Bell Hooks, feminist kuramın en önemli isimlerinden biri olarak, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini ırk ve sınıf bağlamında ele alan kesişimsel bir perspektif geliştirmiştir. Hooks’a göre, feminizm yalnızca kadın-erkek eşitliği meselesi olarak ele alınamaz; çünkü kadınların yaşadığı baskılar, ırk ve sınıf gibi diğer sosyal kimliklerle iç içedir. Hooks şöyle der: “Beyaz kadınlar feminizmi yalnızca kendi deneyimlerine dayandırdılar ve bu nedenle, kadınların maruz kaldığı baskının büyük ölçüde ırkla da ilgili olduğunu gözden kaçırdılar.” (Ben Kadın Değil miyim?: Siyah Kadınlar ve Feminizm) Bu noktada Hooks, yalnızca patriyarkanın değil, aynı zamanda kapitalist ve ırkçı sistemlerin de kadınların maruz kaldığı baskıyı şekillendirdiğini vurgular. O, siyah kadınların hem ataerkil hem de ırkçı bir düzende var olmaya çalıştığını ve bu yüzden onların beyaz kadınlarla aynı feminist deneyime sahip olmadıklarını ifade eder.
Bell Hooks’un Feminist Kurama Katkıları

Hooks, ana akım feminizmin homojen kadın deneyimi yaklaşımını eleştirerek bu yaklaşımın kadınlar arasındaki ırksal ve sınıfsal farklılıkları görünmez kıldığını ifade etmiştir. Özellikle siyah kadınların, hem ırkçılığın hem de cinsiyetçiliğin kesişiminde konumlandığını vurgulamıştır. Ona göre, beyaz kadınlar patriyarkanın baskısını hissederken siyah kadınlar aynı zamanda sistemik ırkçılığın da hedefi hâline gelmektedir. Bell Hooks, bu düşüncelerini özellikle Ben Kadın Değil miyim?: Siyah Kadınlar ve Feminizm adlı kitabında şu sözlerle ifade etmiştir: “Siyah kadınlığının değersizleştirilmesi sadece ırk nefretiyle ilgili değildi; aynı zamanda ırksal ve cinsiyetçi baskıyı sürdürmek için bilinçli olarak kullanılan bir stratejiydi.” Hooks bu yüzden, feminizmin gerçekten özgürleştirici olabilmesi için yalnızca cinsiyet eşitsizliğini değil, ırksal ve sınıfsal sömürüyü de kapsaması gerektiğini savunmuştur. Ayrıca o, feminizmin yalnızca kadınlara yönelik bir hareket olarak düşünülmesini eleştirir. Erkeklerin de ataerkil sistemin bir ürünü olduğunu ve bu sistemin onları da belirli kalıplara hapsettiğini vurgular. Patriyarkayı yalnızca kadınlar için değil, erkekler için de zararlı bir yapı olarak tanımlar.
Ana akım feminizmin daha kapsayıcı bir kuram geliştirilmesi gerektiğini savunan Hooks, “Feminizm herkes içindir.” der. Hooks’un bu sözü, feminizmin yalnızca kadınlara yönelik bir hareket olmadığını, aksine tüm insanların eşitliği ve özgürlüğü için mücadele etmesi gereken bir kuram olduğunu ortaya koyar. Ona göre, erkekler de ataerkil sistemin mağdurlarıdır ve bu nedenle feminist mücadelenin bir parçası olmalıdır. Bu noktada, Hooks’un erkeklik ve toplumsal cinsiyet rollerine yönelik eleştirileri büyük önem taşır. Değişme İsteği: Erkekler, Erkeklik ve Sevgi adlı kitabında, erkeklerin de ataerkil sistem tarafından belirli kalıplara hapsedildiğini şu sözlerle dile getirir: “Ataerkillik erkeklerden önce kadınlara karşı şiddet göstermelerini istemez. Öncelikle tüm erkeklerden psikolojik olarak kendilerini sakatlamalarını, duygusal yanlarını öldürmelerini talep eder.” Bu cümleler, ataerkil sistemin sadece kadınları değil, erkekleri de şekillendirdiğini ve duygusal baskı altına aldığını gösterir. Hooks’a göre, erkeklerin sevgi, duygusallık ve kırılganlık gibi yönleri bastırılarak onları şiddeti içselleştiren bireyler hâline getiren bir sistem yaratılmıştır. Bu nedenle, feminizmin erkekleri de özgürleştiren bir mücadele olması gerektiğini savunur.
Eğitimde Cinsiyet Rolleri: Bell Hooks’un Eleştirisi

Bell Hooks’un feminizm anlayışı, sadece kadın hakları ile sınırlı değildir. O, eğitimi de bir özgürleşme aracı olarak görür ve toplumsal cinsiyet rollerinin yeniden üretilmesinde eğitimin nasıl bir rol oynadığını sorgular. Hooks, eğitimin sadece bilgi aktaran bir mekanizma olmadığını, toplumsal cinsiyet rollerinin ve ataerkil yapıların yeniden üretildiği bir alan olduğunu vurgular. Sınırları Aşmak: Eğitimde Özgürlük Pratiği adlı eserinde, eğitim sisteminin otoriter ve hiyerarşik yapısının, kadınları ve marjinal grupları nasıl susturduğunu eleştirir. Ona göre, geleneksel eğitim anlayışı, kadınlara ve azınlık gruplarına pasif roller biçerek, onları özgürleşmek yerine sistemin bir parçası olmaya zorlar: “Öğrenciler, kim olduklarını gizlemek zorunda kalmadan öğrenebilmeli ve kendilerini ifade edebilmelidir.”
Hooks’a göre; eğitim sistemi, yalnızca kadınları değil, aynı zamanda sınıfsal ve ırksal olarak marjinalleştirilen grupları da dışlayabilir. O, eğitimin feminist hareketin temel bir parçası olduğunu savunur ve sınıfsal farklılıkların eğitimdeki etkisini vurgular. Ona göre, işçi sınıfı kadınlar ve beyaz olmayan kadınlar için eğitim fırsatları sınırlıdır ve bu durum onların toplumsal cinsiyet rollerine hapsolmasına neden olur. Dolayısıyla özgürleştirici eğitimin, bireyleri pasif alıcılar olarak görmek yerine, onların kendilerini ifade etmelerini teşvik etmesi gerektiğini savunur. Bell Hooks’a göre, ancak bu şekilde toplumsal cinsiyet rollerinin kırılması ve daha adil bir toplumun inşa edilmesi mümkündür.
Bell Hooks’un Mirası

Bell Hooks’un düşünceleri, günümüzde hâlâ güncelliğini koruyan kesişimsel feminizm anlayışının temel taşlarından biri olmuştur. Feminizmi yalnızca kadın haklarıyla sınırlı tutmayan ve tüm ezilen grupların mücadelesini içeren bir yaklaşım sunarak, daha adil ve kapsayıcı bir toplumun inşasına katkıda bulunmuştur. Hooks’un kesişimsel feminizmi, kadınların farklı deneyimlerini ve sosyal kimliklerini göz önünde bulundurmanın önemini vurgulayarak ana akım feminizmin eksik yönlerini ortaya koymuştur.
Dolayısıyla yazdıkları yalnızca geçmişin bir değerlendirmesi değil, aynı zamanda geleceğe yönelik bir çağrıdır. Feminizmin herkes için özgürleştirici olmasını savunan Hooks, adalet, eşitlik ve özgürlük için mücadele eden herkese ilham vermeye devam etmektedir.
Kaynakça
Hooks, Bell. Ain’t I a Woman? Black Women and Feminism. South End Press, 1981.
Hooks, Bell. Teaching to Transgress: Education as the Practice of Freedom. Routledge, 1994.
Hooks, Bell. The Will to Change: Men, Masculinity, and Love. Washington Square Press, 2004.
Hooks, Bell. Teaching Community: A Pedagogy of Hope. Routledge, 2003.