Söz ve müziği Sezen Aksu‘ya, müzik severlerin karşısına çıkışı ise Tülay Özer‘e ait olan, 1978’den bu yana her yaştan insana ulaşan şarkı: Büklüm Büklüm. İlk olarak Tülay Özer’in 45’lik bir plağıyla müzik dünyasına giriş yapan şarkı, 1980 yılında ise Ferdi Özbeğen‘in yorumlaması ile “Mutluluklar” albümünde yer edinmiştir. Albümün en çok dinlenen parçası olarak rekor kıran bu parça, 2001 yılında Yonca Lodi tarafından yeniden yorumlanarak “Aşkta ve Ayrılıkta” albümü ile sevenleriyle tekrar buluşmuştur.
Ferdi Özbeğen’in unutulmaz yorumundan sonra tüm Türkiye’ye damga vuran bir başka yorum Ata Demirer‘in “Makara“ albümündeki hali olmuştur. Şarkıya kattığı alaturka havası ile o zamana kadar zaten insanı etkileyen parça daha da derinlik kazanıp dinleyenleri etkilemeyi oldukça iyi başarmıştır.
Ancak 2009 yılındaki şarkıya gelen bir yorum var ki, hepsinden başkadır. Hatta belki de buna yorum değil, şarkının yazarına kavuşması demek daha doğru olur. Sadece konserlerde denk gelenlerin dinleyebildiği, herkesin adeta kapıda beklediği bu kavuşma “Yürüyorum Düş Bahçeleri’nde” ismindeki neredeyse iki albüm büyüklüğündeki çalışması ile Sezen Aksu tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu albüm, içerisinde Büklüm Büklüm gibi başka sanatçılar tarafından yorumlanan ve söz müziği Sezen Aksu’ya ait olan “Kurşuni Renkler”, “Kaçak”, “Elveda”, “Sorma”, “Unutamam”, “Lale Devri” ve çok daha fazlasını içeriyor. Bu açıdan albüm, aslında çok benzer yapıda olan “Düş Bahçeleri”nin devamı gibi de düşünülebilir ve Sezen’in bir ömür paylaştığı dinleyenlerine, yazdıklarını bir de kendi sesinden dinletmek istemesi bakımından herkesin kalbinde önemli bir yer edinmiştir.
Daha sonraki yıllarda Ceren Eren, Bergüzel Korel, Ayta Sözeri ve daha birçok kişi tarafından da yorumlanan ve seslendirilen şarkı, günümüzde söz ve müziği Sezen Aksu’ya ait olan, saatlerce başa sara sara dinlenen o şarkılardan biri olmaya devam etmektedir.
“Ne söylesen ne beklesen
Yaradan’dan ya da kaderinden
Ele geçmez istediğin
Uğruna savaş vermediysen”
Daha ilk sözleriyle bile etkileyen bir şarkıdır Büklüm Büklüm. Savaşmadan elde edemezsin istediğini der Sezen; ister dua et Yaradan’a, ister otur bekle kaderinden… Uğruna mücadele etmediği şey, ne tatmin eder aslında insanı ne de o şeye sahip olunca kıpır kıpır olur insanın içi. Aşk için de geçerlidir bu. Uğruna çabalanmayan aşk da gelip bulmaz insanı, hayallerde kalır, geçer gider. Ardında bir sızı, belki de pişmanlıklar, keşkeler bırakır. Asıl insanın gönlünü büklüm büklüm eden aşk, yollarında savaştığıdır. Unutulmayan, sonsuza dek dillere dolananlar da böyle değil midir? Ferhat ile Şirin‘in aşkının hala akıllardan silinememesinin de böyle bir sebebi yok mudur?

“Sevilmeden de sevmeyi
Neyi özlediğini bilmeyi
Acı da olsa yine gerçeği
Görüp de söylemeyi bilmediysen”
İnsanoğlu kendisini sevmeyeni sevdiğini itiraf etmekte zorlanır. Bazen gururdan bazen de kibirdendir bunun sebebi, insana veya zamana göre değişir. Ama aşk bazen sevilmeden de sevmektir. Acıdır bu, insanının kalbini büklüm büklüm yapar, sıkıştırır, yakar. Fakat en zor yeri bu acı da değildir, aslında en zoru kabul etmektir gerçeği: sevilmediğini. Sevilmeyi özler insan böyle karşılıksız bir aşk yaşayınca. Hatta bazen sevilmek ne demek onu bile unutur, Sezen Aksu şarkılarının arasına dalar, belki onlar hatırlatır diye. İşin özünde ise tüm bu kabullenişler yine tek bir şeye, aşka, ulaşmayı amaçlar.
“Sanki seni boğar gibi
Sanki yeniden doğar gibi
Sanki zaman zaman ölür gibi
Acısını, çilesini çekmediysen”
Bu bölüm ise gerek şarkının yükselmesi gerekse aşk uğruna yapılan savaşın neler yaşattığını anlatması bakımından en etkileyici kısımdır. Tüyler diken diken olur dinlerken, her dize başka bir anıyı canlandırır adeta. Bazen belirsizliğin ya da kötümserliğin içinde boğulur insan bu yolda, bazense bir anda hayat yeniden başlar, mutluluktan havalara uçurur yaşananlar, tıpkı şarkıda da dediği gibi. Bazen ise öyle bir an gelir ki tüm acılar, çileler adeta öldürür insanı, nefesi kesilir. Gözleri dolar, haykırmak ister ama ne ağlayabilir ne de sesi çıkabilir. Tüm bu duyguları, anları yaşamayan insan ise ne gerçek aşkı bilir ne de uğruna çabalamayı.
“Hani büklüm büklüm boynunda
Hani paramparça ruhunda
Hani soran gözlerle kapında
Bekleyen dargın anıların gibi”
Sezen Aksu’nun beklemeyi en iyi betimlediği şarkıdır belki de Büklüm Büklüm. İnsan bazen kapısında bekler sevdiğini, sonra başka bir gün paramparça olmuş ruhunda bekler, onun ruhuna iyi gelmek ister. Ya da belki de bazen sadece boynuna dolanır, büklüm büklüm olur durur orada. Fakat hepsinde öylece durur, hatırlanmayı veya görülmeyi bekleyen, beklerken darılmış anılar gibidir. Bir görülse, bir hatırlansa tüm geçirdiği savaşın izleri silinecektir ama bunun için zaman lazımdır. Belki sevgiliye dargındır bu yüzden, belki de zamana.
Sezen Aksu’nun böyle derin sözleri olan bir parçayı daha o kadar genç yaştayken nasıl yazdığı, neler yaşadığı ve böyle bir şarkı ortaya çıkardığı çok bilinmez. Fakat bilinen bir şey varsa o da onun daha o yaştan ne kadar sağlam bir kalemi ve büyük bir yeteneği olduğudur. Tek bir parçayla bile tüm yürekleri burkabilen bir kadındır Sezen. Aşkın acısını da, mutluluğunu da ve hatta ayrılıkların en zorunu da tatmış biridir. Belki de tüm bunlar oluşturmuştur neredeyse yarım asırdır dillerden düşmeyen bu şarkıyı, Büklüm Büklüm’ü.
Kaynakça
- Öne çıkan görsel: Pinterest. Web.