Belki Alışman Lazım: Duman’ın Zamansız Albümüne Yolculuk

Editör:
Gizem Yürük
spot_img

“Esas müzik güzelse insan ondan kaçamaz.”

16 Ekim 2002, hem Türkiye’deki Türkçe rock müziği hem de Duman grubunun başarısı açısından önemli bir tarih olarak hayatlarımızda yer edindi. İkinci stüdyo albümü olarak yayınlanan Belki Alışman Lazım‘ın vokal ve gitarını Kaan Tangöze üstlenirken, bas gitarda Ari Barokas ve yine gitarda Batuhan Mutlugil karşımıza çıkıyor, davulda ise yeni bir isim olarak Cengiz Baysal bulunuyordu. İlk albümleri Eski Köprünün Altında‘nın ardından bu albüme kadar üç sene geçmişti ve bu sürede birkaç defa davulcu değişikliği yapmışlardı. İlk albümde Alen Konakoğlu ile çalıştıktan sonra iki albüm arasındaki konserlerde Doğaç Titiz ile çalan grup, Belki Alışman Lazım’ın kayıtlarını ise Cengiz Baysal’la yapmıştı.

“O da işte zorlamayla değil de gitarı aldığımız zaman… yani ben söylemeye çalıştığım zaman Türkçe parçayı o melodiler öyle geliyor yani. Ecnebi melodilerle olmuyor bir türlü oturtamıyorum ben kafamda.”

Diğer rock gruplarının katmadığı kadar alaturkalık katan, hatta adeta Nirvana‘nın temellerinin üzerine alaturka melodiler koyan Duman grubunun, onu diğer Türkçe rock gruplarından ayıran özelliği Kaan Tangöze’den neredeyse her parçada duyduğumuz alaturka gırtlak nağmeleri. Bu albümde de bu nağmelerin bolca yer edindiğini söylemek mümkün. Bunun yanı sıra albümü dinlerken bir diğer fark edilen şey ise ilk albümün devamı gibi hissettirmesi. Bunun nedeni, kendilerinin de anlatımıyla albümü yine davul, gitar, bas ve vokal olarak yapıp başka bir enstrüman kullanmamış olmaları. Aynı şekilde aranjeleri yine kendileri yapmışlar. Yani aslında neredeyse her şey aynı, ilk albümdeki gibi.

birartibirorg

“Yine de gelişi güzel bir şey yok aslında hani beğenen dinlesin beğenmeyen dinlemesin derken biz sonuçta insanlara özel bir şey yapmıyoruz, hani bir kitleye özel. Biz kendi müziğimizi yapıyoruz, onun için yani öyle bir gelişi güzellikten kurtulmuş bir şekilde.” 

Duman’ın her röportajında da belirttiği gibi aslında onları orijinal kılan özellikleri bir kitleye veya spesifik bir tarza, şarkıya bağlı kalmadan kendi müziklerini yapmaları. Kulaklarına ne hoş geliyorsa, gitara dokunduklarında ne çalmak istiyorlarsa onu çalıyor, onu besteliyorlar. Kısıtlanmadan, severek yapmaya çalışıyorlar müziklerini ki bu da onları kendi orijinal çizgilerinde tutuyor. Gerek birbirlerine olan saygıları ve bağlılıkları gerekse grup içindeki farklılıkları ve benzerlikleri de bir araya gelince ortaya senelerce dinlenen ve eskimeyen şarkılar çıkıyor. Konserlerinde her yaştan insanı buluşturmayı başarabilmenin tatlı özgüveniyse belki de dinleyicinin onlar verebileceği en güzel hediye oluyor. Şimdi gelin birlikte 2002 yılından beri dilimizden düşmeyen bu şarkılara biraz daha yakından bakalım!

Bu Akşam

Albümün giriş şarkısı olan Bu Akşam‘ın, özellikle “acelem yok, hedefim sağlam” sözleriyle onları özetlediği söylenebilir. Çünkü her zaman belirttikleri gibi acele etmeyi sevmeyen bir ekip Duman. Yaptıkları ya da yapacakları her parça için durmayı, üstüne düşünmeyi tercih ediyorlar. Ağır ağır belki ama bildikleri bir yolda ilerliyorlar. “Sizleri gördüm göreli dostlar, hemen her gün bana bayram” sözleri ise belki de “delirttiniz beni” demenin bir yolu, Kaan Tangöze’ye sormak lazım tabii. Ayrıca Bu Akşam, albümün ikinci en çok dinlenen parçası olarak öne çıkarken albümün sonunda akustik versiyonu da bulunan şarkıdır.

“Sizleri gördüm göreli, dostlarHemen her gün bana bayramYarınım yok, sevenim sağlamİçerim ben bu akşam”

Her Şeyi Yak

Cover için neden Sezen Aksu‘nun Her Şeyi Yak parçasını seçtikleri sorusuna genel olarak “Çünkü çok güzel bir şarkı.” cevabını verdikleri bu şarkı, albümün en çok dinleneni olarak karşımıza çıkıyor. Fakat bu parçayı cover çıkışından çok daha önceden beri konserlerinde çaldıkları da bir gerçek. Hatta konserlerde seyircilerin “Aman, sakın bu parçayı albüme koymayı unutmayın!” dediklerini de birçok röportajlarında anlatıyorlar. Her Şeyi Yak’ın bu kadar çok dinlenmesi aynı zamanda hem parça için bir klip çekilmesi hem de Duman’ın çok daha uzun süre müzik yapması için önemli bir başlangıç olarak da düşünülebilir. Bu cover bir röportajda kendilerine sorulduğunda verdikleri yanıt ise şu şekilde:

“Hem insanların zaten aşina olduğu, hem de bizim sevdiğimiz şarkıları söylemek güzel. Çünkü her yerde tanınmıyoruz. Böyle bir rock müziği yapıp da 100 bin, 200 bin kişiye bir anda ulaşamıyorsun. En azından insanlara kendimizi ‘Çile Bülbülüm Çile’yle’, ‘Her Şeyi Yak’la’ anlatıyoruz. Seni, bilinen parçadaki farklı yorumunla tanıyor.”

“Seni içime çektim bir nefesteYüreğim tutuklu, göğsüm kafesteYanacağız ikimiz de ateşteBir kıvılcım yeter, hazırım bakAşk için ölmeli, aşk o zaman aşk”

Oje

Eski Köprünün Altında ile Belki Alışman Lazım arasında davulcu sıkıntısı çeken grubun oturmuş dördüncü bir elemanlarının olmaması, bu iki albüm arasındaki süreyi açarken aynı zamanda Oje‘nin de çıkmasını sağlamıştır. Aradaki üç yıllık süreçte birçok davulcuyla denemiş olan ekip, bu sıkıntıya rağmen kendi aralarında çalmayı bırakmamışlardır. Oje de aslında bu tarz bir zamanda, Kaan Tangöze’nin davula geçmesiyle “öyle bir anda” çıkmıştır. Aynı zamanda Oje, Kaan Tangöze’nin söylediğine göre de ailesinin bu albümden özellikle sevdiği bir parça. “Gel yanıma gir koynuma” sözlerinin dile dolandığı, konserlerde eşlik edilmesi en zevkli parçalardan olduğunu düşündüğüm bir duman şarkısıdır benim için de. Biraz aşk, biraz üzüntü, belki biraz da hayranlığı barındıran, ilk dinlendiğinde sevilmese bile dinlendikçe insanı kendine çeken o Duman şarkılarındandır.

“Gidiyorum gözüm arkadaKaçamadık buradan baş başaHangi oje yakışmaz ki kız sanaVer elini bana”

Kırmış Kalbini

Dinlerken düşüncelere daldıran, insanı kalp kırıklıklarının arasında dolaştıran şarkılardan biri ise Kırmış Kalbini‘dir. Tüm o kırıklara rağmen ayakta kalmayı anlatır, neler neler yaşadık bak hâlâ burdayız der Kaan, o yakıcı sesiyle. Albümün sonunda uzun versiyonu da bulunur ki o versiyonda üst üste binen gitar riffleriyle tüm sözler ve müzik çok daha etkileyici bir hâle gelir. “Sen hiç üzülme, hiç ağlama, bak hâlâ burdayız.” sözüyle yalnız olmadığını hissettirir insana, tek sen değilsin der, pes etme.

“Yolun ardına bakmadık, yorulmadıkBak hâlâ burdayızBelki delirdik, de belirdikBak hâlâ burdayız”

Masal

Masal, Duman’ın politik hiciv tarzında, ülkenin siyasi tıkanıklığına göndermeleri olan, az bilinen şarkılarından biridir. Kendileri de belirttikleri gibi, aktif olarak politik bir tutum sergilemeseler de rahatsız oldukları konulara şarkılarında değinmekten kaçınmayan bir müzik grubudurlar. İlk albümdeki Dönek de bu tarzda bir şarkıdır hatta. Kaan Tangöze de Masal’ı bir röportajında şu şekilde anlatır:

“Kalın kalemle geçilmiş bir parça. Ama ben bunları bağırmak istiyorum. Bağırırken de mizahla yaklaşıyorum. Derinine girmiyoruz pek. İfade özgürlüğünde, insan haklarında bu kadar geç kalınmasını, ekonomik düzeni, hortumcuları eleştiriyoruz. Bütünüyle Batılılaşmacı, bütünüyle radikal İslâmcı uçların ülkeyi öldüreceğini düşünüyoruz. Herkesin bildiği, gördüğü şeyler aslında.”

“Biri basmış sekseneÖtekisi doksan beşAga böyle olmaz kiKoca millet harcanmaz ki vay”

Manası Yok

Manası Yok, Ari Barokas’ın davulda olduğu günlerden birinde, şarkı sözünden çok şiir gibi yazdıkları ve bu nedenle de parçadaki düzenlemelerin oldukça sade olduğu bir Duman şarkısıdır. Şarkının her dörtlüğünde dünyada kaybolan başka bir değere işaret ettikleri söylenebilir: Akıl, saygı, sol, gönül, ve sanat. Ama Kaan’a özellikle sorulduğunda “Komşu toprağa kimi gömmüşler?” derken Nazım Hikmet‘i, “Karşı köprüden kimi atmışlar?” kısmında Yavuz Çetin‘i düşündüğünü söylerken “Ah bu diyarda kimi asmışlar?” için uzun bir liste yapılabileceğini fakat Deniz Çetin‘in en ünlüsü olduğunu söylemiştir. Manası Yok, bu bakımdan albümdeki derin anlamlı şarkılardan biri olarak karşımıza çıkar.

“Sanattan geçen yolu kesmişlerBen geçer miyim?Karşı köprüden kimi atmışlarHaberin var mı koç?”

Belki Alışman Lazım

Albüme ismini veren Belki Alışman Lazım, aynı zamanda albümün en hızlı parçalarından da biridir. Yalnızlıktan kurtulmak yerine ona alışmayı anlatmaya çalışır, yalnızlığı kabullenmeyi. İnsan hayatı boyunca beklentilerle yaşar. Bazen ailesinden, bazen arkadaşlarından, sevdiklerinden ya da yeni tanıştığı herhangi birinden bir şeyler bekler. Fakat bu beklenti her zaman gerçekleşmeyebilir. İnsan bazen yalnız hissedebilir ya da yalnız kalabilir. Şarkı ise işte burada, yalnızlığa alışmanın kötü olmadığını aksine tek başına kalmanın normalliğini anlatmaya çalışır. Bazen insanın beklentilerini sıfıra indirmesi gerektiğini söyler belki de alttan alta. Böylece insan, alacağın zararları da minimuma indirmiş olur, gibi.

“Yalnız mı kaldın?Bi’ tek sen mi varsın?Yalnız mı kaldın?Belki alışman lazım”

Bal

Duman’ın albümlerinde sadece aşk şarkıları görülmez. Hatta aşk şarkılarının nispeten az olduğu bile söylenebilir. Fakat yazdıkları zaman da öyle güzel yazarlar ki dinlerken insanın içi ürperir. Bal da işte böyle şarkılardan biridir bana göre. Tabii Bal’ın ürperticiliği sadece sözlerinden değil, hikayesinden de gelir. Sözleri 1995’te Türkiye güzeli seçilen Ahu Paşakay‘a ithaf edilmiş olan şarkı, Kaan Tangöze’nin aşkını anlatır. Şarkının hikayesinin ne kadar doğru olduğu tartışılsa da söylenene göre Belki Alışman Lazım’ın lansman gecesinde Ahu Paşakay ile Kaan Tangöze bir tartışma yaşar. Bu tartışmanın üzerine Ahu, geceyi terk eder. İlerleyen saatlerde, tam Kaan Tangöze’nin sahnede Bal’ı seslendirdiği sırada Ahu Paşakay’ın intihar ettiği söylense de bunun ne kadar doğru olduğu bilinmez. Bildiğimiz tek şey şu ki Duman o günden sonra Bal’ı konserlerinde çalmaz. İntihardan sonra Kaan Tangöze sadece bir kez, gökyüzüne bakarak Bal’ı söylemiştir, aşkına aşkını son defa haykırmış ve kalbine gömmüştür.

“Söyle, ner’desin, balArtık ben’lesin, balArtık sen benim canımsınCanlı kalan tek yanımsın”

Ah

Dinlerken içten içe şarkının adını sayıklamamıza sebep olan Duman parçası bence Ah‘tır. Tek başına sözleri ilk duyulduğunda çok anlam ifade etmez belki. Ama sözler müzikle bir araya geldikçe insanın içinde bir yerlere dokunmaya başlar. Hatta bana kalırsa biraz yalnızlığa alışmak da vardır bu şarkının içinde. Fakat kötü anlamda değildir yine bu alışmak, yalnızlığı sevmek anlamındadır. Bu dünyayı, yaşadıklarımızı ve aklımızı gereğinden çok kurcalayan kötü düşüncelerimizi umursamadan eğlenmek, kimse olmadan da kendi neşemizle yaşayabilmenin şarkısıdır. Tabii buradaki kasıt da unutmak demek değildir, tam aksine ah etsek de gülebilmektir.

“Ah, eğleniyor kendi başınaAh, neşesi yeterAh, umurunda mı sandın bu dünyaAh, neşesi yeter”

Elimdeki Saz Yeter Canıma

Elimdeki Saz Yeter Canıma, içinde ince eleştiriler bulunan parçalardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle “Saldırmak için servetin senin olsun” sözü, insanın para kazandıkça, cebi doldukça isteklerinin artmasından ve bu artan isteklere ulaşmaya çalışırken dönüştüğü saldırganlığa bir atıfta bulunuyor. Bir diğeri, “Haykırmak için kudretin senin olsun” ise yine güç, kudret sahibi oldukça insanların daha çok haykırmaya ya da belki de daha sert bir deyişle daha çok bağırmaya, kudurmaya başladığını anlatıyor. Şarkıda o dönemin ve diğer tüm dönemlerin, hatta genel olarak insan olmanın zayıf noktalarının eleştirisini yapıyorlar kendi tarzlarıyla. Fakat aynı zamanda Duman’dan da bahsediyorlar, “Elimdeki saz yeter canıma” diyor, kendileri için böyle bir durum olmayacağını, değişmeyeceklerini anlatmaya çalışıyorlar, âşıklar değişmez demek istiyorlar. Hatta bunu şu şekilde ifade ediyorlar:

“(elindeki çakmağı sehpanın ortasına dikiyor) Bizim şeklimiz burada böyle duracak, ama belki etraftaki bakış açıları değişecek. Biz artık 19-20 yaşında çocuklar olmadığımız için, şeklimizde bir dağılma, kırılma olacağını sanmıyorum.”

“Haykırmak için kudretin senin olsunKudurmak için şöhretin de olsunSaldırmak için servetin senin olsunYalvarmak için Allah’ın senin olsun”

Haberin Yok Ölüyorum

Albümün en can acıtan şarkısı olarak tarihe kazınacak bir parça olacaksa bence bu Haberin Yok Ölüyorum olmalı. Senin haberin yok belki ama ben artık o eski ben değilim diyebilmeyi içli içli anlatmanın şarkısıdır bu. “Bakma bana öyle derin, işim olmaz senle benim” derken kalp kırıklıkları sızlar insanın. “Hiç bu kadar sevilmedin, gözlerinden okuyorum” derken ise belki biraz hüzün, biraz da olgunluk girer ortama. Biten bir aşkın ardından dinlenince yaraları sarmayı engeller, sevginin öldürücülüğünü hissettirir. Kendi kendine konuşur gibidir sözler. Karşındakine söylemektense kendine söylediğin, kabullendiğin cümlelerin en vurucu notalarla birleştirilip önüne getirilmesi gibidir. Sessizce gitmek isteyip becerememenin şarkısıdır, sen artık geliyorsun ama ben hala gidiyorumdur.

Haberin yok ben ölüyorum
Sen gelirken ben gidiyorum
Dermanım yok ben ölüyorum
Ayrılırken ben içiyorum

Belki Alışman Lazım işte böyle bir albüm olarak tam yirmi üç yıldır hayatımızda. Her şarkının, her sözün bir anlamı, hikayesi var. Duman’ın en başından beri önemsediği şey de budur zaten, hep belirttikleri gibi.


Kaynakça

  • “Duman CNN Turk Frekans – DumanKulubu”. YouTube.com. Web. 05.02.2025
  • “DUMAN (2005) – #TBTFREKANS”. YouTube.com. Web. 10.02.2025
  • “Çünkü Bir Nesil Başka’nın İmkanına Bu Albümle İnandı: BELKİ ALIŞMAN LAZIM”. geekyapar.com. Web. 12.02.2025
  • “Elimdeki Saz Yeter Bana Röportaj”. dumanforever.com. Web. 12.02.2025
  • “Duman’ın Belki Alışman Lazım Albümünün 20. Yılı”. birartibir.org. Web. 13.02.2025
  • “Şarkının Hikayesi: Duman’ın Bal Şarkısının Hikayesi”. bubilet.com.tr. Web. 15.02.2025
  • Öne çıkan görsel Pinterest sitesinden alınmıştır.
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.

Yahya Kemal Şiirlerinde Yedi Farklı Tema

"İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Türk edebiyatına hayalinden kelimeler armağan ve miras bırakan Yahya Kemal Beyatlı.

Kayıp Seslerden Yazının Öznelerine: Virginia Woolf’un Eserlerinde “Kadın” Teması

Woolf’un dilinde "kadın", tarihin dışına itilmiş bir sesin geri çağrılması, unutulmuş bir hakikatin dile gelmesidir.