Shakespeare’in İngiliz Edebiyatı’nın en büyük oyun yazarlarından biri -belki de en büyüğü- olduğunu söylersek abartmış olmayız. Etkisi çağının ötesine ulaşmış ve bugünü bile ele geçirmiştir.
Peki neden? Dört yüz yıl sonra bile Shakespeare’in hala bu kadar önemini korumasının sebebi nedir? İçerisinde krallar, şövalyeler, köylüler ve unutulmaz aşıklar barından bu oyunlar neden günümüzde bile okunmaya ve incelenmeye devam etmektedir?
Bunun en büyük nedeni Shakespeare’in temalarını her çağa ve her zamana hitap edecek şekilde seçmesidir. Kimlik hakkında yazar Shakespeare, bireysellik hakkında, otorite hakkında yazar. Aile, arkadaşlar ve aşıklar arasındaki ilişkileri yazar. Yani odağını insan ve “insanlığa” çevirmiştir. Bu onu zamanın ve mekanının ötesine taşımıştır. Çünkü zaman ilerler, ülkeler ve sınırlar değişir, ama insanın doğası aynı kalır.
Shakespeare aynı zamanda okuyucunun ilgisini çeken ve empati kurabileceği karakterler yaratır. Onun karakterleri siyah ve beyazdan ibaret değildir. Her biri çok yönlüdür.
Folger Shakespeare Kütüphanesi direktörü Michael Witmore “Shakespeare’siz bir dünya hayal etmek çok zor. Yazıldıkları dört yüz yıl öncesinden bu yana Shakespeare’in oyunları ve şiirleri tüm dünyayı dolaştı ve gören, okuyan herkesi kendilerini sahiplenmeleri için davet etti.” der.
Gil Junger’ın yönetmen koltuğunda oturduğu 1999 Amerika yapımı romantik-komedi filmi “Senden Nefret Etmemin 10 Sebebi” , Shakespeare’in Türkçe’ye “Hırçın Kız” olarak çevrilen oyunu “The Taming of the Shrew”u 90’lar Amerikasına başarılı bir şekilde uyarlayarak tam olarak da bunu yapar.
Hırçın Kız miras peşinde olan Petruchio ve inatçı, sivri dilli bir genç kız olan Katherina ‘Kate’ Minola arasındaki ilişkiyi konu alan bir komedi oyunudur.
Lucentio, Katherina’nın güzeller güzeli küçük kız kardeşi ve ablasının aksine gayet uysal biri olan Bianca’ya aşık olur ve onunla evlenmek ister. Ama Bianca’nın bir evlilik yapabilmesi için öncelikle ablasının evlenmesi gerekmektedir. Bu sebeple Lucentio evlilikten gelecek mirastan bahsederek Petruchio’yu Katherina’ya kur yapması için ikna eder.
Petruchio Katherina’yı bir meydan okuma gibi görür ve bu durumdan zevk alır.
Oyunun sonlarına doğru Katherina’yı itaatkar bir eş olarak görürüz. Katherina sadece böyle bir dönüşüm geçirmekle kalmaz, tüm genç kızlara da itaatkar, uysal bir eş olmaları konusunda nutuk dahi çeker.
Ama Katherina’da gördüğümüz bu boyun eğme ‘gerçek aşkın gücüyle’ falan sağlanmamıştır. Petruchio, Katherina’yı değişik bahanelerle uykudan ve yemekten mahrum bırakarak kendine bağımlı hale getirir, bir nevi onu ‘evcilleştirir’.
Oysa film bu şekilde ilerlemez. Filmde Katherina, Kat olmuştur. Kat kendi fikirleri olan, asi, güçlü, feminist bir genç kızdır. Hayatta ne istediğini iyi bilir. Filmde de oyunda olduğu gibi iki kız kardeş birbirinin yansımalarıdır. Bianca, Kat’in aksine daha rahat, güler yüzlü, popüler bir kızdır. Aynı liseye giderler. Herkes Bianca’nın peşindeyken kimse Kat’e yaklaşmaya dahi cesaret edemez.
Filmde Petruchio’nun yerini alan Patrick yine parayla gözü boyanarak Kat’i baştan çıkarmaya uğraşır. Bu sefer ondan bunu isteyen Lucentio değil liseli Bianca’ya aşık, onunla çıkmak isteyen Cameron’dır.
Filmi oyundan farklı kılan ise Kat’in Katherina’nın aksine itaatkar bir kadına dönüşmeyip sadece önyargılarından kurtularak aşka teslim olmasıdır. Film ve oyun arasındaki bu fark, kendini Katherina’nın genç kızlara kocalarının sözünden çıkmayan eşler olmalarını öğütlediği konuşmanın Kat’in aşkını itiraf ettiği bir şiirle değiştirilmesi ile daha net bir şekilde gösterir.
Tabii ki, Shakespeare’i ya da oyununu cinsiyetçi olarak görmemek gerekir. Shakespeare her zaman çağının ötesinde olan kadın karakterler yazmıştır. Hırçın Kız’ın bir komedi oyunu olduğunu unutmamakta fayda var. Shakespeare’in bu oyunla yapmaya çalıştığı şey seyircisine durumun absürtlüğünü göstermek olarak yorumlanabilir.
Shakespeare Katherina’yı örnek göstererek her kadın sonunda akıllanır, işte ideal kadın böyle olmalıdır demeye çalışmamaktadır. Aksine, toplumun düşünce biçimini oyununa yansıtarak, bu düşüncede olanlarla üstü kapalı bir şekilde dalga geçmektedir.
Film bunu amaç edinmemiştir. Sadece lise aşkını konu edinen izlemesi zevkli bir romantik-komedidir. Lise zamanları, insanın kendini daha çok tanımaya başladığı bir dönemdir. Ama bir başlangıçtır, asla bir son değildir. Mezun olur olmaz kimse kim olduğunu veya ne istediğini çözmüş değildir. Kat de filmde bu başlangıcı başarılı bir şekilde atlatmıştır. Katherina’nın aksine birini sevmenin kişinin kendinden ödün vermeden gerçekleşebileceğini görmüştür.