Triptych ya da Triptik, üç farklı resmin yan yana getirilerek bir kompozisyon oluşturduğu panel şeklindeki tablolara verilen isimdir. Orta Çağ Avrupası‘nda yapılmaya başlanılan triptikler, Rönesans döneminde altın çağını yaşamıştır. Genellikle temel konu orta panelde işlenir; sağ ve sol panellerdeki resimler de temel resmin destekleyicisi niteliğindedirler. Söz konusu dönemde triptiklerde çoğunlukla dini konular işlenmiş, ya bir kilise için ya da istek üzerine kişiye özel yapılmıştır.
Bu yazıda rönesans ve sonraki dönemlerde yapılmış bazı triptikleri inceleyeceğiz.
Aino Myth, Triptych (1891)
Fin ressam Akselli Gallen-Kallela (1865 – 1931)’ya ait Aino Miti isimli bu triptikte, Elias Lönnrot’un Fin halk hikayelerinden esinlenerek yazdığı, Finlandiya ulusal destanı Kalevala’da anlatılan bir efsane tasvir edilmiştir. Triptikte, Kalevala halkının bilgesi olan yaşlı Väinämöinen ile Aino adlı bir genç kızın hikayesi resmedilir.

Aino, abisi Joukahainen tarafından yaşlı bilge Väinämöinen ile evlendirilmek istenir. Ancak Aino evlenmek istemez ve ne kadar dirense de sonunda dayanamayıp evden kaçar. Göle girdiği bir sırada boğulur ve ölür. Kimilerine göreyse Aino intihar etmiştir. Väinämöinen, genç kızın öldüğünü öğrenince çok üzülür ve göle onu aramaya gider. O sırada bir balık tutar, efsaneye göre tuttuğu balık aniden Aino’ya dönüşür ancak Aino yine bilgeden kaçarak sulara döner (Oittinen, Ketola, Garavini, 2018).

Tablo’nun orta panelinde Aino’nun balık olarak yeniden canlandığı kısım resmedilmiştir. Sol panelinde ise bilge Väinämöinen’in Aino’yu ormanda görüp evlenme teklifi ettiği, genç kızın evlenmek istemediği için oradan uzaklaştığı sahneyi görürüz. Sağ panelde de Aino’nun göle girmeden hemen önceki anı resmedilmiştir. Anlatı, sanatçının kendisi tarafından yapılmış, Kalevala’dan alıntılarla tamamlanan ahşap çerçeve ile desteklenmiştir (Oittinen, Ketola, Garavini, 2018). Bu triptik, Art Nouveau‘nun Fince versiyonu olacak olan Finlandiya’daki Ulusal Romantik hareketin başlangıç noktası olmuştur.


Gallen-Kallela’nın Aino Miti isimli eseri Fransa ve Finlandiya’da çok beğenilmiş ve ressam istek üzerine destana ait farklı bölümleri de resmetmiştir.
The Nativity with Donors and Saints Jerome and Leonard (1500 – 1515)
Gerard David (1460 – 1523)’in enkarnasyonun gizemini anlattığı bu triptikte İsa’nın insanlığın kurtuluşu için doğumunu ve fedakarlığını tasvir etmiştir. Geleneksel Hristiyan imgelemelerinden biri olan bu tabloda tasvir edilen neşeli bir an olsa da figürlerin hepsinin yüzünde kasvetli bir ifade olduğu görülmektedir. David, figürler aracılığıyla İsa’nın nihai acısını ve ölümünü sembolize etmek istemiştir (metmuseum.org).

Tablonun orta panelinde bir bebek olarak betimlenen İsa’yı ve onun yanı başında Joseph ile Meryem figürlerini görürüz. Orta panelin sol üst köşesine konumlandırılmış melekler, Tanrı ile doğa arasındaki bağlantıyı sembolize etmektedir (metmuseum.org).

Diğer yandan Joseph’in omzunun üzerinden görünen zarif ve ustalıkla işlenmiş doğa manzarası, sanatçının doğa resmine olan ilgisinin bir göstergesidir.

Bebeğin (İsa) olduğu sepetin hemen önündeki tahıl demeti ile ressam, Yuhanna 6:41’deki “Ben cennetten inen ekmeğim.” anlatısına atıfta bulunmuştur (metmuseum.org).

İki uç panelde ayakta olan figürler ise Aziz Jerome ve Aziz Leonard’dır. Ancak önlerinde diz çöken figürlerin kim olduğu tam olarak bilinmemektedir. Gerard David’in triptikte kullandığı zengin renkler, hassas ve net çizimler ve aynı zamanda işçiliğinin mükemmelliği bu eserini Avrupa sanatının değerli eserlerinden biri yapmıştır (metmuseum.org).
Annunciation Triptych (Merode Altarpiece 1427 – 1432)
“Müjde” adlı triptik, erken dönem Hollanda tarzının ayırt edici özelliklerini sunmaktadır. Tabloya işlenmiş arka plandaki ince detaylar, tablonun yapıldığı dönemde sanatta hakim olan doğal dünyaya ve gündelik yaşama duyulan hayranlığın göstergesidir. Ressam, en küçük detayları bile, gerçeği iki boyutlu bir düzlemde yansıtmak için titizlikle işlemiştir. Ortaya çıkan parlak yüzey, hissedilen derinlik, zengin ışık geçişleri ve renklerin ustalıkla dağılımı eseri Avrupa sanatının önemli resimlerinden biri olmasını sağlamıştır.

Merode triptiğine bakarken öncelikle sol panelde açık bir bahçe kapısının önünde dizlerinin üzerinde duran iki Flaman bağışçı (donör) ile karşılaşırız. Arka planda ise şehir yaşamına dair görüntüler, birkaç kuş ve bir gül ağacı görülmektedir. Aynı zamanda çiftin, bazılarının arka kapıdan gelen çağdaş bir haberci olarak yorumladığı, şapkasını tutan bir adam tarafından gözlendiği görülmektedir. Yarı açık kapı, çiftin orta panelde gördüğümüz, muhtemelen kendi odaları olan, kutsal gizemi görmelerine izin verir bir şekilde resmedilmiştir (M. Ann Holly, 152).

Ortadaki panel, şöminenin yanında oturan Meryem Ana‘ya odaklanır. Meryem, masanın yanında duran Başmelek Cebrail‘in varlığını henüz fark etmediği için tasvir edilen olay Müjde‘den hemen önceki andır. Panelin ayrıntılarında görülebilecek zambak ve çeşme gibi bazı nesneler, Meryem’in İsa’nın ilahi doğumuyla ifade edilen “saflığını” sembolize etmektedir. Yuvarlak pencereden gelen ışık huzmesinin üzerinde haç taşıyan ve Cebrail’in müjdeyi fısıldadığı anda aşağı doğru inmekte olan minik İsa figürü, triptikteki birincil konunun enkarnasyon olduğunu göstermektedir (M. Ann Holly, 153). Bu, ressam tarafından Tanrı’nın tanrısallığının simgesi olan ve henüz sönmüş olan mum alevinin resme yerleştirilmesiyle de doğrulanmıştır. Bu ayrıntı enkarnasyona, Tanrı’nın İsa ile olan bağlantısına bir atıftır ve mum ile sembolize edilen bu ayrıntı kompozisyonun tam merkezine, Meryem’in de hemen yanı başına yerleştirilmiştir.


Sağ panelde “müjde anına” eşlik etmeyen Joseph’in (Yusuf) birtakım gündelik işlerle uğraşırkenki varlığını görürüz. Bu ayrıntı da yine enkarnasyon ile bağlantılı olacak şekilde tasvir edilmeye çalışılmıştır. Joseph, enkarnasyonun Tanrı’nın şeytanı tuzağa düşürme aracı olduğu şeklindeki Augustinian spekülasyonuyla sembolize edilmiş iki fare kapanı yaparken resmedilmiştir (M. Ann Holly, 154). Sağ panelin arka planında da yine şehir yaşamına dair bir manzara görülmektedir.

Bu triptik de erken dönem ve Gotik Hollanda geleneğinin esintileriyle resmedilmiş güçlü tablolardan biridir. Üzerinde imzası bulunmasa da resmin erken Hollanda geleneğinin ilk ustalarından olan Robert Campin (1345- 1444) ve bir asistanı tarafından yapıldığı bilinmektedir.
Garden of Eartly Delights (1503 – 1504)
Rönesans döneminin önemli ressamlarından olan Hioronymus Bosch‘un yaptığı Dünyevi Zevkler Bahçesi adlı eser, ressamın kendi yaşamı boyunca ve rönesans dönemi boyunca yapılmış en fazla figür içeren resim olarak kabul edilir. Tablo’da toplamda 300’den fazla figür olduğu bilinmektedir. Bosch, bu tabloda oldukça canlı renkler kullanmış ve o zamana kadar benzerine pek rastlanmamış figürlerle cennet, dünya ve cehennem tasviri yapmıştır. Dünyevi Zevkler Bahçesi, ressamın ustalığını ortaya koyduğu ve en bilinen eseridir (museodelprado).

Açık haliyle bir triptik gibi görünen eserin kapakları kapalı haldeyken bir dünya tasviri görürüz. Burada Bosch, dünyanın oluşum evresindeki halini resmetmeye çalışmıştır. Dünya bu haldeyken içi yarı su dolu kristal bir küre olarak tasvir edilmiştir ve içinde ağaç benzeri figürler de bulunmaktadır. Resmin sol üst köşesinde bir figürle karşılaşırız ve bu figür dünyayı yaratan Tanrı figürüdür. Bosch, kapaklardaki resmin en üst kısmına ise İncil’den bir alıntı olan “O konuştu ve oldu; o emretti ve durdu” yazmıştır ve bu açıdan resmine dini bir anlam katmıştır (museodelprado).

Triptiğin kapakları açıldığındaysa dıştaki sakin, durgun ve cansız dünya tasvirine karşılık oldukça karmaşık, canlı bir resimle karşılarız. Bosch, burada Hristiyanlığa ait betimlemeler yapmıştır. Cinselliğe dair de birçok anlatı mevcuttur. Genel olarak tablonun konusu cennet, dünyevi zevkler bahçesi olarak betimlenen dünya ve son olarak cehennemden oluşur. İçinde yüzlerce figürü ve anlamı barındıran bu eseri detaylı incelemek başlı başına bir makale konusudur dolayısıyla bu yazıda yalnızca önemli birkaç ayrıntıya yer verilecektir.
Bosch’un anlatısı sol paneldeki cennet tasviri ile başlar. Panelin ön bölümünde birtakım hayvan tasvirleri ve üç insan figürü görürüz. Bu figürler Adem, Havva ve Tanrı‘dır. Panelde Adem ile Havva’nın cennetten kovulmadan önceki zamanı tasvir edilmiştir. Tanrı, Havva’nın kolundan tutar pozisyonda, Adem ise yerde oturmuş ve Ayaklarını Tanrı’ya doğru uzatmıştır ve iki figürün de Tanrı ile teması görülür. Bu temas ilahi gücün, bu üç figür arasında aktarımını temsil etmektedir ve aynı zamanda Adem ile Havva’nın birlikteliğinin kutsanması anlamına gelmektedir (museodelprado). Arkalarında bulunan ejderha ağacı ise sonsuzluğu simgeler.

Panelin genelindeyse farklı, egzotik hayvan figürü ile karşılaşırız. Buradaki her hayvan figürünün bir anlamı sembolize ettiği düşünülmektedir. Bosch, bu hayvan figürlerini dönemin hayvanlar alemi kitaplarından esinlenerek resmetmiştir.

Orta panel, sol paneldeki durgunluktan uzak birçok figürün hareket halinde olduğu çeşitli anlamlar ve betimlemelerle resmedilmiştir. Triptiğe de ismini veren bu panelde insanlar, yarı insan yarı hayvan figürler, hayvan figürleri, meyveler görülmektedir. Bu figürlerin hepsi birbiriyle etkileşim halindedirler ve bir anlamda her şeyden bir haber doğayla bütün bir halde, şehvetle eğlenmektedirler. Ressam, gerçekte olmayan figürlere de anlamı desteklemek için başvurmuştur.

İnsan figürleri çeşitli kompozisyonlar içinde verilerek, arzu, şehvet ve cinsel konularda
betimlemeler bulunmaktadır. Panelde sanatçı, Hristiyanlıkta günah olan davranışlara da yer verir; bazı araştırmalara göre Bosch’un çilek, kiraz ve diğer meyveleri arzu, istek ve şehveti simgelemek için resmetmiştir. Bazılarına göre bu panelde sanatçının anlatımı bir ahlaki yıkım ve çöküş olarak yorumlanırken; bazılarına göreyse başına geleceklerden habersiz, dünyanın zevklerine kendini kaptırmış insanlığın tasviridir (museodelprado).

Sağ panelde Bosch, cehennem tasviri yapmıştır. Diğerlerine göre bu kısımda figürler ve anlatı iyice karışmış, absürdleşmişken görüntü de daha karanlık ve şiddetlidir. Bosch’un burada hayal gücünün sınırlarını aştığını söylemek yanlış olmaz.

Yaratıklar, işkenceler, yanan yapılar, acı çeken, utanan insan tasvirleriyle ressam önceki paneldeki şehvet duygusunu bu panelde korkuya dönüştürmüştür.
Bosch’un cennet ve dünya tasvirlerinde çıplak insan figürleri çizerken, cehennem tasvirinde bazı figürlerin göğüslerini ve cinsel bölgeleri kapalı bir biçimde resmettiği görülmektedir bu değişim, günahlarından utanan insanlığı sembolize eder.

Serinin devamını Batı Sanatında Panel Tablolar II: Polyptych başlıklı yazıdan takip edebilirsiniz.
Keyifli okumalar!
Kaynaklar
HOLLY, Micheal Ann, “Past Looking: Historical Imagination and the Rhetoric of the Image”, Cornell University Press, 1996.
Museo del Prado, “The Garden of Eartly Delights Triptych”, museodelprado.es, Web. 30 Mart 2021.
Met Museum, “The Nativity with Donors and Saints Jerome and Leonard”, metmuseum.org, Web. 31 Mart 2021.
OİTTİNEN, Riitta, Anne Ketola ve Melissa Garavini, “Translaiting Picture Books”, Routledge, 2018.
RİCHARDSON, M. Carol (Editor),”Locating Renaissance Art”, Renaissance Art Reconsidered Volume II, Yale University Press, 2007.