Sinema dünyasında yolculuk etmeye hazır mısınız? Sinema editörleri olarak, özenle seçtiğimiz 5 filmle birlikte, aksiyondan dramaya, bilim kurgudan romantizme kadar geniş bir yelpazede öneriler sunuyoruz. Bizimle birlikte, sinemanın büyülü dünyasında yolculuk ederken, unutulmaz bir film deneyimi yaşamanın keyfini çıkarın. Haftanın öne çıkan filmlerini takip edin ve sinema dünyasının sınırsız olanaklarına bir adım daha yaklaşın.
She’s All That (1999)
“She’s All That”, 1999 yılı yapımı bir romantik komedi filmidir. Film, popüler bir lise öğrencisi olan Zack Siler’ın (Freddie Prinze Jr.) bir bahis üzerine, okulun sosyal dışı kızı Laney Boggs’a (Rachael Leigh Cook) bir lise kraliçesi haline getirmeye çalışmasını konu almaktadır. Zack, eski kız arkadaşı Taylor Vaughan (Jodi Lyn O’Keefe) ile ilişkisini bitirir ve bir bahiste Taylor’a onu tekrar okulun kraliçesi yapabileceğini iddia eder. Ancak Zack bunun yerine, Laney’yi seçer ve onu bir kraliçe gibi giydirir ve okul balosuna hazırlar. Ancak, Zack ve Laney arasında gerçek bir bağlantı oluşmaya başlar ve Zack, gerçek hislerini keşfeder.
Film lise hayatını konu aldığından, gençlerin yaşadığı sorunları, baskıları ve ilişki dinamiklerini anlatması bakımından oldukça ilgi çekici. Filmde, ana karakterlerin birbirlerini keşfetmeleri ve gerçek hislerini anlamaları sürecinde izleyiciye keyifli anlar sunuluyor. Ayrıca, filmde kullanılan müzikler ve moda tarzları, o dönemin gençlik kültürüne ait özellikleri yansıtması bakımından da başarılı bir duruş sergiliyor.
Aleyna Kavak önerdi.
Stalingrad (1993)
Stalingrad, II. Dünya Savaşı’nın Doğu Cephesi’nde Mihver Devletleri ve Kızıl Ordu arasında Stalingrad’ı almak için verilen muharebede yer alan bir grup Alman askerin hikâyesini beyaz perdeye taşıyor. Daha önce de savaşa katılmış bir grup travmatik Alman asker; bir anda kendilerini Rusya’nın sert ikliminde, II. Dünya Savaşı’nın en büyük ve en önemli muharebelerinden birinde buluyor. Askerler, savaşmak istemeyerek Sovyet Ordusu tarafından kuşatılmış Stalingrad’dan kaçmak için kendilerini yollara vuruyor.
Senaryosunu Jürgen Büscher, Christoph Fromm ve Johannes Heide’nin kaleme aldığı; yönetmen koltuğunda ise Joseph Vilsmaier’in oturduğu savaş ve dram türündeki Almanya yapımı film, II. Dünya Savaşı’nın yarattığı yıkımın en büyük faili olan Nazi Almanya’sının ordusunda yer alan askerlerin penceresinden savaşa olabilecek en tarafsız ve doğru bakışı fırlatmayı başarıyor. Özellikle Amerika yapımı II. Dünya Savaşı temalı filmlerin çoğunda rastlayabileceğimiz sinsi propaganda ya da kara propagandalar, gizli alt mesajlar, anti militarist maskeler altından çıkan gerçekdışı ve epik üsluplar bu filmde kendine yer bulamıyor. Savaşın anlamsızlığını ve yarattığı yıkımı “savaşın faili” olarak nitelendirilebilecek taraftan sunmasına karşın konumlandığı yer konusunda çok titiz davranan bir film Stalingrad. Bu titizlik ve güvenilir ton, filmi savaşın çirkin yüzünü ve anlamsızlığını anlatma konusundaki en tarafsız ve başarılı öykülerden biri konumuna taşıyor.
Ayçe Cansu Yaşar önerdi.
All About Eve (1950)
All About Eve, oyuncu olma hayaliyle yanıp tutuşan bir genç kadının şöhret merdivenlerini nasıl tırmandığını anlatıyor. Bunu yaparken sektörün çifte standartlarına bir eleştiride bulunuyor ve egonuzun kaderinizi değiştirmesine izin vermemeniz gerektiğine dair bir uyarıda bulunuyor. Ayrıca All About Eve, Oscar tarihinde dört kadın oyuncunun adaylık aldığı tek film olma özelliğini hala koruyor.
Eve, Margo‘nun en büyük hayranıdır. Eve, onun tüm performanslarını her gece izliyor ve onunla tanışmak için saatlerce soğukta beklemeyi göze alabiliyor. Karen, Eve’i tüm iyi niyetiyle hayranı olduğu Margo ile tanıştırarak farkında olmadan büyük bir hata yapıyor. Eve ile tanışan herkes onu sevyior. Margo onu asistanı olarak işe alıyor. Margo farkına bile varmadan Eve, onun hayatına sızıyor. Erkek egemen bu sektörde erkekler birlikte vakit geçirebilir ve dost olabilirler. Ancak kadınlar için durum aynı değildir: Parlayan yalnızca tek bir yıldız olabilir. Kadınlar, sektörde barınabilmek için birbiriyle mücadele etmelidir.
Berfin Sayarsoy önerdi.
Fire of Love (2022)
Sara Dosa’nın yönettiği bu belgesel, ölümüne gözü kara Fransız biliminsanları Katia ve Maurice Krafft’ın eşi benzeri olmayan aşk hikâyelerini anlatıyor. Bu cesur volkan bilimci çift, hayatlarının yirmi yılından fazlasını yanardağların sırlarını çözmeye adamış ve bu uğurda dünyanın dört bir yanını dolaşarak, bazen etkin yanardağların ağızlarında, bazen 1200 dereceye ulaşan lav nehirlerinin yanında yaptıkları çekimlerle hem bilim dünyasında saygınlık hem de popüler bir şöhret yakalamışlardı.
Keşiflerini çarpıcı fotoğraflar ve nefes kesen filmlere belgeleyerek tarihe kocaman miras bıraktılar. Fire of Love, Krafftların 1970’ler ve 1980’lerde 16mm çektikleri, daha önce hiç gün yüzüne çıkmamış, 200 saati aşkın görüntü ve fotoğraflarla binlerce hayat kurtaran ve maalesef kendi hayatlarına mal olan tutkularını gözler önüne seriyor. Bu belgesel yalnızca Katia ve Maurice’in ilişkisini değil, onlar ve yanardağlar arasındaki aşk üçgenini anlatıyor. İnsanın doğayla ilişkisi, doğanın aklı, yaratım ve yokoluş, aşk ve hayat gibi her şeyin anlamını sorgulayan bir araştırma.
Filme Disney+’dan ulaşabilirsiniz.
Günsu Akçatepe önerdi.
Senso (1954)
Senso, Luchino Visconti tarafından 1954 yılında çekilmiş bir melodram filmi. 1866 yılında, İtalyaAvusturya arasındaki Üçüncü İtalyan Bağımsızlık Savaşı sırasında geçen film, evli bir İtalyan kontes olan Livia’nın (Alida Valli) Avusturyalı bir teğmene (Farley Granger) aşık olmasını konu alıyor. Rengârenk sinematografisi ve akıllarda yer eden kostüm tasarımıyla adeta bir görsel şölen niteliğinde olan Senso, Venedik’in 19. yüzyıldaki güzelliğini ve dönemin aristokrat toplumunu yansıtma şekliyle de dikkat çekiyor.
Aşk, ihanet ve milliyetçilik gibi temaları aynı anda sorgulayan film, aynı zamanda dönemin İtalya’sındaki siyasi duruma da önemli bir yorum getiriyor. Buna ek olarak, özellikle çekildiği dönem göz önünde bulundurulduğunda, bir kadının cinselliğini ve tutkularının peşinden koşmasını işleyerek sinemada çığır açıyor. Özetle Senso, görkemli görselleri, derinlikli karakterleri ve tarihsel önemiyle mutlaka izlemesi gereken bir sinema başyapıtı.
Sedef Hızlan önerdi.
Keyifli seyirler!