Birhan Keskin Şiirlerindeki 5 Farklı Tema

Editör:
Deniz filiz
spot_img

Birhan Keskin, 1963 yılında Kırklareli’nde doğdu. 1986 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdi. İlk şiirini 1984 yılında yayımladı. 1995-98 yılları arasında arkadaşlarıyla birlikte “Göçebe” dergisini çıkardı. Çeşitli yayın kuruluşlarında editör olarak çalıştı. 1991 ile 2002 arasında yayımladığı beş şiir kitabı, Metis Yayınları tarafından “Kim Bağışlayacak Beni” adıyla tek ciltte toplandı. 2005 yılında aynı yayınevinden çıkan Ba, 2006 Altın Portakal Şiir ödülünü alırken 2010’da yayımlanan “Soğuk Kazı” ise 2011 Metin Altıok Şiir Ödülü’nü kazandı.

Birhan Keskin, ilk kitaplarında bireysel temalara ağırlık verirken; daha sonraki şiir kitaplarında özellikle çağımızın problemlerine duyarsız kalmaz. Toplumsal konuların şiirde yankısını, özellikle son kitaplarında görmek mümkündür. Şair, toplumda yaşananları irdelerken düşüncelerini, propaganda şeklinde değil imgeler üzerinden verir. Tüm bunların yanı sıra tarzı, üslubu, okuyucusunda yarattığı hisler ve bıraktığı izlerle modern şiirin umudu olmayı başaran şairimizin şiirlerinde geçen birkaç temaya yakından bakalım.

Umut

“Buraya yolun yokuşun koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun.

Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kimbilir, birazdan uzanıp dokunursun.” –Kargo

Birhan Keskin’in üslubuna dair belki de en önemli özelliklerden birisi gerçeklikten uzaklaşmamasıdır. Yukarıda bir kesiti alınan Kargo şiiri bu anlamda umudu, gerçek hayatta yaşanan her türlü olumsuzluğa rağmen, hatta bizzat bu olumsuzlukların içinde bulunabilecek bir şey olarak yansıtıyor. Eski bir dostun sesini kulaklarımızda duyar gibi olduğumuz bu şiirde şairin yarattığı atmosferin sıcaklığını içimizde duyumsamamak elde değil.

Aşk

“ona bir yeşil gülümsüyor,

ben, hayatı delice sevdiysem nasıl,

diyorum, seni de öyle.

O kendi boşluğunda oyalanan günlerde

canı sıkılan bir çocuk gibi uyuyor,

ben göğe bakıyorum geceden,

kendi çukurunu bulmuş deniz gibiyim

diyorum, yanında,

o sabahları eğilip öpüyor denizi.” –Aşk

Şairin aşk temasını işlediği birçok eseri olmasıyla birlikte, bu eserlere baktığımızda yalnızca duyguyu değil bu duyguyla beraber gelen tüm durumları ele aldığını görmekteyiz. “Ben senin sınırlı gövdenle beni sonsuz sarmanı diledim” dediği Derin Zaman şiirinde hissedilen kavuşamamayı; “Bir tek sen duydun çığlıklarımı, artık Ruth, senin söylediğin hiçbir şeye inanmayacağım.” dediği Ruth şiirindeki sevgiliye duyulan güvenin kaybolmasının getirdiği hayal kırıklığını; “Aşkla besle kendini, gül yetiştir, sardunya çoğalt. Ki, sen aşktan ve ayrılıktan başka ne anlıyorsun.” dediği Ayrılık şiirindeki sitemi ancak her şeye rağmen aşktan vazgeçememeyi bu temada duyumsamak mümkün.

Dünya Ağrısı

“Yeryüzü, ah yeryüzü diyerek

Gürültüsünde de alıştım

Kapladığım yerin.” –Kapı Eşiği

Dünya ağrısı/Sancısı olarak şairin şiirlerinde karşımıza çıkan yaşamak sıkıntısı ve var olmanın yadsınamaz ağırlığı; yer yer siteme, çoğu zaman farkındalık ve ardından gelen alışmaya bazen de yalnızca göğsümüzde duyduğumuz söküp atılamayan bir ağrıya dönüşüyor.

“Acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun
izlerime rastlıyorsun, bıraktıklarıma,
orada o yolda çekmiştim ruhumu patlatan fitili
benden savrulan parçalar kurusa da,
izleri var hala yolun kenarında” –İz

Yalnızca yaşamak ve hissetmekle kalmıyor şair, acılara ortak oluyor. Üstten bakan, yol gösterici bir tavrı da yok üstelik; yanından yürüyor usulca, masal anlatır gibi anlatıyor acıları. Belki de bu yüzden okur kendini bu kadar yakın hissediyor ona. Hepimizin içinde duyduğu, yalnızca bazılarımızın fark edebildiği, nadiren sırtta bir kambura dönüşen yaşamak derdine tercüman olmasıyla ön plana çıkıyor şair.

Gitmek

“Bir yerde kalma diyor kalbim, yollar geçmeliymişim,

gitmem gerekiyor.

(İnsan yokuşlu bir şeydir bana her daim, bu yol dümdüz,

gitmem gerekiyor.)” –Always on the move

Gitmek ve kalmak, giden ve kalan kavramları şiirlerde çokça karşımıza çıksa da genellikle duruma hep kalanın tarafından bakılmaya duyulan bir yatkınlık gözlemlenir. Always on the move şiiri, gitmenin bazen yalnızca bir his olduğunu ancak kalmanın getireceği birçok güzelliğin ihtimaline ne kadar baskın gelebileceğini hissettirmesi bakımında oldukça güçlü bulduğum bir şiir. Tüm diğer temalarda hatta şairin şiirlerinin genelinde yansıyan duygu yoğunluğu ve her birinin okuyucuda yadsınamaz hislere yol açması Birhan Keskin’in kaleminin güçlülüğünü bir kez daha ortaya koyuyor.

“taşın sabrı suyun ruhuyla büyüttün beni

bundandır her gittiğimde aklımda kalmak fikri”-Yolcunun Siyah Bavulu

Gitme-kalma çelişkisini yansıttığı bir diğer örnek olarak Yolcunun Siyah Bavulu şiiri; taşın harekete olan direncini/ağırlığını sabır metaforuyla verirken olduğun yerde duramamayı, engellenemeyen gitme arzusunu suyun akışkan ruhu metaforuyla vurguluyor. Bu ikilinin temel çelişkisinden giderken yükselen kalmak fikri doğuyor.

Türkiye

 

“Benim bu memleketten 30 yıllık uyku alacağım var doktor.” diyerek başlayıp “Bizim millet şiiri sevmediği gibi el ele tutuşmayı da sevmiyor.” diye bitirdiği son dönem şiirlerinden olan Hidrofor şiirinde Türkiye’ye sosyolojik yapısına ustaca kullandığı imgelerle bir eleştiri getiriyor şair. Hidrofor burada devamlı rahatsızlık veren sesiyle çözülmeyen problemleri, herkesin payını aldığı bir rahatsızlığa birlik olamamaktan dolayı getirilemeyen çözümleri vurgulayan bir başka metafor olarak karşımıza çıkıyor. Ülke meselelerine ağırlık verdiği son dönem şiirlerinde oldukça hassas gerçeklere parmak basan şair, dili önceki şiirlerine göre sivrilse de etkileyiciliğinden hiçbir şey kaybetmiyor. Bu anlamda toplumsal olarak en çok ses getiren şiirlerinden biri olan Anıt Sayaç örnek gösterilebilir:

“Ama sevmek diye bir şey var, geçelim dersen o da var

Bize çizilmiş kalın çizgiler, gerilmiş ipler var

Alnımızı kıllı elleriyle karalayanlar yetmedi komple silenler

Çaresizlik var Birhan bak:

Türkiye’nin güneyinden üzücü haberler geliyor

Türkiye’nin kuzeyinden üzücü haberler geliyor

Türkiye’nin doğusunda üzücü haberler geliyor

Türkiye’nin batısında üzücü haberler geliyor

Türkiye giderek üzücü bir habere dönüyor…” –Anıt Sayaç


Kaynakça:

Aktarli, Emine. Birhan Keskin’in Şiirleri Üzerine Tematik Bir İnceleme. Yüksek Lisans Tezi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 2019.

Keskin, Birhan. Fakir Kene. İstanbul: Metis Yayınları, 2016.

Keskin, Birhan. Kim Bağışlayacak Beni. İstanbul: Metis Yayınları, 2017.

spot_img
Arşiv
Arşiv
Söylenti Dergi'de geçmiş zamanda yazar olan dostlarımızın eserleri bu hesapta arşivlenmektedir. Yazar onayı olduğu sürece kaynak göstererek kullanmak serbesttir.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.

Yahya Kemal Şiirlerinde Yedi Farklı Tema

"İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Türk edebiyatına hayalinden kelimeler armağan ve miras bırakan Yahya Kemal Beyatlı.

Kayıp Seslerden Yazının Öznelerine: Virginia Woolf’un Eserlerinde “Kadın” Teması

Woolf’un dilinde "kadın", tarihin dışına itilmiş bir sesin geri çağrılması, unutulmuş bir hakikatin dile gelmesidir.