2500 yıllık tarihiyle tiyatro, insanın kendini ifade etme ihtiyacını en güzel şekilde karşılayan sanat dallarından biridir. Bu zaman diliminde sayısız oyun yazarı eser üretmiş ve sahneye koymuştur. Birbirinden farklı ifade biçimleri ve konularıyla Avrupa Tiyatrosu da dünya tiyatro tarihine önemli oyunlar armağan etmiştir. Gelin bu eşsiz ve ölümsüz eserlerin en dikkat çekenlerine beraber bakalım.
- Hamlet-William Shakespeare
Tiyatro dünyasının efsanesi listemizde ilk sırayı alıyor. Shakespeare‘in en ünlü trajedilerinden olan bu eser, annesinin ve amcasının ihanetini kabullenemeyen Hamlet‘in intikam hikâyesini anlatıyor. Kimi zaman soğukkanlı kimi zaman da sinir krizleri geçirecek kadar kendini kaybeden Hamlet tiyatro tarihinin ustalıkla işlenmiş karakterlerinden biridir. Oyun boyunca hedefine giden yolda kimseyi tanımayacak, hem kendisini hem de çevresindekileri yıkıma sürükleyecektir.
- Cimri-Moliére
“Paradan daha değerli ne var bu dünyada?”
Bu tek replik dâhi oyunun özeti sayılabilecek nitelikte. Paradan daha değerli hiçbir şeyin olmadığına inananların oyunu Cimri. Fransız yazar Moliére’in yazmış olduğu bu komedi, varlıklı bir burjuva olmasına rağmen cimriliğiyle tanınan Harpagon’un hikâyesini anlatıyor. Oyun, para tutkusunun insanı gülünç durumlara düşürebileceğine ve paranın sahibinin insan değil, insanın sahibinin para olduğuna vurgu yapıyor. Ayrıca 1600’lü yıllardaki Fransız toplumunun sosyokültürel yapısını da eserde görebiliyoruz.
Moliere’nin tiyatro anlayışı üzerine okumaya devam etmek isteyen okuyucularımız için: Moliere: Eleştirel Tiyatro
- Faust-Goethe
Başarılı bilim insanı Faust, gençliğini yaşamın sırrını çözmek için harcamıştır. Hayatın güzelliklerini yaşayamadığı için mutsuzdur. Şeytan Mefistofeles ise Faust’un yaptıklarından hoşnut değildir. Çünkü onun insani hazları reddedip bilgi arayışında olmasını kendisine bir meydan okuma olarak görür. Tanrı’dan Faust’u yoldan çıkarmak için izin ister. Faust’un yine sıkıntıda olduğu bir akşam ziyaret eder ve ona dünya zevklerine ulaşmayı teklif eder. Gençliğine kavuşan, aşkı ve hazları tadan Faust yine de Şeytan’a istediğini vermeyecektir.
Oyunun İngiltere versiyonu hakkındaki yazımız için: Ruhunu Şeytana Satan Adam: Doktor Faustus
- Bilge Nathan-Gotthold Ephraim Lessing
Gotthold Ephraim Lessing, Aydınlanma Çağı’nın önemli temsilcilerindendir. Eserlerinde hoşgörüyü, semavi dinleri ve özgür düşünceyi işlemiştir. Bilge Natham ise yazarın en bilinen eserlerinden biridir. Yahudi bir tüccar olan Bilge Nathan iş seyahatinden döndüğünde, evlatlık kızı Recha’nın bir Alman şövalyesi tarafından yangından kurtarıldığını öğrenir. Teşekkür etmek için hediyelerle şövalyeyi ziyarete gider. Şövalye hediyeleri kabul etmez ve Yahudi olduğu için Nathan’ı küçük düşürür. Sonrasında savaşta esir düşen bu şövalyeyi Sultan Selahaddin kardeşine benzettiği için kurtarır. Oyunun sonuna doğru gerçeklerin gün yüzüne çıkmasıyla üç semavi dinin birbirine düşman olarak görülmemesi gerektiğini, önemli olanın karşılıklı hoşgörü olduğunu anlıyoruz.
- Woyzeck-Karl Georg Büchner
Georg Büchner, bu oyunu bitiremeden hayatını kaybetmiştir. Oyunun final sahnesi, birçok yazar tarafından farklı şekillerde tamamlanmıştır. Tiyatro eleştirmenlerince dışavurumcu olarak sınıflandırılan eser, Franz Woyzeck adında bir askerin baskı altındaki yaşamını anlatır. Ordudan kazandığı para yeterli olmayan Woyzeck daha fazla kazanabilmek için yüksek rütbedeki askerlerin ayak işlerini yapmaktadır ve bir doktorun yanında denek olarak çalışmaktadır. Ordu ve doktor onu psikolojik olarak yıpratır ve bu durum Woyzeck’in zamanla halüsinasyonlar görmesine sebep olur. Sevgilisi Marie ile yaşadığı sıkıntılar ise bardağı taşıran son damla olacaktır. Avrupa’da sıradan insanların hikâyesinin anlatıldığı ilk oyunlardan biri olması sebebiyle önemli bir eserdir.
- Müfettiş-Nikolay Gogol
Komedi türündeki eseri, büyük Rus yazar Gogol kaleme almıştır. Dönemin bürokrasisini, devlet kurumlarını çekinmeden eleştirdiği ve alaya aldığı için bazı kesimler tarafından tepki almıştır ve sansüre uğramıştır. Oyunda, bir belediye başkanı kente kılık değiştirmiş bir müfettişin geleceğini öğrenir. Bürokratlarına müfettişin iyi ağırlanması gerektiğini ve bunun için rüşvete başvurabileceklerini söyler. Bürokratlar ise şehre yeni gelmiş iyi giyimli Hlestakov’un müfettiş olduğunu zannederler. Aslında zengin bir toprak sahibinin oğlu olan Hlestakov da yakın zamanda tüm parasını harcayıp beş parasız kaldığından bu yanlış anlaşılmayı kendi lehine çevirir. Bu noktadan sonra da asıl komedi başlar. Müfettiş yozlaşmış devlet kurumlarının, rüşvetin ve yolsuzluğun cesur bir eleştirisidir.
- Vişne Bahçesi-Anton Çehov
Oyun, Rusya’nın büyük bir hızla değişen politik atmosferinde geçiyor. Bu dönemde aristokrasi çökmeye başlamış, burjuvazi yükselişe geçmiş ve kasabalardan kente göç başlamıştır. Aristokrat bir aile, kasabadaki çiftliklerini borçları sebebiyle satmak zorundadır. Ancak buna kolay teslim olmayacaklardır. Çiftliklerinde çocukluklarının, eski şatafatlı ve mutlu günlerinin adeta bir sembolü olan vişne bahçesi vardır. Vişne bahçesi aynı zamanda eski Rus toplumunun da bir simgesidir. Son sahneyle beraber bu toplum yapısının ve kahramanlarımızın eski güzel günlerinin mazide kalmış olduğunu görüyoruz.
- Salome-Oscar Wilde
Oscar Wilde’ı Dorian Gray isimli başyapıtıyla ve eşsiz şiirleriyle tanısak da yazarın önemli tiyatro oyunları da bulunmaktadır. Bu oyun İncil’deki bir olaydan esinlenerek yazılmıştır. Hikâye eski Filistin ve İsrailiye’de geçer. Kral Hirodes Antipa kardeşinin karısıyla evlenir. Halk arasında kendisini küçük düşüreceğinden korktuğu ve gücünden çekindiği için Vaftizci Yahya’yı hapseder. Kralın üvey kızı Salome ise Yahya’ya aşık olur ancak Yahya onu istemez. Bu reddediliş Salome’yi adeta delirtir ve saplantılı bir kadına dönüştürür. Hastalıklı bu aşkın kaderi tıpkı öncekiler gibi ölümdür. Oyunda dinsel motifler Wilde’in kendine has tarzıyla birleşir ve ortaya ölüm, kadın-erkek ilişkisi ve korku gibi temaları başarıyla işleyen bir eser çıkar.
- Nora:Bir Bebek Evi-Henrik Ibsen
Norveçli oyun yazarı Henrik Ibsen bu oyunu 1879 yılında kaleme almıştır. Kadın hakları ve feminizm konusunun daha konuşulmadığı o zamanlarda Ibsen, kadının aile ve toplum yaşamındaki yerini sorgulamıştır. Nora çocukluğu ve gençliği boyunca babasının dediklerine boyun eğmek zorunda kalmış, kendi fikirlerini özgürce ifade edememiştir. Aynı kader evlendikten sonra da Nora’nın peşini bırakmamıştır. Eşi ve babası tarafından bir oyuncak bebek gibi korunmuş, kendisine çizilen güvenli sınırlardan çıkmasına izin verilmemiştir. Nora birey olmadan önce bir anne, bir eş olmak zorundadır. Peki ya Nora bu “ideal kadın” kavramının çarpık ve bozuk olduğunun farkına varmaya başlarsa neler olur?
- Jan Dark-Bernard Shaw
Bernard Shaw bu eserinde, Fransa’nın önemli tarihi kişiliklerinden Jan Dark’ın hikâyesini sahneye taşıyor. Jan Dark 12-13 yaşlarında, ailesiyle beraber köyde yaşayan sıradan bir çocukken Tanrı’dan gelen bazı sesler duymaya başlar. Sesler İngiltere-Fransa arasında yıllardır süren savaşı bitirebileceğini, Jan Dark’ın harekete geçmesi gerektiğini söyler. Buna güvenerek asker kılığına girer ve akıl sağlığını yitirmiş kralı tahtından indirir. Yerine halkın da istediği VII. Charles’ın geçmesini sağlar. Orléans’ı İngilizlerden kurtarır ve halkının sevgisini kazanır. Ancak bazı kesimlerce dinin öğretilerine karşı gelmekle ve büyücülükle suçlanan Jan, 19 yaşında meydanda yakılarak öldürülür. Bernard Shaw’ın bu mükemmel oyunu Jan Dark’ın hikâyesinin daha büyük kitlelerce tanınmasını sağlamıştır.
- Matmazel Julie-August Strindberg
August Strindberg oyunu 1888 yılında yazmıştır ve bir sene sonra da Kopenhag Üniversitesi’nde sahnelenmiştir. Kadın-erkek ilişkileri, sınıfsal farklılıklar çerçevesinde ele alınmıştır. Aristokrat bir ailenin kızı olan Julie ait olduğu toplumsal sınıfa hapsolmaktan mutlu değildir. Özgür, bağımsız bir kadın olmak ister. Bundan anne ve babasını sorumlu tutar ve onlardan intikam almayı amaçlar. Evin uşağı Jean’le yakınlaşır. Bu da toplumda daha “saygın” bir konuma gelmek isteyen Jean için kaçırılmayacak bir fırsattır. Ancak her iki taraf da zaman ilerledikçe hayal ettiğini bulamaz. Kendini küçük düşmüş hisseden Julie ne yazık ki amacına ulaşamayacak, kendi sonunu hazırlayacaktır.
- Kral Übü-Alfred Jarry
Avangard-absürt tiyatronun babası sayılan Alfred Jarry, bu oyunu kendisinin ve sınıf arkadaşlarının nefret ettiği fizik öğretmeninden yola çıkarak yazmıştır. Önce kukla oyunu olarak oynansa da sonradan sahneye taşınmıştır. Boynuzlu Übü ve Zincire Vurulmuş Übü adında Kral Übü’nün devamı sayılabilecek iki oyun daha vardır. Eserde yükselen burjuvazi kavramı yerilmiş, siyasi ideolojiler, inançlar ve ahlaki değerler alaya alınmıştır. Kral Übü sembolleri, abartıyı ve gerçeküstüyü sahnede kullanarak geleneksel tiyatroya karşı çıkmıştır. Peder Übü, kralı ve onun çocuklarını öldürerek tahtı ele geçirir ve halka zorbalıklar yaparak onlara hükmetmeye çalışır. Kralın hayatta kalabilen son oğlu ise intikam yemini eder. Halkın ve Rus Çarı’nın prensi desteklemesiyle Übü’ye savaş açılır.
- Cesaret Ana ve Çocukları-Bertolt Brecht
“Kazancıyla, tehlikesiyle savaş bu, bir türlü bitmez. Savaş bu, sürer yüz yıl bile. Kâr getirmez sıradan adama.”
Cesaret Ana ve Çocukları, eleştirmenlerce 20.yüzyılın en iyi tiyatro oyunlarından kabul edilir. Savaş zamanı adam öldürmenin yiğitlik sayıldığı, barış zamanında ise suç sayılıp cezasının idam olduğu bir düzende, ahlak kavramının doğru anlaşıldığından bahsedemeyiz. Bu eser, ölümün olduğu bir yerde asla barışın sağlanamayacağının en güzel anlatımıdır. Cesaret Ana askerlere gömlek, ayakkabı gibi savaş kıyafetleri satan, geçimini bir nevi savaştan sağlayan bir kadındır. Eilif ve Schweizerkas adında iki oğlu, askerlerin döverek dilsiz ve engelli bıraktığı Katrin isminde bir kızı vardır. Savaşın acımasızlığı bu aileyi parçalayacak, insan hayatının ne kadar ucuz olduğunu gösterecektir.
- Yanlışlık-Albert Camus
Yabancı ve Veba gibi çarpıcı romanlarıyla tanıdığımız Albert Camus hakkında bilmemiz gereken bir şey daha var. O da kendisinin en az romanları kadar başarılı tiyatro oyunlarının da olduğu. Oyun bizleri, insan kaderinin zavallı kurbanı mı yoksa onun yaratıcısı mı soruları arasında bırakıyor. Bulundukları kasabadan sıkılmış, mutluluğu uzaklarda arayan anne-kız, ihtiyaç duydukları parayı otellerine gelen müşterilerini öldürüp onları soyarak sağlar. Ancak günün birinde otele alelade bir “yabancı” değil de özel bir müşteri gelirse? Kader, mutluluk ve yabancılaşma temalarının işlendiği oyun tiyatro severler tarafından okunmalı, izlenmeli.
Oyunun detaylı bir incelemesini okumak isterseniz şu bağlantıdan ulaşabilirsiniz: https://www.soylentidergi.com/albert-camusden-yanlislik-mutlulugun-pesinde/
- Godot’yu Beklerken-Samuel Beckett
Birinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından gelen diğer bir dünya savaşı… Kayıp nesiller, umutlar… İkinci Dünya Savaşı’nın yıkıcı etkileri o kadar fazla oldu ki insanlar varoluş amaçlarını sorgulamaya, yalnızlaşmaya ve yaşamı anlamsız bir boşluk olarak görmeye başladılar. Samuel Beckett de o dönemin bir yazarı olarak çevresinde olup bitenlere kayıtsız kalamadı ve Godot’yu Beklerken isminde absürd tiyatronun kilometre taşlarından olacak bu esere imza attı. Oyunda, iki arkadaş bir ağacın altında Godot isminde birini bekliyorlar. Ancak bu kişi kim, neden bekliyorlar, bilmiyoruz. Godot her şey de olabilir, hiçbir şey de. Kim bilir?
- Git Gel Dolap-Harold Pinter
Git Gel Dolap, Nobel ödüllü yazar Harold Pinter’ın absürd tarzdaki oyunudur. Ben ve Gus adında iki kiralık katil, bir odada vuracakları kişiyi beklerler. Gus Ben’e göre daha kuşkucu ve sorgulayan bir karakterdir. İşleri hakkında soru sormaya başladığında oyuna ismini veren dolap (mutfak asansörü) bu sorgulamaya müdahale eden otorite işlevi görür. Gus durumdan rahatsız olup sorularını çoğalttıkça otorite daha çok hissedilir. Ben ise, yukarıdakinin emirlerine sorgusuz sualsiz itaat eder. Oyunun finalinde, sorgulayanın sonu itaat edenin ellerine bırakılmıştır.
- Çok Uzak-Caryl Churchill
Başarılı İngiliz yazar Caryl Churchill bu oyununu, hükümetlerin vatandaşlarına dayattığı korku üzerine kurar. Bir çiftlikte sakin bir tempoyla başlayan oyun gerilimini artırır. Hayvanların bile taraf tuttuğu bir savaşa döner. Apokaliptik korku türündeki bu oyunda savaşın sebebini bilmeyiz. Bilmemiz önemli de değildir. Önemli olan savaşın normalleştirilmesinin absürt olması ve insanların bu gerçeğe gözlerini kapamasıdır.
- Roberto Zucco-Bernard Marie Koltes
Ünlü Fransız yazar Koltes, bir gazete haberinden yola çıkarak bu oyunu yazmıştır. İtalyan asıllı Roberto Zucco iyi eğitim almış bir gençtir. Bir gün ani ruh hâli değişikliğiyle önce babasını öldürür. Sonrasında da annesini, bir genci ve müfettişi öldürür. Neden öldürdüğü belli değildir. Anlamsız davranışları sebebiyle biz seyirciler bir sonraki hamlesini tahmin edemeyiz. Bu orijinal karakter, yazarın kendisine has tarzıyla birleşerek seyircilerin gözünde kahramanlaşır. Korku, nefret ve iğrentiden çok hayranlık uyandırır. Oyun aile ilişkileri, ölüm ve yabancılaşma meselelerine cevaplaması zor sorular yöneltir.
- Gergedan-Eugene Ionesco
Gergedan, absürd tiyatronun bir diğer öncüsü Eugene Ionesco tarafından kaleme alınmıştır. Yazar oyununu anti-Nazi olarak tanımlar ve ironik şekilde ilk kez Almanya’da sahneye konmuştur. Oyun Fransa’da, kasaba meydanında geçmektedir. Kasaba ahalisi gününü burada geçirirken uzaklardan bir gergedanın büyük bir gürültüyle geçtiğini görürler. Ancak ciddiye almazlar ve gördüklerinin gergedan olduğuna bir türlü inanmazlar. Oyun ilerledikçe gergedanlar çoğalmaya, insanlar da gergedanlaşmaya başlar. Öyle ki gergedanların çıkardığı kargaşayı, gürültüyü ve saçmalığı sevmeye, takdir etmeye başlarlar. Akıllıca yazılmış bu oyun, Nazilerin Paris’i işgalinde Fransızların tepkisiz kalmasına taşlama niteliğindedir.
- Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü-Dario Fo
2016 yılında aramızdan ayrılan İtalyan yazar Dario Fo, bu oyunu yazarken gerçek olaylardan esinlenmiştir. Oyun, 40’dan fazla ülkede sahnelenmiş ve 20.yüzyıl klasikleri arasına girmiştir. 1969’da Milano’da patlayan bomba çok sayıda insanın ölümüne sebep olur ve polisler bu olayla ilişkili olduğunu düşündükleri bir anarşisti gözaltına alır. Bir süre sonra bu sözde anarşist emniyet merkezinin penceresinin altında bulunur. Emniyet, anarşistin kaza sonucu öldüğünü söyler. Hakkındaki şikayetler sebebiyle merkeze getirilen bir “Deli” ise gerçeklerin ortaya çıkmasında kilit rolde olacaktır. Kara komedi türünün güzel örneklerinden olan oyun otoritelere, siyasi oyunlara yönelik bir başkaldırıdır.
Kaynakça:
“Matmazel Julie”. Tiyatronline. Web 30.08.2021
Tiyatrolar. Web 30.08.2021
Paris Dada’nın 100.Yıl Ataları. e-skop. Web. 30.08.2021
Saygılı, İlayda Kübra. “Bertolt Brecht’in “Cesaret Ana ve Çocukları” Adlı Eserinde Ahlak Çöküntüsü”. International Journal of Social Sciences. (2020)