Ayrılıklar da sevdaya dahil midir? Ayrılanlar da hala sevgili midir? Eğer aşk kaybolsaydı ayrılıkla gidenlerin peşinden yazılmadı nice şiir. Şiirler bazen yarım kalan aşkların anlatısıdır, bazen biten hikâyenin ardından ağıtlardır. Yan yanayken de biter aşklar; baş başa bir çay içerken, aynı yatakta uyanırken… Karmaşıktır sevgiler. Hatalar da sevdaya dahildir. En çok önemsediğimizden en derin yaralanır, onu en derinden yaralarız. Ortada buluşmalar bitince merhametli bakışlar kaybolunca ayrılık sinsi sinsi bir anda yapışıverir yakamıza. Bazı zamanlar da sevgilinin sevgilisi olamayınca gelir ayrılık vakti. Başka aşklarda ararız sevdiğimizi, başka aşklarda tükenir ve tüketiriz.
Sevdanın en acı kısmı olan ayrılık bazen sözcüklere dökülür. İçimizde kalanlar, sevgiliye ulaşamayanlar şiirlerde yaşar. Bugün biz de sizler için Türk Edebiyatının etkileyici şairlerinin kalemlerinden çıkan ayrılık şiirlerini derledik.
Attilâ İlhan “Türk Edebiyatının Kaptanı”

Şairi Tanımak
Attilâ İlhan, Türk Edebiyatına önemli eserler bırakan; şair, gazeteci, deneme yazarıdır. İzmir’in Menemen ilçesinde 1925 yılında doğar. Nâzım Hikmet‘in şiirlerini lisede mektuplaştığı bir kıza yazar. Okul bunu hoş karşılamaz ve Attilâ İlhan 16 yaşındayken tutuklanarak okuldan uzaklaştırılır. Hapiste iki ay kalır ve sicili yüzünden eğitim hayatına son verilir. Sonraları 1944’te verilen kararla okuma hakkını tekrar kazanır. İstanbul’da lise okur ve ardından İstanbul Hukuk Fakültesine girer. Gün ve Yığın gibi dergilerde şiirleri yayımlanmaya başlar. Kendi imkanlarıyla ilk şiir kitabı olan Duvar‘ı 1948’de yayımlar. Attilâ İlhan, özellikle gençlik yıllarında kendini hiç beğenmez; çirkin hisseder. Aysel Git Başımdan şiirinde de dış görünüşüne atıfta bulunur.
Neden “Kaptan”?
Atillâ İlhan Paris yıllarında bir dönem sakal bırakır. Arkadaşları tarafından sakal ona yakıştırılır ve ona Kaptan lakabını takarlar. Beş bölümden oluşan “Kaptan” şiiri de lakabının yayılmasına sebep olur.
Ayrılık da Sevdaya Dahil

(…) Ayrılığımızı hissettiğim an demirler eriyor hırsımdan
Ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu
Gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş
Tedirgin gülümser
Çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili
Hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
Her an ötekisiyle birlikte her şey onunla ilgili (…)
Attilâ İlhan’ın “Ayrılık da Sevdaya Dahil” şiiri belki de en çok okuduğumuz ayrılık şiirlerindendir. İki kişi yan yana olmayı bıraksa bile kalpleri ayrılmaz demek ister şair. Ayrılığın içinde yarattığı sızının sıcaklığını demirleri eritecek boyutta betimler. Birbirini unutamayınca insanlar; güzel günlerinde, hoş bir yemekte, sevdikleri bir filmi izlerken anlamlandıramadıkları bir boşluk yaşarlar. Sevdiğimiz yanımızda değilken; bir çocuğun gülüşü, bir yıldızın kayışı, ayakkabı bağcıklarını bağlamak bile onu hatırlatır bizlere.
(…) Sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız
İkimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız
Şair bu kısımda, bir zamanlar ne olursa olsun birlikte kalabileceklerini düşündüklerini anlatır. Aşk öyle bir histir ki bazen iki kişi yalnız kalınır. Yalnızlık bile sevdiğinizle paylaşılmak istenilen bir çembere dönüşür. Ancak beraber yalnızlık, tek başınalıktan daha zordur. Kendi kendimize yaptığımız her şeyi karşımızdakiyle de paylaşmayı gerektirir.
Ümit Yaşar Oğuzcan

Şairi Tanımak
Ümit Yaşar Oğuzcan 22 Ağustos 1926’da Mersin’in Tarsus ilçesinde dünyaya gelmiştir. Annesi bir şiir severdir ve Faruk Nafiz Çamlıbel‘in şiirlerini okur. Bu ilgisi Ümit Yaşar’ın ilgisini çeker ve daha küçükken şiire yönelir. Okuduğu okullarda arkadaşları onu “şair” diyerek çağırır. Eskişehir Ticaret Lisesini bitirdikten sonra büyük bankalarda çalışır. İlk eseri İnsanoğlu adlı şiir kitabını 1947 de yayımlar. Yayınevini 1960 yılında kurar. Şiirleri 230 küsur kadardır. Edebiyatımızda oldukça katkısı olan üretken bir yazardır. Ayrıca kendi sanat galerisini de kurmuş olan şair, son yıllarında Çarşaf adlı bir mizah dergisinde de yazar.
Psikolojik Durumu
Küçüklüğünde geçirdiği kızamık hastalığı sonucunda kekeme kalan; geçirdiği apandisit ve bademcik ameliyatı ile zor zamanlar yaşayan Ümit Yaşar Oğuzcan oldukça melankolik bir kişiliğe sahiptir. Çocukluğunda geçirdiği belki ufak sayılabilecek kazalar onu derinden etkiler. Ailesi ona yardım etmeye çalışsa da psikolojik sıkıntıları ve içe dönük hali ilerler. Görücü usulü evlenir ve Vedat adında bir de oğlu olur. Ailesinin ona iyi geleceğini sandığı bu evlilik pek bir şey değiştirmez. Maddi sıkıntılar başlayınca şair daha da çöker. Eşine ve oğluna gereken ilgiyi gösteremez. Ümit Yaşar, yaşamı boyunca bir çok kez intihara teşebbüs etmiştir. Oğlu Vedat, babasının bu halini kaldıramaz. Bir gün Galata Kulesi’ne çıkar ve kendini aşağı bırakır. Elinde tuttuğu iddia edilen notta, “Baba, öyle intihar edilmez. Böyle edilir.” yazar.
Ben Sensiz Yaşayamam

Bırakma beni sevdiğim
Gidişine dayanamam
Hasret gözyaşlarımla
Kendimi avutamam
Dönerim dersin ama
Kadere inanmam
Bıraktığın anılarınla
Ben sensiz yaşayamam…
Ayrılığın yaşanıp yaşanmadığı meçhul olsa da şair bu dizelerde ayrılık korkusunu anlatır. Ayrılığın getirdiği keder duygusu ön plandadır. Aşklarının sadece birer anıya dönüşebilme ihtimali, bir daha kavuşamayacakları düşüncesi onu üzüntüye sürükler.
Ayrılırken

(…) Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Perde kapanıyor, film bitiyor işte,
O hiç bitmeyecek sandığımız (…)
Belki daha önce denk geldiğiniz bu dizeler, Ümit Yaşar Oğuzcan’ın bu temada yazdığı en etkileyici şiirlerden biri. Sevgiliyi başkasıyla görecek olma olasılığının verdiği rahatsız edici his geride kalacak olan için yaralayıcıdır. Sanki verilen sözler, düşünülen hayaller, güzel hisler bir oyun gibidir. Aşk; izlemekten çok keyif alıp bitmemesini istediğimiz o filmler gibi finaline gelmiştir. Artık şair, sevdiği için başarısız bir aşkın öteki kahramanı olarak hatırlanacaktır. Veda sözlerinden sakınmak aslında büyüklükten değil, ayrılığın gerçekliğinden kaçmak içindir.
Birhan Keskin

Şairi Tanımak
Birhan Keskin, 1963’te Kırklareli’nde doğar. Küçüklüğünü, “22 Aralık 1963. Kırklalareli, Demircihalil. Trakya’nın ayaz gecelerinden biri. Bir yatsı ezanı vakti. İki erkek çocuğundan sonraki kız çocuğu. İyi ki doğmuşum, yoksa Gürhan (benden iki buçuk yaş büyük abi o) epey bir süre daha kız elbiseleri içinde büyüyecekti. Annem (İftade, bizim oralarda o vakitler muhtarların harfleri biraz şaşkın) beni bir gün tarlanın kenarında kucağına almış. Arkamızda yaslandığımız demir tekerlekli bir arabanın tekerlerinden parmağıyla aldığı siyah şeyi benim kaşlarıma sürüyor. Kara kaşlı olaymışım! Oldum. Hatırlıyorum diyorum anneme, mümkün değil çok küçüktün diyor. Hatırlıyorum. Benden sonra iki kardeş daha geliyor. Günalp ve Ahmet. (En büyük abimin adını da söyleyeyim Erdoğan.) 1969 Annem ve Babam (Ali) ve onların ikişer eli. Ve biz beş kardeş. Hepimiz İstanbul’a göçüyormuşuz. Yüksek Sundurmalı o evi bir daha görmedim…” şeklinde ifade etmiştir.
Eğitim hayatı İstanbul’da geçen şair, 1986 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun olur. İlk şiiri 1984 yılında Yeryüzü Konukları adlı dergide yayımlandıktan sonra arkadaşlarıyla uzun süre Göçebe adlı dergiyi çıkarırlar. Editörlük de yapmış olan şair, şiirle ergenlik döneminde tanışır. 90’lardan bu yana aktif olan Birhan Keskin, Türk Edebiyatının en beğenilen kadın şairlerinden biri olarak karşımıza çıkar. Saçları neredeyse hep kısadır. Bununla ilgili bir şiirinde, “Saçını bırak, dedi annen berberde her sabah zor olur her gün taraması, başlarken ilkokula, ne berberi unuttun ne o günü. O gün bugün saçın bir anlamı yok sende, arada zülüf filan desen de şiirde.” şeklinde kendini anlatır.
Kışın Bana Yaptıkları

Seni bir yabancı gibi karşıma alıp
bunun dayanıklı bir şey olmadığını
sürekli kılınmadığını, çünkü aşkın
yapılan bir şey olmadığını,
başlangıçta bir melek konduğunu
sonunda bir kelebek öldüğünü,
yani kısacık sürdüğünü, oysa hayatın
bir korkular ve alışkanlıklar bütünü
olduğunu,
bütün bunları sana
nasıl anlatacağım?
Kışın Bana Yaptıkları, şairin ayrılığın ardından artık karşısında oturmayacak; seslenişlerini duymayacak olan eski aşkına demek istediklerini anlatır. Bir kış günü ayrıldıklarından beri sevdiğini görememiş olan şair, aşkın bir anda başlayıp göz açıp kapayıncaya kadar bitebileceğini düşünür. Şimdi içindekiler, dinleyicisini kaybetmiştir.
Kalbim
demir masanın küfü, örtünün yırtığı
camın kırığı, patlayan freni hayatımın
kalbim, anla, bitti mevsim
bir başka yolcu yok sana.
Şiirin alıntıladığımız diğer ve son kısmında şair; bundan sonra ondan başka kimseyi sevemeyeceğini hisseder. Onun için yaşanılabilecek her mevsim yaşanmış, kalbi eskimiş ve diğer aşklara kapanmış durumdadır.
Sizler için üç farklı şairden ayrılık şiirlerini topladık. Umarız kalpleriniz kırılsa dahi sevmekten ve sevilmekten vazgeçmezsiniz. Ne de olsa bazen bitti diye düşündüğümüz anlarda her şey yeniden başlar.