Bu yazı spoiler içerir!
Bir çok kişi tarafından The Haunting of a Hill House’un devam eden sezonu sanılsa da The Haunting of Bly Manor, Mike Flanagan tarafından Netflix için kurgulanmış ve genel olarak Henry James’in 1898 tarihli Yürek Burgusu (The Turn of The Screw) isimli romanına dayanan korku/drama dizisidir. Hikaye bakımından devam sezonu olmasa da her ikisinin birbirinden tamamen bağımsız olduğunu söyleyemeyiz. Serinin teması aynı, yani ‘haunted house’, aynı zamanda The Haunting of a Hill House’da gördüğümüz bazı oyuncular bu dizide de yer almakta. Örneğin Victoria Pedretti, yani baş karakterimiz Dani Clayton, The Haunting of a Hill House’da Nell Crain olarak karşımıza çıkmıştı. Oliver Jackson-Cohen’i ise daha önce Luke Crain olarak tanımıştık fakat The Haunting of Bly Manor’da Peter Quint karakterine can verdiğini görüyoruz. Dizideki diğer oyunculukların da genel olarak oldukça başarılı olduğu ve karakterlerine uyum gösterdikleri söylenebilir.
Hikaye, genç bir mürebbiye olan Dani Clayton’ın, annesi ve babası ölmüş olan çocuklara bakmak ve onlara eğitim vermek için ailenin kırda bulunan Bly malikanesine gitmesiyle başlıyor. Fakat tahmin edildiği üzere bu mülkte gizemli, ürkütücü ve kasvetli bir hava var. Dani Clayton, Amerika’da yaşayan ve nişanlısının ölümüne şahit olmuş genç bir kadın. Daha sonra İngiltere’ye gelmiş ve iş ararken Henry Wingrave’in, yeğenlerine bakması için bir mürebbiye aradığı öğrenip başvuruyor. Aynalara bakamayan, baktığında ise ölmüş nişanlısının son halini gören Dani Clayton’un hikayesini pek tabii bölümler ilerledikçe öğreniyoruz. Aslında tıpkı The Haunting of a Hill House’da olduğu gibi bu hikayede de hemen hemen her karakterin kendine ait bir hikayesi var. Bu karakterler aynı aileye mensup olmasalar da evi ev yapan ve evle bütünleşmiş kişiler denilebilir. Örneğin, ilk oyunculuk deneyimi olan Amelie Smith’i, Flora Wingrave rolünde izliyoruz. Bu küçük kız hem çok bilmiş hem de malikanenin ürkütücü geçmişiyle özel bir bağlantısı olan bir karakter. Kendisini sevdiklerini korumaya adamış, Dani’nin hayatını kurtaran da o oluyor. Ağabeyi Miles Wingrave ise kız kardeşine kıyasla daha yaramaz, söz dinlemez ve agresif bir çocuk. Bunun nedeninin ise Peter Quint’in hayaleti olduğunu daha sonraları öğreniyoruz. Bu iki çocuk, malikanedeki hayaletlerin farkında ve onlarla yaşamayı öğrenmişler. Peter’dan kısa bir süre sonra malikane arazisi içinde ölen Rebecca Jessel isimli, Peter ile aşk yaşayan eski mürebbiyelerini de sıklıkla görüp onunla konuşuyorlar. Fakat hayaletler bu iki aşık ile sınırlı değil.
Bu noktada 8.bölüm olan Eski Giysilerin Romans’ına değinmemek olmaz. Çünkü bu bölümde her şeyin nasıl başladığını izliyoruz. Başlarda izleyiciye gösterilen Peter ve Rebecca aşkının, sadece geçmişe ait bir hikayenin parçası olduğunu öğreniyoruz Seyircinin aslen ‘göldeki kadın’ olarak bildiği, artık bir siması olmayan ve ne aradığını bile hatırlamayan fakat geçmişte yaşamış güzel ve güçlü Viola’nın hikayesini gözler önüne seren bu bölüm sayesinde taşlar yerine oturuyor ve bu arazide ölen insanların neden buraya hapsoldukları anlaşılıyor. Bölümün neredeyse tamamının siyah-beyaz olması, çekimleri ve atmosferi, dizinin o gotik romantizmini seyircilere “ziyadesiyle harikulade” bir biçimde gösteriyor.
Günümüzde bizler hikayeyi malikanenin bahçıvanı Jamie’den dinliyoruz ve genç mürebbiye Dani ile aralarındaki aşk hikayesine şahit oluyoruz. Üzerinden yıllar geçmiş ve hikayeyi hatırlayan kişiler yalnızca Jamie ve Owen. Düğün arifesinde olan Flora ve ağabeyi ise malikaneden ayrıldıktan sonra tüm yaşananları zihinlerinden silmişler. Jamie’nin büyük aşkı Dani’nin bu hayalet hikayesine son vererek bir nevi kendisini kurban ettiğini öğreniyoruz. Evin sadık kahyası Hannah ise zaten çoktan dünyaya veda etmiş bir hayaletti.
Seyirciler bu dizi hakkında ikiye bölünmüş durumda. Kimisi The Haunting of a Hill House’u korku ögeleri sebebiyle daha başarılı bulurken kimisi dram açısından The Haunting of Bly Manor’ı oldukça başarılı bulmakta. İkisini birbirinden bağımsız değerlendirmek daha doğru olacaktır. Duygusal yükü daha ağır olsa da psikolojik gerilim bakımından oldukça başarılı olan bu dizi, ölümden sonra arafta kalan hayaletler ve düşünceleri zorlayan rüya geçişleri konseptleriyle izleyiciyi oldukça geriyor ve merak uyandırıyor.