Bir Garip Heykel: Uzayda Sürekliliğin Benzersiz Biçimleri

Editör:
Esra Şahin
spot_img

 “Saldırgan, yıkıcı olmayan hiçbir eser şaheser olamaz.”

Bu kültür-sanat içeriğinde Umberto Boccioni‘nin sanat anlayışına, en ünlü eseri olan Uzayda Sürekliliğin Benzersiz Biçimleri‘ne değineceğiz. Haydi şimdi gelin öncelikle biraz sanatçımızı tanıyalım!

Kısaca Umberto Boccioni

Sanat Tarihi’nde en çok dikkat çeken sanatçılardan biri olan Umberto Boccioni fütürist sanat akımında plastik sanatları başlatan kişi olarak bilinir. İtalyan asıllı heykeltraş ve ressam, 19 Ekim 1882’de Calabria bölgesindeki Reggio kasabasında doğdu. 1898’de Roma’ya gitti, Fütürizm akımının önde gelen isimlerinden Giacomo Balla’nın resim atölyesine girdi, 1902’ye değin onunla çalıştı. 1906’da Paris, Berlin, St. Petersburg gibi başkentleri gezdi. 1907’de Milano’ya yer­leşti ve ressam Carra ile Russolo’yu tanıdı. Onlara Balla ile Severini’nin de katılmasıyla Fütürist Resmin Bildirgesi’ni hazırladı. Fütürizm’e ilişkin tartışmalara girdi; sanat merkezlerini gezerek aralarında Apollina-İre ve Kübist sanatçıların da bulunduğu ünlü kişilerle tanıştı. 1912’de Fütürist Heykelin Teknik Bildirgesi’ ni yayımladı. Uluslararası Fütüristler Sergisi’ne katıldı. 1915’te heykellerini Paris’te sergiledi. I. Dünya Savaşı’nda gönüllü olarak İtalyan ordusuna katıl­dı. Verona cephesinde attan düştü, aldığı yaralar sonucu 16 Ağustos 1916’da Sorte’de öldü.

Peki Nedir Bu Fütürizm?

Fütürizm kelime anlamı ile ”gelecekçilik akımı” anlamına gelir. Yirminci yüzyılın başlarında ortaya çıkan sanat akımının manifestosu 1909 yılında İtalyan sanatçı Filippo Tommaso Marinetti tarafınan La Gazzetta dell’ Emilia adı verilen gazetede yayınlamıştır. Manifestoda sanatın kendini gelişen ve değişen teknolojiye adapte etmesi gerektiği vurgulanmaktadır.

Fütürizm Bildirgesinin yazarı Filippo Tommaso Marinetti

“Saldırgan, yıkıcı olmayan hiçbir eser şaheser olamaz” görüşünü savunan Marinetti dönemin sanat camiasına vurucu bir giriş yapmıştır.

Fütüristik sanat eserlerinde tıpkı teknoloji gibi gelişen ve değişen hayat şartları gibi, dinamizm, hareket, enerji, değişim ve dönüşüm kavramları esas olmuştur. Bu kavramlar fazla materyalist ve sanattan uzak görünse de aslında 1900’lü yılların başları için devrim yaratacak niteliktedir. Çünkü halihazırdaki sanatın içine farklı fırça darbeleri, farklı sanat araçları dahil olmaya başlamıştır bile. Fütürist sanatçılar bu değişimin de yeterli olmadığını savunarak gelecekçilik akımı gibi materyalist bir akımı ön plana sürmüşlerdir ve oldukça eleştiri de toplamışlardır.

Uzayda Sürekliliğin Benzersiz Biçimleri

Umberto Boccioni’ye geri dönecek olursak, onun en dikkat çeken eserlerinden biri olan Uzayda Sürekliliğin Benzersiz Biçimleri’ni ele alalım.

Umberto Boccioni Uzayda Sürekliliğin Benzersiz biçimleri 1913 Bronz Museum Of Modern Art

Adı gibi kendi de oldukça garip görünen bu eser Fütürizm denildiğinde akla ilk gelen heykellerden birisidir. Bronz heykel aerodinamik (fizik biliminin hava içinde hareket eden cisimlerin devinimlerini ve bu devinimden ileri gelen olayları inceleyen dalı) görünümü itibariyle deforme olmuş bir insan bedenini andırmaktadır. Heykel oldukça hareketli görünümü itibariyle izleyeni kendi karşısında sabit tutmaz. Sanat izleyicisi, heykelin etrafını dolaşır. Heykelin hareketi, yoğunluğu ile taşıp adeta etrafa yayılmıştır. İzleyerek dolaşan seyirci her yüzeyi hareket halinde ve değişiyor gibi görmektedir.

Her ne kadar deforme bir heykelden bahsetsek de bunun bir insan vücudu olduğunu anlayabilmekteyiz. Şekillerin akması ritmik bir kas enerjisi duygusu yaratır. Figür çok ağır gibi görünse de bir ayağını zeminden kaldırması sırasında oluşan dinamizm hafiftir (Hodge:2019). Ayrıca, ileriye doğru atılmış bu büyük adım geleceği temsil eder.

Uzayda Sürekliliğin Benzersiz Biçimleri detay

Yüz, çarpı şeklinde olup miğferi andıran bir görünüme sahiptir. Heykel, her ne kadar savaşı andıran hantal bir asker görünümü verse de Boccioni bu eseri yaparken koşan bir futbolcunun görüntüsünden esinlenmiştir. Hareketin ”sentetik sürekliliğini” tasvir etmeyi amaçlayan Boccioni bu eser ile düşüncesini abartarak somutlaştırmıştır. Sanatçı figüre kollar yerine kanat koymuştur. Hızı temsil eden bu kanatlar, aynı zamanda, hem sanatçıyı hem sanat eserini klasiklikten uzaklaştırmıştır.

Uzayda Sürekliliğin Benzersiz Biçimleri detay

Uzayda Sürekliliğin Benzersiz Biçimleri, yukarıda bahsettiğimiz gibi gelecekçilik akımı etrafında yapılmıştır. Heykel görünümü itibariyle bir savaşı andırsa da. İzleyen kişide korku hissini az miktarda da olsa tetiklese de barışçıl bir amaçla üretilmiştir. Tıpkı günümüzün en tartışmalı konularından biri olan yapay zeka gibi. Yapay zeka insanların bazılarına yeni bir çağın başlangıcı ve insanlığı yok edecek bir araç olarak görülse de bazıları tarafından da gelişen ve değişen teknoloji çağında yalnızca insanların işlerini hafifetebilecek bir araç olarak görülmektedir.

Belki de sanatçı ileri görüşlülüğü ile geleceği temsil ettiği bu büyük adım ile günümüz sanatına ya da insanlığına atıfta bulunmuştur. Makinalaşan insanlar ya da insanlaşan makinalar. Bu noktadan bakınca kulağa biraz ürkütücü ve rahatsız edici geliyor. İnsanlar mı makinalaşıyor yoksa makinalar mı insanlaşıyor? 1900’lü yılların başında makinalaşmak, dinamizm ve devinim gibi kavramlar gelişen, modernleşen dünya için bu kadar korkutucu değildi. Fakat günümüzde bu kavramların yerini ”yapay zeka” almış durumda. Zaman kimin daha makina ve insan olduğunu gösterecektir.

trrrrum,

devitrrrrum,

trrrrum!

trak tiki tak!

makinalaşmak istiyorum!

-Nazım Hikmet RAN

Kaynak

Erişim linki: http://sosyolojisi.com/umberto-boccioni-kimdir-hayati-ve-eserleri/49896.html

Susie Hodge, Sanatın Kısa Öyküsü, Hepkitap, 2019.

spot_img
Aslı Karadağlı
Aslı Karadağlı
Sanat Tarihçisi, İçerik Üretici.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.

Yahya Kemal Şiirlerinde Yedi Farklı Tema

"İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Türk edebiyatına hayalinden kelimeler armağan ve miras bırakan Yahya Kemal Beyatlı.

Kayıp Seslerden Yazının Öznelerine: Virginia Woolf’un Eserlerinde “Kadın” Teması

Woolf’un dilinde "kadın", tarihin dışına itilmiş bir sesin geri çağrılması, unutulmuş bir hakikatin dile gelmesidir.