırken kayda değer başarılar kazandığı rollere ve yapımlara gelin yakından bakalım.
Thoth antik mısır mitolojisinde çok yönlü sorumluluklara sahip olan ve dolayısıyla çokça saygı gören bir tanrıydı. Yazının mucidi olarak tanınan Thoth, kutsal kayıtları tutmakla birlikte insanlığa da yol gösteriyordu. Kozmik düzen ma'at'in ilkelerini gözeten Thoth, muhakeme yeteneği sayesinde tanrılar arasındaki iç karışıklıklara çözüm getirmesi ve arabuluculuk yapmasıyla da bilinirdi.
Goya’nın ünlü eseri Oğlunu Yiyen Satürn, güce duyulan açlığın insanı nasıl tanınmaz hale getirerek vahşi bir yaratıktan farksız kılabileceğinin başarılı bir temsilini ortaya koyuyor. Goya’nın bizzat tanık olduğu savaş ve politik facialarla birlikte değerlendirildiğinde tablo, daha farklı bir boyut kazanıyor.
