Gazeteci Büşra Cebeci ve Nevşin Mengü’nün “Herkes İstediği Gibi Yaşasın: Türkiye ve İran’daki Kadınların Başörtüsünü Çıkarma Pratikleri” kitabı İletişim Yayınları’ndan çıkarak okuyucuyla buluşuyor!
Sendika.org, Bianet, Medyascope, Sözcü gibi medya gruplarında muhabirlik yapmış ve günümüzde bağımsız gazetecilik yapan Büşra Cebeci ile; 2004 yılından günümüze değin Kanaltürk, Habertürk, TRT, Hürriyet, NTV gibi birçok medya grubunda gazetecilik ve haber bülteni sunuculuğu yapmış günümüzde de kariyerine bağımsız gazeteci olarak devam eden Nevşin Mengü’nün kaleminden çıkan “Herkes İstediği Gibi Yaşasın” kitabı okuyucularla buluşuyor.
“Herkes İstediği Gibi Yaşasın”, Türkiye’de geçmişten bugüne, siyasi ve toplumsal alanlarda birçok tartışmaya yol açmış “başörtüsü” meselesine farklı bir açıdan yaklaşıyor. Büşra Cebeci Türkiye’de yaşayan kadınların başörtülerini çıkarma pratiklerini ve süreç içinde neler yaşadıklarını; Nevşin Mengü, İran’da yaşayan kadınların başörtülerini çıkarma pratiklerini ve başörtüsü takmanın zorunluluk olduğu bir ülkede kadınların neler yaşadıklarını bizlere aktarıyor.
Büşra Cebeci, kitabın Sunuş bölümünde başörtüsü meselesinden şu şekilde bahsediyor: “Başörtülü kadının bugün okula başörtüsüyle girememek gibi bir sorunu yok. Fakat başörtülü kadın bulunduğu mekânlardan gezdiği insanlara, içtiği sigaradan kıyafetinin kesimine kadar herkese açıklama yapmak zorunda bırakılıyor. Muhafazakâr iktidarı desteklememesi tuhaf karşılanıyor, eylemlerde görünmesi abes duruyor, alkollü bir mekânda oturduysa derhal fotoğrafı çekilip sosyal medyada paylaşılabiliyor. AKP iktidarı döneminde okulunu okuyabilen, mesleğini eline alabilen başörtülü kadının yeni prangası bireyselliğinin yok sayılması oluyor. Başörtüsünün bir pranga haline geldiği diğer grup ise başörtüsünü istemeye istemeye takan kadınlar. Zamanında ister kendi tercihiyle olsun ister ailesinin zoruyla olsun bir kadının bir defa kapandıktan sonra başörtüsünü çıkarması tuhaf karşılanan bir durumdu. Başörtüsünü çıkarmış bir kadın da bundan birkaç sene öncesine kadar yakın çevresinin dedikodu malzemesinden başka bir şey değildi. Günümüzde ise başörtüsünü çıkarmak hem bir mücadele biçimi hem de başlı başına bir mücadele sebebi olarak karşımıza çıkıyor.”
Kitabın önsözünü yazan profesör Nilgün Toker: “İster Türkiye’de ister İran’da ya da başka bir yerde olsun, değişme inadını sürdüren ve değişebilmek, benzerliğe, aynılığa mahkûm kalmamak için başka bir dünya hayalini gerçek kılmaya çalışan bu kadınların hikâyeleri bana bir şey daha öğretti: Değişme hakkı, hiçbir şey için feda edilemeyecek şekilde kendi olma talebinin ifadesidir” diyerek kadınların kendileri olma, kendi yolculuklarına çıkma ve kendilerini keşfetmelerinin, özgürleşmelerinin önemini vurguluyor.
Dolayısıyla yapılan söyleşilerle kitapta aktarılanlar, Türkiye ya da İran fark etmeksizin kadınların “kendi olma” sürecindeki yaşadıkları zorlukları, yollarına çıkan engelleri, çarpıcı bir biçimde ortaya koyuyor.
Raflarda yerini alan “Herkes İstediği Gibi Yaşasın” kitabını dilerseniz İletişim Yayınları’nın resmi web sitesinden veya çeşitli kitabevlerinden temin edebilirsiniz!