Bence Sen de Şimdi Herkes Gibisin – Nâzım Hikmet | Şiir Tahlili

Editör:
Deniz Filiz
spot_img

Günün birinde, sürekli özlediğiniz, görmek için can attığınız o insan artık sizin için hiçbir anlam ifade etmemeye başlar. Aklınızdan çıkaramadığınız birinden aklınıza dahi gelmeyen birine dönüşür. Aşık olunan kişinin aşığının gözünde sıradanlaşmasını en etkileyici şekilde anlatan şiirlerden bir de Nazım Hikmet’in Bence Şimdi Sen de Herkes Gibisin adlı şiiridir. Şiire geçmeden önce Nazım Hikmet’in hayatına kısaca göz atalım.

Şair Hakkında

Sıra dışı hayatı ve unutulmaz eserleriyle ünü dünyaya yayılmış bir sanatçıdır Nâzım Hikmet. Çağdaş Türk şiirinin en önde gelen isimlerinden olan şair serbest ölçüyü de şiirimize kazandırmıştır. 15 Ocak 1902’de Selanik’te doğan şair, kültürlü ve soylu bir aileden gelmektedir. Babası Hikmet Bey, çeşitli illerde valilik yapmış olan Nâzım Paşa’nın oğludur. Osmanlı Hariciyesi’nde çeşitli memurluklarda ve Matbuat Umum Müdürlüğü görevinde bulunmuştur. Annesi Celile Hanım ise, dilci ve eğitimci Hasan Enver Paşa ile Leylâ Hanım’ın kızıdır. Osmanlı döneminin tanınan ressamlarından Celile hanım aynı zamanda piyano çalan ve Fransızca bilen bir kadındır. Sanatçı annesi ve şair dedesi Nazım Paşa’nın da etkisiyle çocukluk yıllarında şair olma yolunda ilk adımlarını atan Nazım Hikmet ilk şiirini 11 yaşındayken yazmıştır. Okuyucuyla buluşan ilk şiiri ise Mehmet Nâzım imzasıyla yazdığı “Hala Servilerde Ağlıyorlar mı?” adlı eseridir ve 3 Ekim 1918’de Yeni Mecmua dergisinde yayımlanmıştır.

Şiir, tiyatro, hikaye ve roman gibi çeşitli türlerde yazan Nâzım Hikmet hem yalın ve anlaşılır hem de duygusal derinliği olan eserler vermiştir. Genellikle aşk ve cinsellik, ölüm ve yaşam, savaş ve barış, emek ve sömürü, yurtseverlik ve antiemperyalizm gibi konuları işlemiştir.

Komünist yönüyle de dikkat çeken sanatçı, hayatının yaklaşık dörtte birini hapishanelerde geçirmiştir. Son yıllarını Sovyetler Birliği’nde geçiren Nâzım Hikmet 3 Haziran 1963‘te Moskova‘da vefat etmiştir.

Şiir Hakkında

Türk Edebiyatı’nın önde gelen şairlerinden Nâzım Hikmet’in “Bence Sen de Şimdi Herkes Gibisin” adlı şiiri zamansız ve herkese hitap edebilecek bir eserdir. Birçok insanın dizelerinde kendi duygularını bulduğu bu şiir hem kolay okunabilen hem de keyif veren bir eser olması nedeniyle çok sevilmiştir ve günümüzde hala popülerliğini sürdürmektedir. Bitmekte olan bir aşkın insanda ne gibi hisler bıraktığını anlatan bu şiiri gelin birlikte inceleyelim.

Şiir İncelemesi

Bu şiirde aşık bir insanın, kalbindeki yangının sönmesine tanık oluyoruz. 1918 yılında yazılmış olan şiir 3 kıtadan oluşuyor.

“Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
Onlardan kalbime sevda geçmiyor
Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
Çünkü bence şimdi herkes gibisin.”

Şiiri okumaya başladığımızda anlatıcının eskiden sevdiği kişiye karşı nasıl hissettiğine ve bu duyguların geride kaldığına dair fikir ediniyoruz. Bir zamanlar gözlerine baktığında aşkı gördüğü o insan artık kalbinde bir sevda belirtisi uyandırmıyor. Yaşadıkları onun ruhunu yeterince yormuş. Onun üzen insanın bir değeri kalmadığı için onun acı çekecek olmasına da aldırış etmiyor hatta acı çekmesini istiyor. Son dizede de açık açık söylüyor: “Bence şimdi herkes gibisin.’’

İkinci kıtaya geçtiğimizde anlatıcının vazgeçmişlik duygusunun daha da pekiştiğini görüyoruz.

“Yolunu beklerken daha dün gece
Kaçıyorum bugün senden gizlice
Kalbime baktım da işte iyice
Anladım ki sen de herkes gibisin.”

Dün gece yolunu beklediği insandan bugün gizlice kaçarken buluyor kendini. Elbette burada dün gece yazması gerçekten de dün gece olduğu anlamına gelmiyor. Anlatıcı kendisinin eski haliyle şimdiki hali arasındaki farkı vurguluyor. Kalbiyle olan münakaşasının sonunda artık onun da herkes gibi olduğunu anlıyor. Aşk bitince insan daha mantıklı düşünebilmeye başlıyor ve böylece onu tüketen kasvetli ruh halini de geride bırakıyor. Hatta  bazen, sevdiği insan onun için sıradan biri haline geldiğinde onu nasıl bu denli sevebildiğine kendi bile hayret ediyor.  Jane Austen’in “Emma” adlı romanında bu duruma güzel bir örnek var: ‘’ Onca zaman kendimi nasıl aldatabilmişim aklım ermiyor. Çılgınlık gibi geliyor. Şimdi olağanüstü hiçbir şey bulmuyorum onda. Görmüşüm, görmemişim umurumda değil, hatta, ikisinden hangisi deseler, görmemeyi yeğlerim.’’

Son kıtada şair eski aşkından geriye kalan son duyguları aktarıyor.

“Büsbütün unuttum seni eminim
Maziye karıştı şimdi yeminim
Kalbimde senin için yok bile kinim
Bence sen de şimdi herkes gibisin”

3. kıtada anlatıcı bir zamanlar sevdiği insana karşı hislerinin tükendiğinden emin oluyor, onu unuttuğunu söylüyor. Maziye karışan yeminlerinin ardından algıları daha da berraklaşıyor, dahası ona kin bile gütmüyor. Bu nedenle de artık onu zerre kadar önemsemediğini anlıyoruz. Kalbindeki sevginin yerini nefret almıyor. Sadece aşk değil nefret de güçlü bir duygudur. Aşkı sona ermiş biri kin besliyorsa yaşadığı hezimeti henüz tam olarak aşamamış olabilir. Fakat buradaki anlatıcı onu nefret bile etmeyecek kadar umursamıyor ve bir kez daha şimdi herkes gibi olduğunu yineliyor. Belki de bir zamanlar kalabalığın içinde gözleri hep onu ararken şimdi onca insanın arasında fark etmez bile. Tabii ki bu şiir anlatıcının gerçek duyguları mıdır, kendine yalan mı söylüyordur yoksa kendini onu unuttuğuna ikna mı etmeye çalışıyordur bundan emin olunamaz fakat söylediklerinde samimi gibi görünür. Aşkı büyük ihtimalle karşılıksız kalmıştır ve kalbindeki duygular beslenemediğinden sona ermeye mecbur kalmıştır. Şiirin platonik aşkın bitişini anlatan bir havası vardır. Romantik bir ilişki yaşamış bile vazgeçişi sevdiği kadar sevilmediğini hissettirir bize. Anlatıcı bu aşkın neden bittiğine dair bilgi vermez fakat aşkıyla birlikte zamanla acıları da sona ereceği için anlatıcının ferahlamış olduğunu sezdirir.

Aşık olduğu kişiyi diğer insanlardan ayıran onun sevgisiydi. Artık sevgisi bittiği için eski sevdiğinin de diğerlerinden bir farkı kalmaz. Yani gözümüzü boyayan o mucizevi ruh hali ortadan kalkınca nihayet o insanı normal biri olarak görmeye başlıyoruz. Aşk insanı aptallaştırıyor mu bilinemez ama birçok zaman algılarımızda büyük bir değişikliğe yol açtığı söylenebilir. Shakespeare’in dediği gibi “Aşk gözleriyle değil hayaliyle görür.’’

Şairin sen de herkes gibisin cümlesini her kıtanın sonunda tekrarlaması şiire güzel bir tat katıyor. Sevilen insanın nasıl da sıradanlaştığını vurguluyor.

Bitirmeden önce İlhan İrem’in bu şiirle benzer bir temaya sahip olan İşte Hayat” adlı şarkısından bir kıta paylaşmak istiyorum.

“Bence artık sen sönmüş bir güneşsin
Bence artık sen yankısız bir sessin
Bence artık soluksuz bir nefessin
Bence artık herkes gibisin”

“Gittiğin gün hayat bitti sanmıştım” diye başlayan şarkı nakaratında daha umutlu bir havaya bürünüyor. Bu iki eser de umutsuz aşıklar için, karşılıksız sevenler, acı çekenler, unutmaya çalışanlar için bir umut ışığı niteliğinde çünkü önünde sonunda yaralar kapanıyor. Bazen de o yaralardan geriye böyle eserler kalıyor.


Kaynakça:

Austen, Jane, Emma. Çev:Nihal Yeğinobalı, Can Yayınları, 2022.

Shakespeare, William. Bir Yaz Gecesi Rüyası. Çev: Özdemir Nutku, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2020.

“Nâzım Hikmet: Hayatı, Eserleri ve Bilinmeyenleri.” Oggusto. Web. 10/07/2024

“Nâzım Hikmet’in Yaşam Öyküsü.” Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı.” Web. 10/07/2024

Nâzım Dünya ve Biz: Nâzım Hikmet Şiirinde Belirgin Temalar.” Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi. Web. 10/07/20247

Şiir.gen.tr. Web. 10/07/2024

Lyricsfind.com. Web. 10/07/2024

Görseller:

“Toplumcu Gerçekçi Şiirin Öncüsü Nazım Hikmet.” kültür.istanbul Web. 10/07/2024

“Nazım Hikmet 114 yaşında! Nazım Hikmet kimdir?” Hürriyet. Web. 10/07/2024

Öne Çıkan Görsel: Web.

 

 

spot_img
Firuze Başol
Firuze Başol
Ege Üniversitesi - İngiliz Dili ve Edebiyatı Bornova Şehir Tiyatrosu

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

İngiliz İç Savaşı: Sebepleri ve Sonuçları

17. yüzyılda İngiltere'de yaşanan iç savaş, kısa bir süreliğine de olsa Cromwell liderliğinde askeri bir yönetimi meydana getirdi.

Anadolu Turnesi: Psikedelik Bir Yolculuğun Sosyolojik Yansımaları

Alternatif rock grubu Venus Music Peace Band'in Anadolu Turnesine dair bir belgesel incelemesi.

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.